Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 1 Temmuz 2011 Cuma 365 Mimarlar Odası üyesi Candan, yeniden düzenlenen cezaevine ilişkin izlenimlerini anlattı: ‘Ulucanlar’da tarihiçarpıtma’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Bülent Ecevit ve Yılmaz Güney gibi ismlerin hapis yattığı, avlusunda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği, son olarak Altındağ Belediyesi’nin A “restore ettiği” Ulucanlar Cezaevinde “tarihi bilgilerin çarpıtıldığı” ortaya çıktı. Mimarlar Odası üyesi Tezcan Karakuş Candan, cezevinde bir levhada yazıldığının tersine, “İskilipli Atıf Hoca’nın Ulucanlar’da değil Ulus Meydanı’nda in faz edildiğini” söyledi. Candan, “İskilipli Atıf Hoca’nın Deniz Gezmiş ile eşitlenmeye çalışıldığını” kaydetti. Müzeye dönüştürülen cezaevindeki izlenimlerini Cumhuriyet Ankara ile paylaşan mimar Tezcan Karakuş Candan, “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmine konu olan kadınlar koğuşunun görüş odalarının üçte birisinin yıkıldığını, bu odaların adeta “el sürülmeye korkulacak derecede” yenilendiğini, odalar yıkılınca da küçük idam avlusunun tüm özgünlüğünü kaybettiğine dikkat çekti. Candan, görüşlerini şöyle dile getirdi: ‘Doğal dokusunu yitirdi’ “İdamların canlı tanığı ‘ulu kavak’ öylesine yalnızlaşmış, öylesine kıyıda köşede kalmış ki... Taamüden yapımış, o kadar belli. Deniz Gezmiş’in idamdan önce oturduğu ana binanın avluya bakan odası, Altındağ Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne hizmet veren mutfak haline getirilmiş. Cezaevi yıllardır kendi yaşadıklarıyla oluşturduğu doğal dokusunu, rengini kaybetmiş, her şeyi tipleştiren stabilize eden bir pembe boyadır şimdi duvarlardaki renk. Soluk benizli bir cezaevidir şimdi Ulucanlar yeni rengiyle...” ‘Fikir MMO’nundu’ Yenilenen cezaevinde “izlerini arayanların bulamayacağına” dikkat çeken Karakuş Candan, “Ulucanlar Cezaevi’nde müze diye bize sunulan, yutturulmaya çalışılan resmi tarihtir aslında. İskilipli Atıf Hoca’nın, Deniz Gezmiş’le eşitlenmesidir aslında. Bu eşitleme için tarihi bile çarpıtmayı göze almışlar. Küçük avluda bir levhada İskilipli Atıf Hoca’nın ilk infaz edilen kişi olduğu yazıyor. Ama biz biliyoruz ki, İskipli Atıf Hoca, Ulus’ta, meydanda infaz edildi, Ulucanlar’da değil” görüşünü dile getirdi. Candan, ayrıca koğuşlara bakan çatı arası pencerelerinin, ahşap pencerelere dönüştürüldüğünü, sergileme sisteminin gelişigüzel yapıldığına da işaret etti. Ulucanlar Cezaevi’nin müzeye dönüştürülme fikrinin Mimarlar Odası’na ait olduğunu anımsatan Candan, ancak restorasyonu gerçekleştiren AKP’li Altındağ Belediyesi’nin “binlerce insanın emeğinin üzerine kaçak, göçek son taşı koyduğu için, bütün bir emeği kendisininmiş gibi göstermeye çalıştığına” dikkat çekti.