Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 Bütçeme Göre Ayse SAYIN 1 Temmuz 2011 Cuma 365 IKEA Ankara’ya geldi, Ankarada IKEA’ya... nkaralı tam 6 yıldır bekliyordu ve nihayet 23 Haziran’da kavuştu... IKEA, Türkiye’deki 6. yılında, 5. ve Türkiye’deki en büyük mağazasını açtı... İstanbul, İzmir, Bursa’da pıtır pıtır IKEA’lar açılırken, Başkentliler, uzunca süre çeşitli “IKEA efsaneleri” ile yetinmek durumunda kaldılar. Geçen yıl sonuydu galiba, dediler ki, “IKEA, Mamak çöplüğünün orada yapılan alışveriş merkezinde yerini almış, 2011 ortalarında açılacakmış.” Geçtiğimiz aylarda “Yakında Ankara’da” ilanları boy gösterdi, ama çok ilgilenmedim. Ta ki 23 Haziran ilan edilene kadar. Kafamda şöyle hesap yaptım, “1 ay gidilmez oraya, çok kalabalık olur.” Ben bir alışveriş merkezine gittim mi, şöyle enine boyuna dolaşmak isterim, sindire sindire birkaç saatimi harcamak, hiçbir şey almasam da “göz zevkimi” doyurmak, beğenilerimi yeni baştan donatmak isterim. A kalabalık, mahşeri trafik... Kendimizi birden IKEA kapılarını zorlayan kalabalığın içinde bulduk. 34 ayrı kuyruğun bir yerine takıldık, tam kapıya yaklaşıyorduk ki, durdurulduk! Yoğun kalabalık nedeniyle, içeriye girişlere bir süreliğine ara verilmiş. “Ne bu ya toplama kampına mı geldik” diye Emine’ye söylenirken, kapılar açıldı ve habire “kola” servisi yapan görevlilerin arasından Anatolium Alışveriş Merkezi’ne adım attık. Aman Allahım, yürüyen merdivenler, insan seli olmuş akıyor. Hafif hafif beni yoklayan “panik atağım”ın eşliğinde Emine’nin koluna biraz daha sıkı sarıldım. Sayamadım kaçıncıydı ama mer divenin birisi “pat” diye durmaz mı? “Şimdi ya kalabalıkta kargaşa olursa, itiş kakışta aşağıya düşersek” diye mızmızlanırken Emine, “Yürüyelim lütfen” diyen koroya katılıp, bir sonraki kata çıkmamızı sağladı da mağazaya girebilen “şanslılar” arasında yer aldık. ‘Hem ucuz hem pahalı’ IKEA tasarımlarına diyecek hiçbir şey yok. Yani reklamdaki gibi “evinizin her şeyi”ni orada bulmak mümkün. Mobilya ve her tür ev aksesuarı, çocuk odaları, mutfak eşyaları, son derece pra tik, kullanışlı, birçok ürün, küçük evler de düşünülerek tasarlanmış. Fiyatlarsa kaliteye göre değişiyor. Yani öyle IKEA “çok ucuz” diye bir şey yok. Çok ucuz da var, pahalı da, ama her keseye göre mutlaka bir şey var. 1 liraya bardak alabilirsiniz, ya da bin liraya bir TV ünitesi... Ben çocuk bölümüne yöneldim. Artık bebeklikten çocukluğa geçen oğluma karyola bakıyorum. “Büyüyebilen karyolalar”ı katalogdan görmüştüm, aklım kalmıştı. Ama biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası... Boy sorun değil ama eni çok dar geldi bana. Normal standart en az 80 santimken, IKEA’nınkiler 70 santimetre, yani şu anki bebek karyolasından bile dar. Bu, birkaç yıl sonra yeniden karyola almamı gerektirir ki, ortalama her Anadolu insanı gibi ben de “evlenene ka dar bu yatak çocuğa yetsin” hesabı yapanlardanım. Sadece “masif ahşap” bir karyola benim aradığım standarda uygundu, onun da korkuluğu olmadığı ve fiyatı da biraz benim bütçeyi aştığı için “yeni karyola” fikrini şimdilik erteledim. Anladım ki, İsveç standartları her zaman, Türkiye’ye uymayabiliyor. Mağaza kadar dolu olan bir başka yer ise restoran bölümü. Yemekler kampanyalı, İsveç köftesi meşhur, dışarıda 1520 liraya yiyeceğiniz yemeği, burada 10 liraya hatta daha altında kapatmak mümkün. Restoranda özel çocuk alanı, İsveç gıda ürünlerinin yer aldığı market de bulunuyor. Restoran ve hemen yanındaki kafenin bir başka özelliği ise IKEA ürünlerinin “teşhir alanı” da olması. Hem reyonlarda hem de restoranda çeşitli dekorasyon seçenekleriyle müşteriye “bedava fikir” de veriliyor. BEĞENİLER “Self servis” mağazacılık anlayışıyla kurulmasına karşın mağaza görevlilerinin, mutlaka sorularınıza yanıt vermesi ve ilgilenmesi; reyonlara, müşterilerin ev ölçülerine göre hesap yapabilmesi için not defteri, mezura hizmeti verilmesi. ELEŞTİRİLER Mağazanın labirent gibi dizayn edilmesi. Yani bir kapıdan girdin mi geri dönüşün yok.Tüm reyonları dolaşıp, bulabilirsen, tek kapıdan çıkıyorsun. (Biz yolumuzu kaybettik, acil çıkışının alarmını bir güzel çaldırdık.) Bana göre, “pazarlama dehalarının” acımasız satış taktiklerinden biri. Kalabalığın arasındayız Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, Ankara eki için “yazalım” dedik ve açılışının 3. gününde, iş çıkışı Emine (Kaplan) ile soluğu IKEA’da aldık. Ama zamanlamanın hiç de iyi olmadığını, Anatolium Alışveriş Merkezi’nin önüne geldiğimizde anladık; mahşeri BİR ÖNERİ Rahatalışverişiçinen azındanilk 1ay,evkadını/erkeği,emeklilerhaftaiçi, mesaisaatleriiçindefırsatbuluncagezsinler,haftasonunu,“işten kaçamayan”çalışanlarabıraksınlar!