Katalog

08 Çiçek Lokantası 1968’den bu yana hiç kapanmadı... 14 Ekim 2011 Cuma 380 968 yılından günümüze Ulus’ta hizmet veren tarihi Çiçek Lokantası, Eskişehir Yolu Söğütözü’ndeki yeni şubesinde tüm renklerini, seslerini ve tatlarını misafirlerine sunuyor. Ankara Beypazarılı bir ailenin 1968’den bugüne taşıdığı lezzetler, hem geleneksel hem de çağdaş mutfaklardan örneklerle bezeli. Çiçek Lokantası, keyifli ve ferah ortamıyla Ankara’nın özgün yemek kültürünü en iyi şekilde usulüne uygun olarak hazırlayıp sofranıza getiriyor. Son yıllarda art arda açılan şık restoranları, balık ağırlıklı menüleriyle misafirlerini 1 D Evyemekleriklasiği LEZZETLi ANKARA ELİF EROL http://lezzetliankara.blogspot.com ağırlarken şehrin en eski, en yeni mekânı Çiçek Lokantası ise Türk mutfağının zengin ve lezzetli özel yemeklerini sunuyor. Sıcak rahat ortamıyla güne güzel başlamak, zamandan keyif almak ve günün yorgunluğunu atmak isteyenlere kapılarını açan mekan, günün her saatinde yaşama ve paylaşmaya tanıklık ediyor. Hep açık “7 gün 24 saat” ev yemeği ile hizmet veren mekanda günlük yirmi çeşit ev yemeği bulunuyor. Çorbaların üçü her gün sabit olarak servis ediliyor. Mercimek, ezogelin ve sebze çorbalarını her gün yapan mekan dördüncü çeşitte günlük olarak yenisi ekleniyor. İşkembe çorbası kazanı ise hep kaynıyor. Yani 7 gün 24 saat mevcut. Tuzlama, şırdan, ayak paça ve damar. Ben damar çorbasını denedim. Eğer işkembe çorbasını seviyorsanız mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum. Tarihi Çiçek Lokantası’nda tadılması gereken çok yemek var. Menü, geleneksel Türk mutfağı ve unutulan Osmanlı yemeklerinden oluşuyor. Haftada bir ya da iki kez çıkan kuzu kapama, dana biftek, tepsi ve sulu köfte, desti kebabı iştah açıcı. Ankara yemekleri Kuzu incik ve iç pilavdan hazırlanan Ankara tava, kuru bamyadadan yapılan bamya yemeğini mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Ama mekanın olmazsa olmazının Damar çorbasından son ra Beypazarı yaprak sarması olduğunu düşünüyorum. Muhteşem. Türk mutfağının vazgeçilmezi diğer zeytinyağlılar da mönü de mevcut elbette. ‘İstedik ki çiçekten bir çiçekle ayrılın’ sloganı ile her masada bulunan ve özel olarak hazırlanan renkli saksı çiçekleri yemek sonrası müşterilere hediye edilen mekan iki kattan oluşuyor. Yüksek tavanlı ve ferah mekana ilk girişte sol da sizi açık büfe karşılıyor. Burada yemeklerinizi seçerek masanıza geçebilir ya da mönüden yararlanabilirsiniz. İki kattan oluşan 400 kişilk mekanda ayrıca 3 adet vıp salonu bulunuyor. Karnınız acıktığında fast food yerine ev yemeğini tercih ediyorsanız hem tok hem de memnun kalkabileceğiniz Çiçek Lokantası’na uğramanızı tavsiye ederim. Çiçek Lokantası ÇiçeklokantasıSöğütözüMah.2176sk 5/45 Söğütözü 284 0 888 Çankırı Cad. No: 56 /B Ulus 311 14 97 www.ciceklokantasi.com Mönüden I I Damar: 12.50TL Şırdan: 10.50TL I Tuzlama: 10.50TL I İşkembe: 8TL I Beypazarı yaprak sarma: 9.50TL I Kuzu sebzeli kapama: 17.50TL I Ankara tava: 18TL I İrmik helvası: 5TL I Cevizli kaymaklı kadayıf: 6TL I Aşure: 6.50TL Tadım Notları Prof. Dr. Ertan ANLI http://tadimnotlari.blogspot.com Türk Şarabının İyileri lıp kalmayın, şarabı yılıyla arayın. Son yıllarda ortaya çıkan önemli şaraplardan olan “Urla Tempus 2009”. Urla şarapları, modern, butik bir şarap üreticisi piyasaya sunduğu ilginç bir beşli harman. Üretiminde Cabernet Sauvignon ağırlıklı olsa da, Merlot, Boğazkere, Petit Verdot ve Cabernet Franc üzümleri kullanılmış. Aslında, Bordeaux tipi bir harmana, güçlü yapısı ile bilinen Boğazkere’de katılmış. Fransız meşe fıçılarda doğru sürede olgunlaştırılmış, güçlü gövdesi yanında karabiber, taze yeşil biber, siyah kiraz, çikolata ve tütünden oluşan dengeli ve kompleks yapısıyla dikkat çekiyor. Yüksek alkolünü, güçlü bir fenolik yapı ve yeterli bir asitlik dengeliyor. Henüz genç, 34 yıl içinde daha fazla zerafet kazanacak. Izgara etlerle denenmeli... “Urla Şarapları”nın bir diğer ilginç şarabı ise; “Nero d’Avola 2010”. Nero d’Avola Sicilya’nın en önemli kara üzümü. Türkiye’de pek tanınmayan Etna’nın eteklerindeki volkanik topraklarda başarılı şaraplar veren bu çeşidi Can Ortabaş Urla bağlarına taşımış. Sıcak iklime iyi adapte olan çeşit 2010’da değerli bir şarap vermiş. Yeşil biber, kırmızı meyveler, domalan mantarı ve toprak belirgin olarak algılanan aromalar... Oldukça dengeli bir yapısı var. Aromatik yapısı zarif ve çekici. Keçi peynirleriyle uyumu mükemmel. Ankaralı üreticilerimizden de iki önemli şarap; “Vinkara Mahzen 2009 C.SauvignonMerlotSyrah” ve “Kavaklıdere Pendore Syrah 2009.” Vinkara Mahzen 2009 dengeli bir yapı üzerine kurulmuş bir üçlü harman. Damakta mürdüm eriği, böğürtlen, çikolata, vanilya ve içi yanmış fıçıdan gelen tütsü aromalarından oluşan zengin bir yapısı var. Başarısını önemli şarap yarışmalarından Kanada’da düzenlenen 2011 Selections Mondiales des Vins’de altın madalya ile kanıtlamış. Izgara etler, özellikle karabiberli biftek ile denenmeli. Eğer Fransız tipi Syrah seviyorsanız, “Pendore 2009” size Güney Fransa Syrah’larına götürebilecek en ilginç örneklerden. “Mundus Vini 2011”de altın alan bu şarap, karabiber, siyah erik, siyah kiraz, vanilya aromalarının zarif bir harmanı. Alkolasit dengesi çok iyi kurulmuş. Bence 2008’in oldukça üzerine çıkmış. Peynirler öncelikli eşlikçisi, tabi ızgara etler ve kanatlılar da. irçok dostumuz, “Parasına kıyarım ama, ben iyi Türk şarabı içmek istiyorum. Hangi şarabı içmeli?” sorusunu soruyor. Aslında doğru soru; “Hangi fiyattan, hangi şarabı içmeli?” olmalı. Birçok defa belirttiğim gibi önemli olan fiyat kalite ilişkisini iyi kurmak. Öncelikle, Türkiye’de genel olarak şarap fiyatı arttıkça, kalite belli düzeyde artsa bile, fiyatkalite ilişkisi eksiye gidiyor. Ancak, her ne kadar durum böyle olsa da, şarap dünyası lüks tüketimi ve pahalı şarabı seviyor. Aslında, doğru yaklaşım; geçen hafta da belirttiğim gibi fiyatı dışında, yemeğe uygun şarabı seçmek. Türkiye’de yapılan genel yanlışlardan birisi de şarabın markası veriliyor ancak, yılı verilmiyor. Büyük yanlış, hele üst düzey bir şarap tadıyorsanız... Sakın, markaya takı B