Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ö NCE S AĞLIK Dr. Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog 1 AĞUSTOS 2008 CUMA Riskler, İnançlar ve Önlemler İ ki hafta önce henüz 27 yaşında olan bir hemşire, iki yılı aşkın süredir görev yaptığı Bolu Köroğlu Devlet Hastanesi’nde hastalandı ve daha sonra nakledildiği Ankara Numune Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Hemşirenin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) nedeniyle hayatını kaybettiği açıklandı. Kene tarafından ısırıldığına dair net bir bilgi olmadığından, konu kamuoyuna gizemli bir ölüm olarak sunuldu. Hastanede hastalanmamış olan ama virüsü taşıyan bir hastanın tedavi gördüğü ve KKKA nedeniyle hasta olan başka bir olgu olmadığı açıklandı. Bunun üzerine de enfeksiyonun nasıl geliştiğine ilişkin değişik varsayımlarda bulunuldu. Nazım Hikmet Ran “Yaşamaya Dair” adlı şiirinde, sağlık çalışanlarının enfeksiyonlar açısından karşı karşıya oldukları riskleri şu dizelerle dile getirmiştir: “Yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.” Sağlık çalışanlarının mesleki değerleri, hastalarının yaşam, çıkar ve haklarını her şeyin üstünde tutmalarını gerektirir. Hemşireler ve hekimler mesleklerine yemin ederek başlarlar, oysa birçok meslek için bu tür bir tören ve yemin gerekli değildir. Tarihi belgeler, salgın hastalıklar sırasında görevlerinin başında olmayan, değişik mazeretlerle hasta bakımından uzaklaşan veya gerekli tedavileri uygulamayı reddeden sağlık çalışanlarının kamuoyu vicdanında hiçbir zaman affedilmediğini gösteren örneklerle doludur. “Bakım ve tedavi sunma görevi” olarak adlandırılan bu yükümlülük, sağlık çalışanlarının üzerine titremeleri gereken mesleki değerlerinden birisidir. Öte yandan bu yükümlülük gözü kapalı bir şekilde riske girmek, kendini tehlikeye atmak veya ölümü göze alan kahramanlıklar yapmak anlamını kesinlikle taşımamaktadır. Bulaşıcı hastalıklar karşısında, bilgisizce, daha çok duygulara ve inançlara dayalı olarak hareket ederek risk almak konusu da, Orhan Pamuk’un Beyaz Kale adlı romanında İstanbul’daki veba salgınının işlendiği bölümde somut bir şekilde canlandırılmıştır. ‘UYULMASI GEREKEN KURALLAR AÇIK’ Tekrar KKKA hastalığına dönecek olursak; şimdiye kadar elde edilen bilgiler, bu virüsün insandan insana bulaşabileceğini ve önlem alınmazsa sağlık hizmeti sunan çalışanlara da bulaşabildiğini göstermektedir. Başka bir deyişle, bir sağlık çalışanına KKKA enfeksiyonu bulaşması için mutlaka kene tarafından ısırılması gerekmediği, kişisel temasla enfeksiyonun hastalardan sağlık çalışanlarına bulaştığını gösteren veriler vardır. Gerekli laboratuvar olanakları sayesinde, hastalanan kişilere virüsün hangi kaynaktan bulaştığını saptayabilecek yöntemler de vardır. Aslında “kanamalı ateşler” adı verilen bulaşıcı hastalık grubunun içindeki dört önemli virüsten birisi KKKA virüsüdür. Diğer üçü için de benzer nitelikte bilgi birikimi vardır. Daha da önemlisi “virüslere bağlı kanamalı ateş” belirti ve bulguları gösteren hastanın bir sağlık kuruluşuna başvurması, kırmızı alarm anlamını taşımaktadır. Hastalık fark edilir edilmez alınması gereken önlemler son derece nettir. Vücudunda mikrobu barındıran ama henüz hastalık belirtileri göstermeyen kişilerin sağlık çalışanları açısından oluşturdukları riskleri bertaraf etmek için uyulması gereken kurallar da bir o kadar açıktır. Lassa ateşi salgını sırasında Nijerya’da veya kuş gribi salgını sırasında Endonezya’da hemşireler hayatlarını kaybetmişlerdir. SARS salgını sırasında Toronto’da ölenlerin yüzde 40’ı sağlık çalışanı, yüzde 60’ı kadın ve çoğunluğu da hemşiredir. Hastayla doğrudan temas eden, özellikle kendine bakamayacak ve temel gereksinimlerini gideremeyecek kadar hasta olan bireylerin vücut sıvı ve salgılarına hedef olma olasılığı daha yüksek olan, hastalara damardan veya ağız yoluyla ilaç uygulayan ve gerektiğinde kan ve idrar örnekleri alan sağlık çalışanlarının başında hemşireler gelmektedir. Bu nedenle bu kuralları en iyi bilmesi gereken ve uygulaması gereken grup hemşirelerdir. Öte yandan, kuralların uygulanması konusunda gerekli bilginin, altyapının, araç ve gerecin sağlanması konusunda en edilgen grup da öğrenci hemşireler ve tıp öğrencileri başta olmak üzere sağlık çalışanlarıdır. Öğrenciler, doğrudan hasta bakımı ve tedavisinde görevlendirilmelerine, vücut sıvı ve salgılarına hedef olmalarına karşın, ne kendilerini korumak konusunda yeterli eğitimi almakta ne de kendilerini korumaları için gerekli olan eldiven, maske gibi malzemelere ulaşabilmektedirler. Hatta yaşamsal öneme sahip hepatit, grip gibi aşılarının yapılması için gerekli fonların eksikliği nedeniyle aşılanamamaktadırlar. Son on yıl içinde sağlık hizmetleri ilişkili enfeksiyonlar konusunda ülkemizde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Yataklı sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrol komitesi oluşturulması ve sertifikalı enfeksiyon kontrol hemşirelerinin görevlendirilmeleri konusundaki düzenlemeler kayda değer gelişmelerdir. Öte yandan bu komitelerin işlevsellik kazanmaları için daha bir dizi düzenlemeye gerek duyulmaktadır. Kamu sektöründe ve özel sektörde, enfeksiyon kontrol komitelerinin hasta ve sağlık çalışanlarının güvenliğinin olmazsa olmaz güvencesi olduğu konusunda ulusal bir bilinçlenme programına gereksinim vardır. Öğrenci ve toplum eğitiminden, komitenin karar mekanizmalarındaki ağırlığına kadar değişen bir dizi konuda yasal düzenlemelere ve bütçeye acilen gereksinim duyulmaktadır. Beklentiler gerçekleşmediği sürece; başta bulaşıcı hastalıklar olmak üzere birçok açıdan risk altında olan sağlık çalışanlarında hepimizi üzüntüye boğan kayıplar sürecek, ayrıca hastalığa neden olan mikropları taşıyan sağlık çalışanları da diğer hastalar açısından da risk oluşturmaya devam edecektir. 20