Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 AĞUSTOS 2008 CUMA Şair Ahmet Telli, başkente dair izlenimlerini Cumhuriyet Ankara’ya anlattı: ‘Sanki kentin ruhu alınıp götürüldü’ A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1958 yılından bu yana Ankara’da yaşayan şair Ahmet Telli, başkentin sanat ruhunun giderek yok olduğunu belirtiyor. “Sanki kentin ruhu alınıp götürüldü. Bugün eğer belediye çalışmalarına bakarsanız, belediye başkanının sanat nesnesine tüküren bir kişi olduğunu düşündüğümüzde, bu kentin ruhunun nasıl yok olduğunu anlamak da kolaylaşır” diyor. Şair Ahmet Telli’yle “Ankara ve şiir” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik: Kent ve şiir size neleri çağrıştırıyor ? Kent ve şiir dediğimiz zaman, şiiri modern ve geleneksel bağlamında düşünmemiz gerekiyor. Çünkü modern şiir, kent şiiridir. Modern şiir, yazılı kültürün ürünüdür ve kent, yazılı kültür üzerine olur. Eğer bu bakımdan Türkiye’deki şiirin gelişkinliği gibi bir araştırma yapılırsa, şiirin ne kadar kentlileştiği konusu üzerine durulmalıdır. “Ankara” şiirinizi yazdığınız yıldan bugüne geçen süre içinde sizce kentte neler değişti ? Bu şiiri yaklaşık 25 yıl önce yazmıştım. Ankara aynı zamanda kültürün de başkentiydi o zamanlar. Ancak her darbeden sonra kültür etkinliklerini özellikle İstanbul’a göndererek daha çok siyasal kimliği öne çıkan bir şehir oldu. Özellikle 1980’den sonra Ankara, bir kültür üretim merkezi olmaktan çıkmıştır. Bu kültür üretim merkezi olduğu yıllarda Ankara’da yazarlar ve şairler arasında çok sık yakın ilişkiler, dostluklar kurulmuştur. Ama artık bunları 1980’nin ikinci yarısından sonra göremiyoruz. Eskisi gibi genç şairlerin bir araya gelerek edebiyat ya da şiir tartışmalarını göremiyoruz. Ne yazık ki 2000’li yıllarda da bu tartışmalar büsbütün bitmiştir. Yazarları ve şairleriyle bilinen kentler vardır. Ankara dendiği zaman aklınıza hangi yazar ya da şairler geliyor? Cahit Külebi, bütün bir Anadolu’nun seslerini, Karacaoğlan sesinden Pir Sultan Abdal sesine dek, toplayan ve onu folklorik öğelerinden kurtararak lirik şekilde yazan bir kişilikti ve hep Ankara’da yaşadı. Bunun yanı sıra Ceyhun Atuf Kansu da Ankara’dır. Ama Ankara üzerine en güzel şiirleri de Cemal Süreyya yazmıştır, denilebilir. Günümüz toplumlarında sistemin işlevselliği için kentler birer araç. Bu durum şairi nasıl etkiler ? Kentleri bir film karesi olarak düşündüğümüzde, kenti birçok gökdelenden, üst ve altgeçitten, alışveriş merkezlerine akın akın giden insanlardan ibaret görürüz. Bizlere kent böyle algılatılmak istenmektedir. Ama kent bu ise ruhu olmayan bir beden gibidir. Bu ruhu olmayan beden bir iskelettir aslında. Buna ruh demek için o kentin sokaklarında sanatın mutlaka olması lazımdır. Diyelim ki sinemaların, tiyatroların, edebiyat matinelerinin yapıldığı alanlar, üniversiteler yok ise sanat o şehirde gezinmiyordur. Şayet sanat o şehirde gezinmiyorsa sadece görkem vardır; ama ruh yoktur. Biraz Ankara bu hale dönüştürüldü. Sanki kentin ruhu alınıp götürüldü. Bugün eğer belediye çalışmalarına bakarsanız, belediye başkanının sanat nesnesine tüküren bir kişi olduğunu düşündüğümüzde, bu kentin ruhunun nasıl yok olduğunu anlamak da kolaylaşır. “Kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzaksın demektir” dizelerinde de belirttiğiniz üzere,Ankara’yı “kavga ve sevda” kenti olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ? Kavga sözü geleneksel olarak Karacaoğlan’dan, Pir Sultan’dan alıp getirdiğim bir mirastır. Bu mirası ben ideolejimle şekillendirerek, devrimci bir oluşuma getirmek istedim. Bunu gerçekleştirmek istedim ancak kavga sözcüğünü bugün kullansam, mücadele derim. Çünkü kavgada toplumsallıktan çok bireysellik var. Kavga sözcüğünü o dönemde kullandığımda Mamak’ta gecekondudaki kişi de ne demek istediğimi anlıyordu. Benim ideolojik mücadeleciliğime inanmayan burjuva kişiler de ne demek istediğimi anlıyordu. ’ im n e tm e r ğ ö im n e b r ii ‘Ş ilerine göKimilerine göre şiir duygu etkinliği, kim Size göre nedir reyse dil etkinliği olarak yorumlanıyor. ? Bu sebepDuygu ve dili birbirinden ayıramayız. yetmez. da bu a Am dil. de hem ur, le şiir hem duygud alım. tlay yanı ak Bunu Melih Cevdet’ten ödünç alar Melih Cevdet diyor ki: ydı mahal“Şiir duygularla yazılmaz. Böyle olsa lı potankan lede karşı komşudaki kıza aşık olan deli u duygudan bun ma lır.A yazı lerle fikir iir di.Ş siyel şair bir fikir süzsoyutlamak mümkün değil. Duyguların ortaya çıerek edil tize este gecinden geçirilerek, dilin karıldığı bir olgudur.” al şiir, bireyBence bunun bize getirdiği şey toplums lar... Söz ırma land sınıf da sel şiir gibi nitelendirmeler ya ğümüz zaman gelimi Nazım Hikmet’ın şiirini düşündü ysel ve topz bire iflas eder. Çünkü Nazım’ın şiiri inanılma ır. lumsald ? Şiirin yaşam felsefenize katkıları nelerdir havanın ız ığın Ald . gibi hava ır vard er şeyl ı Baz uz. Sanatın ya farkına varamazsınız. O havayı solursun farketmem. kez çoğu ğini ledi da şiirin beni nasıl etki tmenim. BeğenTıpkı doğa gibi aşk gibi şiir benim öğre n de çok şey erde diğim şiirler kadar beğenmediğim şiirl öğrendim. iz? Peki, hangi şair ve şiirlerden etkilendiğin Türki’tur. t Kişo Don m şairi ek gerç ve ilk Benim Kişot her okunye’deki bütün çevirilerini okudum. Don katar. Bunun ler inlik zeng duğunda kişiye inanılmaz r var. Onlar şiir yanı sıra bizim Türk şiirimizde belli adla cesaretini de a yazma cesaretini kıran ama şiir yazm , Yahya Kemal hazırlayandır. Örneğin Nazım Hikmet el Lee” şiiri, nab “An nun ’ gibi... Edgar Allan Poe beni etkileyen “Alphonse De Lamartine Göl” şiiri şiirlerdir. ANKARA Kumrular Sokağı hüzzamdı bir zaman Kale’ye rast vaktinde çıkılırdı Gariptir, Sezenlerdeki hanende Çekip gitti Sarguttan bir ay önce ri erle Posta Caddesi, Taşhan, Karpiç ve diğ ’da ara Ama artık meyhaneler kalmadı Ank ılay’da Belki bundandı Cemal Süreya’nın Kız Huzursuz bir zürafa gibi dolaşması 19