26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA 8 18 ŞUBAT 2018, PAZAR Derinlik İskender Özturanlı ‘İçinde ütopya olmayan dünya haritasına bakmaya bile değmez’ Dünyayı değiştirebilme imkânımız hâlâ var mı? Yakınlarda kaybettiğimiz dev yazar Ursula Le Guin, dünyayı değiştirebilmenin ancak insanı da değiştirebileceğini söylüyor, yazıyor, kurguluyordu. Bunun dil ile yapılabileceğini söylüyordu. Oysa bugün karanlık bir çağa girerken, “hardcore” bir siyasi cebelleşme altında yaşayanlar, belki de bu karanlıktan uzaklaşmak, onu unutma itisi ile daha çok kendi değişimlerine kafayı takmış durumdalar. Bazıları da bir sabah ansızın uyanıp, “dünyaya bambaşka gözlerle bakmak” için yırtınıp duruyorlar, sanki dünya da şıpınişi değişiverecekmiş gibi. Bu durum, kendine olan güveni de kaybettiriyor, karşısındakine güven duyma isteğini de elbette. İşletmelerde aynı sıralarda çalışanlar birbirini yemeye bireysel rekabet adını takmışken, performans kriterleri denen çakılların üstünde canhıraş sekerken, siyasette sisteme girmek adına birbirlerini acımasızca yerken evde yalnız kalınca yumuşak temrinler ile değişivermek istiyor. Dil, en büyük müşterek Belki de sorunumuz bir ufuk çizgisi bulamamaktan geçiyor. Nicedir böylesi ufuk çizgileri aramıyor, aramaya da çalışmıyoruz. Bu hızlı ve fragmanlara bölünmüş sistemin bize mecbur ettiğinden öteye gidecek takati bulamıyoruz. Oysa, dil Nietzsche’nin dediği gibi en büyük müşterek. Dil bir zamanlar ve esasında eşit olduğumuzu bize hatırlatan yegâne şey. Diyeceksiniz ki, herkesin yapayalnız kaldığı, yapayalnız hissettiği bir dünyada nasıl olacak da herkes ortak bir ufuk çizgisine bakmaya başlayacak? Bunun dünyayı, toplumu değiştirme isteğinden vazgeçmekle ilgisi olduğu kesin. Dil vicdanın çalışması için var olan ilk kımıldatıcı, unutmamaya yarayan tek şey, hâlâ başka bir dünyayı tahayyül ediyor olmamızın, en hakikatli tanığı, en büyük manivelası Otokrat liderler, katı ve hiyerarşik şirketlerin yöneticileri ve bilumum, her şeyi kendisinde başlayıp bitiren, kendisini kadiri mutlak zanneden kişiler okumayı, yazmayı değil de konuşmayı, hazırı okumayı, boşa tartışmayı mı seviyorlar acaba? Neden acaba hazırlanan metinleri indirgemeyi, başlıklarla yürümeyi, prompter cihazlarına akan görüntüler kadarını tercih ediyorlar?.. ‘11. Tez’in ‘oysa’sı fazlaydı Yazılı kültürün kullanımı, insanlığın uzun evrimsel tarihinde oldukça yeni ve henüz buradaki olanaklarımızı tam bilmiyoruz, burayı tamamen tüketmiş sayılmayız diyor, Walter Ong ünlü kitabında (“Sözlü ve Yazılı Kültür”, Metis Yay.; ayrıca Ursula Le Guin, “Zihinde Bir Dalga”, Metis). Farklı bir boyutta sosyal medya çağının anonimleştirici, çoğaltıcı, paylaşımcı dilini düşünün. Her ne kadar paylaşım, sorumluluktan feragat etmeyi sağlıyor, paylaşımlar trollemenin gazaplı dilini çoğaltıyor olsa da, eşitlikçiliğe ve belki de ilerideeşitliğe dönüşebilme ihtimali olduğu kesin. Yorumlamak, konuşmak, dile getirmek ve anlatmak, geçtiğimiz zaman dilimi içinde o kadar küçümsendi ki Marx’ın meşhur “11. tez”ine bile “oy Marco Monetti; Flickr. sa” diyerek fazladan bir müdahalede bulunuldu. Oysa (gerçekten oysa) Marx, “Asıl sorun dünyayı değiştirmektir” derken, yorumlamayı bütün bütüne karşısına almıyor, meselenin “sadece yorumlamak” olmadığını söylüyordu. Bir sosyoekonomik makinenin devlet ve iktidar eliyle yarattığı sorunlu sermaye ağı ile asla değişmeyecek büyüklüklerde geçmişin bohçalarına gizlenmiş ideolojik, dinsel ve milliyetçiliğe dayalı ne varsa hepsini birden üzerimize boca ettiği acımasız, gerginleştirici, insan temel özgürlüklerinin yok edildiği şu dönemde söylediklerim saçma, çocukça ve budalaca gelebilir elbette. Ancak tam da böylesi bir dönemde dünyayı, ülkeyi, toplumu, yaşadığımız hayatı açılan mesafeleriyle, eşitsizlikleriyle, kaybolmuş özgürlüklerimize rağmen değiştirebilme imkânının unutulmuş saatini yeniden kurma zamanıdır. Değişimin vakti geldi! Her ne kadar: “Onca özgürleştirici vaat tutulmamışsa, onca özgürlükçü hareket çözülmüşse, buradan bir daha hiçbirine kalkışılmaması” bizi ütopya ötesi bir kabullenmeye götürmüş olsa da, Oscar Wilde’in dediği gibi, içinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez. Ütopya imkânsızı istemek değil var olan dünyanın, mevcut sistemin ya da sistemlerin değişebilir hatta değiştirilebilir olduğunu ortaya koyan bir metot, bitmek bilmez bir çalışmadır da... Ütopya üstüne ve ütopya adına yeniden düşünmeye başlamak bizleri, hayal kırıklıkları ile hınç arasında gidip gelen bir toplum olmaktan çıkaracak, soldaki hayal kırıklığı ile sağdaki hınç arasındaki kör sarkacı kesintiye uğratacaktır. Bu tekinsiz tiktakların gürültüsünün yerine bir değişim ve değiştirme cıvıltısının vakti geldi, hatta geçti bile. Bir ufuk çizgisi üzerine konuşmanın ve hareket etme isteği taşımanın zamanıdır. İrfan Yalın Koca arayan babalardan köle arayan Beyaz’lara Müzayedeciliğin tarihi Popüler tarih Müzayede sözünü genellikle dudak uçuklatan ra ve cennete gitme düşüncesi çok kişiye önemli öl kamlarla yapılan satışlar sonrası duyarız. Kimi o çüde para harcatmış ve heyecan yaşatmış. kadar paranın niye verildiğini sorgular, kimi de 1500’lerde İngiltere Kral’ı III. Richard’ı öldüre benzerine sahip olabilmenin hayalini kurar. Bak rek Tudor Hanedanı üyesi ilk kişi olarak tahta ge mayın müzayedelerin böyle milyonluk satışlarla çen VII. Henry, müzayede kavramına ilk olarak tanıtıldığına! Biraz araştırsanız 1 Liradan başlayan resmi statü vermiş, kurallarını belirlemiş ve yetkin fiyatlarıyla hayalini bile kuramayacağınız ilginç kişilere lisanslar dağıtmış. likte ve nadidelikte çok şeyle karşılaşabileceğiniz müzayede mekânların çok yakınınızda da olduğu Müzayedeci ‘albaylar’ odsntnşmrteRsgrsdsdypryyylAayrryeıeaııiaeaıoarsaaioiaaoeeualaşknnokvntkammnstrkSnilnrrnınrmıAKıatammçiluasrlfleçri.işiolalveçcibeueaakııynmrrkaagafıariKYy.nkouadeüarmtdripzlsükrruçilldkksiıG’rtklaiMzeıarnaaaeumkesrkzmııudaoloneeaağanknğ’lyrkçenoeaüysörsğalnndağpsiySeielgınıaaedkıalnnoll“rıaubnaratkaısneorrğerükinsnıellnaiülmr3renimanaınodaaadjlnaubadtbdr’dsıamkie0ks“skırlryeavdçıyükeütiaiynaretddaşyaşpyal?aıaalmtdülzyu,çlmktadeyieaekıekarfz!ieişgdraeezygıyöşhsıitanoraryasıarlyıryehaak,daaesiioöaelyiışrilziy”zalyeçyrnöamgeinrkmniaeansrreoreiınsnllçtnomtdmudinçeinaliledanırnüıvarladinıuzanrıtezakeşlrabeiıkriçkaiüm.ariuşaviire”.etşneeruoldoeıknnrbder.kvşryrieeskEgral:a.nştiaalls.anluıEuuaketualbareeeiğBlakdşHlnüvKakrkyltrşipervarnmrükdtnılııeoarrrliauiıonarharçloyiaemehtloğgnrrcbtsıikmepşıtnlaııaaaarmlfüliyaiaterukiineeaieüranlümoşnamkvmrngkavçıkiyıatkzıiaazdlrrlnenoikeaieakbnlalvaaütsizaranmrçyeaiaotislaişlasuirbirelsnnyitodleeakrbldlla,ıray“eearisgeeeaakukşşiiubraamkiyvatandaıdğluılaanneekbgeaıulzisaz”lteubekaMsr6kglsnaonaaia0alyebklÖtıerdt0mılleaaıKrdşmmeo’şi,5liudönlgılakıüfiz0lmşaişöşreaknti!0yeylrrass.eake’etka.anıpoşaslılntıezbyıranalınsşıairlataçiohıdadrl,ıniıaAkennmdeerkiakraaadbyauagkimrmlirrreeeleeklbtttaüBBeüdğlriaııAşlezryrrnzieciiuammaknarelcmagbcekyiysriğnaakebaüiölleeerdeeıicğinldyyrkerdoşieavıibleoo”iekmrlelDreolietglln.aeeryuurüüda,igrğigayyznnüinmüaipnöllaitynraanıziiçsyüdrfyduİdSHttSrisayymşidlaasaımaüsesgmeeşzeıeanaıaloaaeetsovaScrnitmdeAairnıAsvuteyny1kbetbaeuedşesrdayhie1ıvıatnşöioş8lealçıçarçvbakselvuaee7lıee,üşagalmdlseınnh6’eşerioadbleıirk6uğnüötırutklue”merui4leaşnenreyaaais6spezıllennlltplğıaçnükolışasşmo’eidraeudk’“gydenearıcrysıoıiiyenmşnselneTstnraröuont’iiıtıyemllpıııımkrşiğlasşaşlmmerklrshniazebocayaioıı.giyaeaiüsnmırıraneçnlçeisnalşıipnaşatiİengy1kelışailrııindakidnşldmşa.zsrlülSknrnlııı6erkltvdemoaaaedankkıiealaıdtst0aş,mürekreleableiouıdkoayiikkyaısıg0oambşrrlrabşcr1ytülüaabc,aufkknte’kkmuıua.şk“oooıa7o!şnlilplşuyrarıuerrvgladükA.caühallylu4reüıgmtam.atylmuaurAüo.dllklınokulm4lkşzyfüıaeilrıneranl2ilau,rülyınal,amaarrınuoarkmmrcils1l0lbş1nıilelcyCikamalnlaannadoı.e6g.gdita9aaaercarbletrhıülrAkS7üdnüyenürb.2dgııd’aeliAarld.,amil4dnao”züknuS9eöenuıli,enyaçaAgmiasaümnzalysacnek(“crylomieaytieynyntmaaavmkştçiblmııcıredlçeırieegülıinmlllıaııelloıegrırİalnbeüıakedş’tıa,ilüıkşeiçnkannrsen.narbzkkeğaznıdytyieaananaainaa)ların satıldığı müzayedeler çok popüler olmuş. Din da beliren ve dünyanın çok yerinde derinden hisadamlarının kullandıkları eşyalara sahip olarak gü sedilen “Dünya Ekonomik Bunalımı” ve arkasın nahlardan korunma, onların sevaplarına ortak olma dan yaşanan 2. Dünya savaşı, insanları yaşama tu Christie’s müzayede salonundan hararetli bir açık artırma tasviri (Londra 1808). tunmak adına hobilerinden de, tutkularından da bir süreliğine vazgeçirmiş olmalı ki, müzayedeler 1950’li yıllara kadar bir durgunluk yaşıyor. Ama özellikle iki büyük dünya savaşından kalan kullanılmış eşyalar, evraklar, fotoğraflar, giysiler, kısacası o günlerin izlerini taşıyan her şey de milyonlarca kişinin ilgisini çekmeye o yıllarda başlamış olacak ki müzayedelerde bu tür objelerin yapıldığı satışlar hiç azalmadı. Savaş temalı koleksiyonlar varlığını bugün bile artan bir ivmeyle koruyor. Müzayedeciliğin dijital hali Nitelikli antikaya yatırım yapan şirketlerin, kurumsal koleksiyonerlerin, müzelerini geliştirmek için farklı ülkelerdeki satışları izleyen devletlerin ve tüm bireysel koleksiyonerlerin büyük bir tutku ve heyecanla açık artırmaları takip etmesi sayesinde müzayedeciliğin çok büyük bir sektör haline geldiği hepimizce malum! İletişimin gelişmesi ve yaşanan dijital devrim sayesinde Internet üzerinde faaliyet gösteren açık artırma siteleri, dünyanın en ücra köşelerinde yaşayan insanları bile yerine göre satıcı, yerine göre de alıcı yapma konusunda büyük yol kat etti. Bunun yanında, bugün neredeyse her şehirde, her kasabada, hatta yerine göre mahallelerde bile müzayedeler organize ediliyor. Hatta Facebook, Instagram ve Twitter gibi platformlar üzerinden evindeki eşyaları açık artırma yoluyla satanlara bile sık sık rastlanıyor. Koleksiyonculuğun bir ayağı aramak, bir ayağı da bulunanı uygun fiyatla satın almak. Tabii ki en uygun fiyatla neyin nerede kaça bulunabileceği bilgisi koleksiyonerliğin belli bir deneyime kavuşması ile gelişiyor ve müzayedelerin sunduğu farklı seçenekleri izlemekle de zenginleşiyor. Müzayedelerin bir de katılımcılarına heyecan yaşattığı ve stres attırdığı söylenir. Doğrudur da!.. Kim ne derse desin, müzayedeler yerine göre evinizde atıl olarak duran bir şeylerin paraya çevrildiği yer, kimine göre de göz kamaştıran parçaların meraklılarına sunulduğu coşku dolu ortamın adı... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle