13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 12 HAZ RAN 2011 / SAYI 1316 Afropunk; moda ya da antimoda ünya tarihindeki en büyük başkaldırılardan biridir Punk. Çıkış noktası; kültür, politika ve estetiği ile kurumsallaşmış sanat teorileri ve bunu yaratan toplumsal sisteme karşı doğmuş bir reddediştir. Bu yüzden de kalıplara sığmaz. Punk, sanatçıyı devrimci olarak görür, geleneksel ve kalıplaşmış davranış ve yaşam biçimini şekillendiren toplumsal organizmayı her şeyin suçlusu olarak görür ve saldırmaktan çekinmez. Toplumu rahatsız eder, çileden çıkarır... Punk'a göre her şey altüst olmalıdır; aykırı, ayrıksı giyim tarzı ve gündelik yaşamda sınırların belirsizleştirilmesi, bilinçli kışkırtıcılık, kabul görüş ve tekdüzeleşmiş yaşam biçiminin yeniden düzenlenmesi ya da düzensizleştirilmesi punk yaşam biçiminin devrimci taktikleridir. Yani düzen baş aşağı çevrilmelidir. Punk, 70'li yılların ortasında ngiltere'de çıkan bir müzik akımıyla gelişen toplum değerlerini yıkan bir alt kültürdür. Müzikal yapısını New York'taki bazı müzik gruplarından almıştır; tavrını ise ngiltere'de şekillendirmiştir. Punk'ın yıkıcı ve nihilist tavrı zamanla olgunlaşmış, antifaşist, antimilitarist, antiotoriter, cinsiyetçilik ve homofobizm karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve “kendin yap, yık”çı bir ideolojiye dönüşmüştür. Dayatılan cinsiyetçi modaya karşı da androjenlik, geleneksel kalıplar içinde oluşmuş algıyı bozmaya yönelik açık bir başkaldırıdır. Punk estetiğinin gerekliliği cesur olmanızdır. Tüm dikkatleri üzerine çekerek, tepkileri davet eden açık bir güç gösterisidir. Giysiler genellikle fikirleri sözlerden daha iyi anlatabilir. Punk giyimi yıkıcıdır. Değerlere göre birer saldırıdır, kışkırtıcıdır. Punk kendi bedeni ve yaşam biçimi ile politikası, parodisi ve estetiği ile kesinlikle asi ve yıkıcıydı ki hâlâ birçok ülkede alt kültür muhalifliğinin en önemli unsurlarıdır. Punk, genel moda anlayışına da başkaldırıdır. Ciddi takım elbiseleri, üniformaları ters yüz eder, şık ve cici çocuk imajıyla dalga geçer. ngiliz kraliyetinin timsali dantelaları, kolalı yakaları kendi formlarıyla yeniden yorumlayan bu akım, statükonun yapısını bozarmış gibi, kılık kıyafetin yapısını da parçalar, keser, yırtar ve sonra da çengelli iğnelerle yeniden bir araya getirir. Punk estetiğinin yaratıcısı olarak kabul edilen Londralı modacı Vivienne Westwood, ngiliz standartlarına meydan okuyan ve doksanlı yılların gençliğini etkileyen koleksiyonlar üretti. Yuvarlık hatlı kalçalar, ince bedenler... Westwood'un 18. yy. Fransası’ndan, soylulardan, Marquis de Sade'den esinlenerek oluşturduğu stili hazır giyimin kurulu düzenini sarsarak bir düzensizlik çağrısı yapıyordu. Birçok moda akımı üzerinde etkili olan, tarihi temalarla mizahı, şıklığı ve başkaldırıyı birleştiren işlere imza attı. CUMHUR YET PAZAR Ç N YAZDI Afropunk adını verdiğimiz bu koleksiyonu hazırlarken aslında buna ne bir isim düşünmüştük ne de çıkış noktamız bu doğrultudaydı. Fakat sizi oluşturan değerler, hayattaki duruşunuz, dünyayı algılayış biçiminiz, sorgulama yetiniz, içgüdüleriniz, biriktirdikleriniz, etkilendikleriniz, sevdikleriniz hatta hoşlanmadıklarınız, bazı temel ilkeler... Yani sizi siz yapan şeyler zaman içinde yaptıklarınızın bir yansıması oluyorlar. D işgallerine karşın hâlâ yeşilliklerini “hep ıssız kal” diye kutsayan kabileleriyle yaşam inadını sürdüren kıta. Seyahati, üzerinden geçen birkaç yıl, Masailerin köyü, uzun boyları ve koyu tenleri, dansları, müziği (bir zamanlar ırkçı anlayışın esiri olan kıvrak bedenleri), renkler, çekilen fotoğraflar, sokak satıcılarından alınan resimler, aksesuvarlar... Hepsinin verdiği bu duygu tek bir desene, oradan da kataloğa ilham oldu. Başrolü çalmasına itirazı olmayan ataç ve çengelli iğne desenleri kendi gücünden ve enerjisinden emin, bir müddet sonra bütün ilgiyi kendi üzerlerine çekmeyi başarıyorlar. Afrika... güneşinin doğuşu, batışı dünyanın hiçbir yerinde bu kadar büyüleyici bir biçimde değildir herhalde. Büyülü ışığı, gökkuşağı gibi bizim de kullandığımız sarıdan pembelere, narçiçeğinden kırmızılara, yeşilden mavilere taşlanarak elde edilen ipeklerdeki o puslu havası, gözleri kamaştıran puslu Afrika güneşine gönderme yapıyor sanki. Afrika... vücutlarına sarındıkları metrelerce kumaşları, renk ve desenleri kullanış biçimleri, unisex duruşları, o koyu tenlerini hesapsızca kullandıkları dengeli dekolteleri sadece kullanım pratikliği düşünülünce bile görsel bir zenginliği getiriyor. AFROPUNK Afropunk adını verdiğimiz bu koleksiyonu hazırlarken aslında buna ne bir isim düşünmüştük ne de çıkış noktamız bu doğrultudaydı. Fakat sizi oluşturan değerler, hayattaki duruşunuz, dünyayı algılayış biçiminiz, sorgulama yetiniz, içgüdüleriniz, biriktirdikleriniz, etkilendikleriniz, sevdikleriniz, hoşlanmadıklarınız (hatta bunlar da zaman içinde değişebiliyor) ama bazı temel ilkeler... yani sizi siz yapan şeyler zaman içinde yaptıklarınızın bir yansıması oluyorlar. Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi Punk'ın çıkış sebeplerinin, kışkırtıcılığının, anarşist tavrının bu koleksiyonun özellikle kalıpları ve desenlerin grafik anlayışı yönünden önemli etkileri oldu. “Punk kültürü” tam da Punk'ın istediği gibi açık bir biçimde tanımlanamamıştır. Yani standardize edilememe, kategorize edilememe durumu. Ben de yaptığım işleri çok kategorize etmek istemiyorum. Bir şeylerden etkilenme, bir şeylere gönderme yapma durumu oluyor ama bunu büyük söylemlerle anlatmaktansa ironik bir biçimde yapmak... şte peşinde olduğum şey bu. Kültürlerin, dönemlerin, akımların yeniden birbirlerine bağlanarak oluşan melezlik, göndermeler... Kuralları yıkan kalıplar, bir araya gelmeyeceği düşünülen birarada duruşlar (özellikle bazı desenlerin yan yana gelmesi) koleksiyonun niteliğinden çok ruhunu anlatıyor. Desenler, kesimler gibi renkler de özgürlüğünü ilan ediyor. Her biri form değiştiriyor, yer değiştiriyor. Çengelli iğne elbise oluveriyor, Masailer dans ediyor, ipek kumaş asi bir nehir gibi akıyor... Koleksiyonda kullanılan kalıplarda alışılagelen kalıp mantığını yıkıp yeniden kurmak, olmazı oldurmak en eğlenceli süreç. Çoğu zaman giyildiğinde anlaşılabilirliği olan bu modeller, kurgulanırken, çizilerek başlayan bu serüven en doğru formunu prova mankeni üzerinde çalışılırken hayat buldular. Direk kumaşla beden üzerinde çalışmak kimi zaman vücut hatlarını hissetmek, kimi zaman yok etmek işin en büyük formülüydü. Desibel seviyesi yüksek renklerin ve gündelik objelerin spontane bir biçimde kışkırtıcı desenlere dönüşerek yüzde yüz ipeklerle buluşması, tendeki zaman ve mekandan soyutlanmış duruşu, yaşayan bu malzemenin kullanıcısına da mutluluk hormonu vermişcesine bir bağ kurması, koleksiyon hazırlama sürecinde devamlı Buika'yı dinlemek, sesinin o buğulu tonu, kıvrak müziği eşliğinde yazın açık havada verdiği konserinde aldığım keyfin üzerindeki etkisi bu sürece yansımıştır eminim. G VE AFR KA... Dünyayı gizemiyle büyülemeyi sürdüren fakir ve gururlu kıta Afrika. Topraklarını kanla sulayan savaşlara, gözü dönmüş elmas madencilerinin Rojin Aslı Polat Rojin Aslı Polat’ın tasarımcılık serüveni, 198789 yılları arasında Ankara Güzel Sanatlar Atölyesi’nde aldığı moda tasarımı eğitimiyle başladı. Hacettepe Üniversitesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmeden Paris’in en prestijli moda okullarından ESMOD’da (l’Ecole Supérieure des Arts et techniques de la Mode), prêtaporter master’ı yaptı. 1990 yılında ITKIB Genç Moda Tasarımcılar yarışmasında mansiyon ödülü kazandı. 1992’de Beymen Academia’nın düzenlediği yarışmada birinci oldu. 1992’den 1999’a kadar Beymen’in Academia ve erkek departmanlarında çalıştı. 19992009 yılları arasında Derishow bünyesinde iki sezon erkek koleksiyonu hazırladıktan sonra Derishow Delight’ın tasarım ekibinin başına geçti. Rojin Aslı Polat, 2009 dan itibaren kendi ismini taşıyan markası için tasarımlar yapmayı sürdürüyor. G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle