Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 15 MAYIS 2011 / SAYI 1312 Şizofreniz, hakkımızı verin nkara'da yaşıyor sorularla başa çıkmakSefa Çetin. 36 başlangıçta çok zor bir süreç” yaşında. Bundan diyor, “Hazmettikten ve tam 14 yıl önce, hastalıkla ilgili bilgi sahibi ayna karşısında kendi kendiyle olduktan sonra onunla konuşmaya başladığı, panik yaşamak biraz daha ataklar geçirdiği 1997 yılından kolaylaştı, ama içimde hiçbir beri şizofreniyle yaşıyor. Zaman zaman kapanmayacak ince ESRA zaman gerçekliğin ince sızlayan bir yara var”. AÇIKGÖZ kaybolduğu, zor bir yaşam bu. Ona göre en büyük zorluk, “ laçlarımızı kullanmadığımız hastanın ilaç, doktor, sosyal zaman hayattan kopuyoruz, sanki rehabilitasyonla sağlanan stabil durumunu sinemadaki bir filmin içindeyiz” diyerek annebaba olarak koruyabilmek. “Sizin anlatıyor bunu. Bunlar yetmezmiş gibi basit bir davranışınızla veya sözünüzle her önyargılarla da mücadele etmesi gerekiyor. şey altüst olabiliyor. Tekrar eski Niye mi? Yanıt Çetin'den: duruma gelmek zaman alıyor. “Çevremdeki yakınlarım, arkadaşlarım Tenkit etmeden konuşmak, şizofreni hastası olduğumu öğrendikleri bağırmamak, üzüldüğünüz zaman benimle konuşmamaya, beni zaman öfkenizi çıkarmamak, dışlamaya başladı. Şimdi zamanımı sabretmek, affedici olmak ve şizofreni hastalarının üye olduğu daha onlarca yapmanız gereken derneğimizde geçiriyorum. ODTÜ psikoloji şey var” diyor. öğrencilerinin düzenlediği sosyal Onlar üzerlerine düşeni yapsalar da faaliyetlere katılıyorum. Bizim için bir terapi yetmiyor, çünkü toplumdaki merkezi olan Mavi At Kafe'de çalışıyorum bilgisizlikten kaynaklanan ve insanlarla içiçe yaşamaktan çok damgalama da şizofren hastasının mutluyum. Bu etkinliklerle önyargıyı dengesini bozuyor. Üstelik yıkmaya çalışıyoruz”. 17 Mayıs'ta onlarca önyargılar öyle çok ki en eğitimli şizofren hastası “Şizofreni Hastalarının kişilerde bile kendini gösteriyor. Geleceği çin Geçmişle Yürüyüş” sloganıyla Ayrıca Türkiye'de sosyal Ankara’dan stanbul’a gelecek ve rehabilitasyon eksikliği olması, iş Süleymaniye Külliyesi Tıp Medresesi’nde olanaklarının olmaması da basın açıklaması yapacak. Çetin de olacak çektikleri zorlukları katlıyor. şte o onların arasında, çünkü insanlara yüzden, şizofreni hastası oğlu ve şizofreninin nasıl bir hastalık olduğunu eşiyle 17 Mayıs’ta stanbul'da göstermek, önyargılarını kırmak istiyor. olacak Taşkent; damgalanmanın Devlete de bir sözleri var: “Türkiye Psikiyatri azalması için toplumun bu Derneği'nin hazırladığı ruh sağlığı yasasını hastalık hakkında bilgilendirilmesi, hayata geçir, bize sosyal haklarımızı ver”. yıllardır devletin görevini yapan Sadece şizofren hastaları değil, yakınları dernek, federasyon ve da bu talebi dillendirecek 17 Mayıs'ta. O rehabilitasyon merkezi Mavi At seslerden biri de Meral Taşkent'inki. Oğlu Kafe'nin bağışlarla maddi açıdan Burak Volga Taşkent'e 2001'de şizofreni biraz rahatlaması ve yine yıllardır teşhisi konduğunda bütün hayatı değişmiş TBMM'de bekleyen ruh sağlığı Taşkent'in. “Bu hastalığı kabullenmek; yasasının çıkarılması isteğini haykıracak. neden ben, neden benim çocuğum gibi Onu duyuyor musunuz? A Gerçekle hayalin içiçe geçtiği karışık bir hayat onlarınki. Bunca zorluğun arasında bir de önyargılarla uğraşıyorlar. Ne yazık ki, pek çok insan için şizofrenler, hâlâ “deli” hikayelerinin kahramanı. Oysa Türkiye'de 500700 bin arasında şizofren yaşıyor. şte bu gerçekleri anlatmak, seslerini duyurmak için 17 Mayıs'ta Ankara'dan stanbul'a yürüyecekler. Şizofreni sadece bir hastalık izofreninin, toplumun çoğunluğu tarafından, tehdit edici, “delilik”le eş anlamlı, dehşet uyandıran bir sözcük olarak algılandığını anlatıyor Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür, yıllardır anlatılan “deli” öykülerinin yargılayıcı, etiketleyici hatta suçlayıcı atmosferinin bu inancı kuşaktan kuşağa aktarıp, pekiştirdiğini de. Oysa şizofreni sadece bir hastalık, üstelik de çok yaygın. Öyle ki, 18 yaşın üstündeki nüfusun yaklaşık yüzde 1.1’inde görülüyor. Yani dünyada 51 milyon insan şizofren. Görülme sıklığını nüfusa orantılayarak yapılan kaba bir hesapla, Türkiye'de şizofren hastası sayısının yaklaşık 500 700 bin olduğunu söylemek mümkün. Ş C MY B C MY B Ne yazık ki, bu hastalar için yeterli ve sağlıklı bir sağlık sisteminden söz edemiyoruz. 17 Mayıs'taki yürüyüşü de bu yüzden organize etmiş federasyon. Seslerini duyurmak ve Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından hazırlanan ruh sağlığı yasasının hayata geçirilmesini istiyorlar. Söz, Soygür'de: Şizofreni insanları çok korkutuyor, öyle ki onu görmezden gelmeyi tercih ediyoruz. Bu da hastalar ve yakınları için daha büyük travmalara yol açıyor. Biz onunla uğraşmayı yadsıdıkça, şizofreninin bireysel ve toplumsal bir sorun olarak boyutu artacak. Şizofreni bir beyin hastalığı ya da hastalıklar grubu. Nasıl şeker, multipl skleroz, kanser ya da kalp hastalığı bilimsel ve biyolojik konularsa, şizofreni de o derece bilimsel ve biyolojik bir konu. Düşünce bozukluğu, sanrılar, varsanılar, duygulanım ve davranış bozuklukları gibi beyin hastalığı belirtileri gösterir. Belirtilerin insanın duygusal ve düşünsel yaşamıyla ilgili olması ve örneğin kolda ya da bacakta felç, çift görme veya his kaybı gibi “somut” olmaması, bu belirtilerin anlaşılırlığını ve kabulünü zorlaştırıyor. Hakkında hala bilmediklerimiz olsa da, bu hastalıkla mücadelenin ve başa çıkabilmenin yolu, bilgi birikimimizi hastalar ve yakınlarıyla paylaşmak ve elden geldiğince bilgilenmeyi arttırmak. Şizofreni hastasıyla aramızda sanki görünmeyen bir duvar vardır. Kişi sanrıları ve varsanılarıyla bir anlamda kendisine yeni ve farklı bir dünya kurar. Duvar nasıl aşılır, o dünyaya nasıl ulaşılır? Onu anlamanın ve nasıl yaşadığını öğrenmenin biricik yolu, onu dinlemek. Gerçek anlamda bir dinleme ise, ilgi, sevgi ve eşduyum varlığında mümkün. Bu konuda acil yapılması gerekenler neler? Toplumun bilinçlenmesi bu aşamada çok önemli. Federasyon olarak birçok proje hayata geçiriyoruz; Mavi At Cafe, Gerçekler Maskelenmesin öykü yarışması, resim sergileri... Fırsat verildiğinde şizofreni hastalarının neler yapabileceklerini gösteriyoruz. Bir diğer hedefimiz ise basının bilinçlenmesi ve her olaydan bir üçüncü sayfa haberi çıkarmak, damgalamak yerine konuyu araştırarak yansıtması. Bir şizofreni hastasının şiddet uygulama ihtimali sağlıklı bir insanla aynı oranı taşıyor. Ancak popülasyon azlığı ve hastalığın ismi nedeniyle daha çok dikkat çekiyor.