Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 15 MAYIS 2011 / SAYI 1312 Sinema dört dağ içinde izlenir... Bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası Dersim nsan Hakları Film Festivali, “Sinema her zaman şenliktir ve dört dağ içinde izlenir” diyor. 2029 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek festivaldeki filmler yalnızca Dersim'e değil, komşu illere de seslenmeyi amaçlıyor. Dersim, 2029 Mayıs tarihleri arasında Tunceli Belediyesi’nin ev sahipliğinde uluslararası bir festivale hazırlanıyor. Bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan Uluslararası Dersim nsan Hakları Film Festivali zengin gösterim programı ve katılımcıları ile Türkiye’de “ nsan Hakları” temalı ilk uluslararası festival olma özelliği taşıyor. Geçmişten bugüne, yoğun ve süreklileşen baskı ortamı ile hak ihlali merkezi olarak öne çıkan Dersim, kendi meselesi ve gerçeğinden yola çıkarak dünyadaki hak ihlallerini sinema aracılığı ile izlemeye alıyor. Festivalde birinci yılda Türkiye, Asya, Avrupa, Ortadoğu sinemasından filmler, yapımcılar, oyuncular ve yönetmenlerin de yer aldığı ortak bir hayal gerçekleştirilecek. Sineması olmayan bir şehirde, üç salonla gösterimler düzenleyerek, “Sinema her zaman şenliktir ve dört dağ içinde izlenir” diyecekler. Festivalin programı ise oldukça yoğun. Gölgeler ve Suretler isimli filmi ile Derviş Zaim; Çoğunluk filmi ile Seren Yüce; MEŞ filmi ile Shiar Abdî; 72. Koğuş filmi ile Murat Saraçoğlu; Saklı Hayatlar filmi ile A. Haluk Ünal; Press filmi ile Sedat Yılmaz, Kayıp Özgürlük filmi ile Umur Hozatlı ve çekimleri Dersim’de gerçekleşen Oğul filmi ile Atilla Cengiz kendi film ekipleriyle Dersim’e gelecek konuklar arasında yer alıyorlar. “Oğul” festivalin açılış filmi olarak Dersim’de ilk kez seyirci ile buluşacak. Ustalara Saygı bölümünde ise Yılmaz Güney’in Duvar filmi gösterilecek. 2010 ve 2011 yapımı, Türkiye ve dünya sinemasından 15 uzun metrajlı film ile sadece Dersim’e değil, komşu illere de seslenmeyi amaçlayan festival; beyazperdenin kokusunu bahar havası ile buluşturmayı, yıllardır yaşanan ‘ihlallere’, oyuncular, yönetmenler ve vizyona girmemiş filmlerle de dikkat çekmeyi istiyor. Ayrıca dünya sinemasının seçkin örnekleri arasında yer alan Siyah Kuğu (Black Swan) Darren Aronofsky, Geride Kalan (The Time That Remains) Elia Suleiman, Yağmuru Bile (También la lluvia) Icíar Bollaín, Tehlikeli Yol (Route Irish) Ken Geçmişin ruhu Kadıköy’de yaşıyor BERKEN DÖNER adıköy’de, gerçek adı “Tellalzade Sokağı” olan, son on yıldır “Antikacılar Sokağı” olarak bilinen sokakta kaybolmuş zamanların izini sürüyorum. ki tarafında eskiden ev olan cumbalı antikacı dükkanlarının sıralandığı sokakta, gramofonlardaki taş plaklardan Safiye Ayla’nın, Seyyan Hanım’ın şarkıları yükseliyor. Hemen ilk dükkanlardan birine giriyorum ve eski albümlerde sergilenen fotoğraflara bakıyorum. Bu fotoğrafları görünce çok üzüldüğümü söylüyorum dükkan sahibine. “Bu da bizim işimizin dramatik yanı” diyor ve ekliyor, “Çünkü insanların anılarını, belleklerini satın alıyoruz. Aile albümlerini bile bırakıyorlar. Kendilerine ayırdıkları eşyanın dışında albümlerini bile bize veriyorlar. Bizim işimize yaramaz tabii. Fakat atmaya kıyamıyoruz. Kutulara koyup meraklısı varsa çok az paraya satıyoruz. O nedenle çok sık rastlarsınız siyah beyaz fotoğraflara.” Dükkanda çok sayıda vazo ve ayna var. Çerçevelerinin değerli olduğu o kadar belli ki, dokunmaya çekiniyorum. Merak ediyorum, bu kadar değerli olan objeleri kimler, neden satıyor? Dükkan sahibine göre antikaları satan insanların annebabaları vefat etmiş oluyor. Genellikle eski stanbul ailelerinin çocukları yurt dışında yaşıyor. Anne baba vefat edince de evdeki eşyaları satıyorlar. Eski eşyaya bakmak zor. Eğer iyi bakılmazsa dolaplarda çürür, küflenir. Uğraşmak istemiyorlar. Bazen de antikaları, değerini bilmediklerinden satıyorlar. Değerli eşyalarını satıp, plastikle değiştiriyorlar. Tabii şimdiki insanlar plastiği daha çok seviyor. Dükkanların bazılarının antikacılık adı altında sanki eskicilik yaptığını görüyorum. Bu dükkanlardan birinin sahibine, antikayla eskinin ayrımının ne olduğunu sorduğumda, Türkiye’de antika kültürünün yerleşik K Press Loach, Yarın (Morgen) Marian Crisan, Özgürlük (Korkoro) Tony Gatlif, Kimse ran Kedilerinden Söz Etmiyor (No One Knows About Persian Cats) Bahman Ghobadi ile farklı ülke örneklerinden filmleri konuk ediyor. Festivalin Belgesel Film Bölümü ise geçmişten günümüze uzanan tarihsel dokuya temas eden uluslararası belgeselleri ve kendi içinden çıkarttığı genç yönetmenleri seyirciyle buluşturmayı amaçlıyor. “Doğanın Çocukları” bölümünde; Sonsuzluğa (Into Enterny) Michael Madsen; Beyaz Gezegen (The White Planet) Jean Lemire, Thierry Ragobert, Thierry Piantanida; Son Mevsim Şavaklar Kazım Öz ve Gole Çhetu Metin Kahraman, Şerif Karataş filmleri gösterilecek. “Dersim'in Yakınları” bölümünde; doğa toplumu inancı ile var olan farklı dünya örneklerinden Bab Aziz Nacer Khemir, Çimenler (Grass) Merian C. Cooper Ernest B ve Himalaya Bir Şefin Çocukluğu (Himalaya l'enfance d'un chef) Eric Valli izlenebilecek. Gerçeği Arayanlar bölümü ise Türkiye ve dünyada vizörün gözünden farklı gerçekliklere, hak ihlallerine temas ediyor. lk gösterimleri gerçekleştirilecek olan Kara Vagon (Özgür Fındık), stanbul Tınıları (Yüksel Yavuz) ve Taşlaşan Vicdanlar (Zeynel Koç Cenk Örtülü) belgeselleri yönetmenlerin katılımı ile bu bölüm başlığı altında gösterilecek. “Bizden” bölümünde Dersimli sinemacıların filmleri gösterilirken, “Anısına” bölümünde ise Hrant Dink anısına “Vicdan Filmleri”nin ve TürkiyeErmenistan filmlerinden örneklerin gösterimi ve AGOS gazetesinden Pakrat Estukyan’ın söyleşisi yapılacak. Kazım Koyuncu ve Ahmet Kaya’nın anısına yapılacak gösterimler ise yönetmen Ümit Kıvanç’ın katılımıyla gerçekleştirilecek. KIS'a KIS'a filmler bölümü ile insan hakları temasına sorular soran festival, S NEMASAL sohbetlerle festival konuğu yönetmenlerle seyircileri farklı temalar etrafında söyleşilerde topluyor. olmadığını öne sürüyor. Yurt dışında, özellikle Fransa’da bu iş profesyonelce yapılıyormuş. lginç bilgiler veriyor: “Batı’da antikanın kıymeti bilinir, çok değer verilir. Bizim antikacı dükkanları eski eşya satıyor. Antikacılık değil, eskicilik yapıyorlar. Bir eşyanın antika olabilmesi için en az iki yüz yıl geçmesi lazım. Örneğin genellikle stanbul’daki antikacılara varak takımlar Paris’ten gelir. Sedef takımlar Suriye’den. Her sedef Osmanlı stanbul kökenli değildir. Fakat sedef kakma terimi Osmanlı’ya aittir. Şam bu işle çok ilgilenmiş. Suriyeli sedef ustaları ünlüdür zaten. Müşterilerim sedef görünce stanbul işi sanıyor. Şam işi olduğunu söyleyince şaşırıyorlar.” Antikacılardan edindiğim bilgiye gore, antikaların çoğu yurt dışından alınıyor. Özellikle Fransa’dan. Buradaki pek çok dükkan da öyle yapıyor. Bu sokakta Fransız işi antikalar çoğunlukta. Bir de şöyle oluyormuş: Örneğin Moda’nın eski bir ailesi onları evine çağırıp kendine ayırdığı bir iki parça eşya dışında evdeki bütün antikaları onlara bırakıyor ya da sadece satmak istediği antikaları gösteriyor. Antika sahibi önceden bir rakam belirleyebiliyor veya pazarlık yapıyor. Başka bir antikacıya, antikayla kimlerin ilgilendiğini, özel müşterilerinin olup olmadığını soruyorum. Yanıtlıyor: “Antikayla, durumu çok iyi elit insanlar ilgileniyor. Benim müşterilerim arasında işadamları, bürokratlar var. Tabii bu söylediklerim koleksiyoncudur aslında. O nedenle antikanın değerini bilirler, döneminden anlarlar.” Antikacıya en çok nelerin koleksiyonun yapıldığını soruyorum. Şöyle diyor: “Gümüş, hat, tablo ve iyi olan her şeyin diyebilirim. Piyasada Osmanlı dönemine ait parçalar az. Çünkü biz satın almadan, koleksiyoncular çoktan almış oluyor. Bu nedenle Osmanlı işi antikanın koleksiyonu çok kıymetli.” Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr Sağlık sayfası Anadolu Sağlık Merkezi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. C MY B C MY B mtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: brahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase lknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ dare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / stanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / stanbul