22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 MAYIS 2010 / SAYI 1260 3 Yunanistan geleceğini arıyor... Yannis Pantazoglou*, Burcu Yamansavaşçılar** Göstericilerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Burcu Yamansavaşçılar: Göstericiler dediğimiz sizin bizim gibi insanlar, haklarını arayan, evinin kirasını, çocuğunun okul masraflarını ödemeye, karnını doyurmaya çalışan halk. Ekonomik kriz bahane edilerek çalışanların işverenler tarafından daha çok kullanılmaları, her şeye zam gelmesi insanları çıldırma noktasına getirdi. Gösterilerde hayatını kaybedenlere çok üzüldüm. Ama bu durumun basında da taraflı yansıtıldığını düşünüyorum. Birilerini öldürmeyi isteyerek veya istemeyerek bir insanın molotof kokteyli atma eylemi, başlı başına göstericilerin tutumunu temsil etmemeli. Onlarca insan da güvenlik güçlerinin aldığı önlemler yüzünden yaralandı. Bir o kadar masum insan da yalnızca haklarını talep ettikleri için gösterilere katıldığından tutuklandı. Marfin Bank çalışanlarından birinin verdiği demeçte, o gün genel grev olduğu halde banka sahibinin “işe gelmeyeni kovarım” diyerek çalışanları tehdit ettiğini, itfaiyenin banka binasına hiçbir zaman ruhsat vermediğini, yangın söndürme sisteminin bulunmadığını, bankadakilerin dışarıyla hiçbir bağlantısının olmaması için internetin kesildiğini öğrendik. Acaba bu ölümlerin sorumlusu kim? Molotofu atan mı, hükümet mi, yoksa banka sahibi mi? Ekonomik kriz hayatınızı ne kadar etkiledi? Yannis Pantazoglou: Maaşımın azalması ve üstelik her şeye zam gelmesi ekonomik açıdan hayatımı çok kötü etkiledi. Ayrıca devlet dediğimiz organa, bizi temsil eden, sözde Yunan mankenler şimdiden Türkiye’de katalog çekimlerine başladılar. DENİZ ÜLKÜTEKİN unanistan bir yıl sonra yine olaylarla dünya gündemine oturdu. Ancak bu kez bizim gözümüz Türkiye’de çalışmaya başlayan Yunanlı mankenlere de takılmıştı. Onlar ülkedeki krizden sonra işsiz kalmış, İstanbul’a gelip ülkelerinde kazandıklarının daha azına çalışmaya başlamışlardı. Elbette basın üstlerine çullandı. Hatta biz de kendileriyle konuşmak istedik ama sanırım biraz geç kalmıştık. O kadar çok aynı şeyleri söylemişlerdi ki hem bıkmışlar hem de korkmuşlardı. Ancak Yunanistan’dan Türkiye’ye ekonomik sebeplerle gelenler sadece mankenler değildi, bu süre içinde 13 Yunan pilot da THY’ye iş başvurusunda bulunmuştu. Ve Y bir söylentiye göre ülkelerinde para yatıracak müşteri bulamayan yatırımcılar Türkiye’de sahibi oldukları bankaların şubesini arttırmaya karar vermişti. Türkiye’de Finansbank’ın sahibi olan Yunanistan Ulusal Bankası Türkiye çapında 75 yeni şube açarak ülkesindeki borç krizinden en az zararla çıkmayı umuyordu. Tüm bunlar Yunanistan’daki krizin biraz magazinel biraz da yüzeysel boyutuydu ama ülkedeki karışıklığı anlatmak için yeterli değildi. TürkiyeYunanistan hattının öbür ucunda yer alan insanlarla konuşmak ise aradığımız cevaplara ulaşmak için daha sağlıklı bir yoldu. G ülkesinin iyiliği için çalışan politikacılara özellikle de AB’ye karşı güvenim çok sarsıldı. İşinizle ilgili yaşadığınız sıkıntılar nedir? Y. Pantazoglou: İlkokul öğretmeniyim. Karşılaştığım zorluklar krizden çok önce başladı. Mesela devletin okullara yeterli ekonomik desteğinin olmaması, okulların işleyişinde malzeme eksikliği, maaşını alamamak gibi problemlere yol açıyor. Ayrıca Eğitim Bakanlığı’nın kriz bahanesiyle izlediği politika hem öğretmenlik mesleğini hem de okulu azımsıyor. Gelecekte nasıl bir Yunanistan hayal ediyorsunuz? B. Yamansavaşçılar: O kadar hayal gücüm yok ne yazık ki. G * İlkokul Öğretmeni, **Çevirmen Sami Karabıyıklıoğlu*: Grev son 20 yılın en büyüğüydü yılın en büyüğü olduğunu da belirtelim. Çünkü hükümet tarafından açıklanan önlem paketinin içinde kazanılması için yıllarca mücadele verilen işçi haklarının da kriz sebebiyle yürürlükten kaldırıldığı göze çarpıyordu. IMF 10 yıl sonra gidecektir fakat işçi haklarının yeniden kazanılmasının zor olacağını da emekçi kesimi iyi biliyor. Yunan halkının isteği tam olarak nedir? Halk Amerika’da bankaların açgözlülüğü ve sorumsuzluğu ile başlayan sorumlusu olmadığı bir krizin faturasını ve üstelik ülkenin en fakir ve emekçi kısmının ödemesine şiddetle karşı çıkıyor. Hükümet tarafından açıklanan önlemler paketi her yerde olduğu gibi Yunanistan’da da yine emekçi, işçi haklarını ve maaşlarını hedef alıyor. Ayrıca Başbakan Yorgo Papandreu’nun dudaklarından çıkan “ekonomik savaşla karşı karşıyayız” açıklamalarına bütün sınıfların dahil edileceği ve katkının eşit olması bekleniliyordu. Fakat öyle olmadı, açıklanan önlemlerde polis, ordu mensupları ve kilisenin sözel desteği dışında emekçi kesimine uygulanan kısıtlamaların ve vergilendirmenin uygulanmadığı bir kez daha görüldü. Yunanistan’daki kriz insanların başka ülkelere çıkışına sebep oldu mu? Yunanistan’da 10 yıldır yüksek eğitimli beyin göçü bilinen fakat tartışılmayan konulardan bir tanesi. Resmi rakamlara göre şu an yüzde 13 olan işsizlik oranının iki yıl içinde yüzde 20 civarına tırmanacağı tahmin ediliyor. Senaryo gerçek olursa, beyin göçlerinin ve şansını başka ülkelerde arayacak genç insanların sayısının artacağı tahmin ediliyor. G * ERT (Yunanistan Devlet Radyosu) Muhabiri Geçen yıl ki olaylarda olduğu gibi bu yıl da sol örgütler kalabalığa önderlik ediyor mu? Sokaktaki kitlenin geçen yılkinden farkı var mı? Evet bu yıl da sol örgütlerin kalabalığa önderlik ettiğini söyleyebiliriz. Unutmamak gerekir ki Parlamento’da Komünist Parti 24, Sirriza Sol İttifak Partisi de 14 milletvekiliyle yüzde 13 oy oranıyla temsil ediliyorlar. Ayrıca işçi sendikası Gsee ve kamu çalışanları sendikası Adedi hâlâ çok güçlü. Geçen yıl olaylar bir çocuğun polis silahından çıkan mermiyle hayatını kaybetmesiyle başlamıştı. Katliamı protesto etmek için önce lise öğrencileri ardından sol partiler ve diğer örgütler meydanlara çıkmıştı. Sendikaların Atina’da düzenlediği grev eylemine katılımın son 20 Martha Pylia*: Gençlik sözünü söylemedi Yunanistan’ın ekonomik durumu nasıl bu kadar kötü hale geldi? Yunanistan’ın 2001 yılında AB’ye girişi biraz erken ve tehlikeliydi. Çünkü Yunanistan’ın gelişim düzeyi Avrupa’yla aynı ölçüde değildi. Durum, dönemin pasif yönetimi yüzünden daha da kötü bir hal aldı. PASOK ve Yeni Demokrasi Partisi başarıyla iktidara gelseler de yönetimleri yıkıcıydı. Kontrol edilemeyen pazarların özgürlüğü ve finans sisteminin ilerisi görülemeyen dengesizliğinden kaynaklanan global kriz zaten zor durumda olan Yunan ekonomisini boğucu bir hale getirdi. Üniversiteler geçen yılki olayların patlama noktasında önemli rol oynamıştı. Bu yıl öğrencilerin tutumu nasıl? Gençler ve öğrenciler krizin en büyük kurbanları. İşsizliğin yanında sosyal güvenlikteki ve iş bulmadaki sistem bozukluğu gençleri trajik şekilde etkiledi. Bu sıralar üniversitelerde krizin nedenleri, gelişimin yollarıyla ilgili seminerler toplantılar düzenliyorlar, iş sendikaları tarafından organize edilen eylemlere katılıyorlar. Henüz gençlik sözünü söylemedi. Alınması gereken acil tedbirler neler olmalı? Gerçek şu ki, evrensel pazarlar günümüz çalışma hayatı için bir ortaçağ inşa ediyor. Bu durumun çözümünün ise iki yolu var; ülke içinde hükümet sabit bir gelişim hızı elde etmeli, eşit bir sistem yaratmalı. Ayrıca adaleti de sağlamalı ve kamu kazancına kast eden herkes cezasını çekmeli, AB’de ise tüm hükümetler sosyal gelişimi sağlamalı özellikle bankaların ve finansal pazarın aşırı kazancını sınırlandırmalı. G * Trakya Dimokritos Üniversitesi Yardımcı Doçent C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle