18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 25 NİSAN 2010 / SAYI 1257 13 yıldır düzenlenen Uluslararası İstanbul Kukla Festivali, bu yıl çok daha renkli. 416 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde 25 ülkeden 75 grup gösteri yapacak. ZÜLAL KALKANDELEN Gerçeğin sözcüsü stanbul Film Festivali’nde çok güzel fimler izledim. Ama beni en çok düşündüreni, “The Most Dangerous Man in America: Daniel Ellsberg and the Pentagon Papers” oldu. Belgeselde esas olarak, Pentagon analisti Daniel Ellsberg’ün Vietnam Savaşı’nın yalanlara dayandığını ortaya koyan gizli belgeleri basına sızdırışı anlatılıyor. Yedi bin sayfalık belgelerin kopyalanışı ve yayımlanışı sırasındaki heyecan, doğrusu macera filmlerini aratmıyor. Filmin en ilginç yanı, Ellsberg’ün savaş sürecinde geçirdiği dönüşüm: Başlangıçta ateşli bir savaş taraftarıyken, gerçeklerle yüz yüze geldiğinde mimarı olduğu savaşı sona erdirmek için kendisini tehlikeye atıyor. Kuzey Vietnam ile Amerikan güçleri arasında 1964’te yaşanan Tonkin Körfezi olayını dönemin Savunma Bakanı Robert McNamara’ya bildiren kişi Ellsberg... Kuzey Vietnam torpido botlarının ABD savaş gemisine ateş açtığı söylenince, Başkan Lyndon Johnson’a Kongre’de savaş kararı alınmadan Vietnam’da askeri güç kullanma yetkisi veren kararname çıkıyor. Böylece Ellsberg, savaşı genişletmek için kullanılan gerekçeyi bulan kişi oluyor. Oysa Tonkin Körfezi’ndeki saldırının yalan olduğu yıllar sonra ortaya çıkıyor... Ellsberg, ilk başlarda savaş konusunda öyle heyecanlı ki, kalkıp Vietnam’a gidiyor. Orada iki yıl boyunca savaşın dehşetine tanık oluyor ve sonunda ABD’nin kazanamayacağı bu savaşı bitirmesini istiyor. Vietnam’dan döndükten sonra ünlü RAND Corporation’da çalışmaya başlıyor. McNamara’nın o sırada başkan olan Nixon’dan gizli olarak verdiği bir emirle,194567 yılları arasında AmerikaVietnam ilişkilerini konu alan ayrıntılı bir rapor hazırlayan ekibin içinde yer alıyor. Çok az sayıda insanın görebildiği raporda, savaşın kaybedileceği ve asker kaybının çok büyük sayılara ulaşacağı bildiriliyor. “The Pentagon Papers” adı verilen bu rapor, Ellsberg’ün ilk olarak The New York Times’a ve daha sonra parça parça toplam 17 gazeteye sızdırdığı belgelerden oluşuyor. Raporun yayımlanışı, Nixon’ın istifasına yol açan Watergate skandalına ve savaşın bitmesine neden oluyor. İ Kuklaların dünyasına yolculuk ZUHAL AYTOLUN uklaların renkli dünyası her daim merak uyandırmıştır aslında. Hele de geleneğinizde köklü bir yeri varsa, sanki genlerinizde taşırsınız o merakı. Peki böylesi bize ait bir form, nasıl da yıllar içinde hep ötemize düşmüştür? Peki ona sahip çıkamamak kimleri içten içe kemirip rahatsız etmiştir? 30 yıldır kukla ile ilgilenen Cengiz Özek, bu rahatsızlığı duyanlanlardan. 13 yıl önce yaşadığı utanma duygusuyla yola çıkarak “Uluslararası İstanbul Kukla Festivali”ne imza atmış. Amaç yalnızca kuklaya ilgiyi arttırmak değil, karşılıklı etkileşimlerle değerinin kat be kat fark edilmesini sağlamak. 416 Mayıs tarihleri arasında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle düzenlenen festival bu yıl daha renkli, çok daha özel. 15 ülkeden 25 topluluk 10 gün boyunca 75 gösteriyle izleyiciyle buluşacak. Cengiz Özek’in sanat yönetmenliğinde gerçekleşecek olan festivale Almanya, Amerika, Fransa, Rusya, Bulgaristan, Portekiz, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Polonya, İspanya, Macaristan, Vietnam ve Türkiye’den önemli kukla tiyatroları katılıyor. Uluslararası festivallerde gösteriler yapan, turnelerinde ülkeden ülkeye, köylere dahi Cengiz Özek. Fotoğraf: Vedat Arık K giden Cengiz Özek, bu festivali biraz da utanma duygusuyla başlattığını söylüyor. “Kendi geleneğimizde köklü bir kukla formu olmasına rağmen bir türlü bununla barışık bir düzen içinde yaşayamıyorduk, insanlarsa bilmiyordu. Oturmamış bir şeyler vardı. Köylerde bile festivaller yapılırken, İstanbul için de böyle bir festival beklentisi olması çok doğal. Bu beklentilere cevap verebilme düşüncesiyle yola çıktık”. “Nasıl bir utanmaydı yaşadığınız?” diye soruyoruz. Yanıtlıyor Özek: “O dönem gençlerin geleneksel Türk sanatlarıyla uğraşması tuhaf karşılanıyordu. Unutulmaya yüz tutmuştu kukla. Tiyatroya bile dahil edilmiyordu. Ancak şimdi festivalle beraber şehir, devlet ve özel tiyatrolar repertuvarlarında kuklaya rastlar olmaya başladık.” İlk festivale yurtdışından dört, Türkiye’den *** Daniel Ellsberg’ün hayatı, Amerikan tarihinin en çarpıcı öykülerinden birisi... O, kimilerine göre cesaretiyle savaşı sona erdiren bir kahraman; kimilerine göreyse, çalıştığı kuruma ihanet eden bir hain... İnsan bu durumda şunu soruyor: Yalanlara dayanılarak suçsuz insanların katledildiğini görseydiniz, siz ne yapardınız? Suçlanıp yargılanacağınızı ve tamamen yalnız kalacağınızı bilmenize karşın, harekete geçer miydiniz? Daniel Ellsberg, Vietnam’dan bu yana Amerika’da savaş karşıtı bütün gösterilerde yer aldı. Irak savaşı öncesinde de, işin içinde yeni bir “Tonkin Körfezi senaryosu” olabileceğini söyleyip uyardı. Ama o sırada Pentagon’dan yeni bir Daniel Ellsberg çıkmadı... Kitle imha silahları yalanına dayanan savaşta milyonlarca insan katledildi... *** Bana göre bu filmden çıkan en önemli mesaj şu sahnede yatıyor: Vietnam Savaşı öyle bir noktaya gelir ki, artık Nixon bile kazanamayacaklarını görür. Bir uçak yolculuğunda yanındakilere bu yönde sözler söyleyen Nixon, kendisine destek olarak, Vietnam’a gidip gelen Ellsberg’ün yazdığı raporu kanıt gösterir. Uçaktan indiklerinde hemen Nixon’ın arkasında görünen Ellsberg, Başkan’ın kameralara şunu söylediğini duyar: “Bu savaşı kazanacağız.” Çünkü bir kez daha başkan seçilmek isteyen Nixon’ın savaşa ihtiyacı vardır... O gün aklından geçenleri şöyle ifade ediyor Ellsberg: “O anda bu tür yalanlar söyleyeceğim bir göreve gelmemek için dua ettim...” Sonuçta gerçek, er ya da geç ortaya çıkıyor. Önemli olan, her zaman gerçeğin sözcüsü olmak... G www.zulalkalkandelen.com / [email protected] üç grup katılmış. İlk üç yıl izleyici açısından sıkıntı yaşansa da yıllar içinde hızlı bir ivme kazanmış. Özek, kuklanın maceracı, keşfedici dürtüleri harekete geçiren başka bir büyüsü olduğunu dile getiriyor. O yüzden de kapalı kapılar ardında değil halka açık alanlarda, sokak etkinlikleriyle de halkla buluşturup daha fazla kitleye ulaşma derdindeler. Böylece yaygınlaştırmak daha mümkün hale gelebilecek. İlgi büyük olsa da insanların geleneksele hâlâ uzak olduğunu söylüyor Özek: “Burada bir devlet politikası gerekiyor. Çünkü küreselleşen dünyada kendi topraklarından ve kültüründen bir şey taşımazsan, o küresellikte yok olup gidersin”. “Ne yapmak gerekir?” sorusunun karşılığı ise yine eğitimde. Özek, “Anaokullarından başlayarak bir program yapılmalı. Konservatuarların tiyatro bölümlerinde de kültürel olarak bu eğitim verilmeli. Dünyada dört yıl okuyor insanlar kukla fakültelerinde. Bizim yıkılmasın diye peşinden koştuğumuz AKM büyüklüğünde kukla tiyatroları var. Bu kadar önemseniyor” diyor. 30 yıldır bu alanla ilgileniyor Özek. Ancak yıllar içinde yaşadığı şaşkınlıklar da çok. Bunlardan en önemlisi de devlet desteği alamamaları. Hayali ise bir Karagöz Müzesi yapabilmek. Müze için bir geri dönüş alamasa da yazışmalarını sürdürüyor. En büyük hayal kırıklığı da bu zaten; İstanbul’da bir Karagöz Müzesi’nin hâlâ açılamamış olması. G KLASİKTEN MODERNE U luslararası İstanbul Kukla Festivali, bu yıl üç parça halinde gerçekleşiyor. 21 Mart Dünya Kukla gününün kutlanmasının ardından, 416 Mayıs tarihleri arasında da 13. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali gerçekleştirilecek. Taksim metrosunun içinde açılan Dünya Kukla Sergisi de 16 Mayıs’a dek sürecek. Festival, iddialı ve farklı prodüksiyonlarla da ilgi çekiyor. Pek çoğu da modern bir tiyatro örneği. Taksim ve Ümraniye’de 8 gün boyunca ücretsiz ve halka açık bir şekilde izleyiciyle buluşacak olan Vietnam Su Kuklası, kuşkusuz teknik anlamda en ilgi çeken gösterilerden biri. 5 metrelik havuzun içinde oynatıcıların görünmeden dev çubuklarla hareket ettirecekleri balerinler, ağzından ateş saçan ejderhalar, ilginç ve modern bir gösteri örneği. Anlatım olarak en ilginci Vietnam olsa da Moliere’in Cimri’si de farklı bir anlatım tarzıyla modern bir kukla örneği sunuyor. Çünkü bu kez musluklarla oynanıyor ve her musluk bir karakterin yerine geçmiş durumda. Su savaşlarına göndermelerin yapıldığı Cimri’nin yanı sıra Polonya da bir Shakespeare dosyasıyla (solda) katılıyor. İlginç ve farklı kukla versiyonlarıyla sahneleniyor tiyatro oyun tekstleri. Modern yaklaşımlı gösterilerin yanı sıra klasik formlar da programda yer alıyor. Çek Cumhuriyeti’nden gelen varyete de hem geleneksel kukla formunu izleyiciyle buluşturuyor hem de günümüzü. Türkiye’den ise yedi grup katılıyor festivale. Tacettin Diker, Metin Özlen, Orhan Kurt, Anse Karagöz ve Kukla Tiyatrosu, Kurmalı Salyangoz, Cengiz Özek Gölge Tiyatrosu, Hakan Arısoy ve Alper Ekler’in geleneksel sunumları ile Tiyatro Tem izleyiciyle buluşacak. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle