Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2010 / SAYI 1241 9 Öyle gripler gördük ki aslında yoktular Domuz gribi Türkiye’de de büyük tartışma konusu olmuş; bir kesim, aşının virüsün kendisinden tehlikeli olduğunu iddia etmişti. Aşı tıp dünyasının hazırlıksız yakalanması yüzünden mi test edilmeden piyasaya sürülmüştü? Ne kadar zararlıydı? Alman gazeteci William Engdahl’ın konu hakkında farklı iddiaları var. Domuz gribinin varlığının bile şüpheli olduğunu söylüyor... bunu daha önceden hazırlanmış korku kampanyası için tetikleyici olarak kullanmaya karar verdi. CDC’nin o zaman domuz gribi hakkında özenli bir istatistiki çalışma yapılsa çok daha az çıkacak yanlış bir ölüm raporu yayınladığı ve alarm verdiği, bağımsız bir Harvard sağlık uzmanı araştırması tarafından kanıtlandı. Bu alarm WHO’nun panik alarmı mekanızmasını harekete geçirmek için kullanılıyordu. Hatta WHO geçen Nisan’da salgın tanımını bile değiştirerek şiddet ve marazi kıstaslarını devre dışı bıraktı, sadece coğrafi tanıma indirgedi. Muhtemelen ilaç sektörünün arkasındaki kişiler Meksika’daki küçük bir köyü uygun bulmuşlardı. Öyle bir yeri kim gidip kontrol edecekti ki? Fakat genç Meksikalı gazeteciler her nasılsa La Gloria’ya gidip salgının bir endüstriyel domuz üretme çiftliğinin çocukların da girebileceği geniş bir alana yaydığı kimyasal ve hayvansal atıktan kaynaklandığını ortaya çıkardılar. Domuz çiftliğindeki salgının toksik atıklardan kaynaklanmış olabileceği yönünde bir yazı yazmıştım. Cevap mı? Benimki ve diğer makaleler dünya çapında tartışma yarattıktan sonra ABD hükümeti ve WHO domuz üreticilerinin baskısıyla domuz gribi tanımını “H1N1” olarak değiştirmek zorunda kaldı. Şu ana kadar domuz gribi gerçekten kaç ölüme sebep oldu? Bu ilginç ve önemli bir soru. WHO geçenlerde “Ölüm sebepleri” kategorilerinde değişiklik yaptı. Bu yüzden akciğer hastalıkları ve enfeksiyonlar beraber değerlendiriliyor. Bu yöntem WHO’nun hastalığı alarm seviyesine getirmesine olanak sağlıyor. Fakat nisandan beri domuz gribi ya da H1N1 olarak rapor edilen ölümleri daha dikkatli incelersek bu hastaların birçoğunun zaten akciğer ve farklı hastalıklardan mustarip olduğunu görürüz. Belki o sırada soğuk algınlığına yakalanıp ölmüş olabilirler DENİZ ÜLKÜTEKİN W illiam Engdahl daha önce genetiği değiştirilmiş tohumlarla ilgili iddialarıyla gündeme gelmişti. Şimdi benzer iddiaları domuz gribi için ortaya atıyor. Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. İşin ilginci farklı kesimlerden gelen benzer iddiaların şimdiye kadar yanıtsız bırakılmış olması. Engdahl, Dünya Sağlık Örgütü’nden sorumlu devletlere kadar birçok kurumu aslında olmayan bir sağlık tehdidine insanları inandırmaya ve dünya çapında bir panik yaratmaya çalışmakla suçluyor. Dediğine göre domuz gribi yalanı büyük bir soykırım planının parçası. Hedefse sadece 250 milyon seçkin insanın var olduğu bir elitler dünyası. İşin başındaysa bu yıl faaliyete geçen İyilik Kulübü isimli bir oluşum var. Belki yetkili kurumlar bunları çok uçuk bulup ciddiye bile almıyor olabilirler. Fakat bir ihtimal daha var. Ya verecek cevapları yoksa? Kitabınızda bahsettiğiniz gizli İyilik Kulübü domuz gribinin yayılmasında nasıl bir rol oynadı? Basında çıkan haberlere göre kulüp 2009’un Mayıs ayında Rockefeller Üniversitesi Başkanı’nın evinde kuruldu. Orada bulunanlar sadece David Rockefeller, George Soros, Warren Buffet ve Bill Gates gibi milyarderlerdi. İddia edildiğine göre orada bulunmalarının öncelikli amacı dünya nüfusunu azaltmanın yollarını aramaktı. Eğer bu doğruysa ki Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) tarafından domuz gribi hakkında dünya çapında yaratılan kriz ve insanların doğru dürüst test edilmemiş aşılara teşvik edilmesi göz önüne alındığında, doğruymuş gibi görünüyor o zaman aslında var olmayan bir sağlık tehlikesine bizi inandırmaya çalışan ve bu sayede milyonlarca genç insanın vücuduna enjekte edecekleri toksinlerle onları DOMUZ GRİBİ TARTIŞMASINDA YENİ BİR İDDİA Obama’nın yanındakiler İyilik Kulübü’nden Oprah Winfrey gibi isimler seçimler sırasında Obama’nın yanındaydı. Acaba Obama’nın seçilmesi de bahsettiğiniz planların bir parçası mı? Obama’nın ne hissettiğini ya da düşündüğünü söyleyemem. Diyebilirim ki, başkanın etrafının kimlerle çevrili olduğu açıklamalarından daha çok şey anlatır. Obama’nın önünün “Bush politikalarına karşı sesi iyice yükselen muhalefeti susturmak isteyen” bu güçlü elitler tarafından açıldığı aşikâr. Obama bu güçlü elitlere ne kadar bağlı? Bir yıl önce Obama’nın politikalarını, arkasındaki para akışını izleyerek takip edebileceğimizi söylemiştim. Sonra Obama kabinesini açıkladı, savunma bakanı yerinde duruyordu, ulusal günevlik tanıdık simalardan oluşuyordu. Wall Street bankalarının finansal çöküş yaratmalarını sağlayacak kanunları çıkaranlar şimdi enkazı temizlemekle görevliydi. Obama’nın yaptığı en ufak bir atama bile Wall Street’le bağlantılı. G William Engdahl. öldürmeye çalışan bir elitler zümresi olduğunu düşünebiliriz. Bence bir “salgın” olduğuna yönelik açıklama yapan tüm bu kurumlar Nüremberg Yasaları’nca açıkça belirtilen soykırım maddelerine göre suçlu sayılıyor. Ayrıca hem ilaç firmalarından tonla para alan hem de WHO’ya domuz gribi aşılarıyla ilgili akıl veren insanlar da bu suça ortak oluyor. YANLIŞ ALARM Domuz gribi senaryosunun Meksika’da ortaya çıkışının özel bir sebebi var mıydı? Artık kesin olarak anlaşıldı ki domuz gribi Nisan ayında Meksika’da ortaya çıkmadı. Sanırım Meksika Hükümeti’ne rapor edilen bazı ciddi akciğer vakaları veya diğer hastalıklar CDC’nin veri tabanında toplandı ve bu kurumdan ya da Pentagon’dan birileri ama birlikte gruplama yüzünden hastane bu ölümlerin sebebini domuz gribi olarak rapor eder. İşte WHO’yla ilgili sahnelenen tüm oyun bundan ibaret. Domuz gribiyle ilgili en önemli şüphe aşısının yan etkileri. Medikal teknolojiler gerçekten güvenli bir domuz gribi aşısı üretmekte yetersiz mi kalıyor? Panik kampanyasının arkasındaki ilaç firmalarının, domuz gribini dünya üzerindeki milyonlarca insana milyarlarca dolar tutarında aşı satmak için altın bir fırsat olarak gördüğüne eminim. WHO ya da sorumlu hükümetlerden biri henüz H1N1 enfeksiyonunun varlığını bilimsel olarak kanıtlayabilmiş değil. Bunun için bahsi geçen virüsün ayrıştırılması, elektro mikroskop fotoğrafının ve biyolojik karakterinin bilimsel bir dergide yayımlanması gerekiyor. Bu henüz hiçbir yerde yapılmadı. G İnsanlar tehlikeleri fark ederse... Soğuk savaş döneminin ardından insanlık tehlike olarak adlandıramadığı tehlikelerle yüzleşmeye başladı. Günümüzde savaş stratejileri ne gibi değişiklikler gösterdi? En tehlikeli değişim “İnsan Hakları’nın silahlandırılması” yani Washington kontrolündeki Demokrasi İçin Ulusal Bağış, Özgürlük Evi, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kurumların dünyaya var olması istenen rejimin empoze edilmesi için kullanılması. Gelecekte insanlık için ne gibi tehlikeler öngörüyorsunuz? En büyük tehlike bizi insan yapan taraflarımızı kaybediyor olmamız. En büyük tehditse seçimlerimizin küresel oyuncular tarafından oluşturulmuş, küresel standartlar içinde tüketim bağımlılığı yaşayan bir dünya içinde kısıtlanması ve insan hayatından suya kadar her şeyin fiyatlandırılması. O zaman güçlü elitler bizimle istedikleri gibi oynayabilirler demektir. Bu tehditler sıradan insanlar tarafından da fark edildiğinde doğru şeyleri yapacağımızdan eminim. İnsanlık için çözüm sizce nedir? Bugün dünya kritik bir dönüm noktasında. Bretton Woods’un dolar üzerine kurduğu, temelleri iki yüz yıl önce atılan, İngiliz emperyalizmi sırasında mükemmelleştirilen ve halefi ABD tarafından başarıyla devam ettirilen sistem artık iflas etti. Var olan sistem ancak dünyanın geri kalanı Rusya’dan Türkiye’ye ve Çin’e kadar borç çarkı içinde yok olmayı kabul ederse sürebilir. Bu krizden tek bir süper gücün tek bir hâkim olarak karar verme gücünün olmadığı, birçok kültürel ve ticari merkezin var olduğu bir dünya olarak çıkacağımıza inanıyorum. Fazlasıyla iyimserim ama hayatın kendisi nedir ki zaten? G Lagloria’daki domuz gribine yakalanan ilk insan olduğu varsayılan çocuğun heykeli. C M Y B C MY B