26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 AĞUSTOS 2009 / SAYI 1223 3 Mezunları ne bekliyor? P. Durtaş: Öncelikle mezunların üretimleri Akademi bünyesinde kurulacak İstanbul Fotoğraf Ajansı, Fotoröportaj dergisi ve Fotoğraf Notları dergisinde yer alacak. Ayrıca mezunlar uluslararası bir mecrada üretimde bulunabilecek yeterlilikte olacak. Sadece deklanşöre basmak yetmez... Türkiye’nin ilk Fotoğraf Akademisi, belgesel ve basın fotoğrafçılığı üzerine eğitim veriyor. Akademi, uluslararası alanda çalışacak fotoğrafçılar yetiştirmeyi hedefliyor. Kayıtları başladı. ESRA AÇIKGÖZ Y. Tunca: Fotoğrafla ilgili sadece bazı toplumsal sorunlara ayna tutan bir yaklaşımdan uzaklaşıp daha samimi ve fotoğrafçının kendi öznelliğini de katabildiği yeni bir arayışın peşindeyiz. Bu arayışın üretimlerini sadece Türkiye ile sınırlı bırakmamak, çevremizdeki coğrafyada da fotoğraf üretip dünyaya servis yapabilen fotoğrafçılar yetiştirmek istiyoruz. Türkiye’nin önde gelen akademisyen ve araştırmacılarından oluşan bir kadro ile eğitim verilecek. Üretimlerde bulunulacak ve katılımcılara iki ay çeşitli medya kuruluşlarında ve akademi bünyesinde Mart 2010’da kuracağımız İstanbul Fotoğraf Ajansı’nda staj yapma imkânı sağlanacak. Programın bitiminde ise Fotoğraf Akademisi’nin kurucuları Vedat Ateş, İsmail katılımcılar ürettikleri işlerle Gökçe, Pelin Durtaş, Yücel Tunca. Fotoğraf: Vedat Arık dünyanın önde gelen Basın Fotoğrafçılığı festivali Fransa görme imkânına sahip olacak ve farklı pek Perpignan’daki “Visa La Pour l’Image”a çok disiplinden bir dizi seminere katılacak. katılarak yabancı basın kuruluşlarının Hak gazeteciliği, antropoloji gibi farklı yetkilileri ile tanışma ve iş ilişkisi geliştirme konuların programda yer almasının nedeni ne? olanağına kavuşacak. P. Durtaş: Fotoğrafçıların evrensel düzeyde Belgesel Fotoğraf Programı’na işler üreten, araştıran, sorgulayan, katılacaklar, belgesel fotoğraf tarzının nasıl anlamlandırabilen ve farklı kültürlerle rahat bir disiplinle yürütüleceğini görecek, bireysel iletişim kurabilen bir yapıya sahip ve grup fotoğraf projeleri üretecek, dünyadan olabilmelerinin önemli olduğunu düşündük. ve Türkiye’den pek çok fotoğrafçının işlerini FOTOĞRAFÇILIĞIN ETİĞİ... Fotoğraf hep insanların kendi kendilerine ya da birkaç haftalık kurs eğitimiyle öğrenebilecekleri bir alan gibi düşünülüyor. Neden iki yıllık ağır bir tempoya girecekleri Fotoğraf Akademisi’ne gitmek istesinler? Y. Tunca: Dünyada da böyle bir bakış var. Toplum tarafından kolay kabul görecek sansasyonel işlerin peşinden giderek birtakım işler yapmaya çalışıyorlar. Eline makine alan birçok kişi bazen yürek parçalayıcı, zor ve ötekini anlatan konulara yöneliyor hızlıca. Bu okul ise ilk derslerden “Fotoğrafta önce kendine bak, bir adım sonra yaşadığın sokağa bak” diyor. Bu farklı bir etik tarzı da teklif ediyor fotoğrafçılara. Bu da kaçınılmaz olarak uzun soluklu bir eğitim ve dönüşümü gerektiriyor. Akademiye kimler girebiliyor? P. Durtaş: Akademi kâr amacı gütmüyor. Belgesel Fotoğraf Programı’na temel fotoğrafçılık bilgisine sahip kişiler, bir portfolyo ile başvurabiliyor. Karşılıklı yapılan görüşmelerle programa katılıyorlar. Bir yıllık programın bedeli 1300 TL. Basın Fotoğrafçılığı Programı ise uluslararası basın fotoğrafçılığı mesleği eğitimi almak isteyenlerle yapılan mülakatlar ile belirleniyor. İki yıllık eğitimin bedeli yıllık 4000 TL. Genel kurslarımız herkese açık ve 185 TL ile 350 TL arasında değişiyor. G F otoğraf Akademisi, belgesel ve basın fotoğrafçılığına yeni bir anlayış getiriyor. Dünya tarihinden yabancı dil eğitimine, sosyolojiden antropolojiye kadar geniş bir yelpazede eğitim veriyor. Akademi kurucularından Pelin Durtaş ve Yücel Tunca anlatıyor... Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Akademisi’nin kuruluş hikâyesi nedir? Yücel Tunca: Okul fikri Fotoğraf Vakfı’nın kuruluşundan itibaren aklımızdaydı. Türkiye’de basın ve belgesel fotoğraf alanında eğitim veren bir kuruma ihtiyaç vardı. Neden? Pelin Durtaş: Akademi sadece bir öğrenme değil; araştırma, fotoğraf üretme ve düşünme ihtiyacı üzerine de kuruldu. Biz de bu arayışın içerisindeyiz. Nasıl bir arayış bu? Akademi, nasıl bir fotoğrafçılık anlayışının peşinde? FOTOĞRAF ATÖLYELERİ Neler var eğitim programında? Y. Tunca: Akademide iki yıllık Basın Fotoğrafçılığı programı, bir yıllık Belgesel Fotoğraf programı ve hem amatör hem de profesyonellere yönelik çeşitli fotoğraf atölyeleri var. Basın Fotoğrafçılığı Programı daha çok uluslararası çalışabilecek fotoğrafçı yetiştirecek. Fotoğraf, İngilizce ve seçmeli ikinci bir yabancı dil eğitimi, hak gazeteciliği, dünya tarihi, politik iktisat, sosyoloji ve psikoloji gibi diğer disiplinlerin seminerlerini de içeren geniş bir yelpazede PAZARIN PENCERESİNDEN Mantığını al da git! SELÇUK EREZ Çocukların yaşamı ve dünyayı nasıl keşfettiklerini seyretmişsinizdir. Yeni şeyler öğrenmenin onları nasıl mutlandırdığını izlemişsinizdir. İnsanoğlu pek küçük yaşlarından başlayarak, algılama, imgeleme yetenekleriyle, mantığıyla, öğrendiklerini değerlendirir ve sonuçlara varır. Peki, bir süre sonra edindiği daha yeni bilgiler, gözlemler önceki değerlendirmelerinde vardığı sonuçlarla çelişirse ne olur? Serbest düşünme becerileri körelmemişse, öncekileri değiştirir ya da törpüler ve yeni “gerçekler” oluşturur kafasında. İnsanlığı ilerleten, bugünkü uygarlık düzeyine ulaştıran bu yetenekten başka bir şey değildir! Öyleyse, nasıl olmuş da insanlar bu yeteneklerini uzun yıllar kullanamamışlar, mesela Galileo’ya rağmen dünyanın, kainatın merkezi olduğunu söyleyedurmuşlar, Darwin’in ortaya koydukları gerçekleri yok saymışlar, evrim diye bir şeyin bulunmadığını ileri sürmüşler, Afrika AIDS’den kırılırken bu hastalığın yayılmasını engelleyecek gereçlerin kullanılmamasını istemişler? İnsanoğlunun bu en önemli yeteneğini kullanmaması, yaşamı boyunca karşılaştığı her şeyi, belli kalıplarla açıklamış olanların dedikleriyle yetinmesi için yapılan baskılar yüzünden olmuş bunlar: Düşünmene gerek yok; gerçekler işte bunlardan ibarettir! Yeni buluşlar, bu gerçek dediklerinizle çelişirse? Yeni buluşlar, şeytanın şaşırtmacalarıdır! Düşünsem ne olur? Başına gelecekler pişmiş tavuğunkilerini aşacaktır! Her dinin yobazı, pişmiş tavukların başına gelenleri başka başka şekillerde anlatır; hepsinin ortak yönü aklı, insanları korkutarak askıya aldırtmaktan ibarettir. Dediklerine inanmazsan pişmiş tavuğun başına gelenler, genellikle öldükten sonra gideceğin yerde gelecektir başına; bazen o kadar beklenmez Taliban sen bu âlemdeyken uçurur seni; parmağını da kesebilir. Köktendinciler, insanlara sadece kainatın merkezinin hangi gezegen olduğu ya da hayvanların nasıl geliştikleri gibi konularda mı baskı uygulamışlardır? Hayır, politikada da aynı yol, aynı yöntem kullanılmıştır: En doğru düşünen, özverilerin en büyüğünü sergileyen, doğruları bilen benim, başkası değil! Ama saklamaya, örtmeye çalıştığın, gündem saptırarak unutturmak istediğin gerçekler bana bunu düşündürmüyorsa? Mantığını al da git o zaman! Seni tehditle, yersiz suçlamalarla, bazen mali denetici yollayıp korkutarak hizaya getirmek isterler. Çare? Hiçbir baskıcı iktidarın sonsuza dek yerinde kalmayacağını unutma ve İstiklal Marşımızın ilk kelimesinde söylendiği gibi “Korkma!” Karanlığın kaç gün süreceği senin direncine bağlıdır. Ramazan, birbirimize sütlaç ya da TV’de kazandibi tarif etmenin değil bunları anlatmanın zamanıdır. G [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle