Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 KASIM 2009 / SAYI 1236 3 Dilek Dervişoğlu Champs ve Steven Champs, iki dansçı. Hissettiklerini taşıyorlar sahneye. Sterilize’de, iki dinde, dilde, millette evliliği yani kendi düğünlerini anlatıyorlar. Hikâyeleri, kültürler arası farklılıklara rağmen sevgide birleşilebileceğinin de göstergesi... süsledim. Ancak bütün ayrılıklara rağmen, hepimiz içiyor, yiyor ve dans ediyoruz. Gösteride, seyircinin içine giriyor, koltuklarının üzerinde dolanıyor, onlarla uğraşıyor, hatta zorluyorsunuz. Bu gösteriye ne katıyor? D. D. Champs: Seyirciye dokunmayı çok seviyorum. Gelsin otursun, izlesin, gitsin istemiyorum. Biraz rahatsız etmek de istedim. Böylece seyredilmenin dışında herkesle farklı bir bağ kurduk. S. Champs: Düğünde de insanlar gelip gelin ve damadı selamlıyor. Bizim dansta yaptığımız da buna benzer. D. D. Champs: Fransa’da yaptığımız gösteride, Steven’in bütün ailesi gösteriyi izledi. Türkiye’dekinde de benim ailem vardı. Popomu büyükbabama göstermeyi kabullenmem birkaç haftamı aldı. Çok fazla kendi hayatınızı anlattığınızdan bir utanma duygusu da vardı. Düğünüm sahnede gösterilirken orada olmak çok büyük bir ağırlıktı benim için. Gösteriyi bir yanıyla da düğününüzü, mevcut ahlak sistemini dalgaya almanız olarak görmek yanlış olmaz herhalde... D. D. Champs: Sorgulamak için dalgaya almak, evet. Yani dalgasının içine girmek değil de, iki ekstrem durumun içinde gidip gelmek farkındalığı oluşturuyor. Başka yerde gösteri yapacak mısınız? D. D. Champs: Önümüzdeki yıl Garajistanbul’da, İzmir’de Fransız Kültür’de oynayacağız. 2010’da başka bir proje ile tekrar İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde gösterimiz olacak. G Bir sahne, iki düğün ESRA AÇIKGÖZ D üğün ve evlilik... Her kültürde, ülkede, dinde, millette anlam bulan iki kelime. Peki anlamlar birbirini tutsa da pratikte nasıl karşılık buluyorlar? Nerede ortaklaşıyor, nerede birbirinden ayrılıyorlar? Ya cinsiyetler arasındaki anlamlar? Geçen hafta Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Sterilize, işte bunu sorguluyor. Ayrı kültürlerden, ülkelerden iki insanın evliliği ve yaşadıkları anlatılıyor. Kahramanları, evli bir Türk ve Fransız dansçı, Dilek Dervişoğlu Champs ve Steven Champs. 1.5 yıllık evliler. Önce Fransa’da yaşamışlar, beş aydır da Türkiye’deler. Burada olmalarının nedeni Dilek Dervişoğlu için özlem, Steven Champs için merak. Stevan, ara ara Türkiye’nin karmaşıklığını çözmekte zorlansa da sevdiği kadının yanında olmaktan memnun. Gösterileri, Sterilize’ye gelince... Ne tam dans, ne de tiyatro Sterilize. “Biz ne yaşıyorsak, o. Adına dans diyoruz çünkü bedenimizle çalışıyoruz” diyerek tanımlıyor gösterilerini Dilek Dervişoğlu. Şimdi biraz başa saralım ve onların bir araya gelme hikâyelerini, sahnedeki hallerini ve gösterilerini konuşalım. Önce sizleri biraz tanıyalım... Dilek Dervişoğlu Champs: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi konservatuvarda modern dans bölümünü bitirdim. Sonra Fransa’da iki yıl koreografi eğitimi aldım, sonra da öğretmenlik için pedagoji eğitimini bitirdim. Eşimle birlikte bir buçuk yıl önce Fransa’da Atmasyon Dans Kumpanyası’nı kurduk. Steven Champs: Fransa’da dans eğitimi aldım, gösteriler yaptım. Beş aydır da İstanbul’dayım. Yolunuz nerede kesişti? D. D. Champs: Sınıf arkadaşıyız aslında. Bir işim olduğundan Fransa’daki okula biraz geç gitmem gerekiyordu, ev ayarlayamadım, sınıfımdakilere mail attım, ev arkadaşınız olabilirim diye. Sadece bir yanıt geldi; Steven’dandı. Tek kişilik bir ev tuttuğunu, ancak bir odasında boş bir yatak olduğunu söylüyordu. Yanıtı görünce ne hızlı adam diye düşündüm, oysa Steven beni erkek zannetmiş ve bir süreliğine misafir etmeyi teklif etmiş. Bunu öğrenince ona karşı yakınlık hissettim zaten. Tanıştıktan iki hafta sonra projeler hakkında konuşmaya başladık. Sonra da birbirimizi hiç bırakmadık. Dansla başlayan bu birliktelik ne zaman aşka dönüştü? D. D. Champs: Aslında yanıtımız yok, çünkü biz bile anlamadık. Evet, başlangıçta birbirimizi dansçı olarak sevdik. Ekibimiz 14 kişilikti ancak Steven’la aramızda farklı bir elektrik vardı, birdenbire oldu. S. Champs: Oturup, birlikte olalım diye konuşmadık. Her şey kendiliğinden geldi. Sterilize de bundan sonrasını anlatıyor; düğününüzü... Gösteride, düğün videolarınızı da izletiyorsunuz. Düğün boyunca kafanızda bunu bir işe dönüştürme fikri var mıydı, düğününüzle ilgili iş yapma fikri nereden çıktı? D. D. Champs: Düğün esnasında bu videoları gösteriye koyacağımızı hiç düşünmedik. S. Champs: Fransa’da düğünler sadedir, basittir. Türkiye’de zaten bir gösteri gibi, çok abartılı. Gelin ve damadın girişi, volkanların patlatılması... Niye Sterilize? D. D. Champs: Çünkü Türkiye’de kadının evlenmesi temizlenmesi oluyor. Evlenirse seks yapabilir, gezebilir, herkes onu takdir eder, ahlaklı biri olur... Erkek için de böyle, ailesinin başı, evinin erkeği oluyor. Bunu sorgulamak istedik. Bu sırada Fransa’da sterilize kadının kısır kalması anlamına geliyormuş. Oradaki gösteriye onu da dahil ettik. Gösteri boyunca bir çatışma halinin uyuma dönüştüğünü izledik. Aranızdaki en büyük çatışma neydi? D. D. Champs: Çok farklı olmamız... Nefes alışından, söylediği her sözün, yaptığı her hareketin çok farklı iletileri vardı benim için. Anlamak zorunda kaldım ancak istekliydik zaten birbirimizi anlamak için. Benim hayatta aklıma gelmezdi bir Fransızla evleneceğim. S. Champs: Anlaşmak her zaman kolay olmadı ancak başarıyoruz. Üstelik hem birlikte yaşıyor hem de çalışıyoruz. Fotoğraf: Peki aileler nasıl karşıladı Vedat Arık evlenme isteğinizi? D. D. Champs: Düğün aşamasında hiç sorun olmadı. Ailem Bulgar göçmeni olduğu için dinsizliği de biliyor, çok dinliliği de. Müslüman bir aile. Steven’ınki Katolik, ancak onlar da çok açıklar. Annem, illa isteneyim, kına gecem olsun, davulla zurnayla alınayım istiyordu, olmazsa olmaz şeyler değildi ancak yapsak sevineceklerdi, biz de hepsini yaptık. Burada kurban kestirdik, mevlit yaptık. Fransa’da da kilisede akşam 12’ye kadar sürmesi de benim için nikâh kıydık. şoktu. Bizde sabaha kadar sürer. En absürt gelen gelenek neydi? D. D. Champs: Çeyiz durumu yok mesela S. Champs: Gelin ve damada altın, para onlarda. Düğünü gelin ve damat ortak takılması... Paranın bu kadar çok gösterilmesi ödüyor. Yüzüklerini ayrı ayrı alıyorlar. çok garip gelmişti. Bir de düğüne katılan Arabanı kendin süslüyorsun. Düğünümden “seyirci” çok fazlaydı. Düğünün sadece bir gün önce el işi kâğıtlarını kesip araba TARİHTE BU HAFTA 29 Kasım 1971: THKPC liderlerinden Mahir Çayan ve 4 arkadaşı İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden tünel kazarak kaçtı. 30 Kasım 1925: Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına ilişkin kanun kabul edildi. Atatürk, “Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için şindir (lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” demişti. 1 Aralık 1968: Ünlü şarkıcı Dario Moreno hayata veda etti. İzmir doğumlu bir ailenin çocuğu olan Moreno söylediği şarkılarla hem Türkiye’de hem de yıllarca kaldığı Fransa’da çok seviliyordu. 2 Aralık 1920: Türkiye ile Ermenistan arasında Gümrü Antlaşması imzalandı. Kars, Türkiye sınırlarına dahil oldu. 3 Aralık 1971: Başbakan Nihat Erim, kabinesinden 11 bakanının istifa etmesi nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kaldı. 4 Aralık 1945: Zekeriya Sabiha Sertel’in çıkarttığı sol eğilimli Tan gazetesi matbaası taşlı sopalı sağcı üniversiteli öğrenciler tarafından yağmalandı. nedeniyle Moskova saldırısını bahara bıraktı. Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ C M Y B C MY B 5 Aralık 1941: Hitler sert kış şartları