Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YIL 22 SAYI 1175 / 28 EYLÜL 2008 Bırakın çocuğu! Ayıptır... Nail V. Çakırhan’ın yaşam öyküsünde yakın tarihimiz saklı. Bu tanıklığı şiiri ve mimarlığıyla ifade eden Çakırhan, Türkiye’nin belki de en genç düşünce suçlularından. 15 yaşında yazdığı şiir nedeniyle komünizm propagandası yapmakla suçlanan şairi kurtaran başlıktaki işte bu cümle... Zeynep Altay Sayfa 4 Dikkat, bağımlılık yapabilir! Burcu, Serra ve Gökçe’nin farklı takıntıları var. Ortak noktaları takıntılarının teknolojiyle bağlantılı olması. Gökçe, laptopunu yanından ayırmıyor. Burcu, saatlerini bir bilgisayar oyunu başında geçiriyor. Serra, telefonunu elinden düşürmüyor. Teknoloji pek çok hastalığı da beraberinde getiriyor; wikipediaism, blog ifşacılığı, ego sörfü, tekrarlayıcı gerilme yaralanması... Sadece hayatımız değil, fiziksel sağlığımız da tehlike altında. Esra Açıkgöz / Deniz Ülkütekin Fotoğraf: Uğur Demir ir an durun ve etrafınıza bakın, ne kadar da çok teknolojiyle iç içesiniz, değil mi? Kiminizin yanında cep telefonu, kiminizin önünde laptopu sanki ayrılmaz bir parçanızmış gibi duruyor. Adeta eliniz kolunuz olmuşlar, onlarsız yapamıyorsunuz. Üzülmeyin en azından yaşadığınız bu teknoloji çılgınlığı içinde yalnız değilsiniz. Siz, bu satırları yazan biz ve diğer bir sürü insan teknolojinin ahtapot misali uzayan kollarından birine yakalanmışız. Teknolojiye olan bağımlılığımız, hepimizi farklı etkiliyor. Sosyal hayattan uzaklaşıp, daha kendimize dönük eğlenceler buluyoruz, gerekmediği kadar zaman kaybediyoruz veya yapmamız gereken işleri erteliyoruz. Ancak teknoloji olmadan yaşayamayacağımızı, yaşasak bile bunun marjinal bir yaşam olarak görüleceğini benimsememiz gerekiyor galiba... Teknolojinin ufku ne kadar genişse, teknoloji bağımlılıkları da o kadar uçlarda. Fotoğraf çekmeden duramayan da var, laptopunu yanından ayırmayan da. Bir şey aradığında ilk başvurduğu adres Google olan da. Reya Kurt, dışarı çıkarken, fotoğraf makinesini yanına almayı unutmuyor. Çünkü “rutinin dışına çıktığım her anı ölümsüzleştirmek istiyorum” diyor. Oysa ölümsüzleşen anı ne kadar yaşayabildiği soru işareti. 20 yaşındaki Reya rutinin dışına çıktığı anları fotoğraflama rutiniyle yaklaşık dört yıldır haşır neşir! Ona göre bundan kurtuluş yok, “Günümüzde teknoloji olmadan bir adım bile atılmıyor, o rahata alıştıktan sonra teknoloji hepimizi etkisi altına alıyor” diyor. Dışarıda bu kadar sık fotoğraf çekmesi çevrede pek sıkıntı yaratmıyor, yeni tanıştığı insanların fotoğrafını çekmek istemesi de. Ancak birçok teknoloji bağımlısından farklı olarak Reya’nın alışkanlığı pek içe dönük bir tutum değil. Laptoplar ya da cep telefonları, sosyal hayatı engelleyecek unsurlar olabilirken, fotoğraf, dışarıyla iletişim kurmanın bir yolu. Devamı 2. Sayfada ZOR AMA BEN BÖYLE İYİYİM... Giymesi de yürümesi de zor. Çünkü içlerini sırf ayaklar doldurmuyor. Yani topuklu ayakkabıların sınırını sadece ayak çizmiyor. Kimileri için topuklular daha “kadınsı”, kimileri için topuğun yere değdiğinde çıkardığı ses, “Ben de varım” demenin bir yolu. Topuklu ayakkabı erkeklerin kadınlarla boy ölçüşmesinde el atmadıkları belki de tek nesne... B Aslı Borucu Sayfa 7 Özel bir kişilik Hülyalı bakışları, etkileyici boğuk sesi, geleneksel güzellik anlayışından farklı çekici yapısı... Simone Signoret, oyunculuğu kadar politik eylemleriyle yıl geçmesine rağmen hâlâ o konuşuluyor... Fotoğraf: Vedat Arık Aslı Selçuk Sayfa 5 C M Y B C MY B de adından söz ettirdi. Ölümünün üzerinden 23