22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YIL 22 SAYI 1170 / 24 AĞUSTOS 2008 Günümüz seyircisini korkutmak zor, çünkü gerçekler beyazperdedekilerden daha korkunç, daha can yakıcı... Yine de ölüm, yaşayanların en büyük korkusu. 21. yüzyılın hissizleşen ve vicdanını kaybeden toplumu da bundan muaf değil. Her kriz döneminde sinemaları kaplayan korku filmleri de işte buna işaret ediyor. Yönetmen George Romero’ya göre vicdanını yitirmiş toplumun evrimini durdurmanın yolu “Yaşayan Ölülerden” geçiyor. O sistemi ve dayattıklarını kanı, eti ve ölümü kullanarak eleştiriyor. Bunu da iyi yapıyor, hem de tam kırk yıldır... Kork, korkut, ama asla yenilme! Ali Deniz Uslu ombi kelimesinin menşei Batı Afrika. Anlamı yeniden canlanan ceset ya da diriltilen ölüler. Karayipler’deki Voodoo inanışına göre de bir yılan tanrının adı. Zaten dünya ilk defa olarak Voodoo büyücüleri sayesinde zombilerle tanışmış. Araştırmalar ve yazılı kaynaklar Voodoo büyücülerinin insanları zombileştirerek dini sınıfın kölesi yaptığından ve iktidarlarını bu şekilde koruduklarından bahsediyor. İşin doğaüstü çekiciliği bir yana tıbbi bir fenomen olarak zombilerin açıklaması yok, bunlar ya hurafe ya da hastalıklar sonucu zihinlerini kullanamayan insanların köleleştirilmesi. Afrika’da büyü ile uyandırma ritüelleri ise günümüzde popüler mistisizmin en büyük ticari metaı. Zombilerin beyazperdeyle tanışması ise 1930’lu yıllarda gerçekleşiyor, ama onların korku kültlerinin kahramanı olması, yönetmen George A. Romero’nun 1968 yapımı “Night of the Living DeadYaşayan Ölülerin Gecesi” filmi ile başlıyor. Öldükten sonra dirilen ve insan etiyle beslenen zombiler korku sinemasında ilk başlarda farklı ve mesafeli bir yere kondu, daha sonra da klasik korku sinemasının vazgeçilmezleri arasına girdi. Romero’nun nedensonuç ilişkisi kurmayan, yalnızca derin bir korku evreni yaratan filmleri birer klasik haline geldi. Korku sineması üzerinden sisteme ve kapitalist düzene çok sert eleştiriler yapan Romero, bağımsızlığını koruyarak Hollywood’un cadı kazanına mesafesini de korudu. Yeni filmi “Diary of the DeadÖlülerin Günlüğü” de bu anlayışın hâlâ devam ettiğinin bir kanıtı. Romero’nun kana ve ete susamış zombileri aslında amansız tüketim çılgınlığının radikal bir gösterimi. Yönetmen, filmlerinde yaşamak istemediği Amerika’yı konu alırken tüm dünyaya da “kapitalizm yaşayan ölüler yarattı” mesajını veriyor, hem de yıllardır... Biz de sinema tarihinin mihenk taşlarından 1968 yapımı, “Yaşayan Ölülerin Gecesi”ni kırkıncı yılında yeniden izledik. Sonra da Romero, zombiler ve korku sinemasına dair Türkiye’nin önde gelen sinema ve korku yazarı Giovanni Scognamillo, Bahçeşehir Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kaya Özkaracalar ve “Okul” ve “Küçük Kıyamet” filmlerinin senaristi Doğu Yücel ile konuştuk. Önce korku yazarı Giovanni Scognamillo sorularımızı yanıtladı. Devamı 6. sayfada Z Zombiler sadece sinema filmlerinin konusu değil festivallerin de kahramanları. Bu punk’çı da 2008’de Melbourne’de yapılan “Zombi Festivali’nde. Büyümek istemiyorum! Vehbi bir kukla, hergün sokakta, her sınıra meydan okuyor. Bazen polisle başı derde giriyor, ama yine de gösteri salonlarının parlak ışıklarını tercih etmiyor. Sıkıntısını da sevincini de izleyicileriyle paylaşıyor. Vehbi’nin yaratıcısı, Fatih Kolçak, etiketleşmemiş bir sanat icra etmenin peşinde. Aslı Borucu Sayfa 5 Hacker’lar tehdit mi, kurtarıcı mı? C MY B Hacker’lar binlerce bilgisayar kullanıcısının kabusu olarak görülüyor. İşin aslı hiç de öyle değil! Deniz Ülkütekin C M Y B Sayfa 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle