02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 29 HAZİRAN 2008 / SAYI 1162 Karışmayın yeter! Deniz Yavaşoğulları 1. Sayfanın devamı Kaykaya nereden ilgi duydunuz? Metehan Serdengeçti: Babam hediye olarak eski kötü kaykaylardan almıştı, binmeye başlayınca da birden sardı, beni. Sonra profesyonel kaykaylardan aldım, bir buçuk iki senedir de kayıyorum. Batuhan Yardımcı: Biz Metehan’la hem okuldan hem de mahalleden arkadaşız, birlikte, kendi kendimize başladık işte... Tayfun Doğan: Beş aydır kayıyorum, ilk önce televizyonlardan gördüm, Amerikan spor kanallarında izliyordum, sonra ben de aldım bir tane. Burada da yaptıklarını duymuştum. Geldim, başladım. Selçuk Kale: Kaykayımı geçen yıl aldım, ama üç gündür kayıyorum. Mert Bostan: Bizim orada birkaç kişi kayıyordu, ilgimi çekti. Beşiktaş’ta dershaneye başlayınca, buraya gelmeye başladım. Arkadaşlarla tanıştım. Ardından ben de bir kaykay toparladım, şimdi kayıyorum. Zeynep Evren: Bugün başladım, hareket yapmaya çalışıyorum. Her gün geliyor musunuz? B.Yardımcı: Okul varken sadece hafta sonu geliyoruz, ama tatil olunca her gün buradayız. Kaykaya ilgi her geçen gün artıyor, heves eden başlamak için Beşiktaş iskele meydanındaki Barbaros Parkı’na geliyor. Hafta sonları park sadece kaykay yapanların oluyor; içlerinde büyüğü de var, küçüğü de. Başka yer mi yok diye sorarsanız, yok! Nereye giderlerse gitsinler, “serseriler” diye kovuluyorlar… Karışanlar, engellemeye çalışanlar oluyor mu? M. Serdengeçti: Herkes bizi kovuyor, mesela köşedeki büfe! Zaten kaykaycılara ayrılmış bir alan yok Beşiktaş’ta, buranın dışında iki yerde daha kayıyoruz. Biri de büfenin orası, ama kovuyorlar. Üstelik normal bir şekilde “buradan gidin” demiyorlar, sanki biz korkunç insanlarmışız da orada çok fena bir şey yapıyormuşuz gibi hor görerek kovuyorlar. Neden? M. Serdengeçti: Kaykaycıları serseri, sigara içen çocuklar olarak görüyorlar. Çoğu çizgi filmde de böyledir ya; kaykaycılar hep çete olarak, sigaracı, serseri olarak gösterilir, ama biz böyle değiliz. Okuyoruz, bir yandan da tek başımıza spor yapmaya çalışıyoruz. O kadar “Avrupa Birliği’ne giremedik” diye yakınıyorlar, ama en ufak bir yeniliğe bile açık değiller. S. Kale: Farklı olan hiçbir şeye tahammülleri yok. Dar pantolon giyiyorsunuz, rock dinliyorsunuz diye “satanist”, kaykay kayıyorsunuz “serseri” diyorlar. Evet, rock veya rap dinleyenlerin yaptığı bir spor bu, ama ne var bunda, suç mu bu tarz müzikleri dinlemek? İnsanlar çok önyargılı burada... Üç sene Amerika’da kalmıştım, orada herkes kaykay kayıyordu, 45 yaşındaki adam bile... B. Yardımcı: Buradakiler için tek spor futbol zaten... Z. Evren: Bazıları da içten içe yapmak istiyor, ama kendilerine yediremiyorlar bu sefer de kayanlara öfke duyuyorlar. Aileleriniz nasıl bakıyor? B. Yardımcı: Alıştılar onlar, ama babaannem biraz karışıyor. Düşeceğim, kolum, ayağım kırılacak diye korkuyor, ama daha bir yerimi kırmadım. Ön sıra: Batuhan, Metehan. Arka sıra: Mert, Tayfun, Kemal. En arkada Zeynep. M. Serdengeçti: Benim üç kere parmağım çıktı! Barbaros Parkı’nda herkes birbirini tanıyor herhalde, Z. Evren: Ben ilk kaykayımı 4 yaşında almıştım, yokuşlardan kaç kişi kayıyor, yeni gelenleri aranıza alıyor musunuz? falan kaymaya çalışınca annem sorun etmişti, ama şimdi “önce B. Yardımcı: Çok kişi var, hafta sonu yüziki yüz kişi karneni getir, sonra alırız kaykayı” diyor. kayıyor. Tabii ki alıyoruz, kaykaylarımızı paylaşıyoruz, Kayan kız az, korkuyorlar mı? olmayanlar birbirine veriyor, “bir tur versene” diyeni Z. Evren: Evet bir iki kız kayıyor sadece, korkuyorlar, “ay, reddetmiyoruz. düşeceğim” falan diyorlar... M. Serdengeçti: Yeni gelen de çok oluyor, burada herkes Bu arada kaykay pahalı bir şey mi? birbirine yardım ediyor, birbirimize bilmediğimiz hareketleri M. Serdengeçti: Çok pahalı hem de! Özellikle Türkiye’de… gösteriyoruz, öğretiyoruz... Biz burada bir kaykayı 280310 milyona topluyoruz. Kaykayı hobi olarak mı görüyorsunuz, yoksa profesyonel Amerika’da ise 50 dolar. olarak yapmayı düşünüyor musunuz? Kemal Onat: Yani durumu olmadığı için alamayanlar var. M. Serdengeçti: Kesinlikle sadece bir hobiden ibaret değil! Z. Evren: En ucuzları bile 8090 milyon, onlar da çoğunlukla Her şeyi kendi kendinize yapıyorsunuz, kimseden bir şey bir kere kaymakla kırılıyor… beklemiyor musunuz, belediyeden, insanlardan… Son birkaç yılda, birçok kaykay markası geldi Türkiye’ye, S. Kale: Alan versinler yeter, biz yaparız... size sponsor olan yok mu? Z. Evren: Özgür olmak istiyoruz. M. Serdengeçti: Evet var, Etnies, Emerica, Vans... Kayan M. Serdengeçti: Biz kötü bir şey yapmıyoruz, önce bunu çocuklar olarak “Skate Army” diye bir takım kurduk, o takımla anlasınlar... G birlikte reklamlarda oynayacağız. İLHAN BİLİR (28) CAN UZER (25) İnsan küçükken her şeye heves eder ya, ben de patene heves etmiştim. O zamanlar “abi” dediğimiz bizden daha büyük, eski kaykaycılar, patenciler Ataköy’e rampalar kurmuşlardı, kayıyorlardı. Onları göre göre ilgimi çekti, başladım. Kayan yaşıtlarımla bir grup oluşturduk, iyi kaymaya başladık, hatta yurtdışından sponsorluk aldık. Sonra yaşım büyüdü, o arada rampalar da yıkıldı. Dünyada patene ilgi azaldı, benim ilgim de eksildi. Bir de, Japon iki patenci ortaya çıktı, patenle yapılabilecek her şeyi yaptılar ve pateni cimnastiğe yakın bir spor haline getirdiler, bu da birçok kişiyi patenden soğuttu. Geçen yıl Snickers’la üç patenci İstanbul’dan Urfa’ya kadar kayarak gittik, 57 gün sürdü. Bunun belgeseli çekildi, işte o benim jübilemdi. Kaykayı ise üç yıldır kayıyorum. Benim için bu şu an bir hobi, ama bırakamayacağım bir hobi. Kaykayın avantajları da var, patenden çok daha rahat yapılabilen bir spor, günlük kıyafetlerle kayabiliyorsun, patenden daha hafif, yanında da taşıyabiliyorsun. Ancak özveri isteyen bir spor, görüldüğü kadar kolay değil, onca yıllık paten geçmişim olmasına, üç yıldır da kaykay kayıyor olmama rağmen hâlâ çok yol almış değilim, iyi olabilmek için uğraşmak gerekiyor. Şu an İstanbul’da Halkalı’da iki skate park var. Eskiden bir Amerikalının kurduğu Mia Skate Park vardı, o kapandı. Burada, Beşiktaş’ta kayabiliyoruz, ama yazın çok sıcak oluyor, normalde akşam geliyorduk, fakat şimdi parkın ışıkları yanmıyor. Son zamanlarda kaykaya ilgi duyanlar arttı, özellikle 18 yaş altı çok ilgileniyor. Tabii, artık Türkiye’de kaykay konusunda her şey bulunabiliyor. Kaykayda en önemli şey tahtasıdır, eğer uyduruk olursa hemen kırılır, bir de kayacağın ayakkabı önemlidir. Normal bir ayakkabıyla kayarsanız yırtılır, paramparça olur. Bunlar illaki alınması gereken şeyler, eskiden biz bunları çok zor buluyorduk, şimdi her yerde var. İlginin artmasında bunun ve firmaların etkisi olmuştur. G Çocukken aileme zorla kırtasiyede satılan kaykaylardan aldırmıştım. Sonra o kaykayla bir kaza geçirdim, düşüp suratımı parçaladım. Tabii ailem de kaykayı elimden aldı. Aradan bir hayli zaman geçti, 2001 yılında Ankara’dan İstanbul’a taşındık. O yıl, burada, Barbaros Parkı’nda tekrar kaymaya başladım. Ailem bu durumu biraz sorun etti, ama evde duramayan çok hareketli bir insan olduğum için, bir de tabii Ankara gibi durgun bir şehirden İstanbul’a taşınınca, herhalde “daha kötü işlere veya uyuşturucuya falan bulaşacağına bununla uğraşsın” dediler. Sonra sponsorluk aldım, bu işte ciddi olduğumu gördüler, bir de üzerine para kazanmaya başladım, kendi şirketimi kurdum, tabii hiçbir sorun kalmadı, mutlu bile oldular. Aslında İstanbul Üniversitesi’nde kaydım var, ama okulla pek ilgilendiğim söylenemez. Kaykay markalarını Türkiye’ye getiriyorum. İşimin elverdiği ölçüde her gün, akşam altıdan, en az on ikiye kadar kayıyorum. Kaykay çalışma gerektiren bir spor ama bu “çalışma” kelimesinin içeriği bizde biraz farklı, biz eğlenirken çalışıyoruz. Zaten bu iş böyle bir şey, hocası bile olmaz, ders alan bazı kişiler var ama onlar genelde züppe çocukları! Biri bana gelse, ders ver dese, asla yanaşmam. Çünkü kaykay böyle bir şey değildir. Burada benden on yaş küçük veya on yaş büyük kişilerle birlikte kayıyoruz, ama hepimiz arkadaşız. Biri bana gelip bir şey sorduğunda o kişi arkadaşım olduğu için zaten anlatırım. Kaykay kesinlikle snowboard gibi züppe sporu değil, herkese yönelik bir şey. Zaten son üç yılda kaykaya ilgi en az üç kat arttı, artık herkes kayıyor. Hatta burası o kadar kalabalık oluyor ki bu yüzden başka yerlerde de kaymaya başladık, mesela birkaç gün önce sabahın altısına kadar Eminönü’nde kaydık. Kendi jeneratörümüzü, ışığımızı taşıyoruz, o arada çekim de yapıyoruz. 2006’da bir arkadaşımla beraber Red Bull Skate Shot’ta, kendi montajladığımız videoyla birinci olduk, şimdi ise yarışmalarda jürilik yapıyorum. G SAYGIN ÇAKIROĞLU (22) Üniversitede okuyorum. Benden altı yaş büyük abim paten yapıyordu. Ben küçücük çocuktum, pek bir şeyden anlamıyordum, “kay” diyorlardı, kayıyordum. Şimdi hobi olarak yapıyorum, ama dönem dönem çok sık kayıyorum. Türkiye’de kaykaycı olup geçimini bu sporla sağlayabilmek diye bir şey yok. Üstelik malzemeleri de pahalı, onca para verip aldığımız tahtaların kırılma ihtimali var. Geçen gün bir çocukla tanıştım, kaykayını kıracak diye kaymıyordu, çünkü kırarsa bir daha o kadar para verip alamayacak ve devam edemeyecek. Çok yetenekli gençler, çocuklar olsa da sırf masrafı yüzünden belki de devam edemeyecekler, emekleri yetenekleri boşa gidecek. Yurtdışında çok ucuz ama Türkiye’de iyi bir kaykay 250400 milyon. Yani hem pahalı, hem de para kazandırabilecek bir şey değil. Bu yüzden hobi olarak yapmak lazım, böylelikle kaykayın kırıldığında da çok üzülmezsin... G Fotoğraflar: Vedat Arık C M Y B Fotoğraf: Nuri Yılmazer C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle