Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 12 27/9/07 16:23 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 12 Kemanım, ben ve Saygun... site yıllarında çalışmış, ama bir kaydı olmadığından dinleyememiştim. Saygun gibi bence Türkiye’nin en değerli ve uluslararası alanda adını duyurmuş bir bestecisinin keman sonatının kaydının yapılmamış olması önemli bir eksikti, ama artık var. ande Özyürek, Almanya’da Münih Radyosu Filar Onu diğer sanatçılardan ayıran neydi sizin için? moni Orkestrası’nda “Birinci Keman”cı. Kemanla En önemlisi bizim kendi motiflerimizi müziğinde duyurma11 yaşında tanışmış, bu tanışmanın üzerinden de tam sı… 20 yıl geçmiş. Şimdi solistliğiyle öne çıkmak istiyor. Peki onun anısına albüm yapma fikri nereden çıktı? Kalan Müzik’ten çıkan “Saygun’la Yüz Yüze” albümü de buBundan üç yıl önce, 2007’nin Saygun’un 100. Doğum Yılı olnun ilk adımı. Albüm aynı zamanda Ahmed Adnan Saygun’un duğunu öğrendim, buna bağlı olarak Saygun’un komple ke100. doğum yılını kutlamayı amaçlıyor. Özyürek’in müzik hamanpiyano eserleri (Sonat ve Demet Suiti) ve onun öğrenciyatında konservatuvarda tanıştığı Saygun’un ayrı bir yeri var. leri olan iki çok değerli bestecimizin, Özkan Manav ve Babür Biz de Hande Özyürek ile müziği, albümünü ve Adnan Saygun’u Tongur'un, bu albüm için besteledikleri eserlerden oluşan bir konuştuk. proje hazırladım ve Kalan Müzik’e sundum. Onlar da projeme Biraz baştan olacak, ancak sizi tanımak adına, önce kedeğer verip, bu albümü yayımlamaya karar verdiler... Babür Tonmanla nasıl tanıştığınızla başlasak… gur’un solo keman sonatı bu albüm için bestelendi, aynı Özkan Kemanla konservatuvar giriş sınavını kazandıktan sonra taManav’ın 5 parçası gibi. Türkiye’de yaşayan bestecilerin esernıştım, yani 11 yaşımdayken. leri ne yazık ki çok az kaydediliyor, özellikle de solo keman eser Neden kemanı seçtiniz? leri… Bu sayede iki eser daha hem kaydedilmiş oldu, hem de ilKeman çalmayı başta kendim istemedim, gilenen yorumcular için yepyeni Türk eserailemin ve hocalarımın isteğiyle oldu. Bir yıl leri ortaya çıktı. sonra televizyonda solist bir kadın keman Nasıl geçti albümün hazırlıkları? cının konserini gördüm ve açıkçası giydiği elAlbümün bence en büyük özelliği, SaySaygun’la Yüz bise de çok hoşuma gitti, bundan dolayı eğer gun’un komple eserlerinin ve bizim iki değerkeman çalarsam, ben de bunları yapabilirim, Yüze, Hande li bestecimizin bu CD için özel hazırladıkları diye düşündüm. Böylece kemanı bırakmadım. bestelerinin olmasının yanı sıra, kayıt kalite Kemanla 20 yıl geçirdiğiniz düşünülürÖzyürek’in ilk sinin çok yüksek olması. Ben kayıtların Almanse, enstrümanınızın hayatınızda nasıl bir ya’da yapılmasını tercih ettim ve Kalan Müyeri oldu, nedir enstrümanınızla ilişkiniz? solo albümü. zik’in sahibi Hasan Saltuk da buna çok desKemana başladıktan bir süre sonra ona karÖzyürek, bu tek verdi. Böylece 20’den fazla konser saloşı çok büyük bir sevgi oluştu, sanki karşımnu araştırıldı ve özellikle kemanpiyano kada bir insan varmış gibi. Onu gözümün önünalbümle Adnan yıtları yapmada çok tecrübeli olan bir tonmeden ayıramamak ilk başladığım zamanlarister firma Arcantus ile kayıtlar yapıldı… dan beri hiç değişmeyen bir özelliğim… GeSaygun’un 100. Albümdeki parçalar arasında sizin için celeri uyanıp da kemanımı göremezsem çok doğum yılını özel olanı var mı? telaşlanıyorum. Hatta onu kesinlikle yalnız Her bölümü ne kadar çok sevsem de, Babaşına bir odada bırakmıyorum, ya benim kutluyor. bür Tongur’un bestesinin ilk bölümünü çalya da güvendiğim bir kişinin yanında olmamaktan çok hoşlanıyorum, çok güzel bir ağıt lı... Bu öyle bir bağ ve sevgi ki, ben konser Konserlerde de bu bölüm… versem de, vermesem de bir şey değişme Avrupa’daki konserlerinizde Türk besyecek sanırım. Saygun’un tecilerin eserlerine yer veriyor musunuz? Gelelim Kalan Müzik’ten çıkan “Saybestelerini Tabii ki, hemen hemen her resitalde mutgun’la Yüz Yüze” albümünüze... Saygun’la laka çalıyorum, hele şimdi repertuvarıma B. ne zaman tanıştınız? seslendiriren Tongur ve Ö. Manav’ın eserleri de eklendiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi için çok seviniyorum, şimdiye kadar en çok Devlet Konservatuvarı’nda, kemana ek olasanatçının Saygun’un eserlerini çalıyordum ve her konrak kompozisyon (bestecilik) bölümünü de isteği, müzikle serden sonra eserler hakkında bilgi almaya geokudum. Saygun, Kompozisyon Bölümü gilenler oluyordu, notaları nereden edinebiliriş sınavında jüride yer almıştı, ilk bu sayebağını daha da riz sorusu da çok soruldu…Özellikle uluslade tanıştım, ama eğitim sürecimde eserlerirarası bir yarışmadaki jüri, ödül olarak kazanni canlı olarak dinleme fırsatım hiç olmadı, derinleştirmek dığım konserlerde, Saygun’un eserini mutlayorumlayanlar da yok denecek kadar azdı. ka seslendirmem gerektiğini dile getirmişti. ve çok okumak. Saygun’un CD’de yer alan sonatını üniver Esra Açıkgöz H Genç yaşta pek çok ödül sığdırmışsınız hayatınıza; Sedat Güzin Gürel Kültür ve Sanat Vakfı Başarı Ödülü, Genç Yorumcular Başarı ÖdülüFörderpreis, British Councıl “Yılın Genç Müzisyeni”, Junior Chamber International Kültürel Başarı Ödülü… Geri dönüp baktığınızda, müziğimdeki dönüm noktası diye tanımladığız bir nokta var mı? Almanya’ya gelişimden beri attığım her adım bence çok önemli ve bu yüzden de hepsi bir dönüm noktası, girdiğim her yarışmada bambaşka şeyler öğrendim, her konserde başka bir tecrübe edindim, hâlâ da devam ediyorum. Keman çalmak oldukça disiplinli bir hayat, çalışma gerektiriyor. Nasıl bir yaşamınız var? Kaç saat çalışırsınız, neler yaparsınız? Kemana karşı çok büyük bir tutkum var, ama günde 10 saat “yalnızca” keman çalışan biri olmadım, hayatta sosyal olmanın da müziğe ve sanata çok farklı bir anlam ve derinlik kattığını düşünüyorum. Yani eğer günde 45 saat ya da daha fazlasını çalışıyorsam, akşamında ya bir sinemaya giderim ya da arkadaşlarımla dışarı çıkarım… Bundan sonrası için hedefleriniz nelerdir? Hedefim öncelikle hep keman çalmak, müzikle olan bağımı daha da derinleştirmek, daha fazla okumak … Ben bu işi en çok kendi tatminim için yapıyorum, konserlerim de devam ediyor ve “Saygun’la Yüz Yüze” albümünün ilk konseri ekimde Stuttgart Liederhalle’de. Bu albümün hakkını verdikten sonra diğer CD projeleri ile ilgileneceğim... KREŞ ilk albümü “Zaman Yok”u yayımladı... Ceket giyerek adam olunmuyor! Ali Deniz Uslu opcorn 2000 yılında Çanakkale’de kurulmuş. Grup, müziğinin ve Çanakkale’nin sınırlarına dayanınca İstanbul’un yolunu tutmuş. “Zaman Yok” grubun ilk albümü. Müziklerinde doğaçlamanın yeri büyük. Şarkı sözleri ise kısa ve vurucu. Albümde söz ve besteleri Kreş’e ait 15 parça var. “Terli ve Kirli”, “Zaman Yok”, “Yarım Kalan Şarap”, “Takım Elbise Suratlı Adamlar” albümün öne çıkan parçaları. Kreş elemanları Serkan Ferat, Ufuk Özcan Karabacak ve Emrah Atay müziklerini anlatıyor. Kreş ya da tanıdığımız adıyla Popcorn nasıl bir araya geldi? Serkan: Üniversiteyi Çanakkale’de okuyordum ve Popcorn’u da bu sırada, 2000’de kurdum. Ufuk ve Emrah’la tanıştıktan sonra müzik anlayışımız kadar hayat felsefemiz ve görüşlerimizin de benzediğini gördüm. Sonra da aynı evde kalmaya başladık ve müzik çalışmalarımızı sürdürdük. Ne zaman sınırlarınızın dışına çıkmaya karar verdiniz? Serkan: Çanakkale’de bazı şeyler bize yetmemeye başladı. Sınırlarımıza dayanmıştık. Albüm fikri kafamızda oluştuğunda artık büyük denizlere açılmamız gerektiğinin farkına vardık. İstanbul'a gelip hayallerimiz uğruna savaşacaktık. Ya kaybedecektik P “Disco Soslu Patlamış Rock!” diye tanımladıkları özgün soundları ile Kreş, 4 Ekim’de Babylon sahnesinde... ya da müziğimizle kendimizi ispat edecektik. Gelmeden önce bir yıl sırf besteler üzerinde çalıştık. Ufuk: Müziğimizin dili farklıydı ve bunun buradaki insanlarda nelere karşılık geleceğini bilemiyorduk. Sonra “Kim ne dinler diye değil de, biz ne dinliyoruz ve ne çalıyoruz”u dert edindik. Geldiğimizde İstanbul'u gözümüzde çok büyüttüğümüzü anladık. Müziğinizde önceliğiniz neler? Serkan: Bizim için önemli olan doğaçlama, çünkü biz kendimizi böyle bulduk. Bizi elektronik müziğe Emrah adapte etti. Emrah: Müziğimizin altyapılarındaki değişim Serkan’ın beni elektronik müzikle tanıştırması sayesinde oldu. İlk zamanlarda yadırgadım, hatta hiç sevmedim. Sonra nasıl alıştıysam onu iyi kullanmaya başladım. Ufuk: Aynı evde kalmamız ortak müzik anlayışımızı da geliştirdi. Dinliyor, yaşıyor ve çok çabuk paylaşıyorduk. Müziğe adını koyarak başlamadık. Ne dinlediysek sepetimize koyduk. Sonra içinde ne varsa, o müziğimiz oldu. Haftanın beşaltı günü çalmaya başladık. Şehirleri dolaştık. Popcorn isminizi değiştirmek zorunda kaldınız. Bu pek hoş bir durum olmasa gerek? Serkan: Bizi herkes Popcorn’la tanıdı, ama Alman Popcorn Müzik Dergisi bu ismin eğlence ve sanat dünyasındaki tüm telif haklarını satın alınca bir arayış içine girdik. Kreş de buradan doğdu. Kreş cesaret isteyen bir isimdi. Albümün genel havasında elektronik ve disco rock bir arada. “Zaman Yok” ile “Kirli ve Terli” albümün iddialı parçaları. Nedir bunların hikâyeleri? Serkan: “Zaman Yok” bir dönüm noktasıydı, hatta elektro rock dediğimiz ilk şarkımızdı. Modern hayattaki insanların yaşadığı çelişkiyi anlatıyor. “Zaman Yok”ta “müziği hisset ruhunu gizle” ve “modern hayat bir şey öğretti, ruhunu gizlemeyi” derken insanların kafasında sorular uyandırmaya çalışıyoruz. Ufuk: “Zaman Yok” sınırlarımızı aştığımız bir şarkıydı. Bu şarkıyı tamamladıktan sonra hiçbirimiz enstrümanlarımıza aynı gözle bakmadık. “Terli ve Kirli”, “Zaman Yok”u dinleyince “evet, Kreş bu!” diyorsunuz, ama “Yarım Kalan Şarap” albümün kırılma noktası. Serkan: O şarkıyı güzel yapan Emrah’ın baterisinin şarkının finaline doğru kontrolü ele alması. Şarkıyı ilk yazdığımız anı hiç unutamıyorum. Büyülenmiştik! Ufuk: O şarkıda çok fazla dibe de inebilirsiniz. Kendi hikâyenizi de o şarkıya yapıştırabilirsiniz. Hepimiz çok fazla şarabı yarım bıraktık. Şarkı bir yandan ağlıyor, sonra gözünün yaşını siliyor ve hırslanıp ayağa kalkıyor, yola devam ediyor. “Takım Elbise Suratlı Adamlar” tipik bir punk rock şarkısı. Serkan: Ceket giyerek adam olunmuyor. Takım elbise ve 24 saat ciddi bir surat, uzlaşmanın ve insanlığın olmadığı bir resmin parçaları. Profesyonel sevimsizlik ile profesyonellik karıştırılmamalı. Rock baş kaldırmak, punk harekete geçmek derler. Siz bunun neresindesiniz? Serkan: Punk içinde harekete daha yatkın bir muhalefet var. Eğer müzik yeni bir düşünce veriyor ya da harekete geçirebiliyorsa, cesaretlendiriyorsa ona sarılmalısın. Bu yalnızca müzik de değil, bir kitap, film ya da siyaset de olabilir. Hatta arkadaşın, dostun, sevgilin de... Bizim müziğimizde gelgitler var, kendimize bir punk grubu diyemeyiz, ama punk rock’ın içindeki dürüstlük ve romantizm mayamızda var.