22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 1 27/9/07 16:14 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1123 / 30 EYLÜL 2007 Sophie Marceau 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali konuğu... Sophie Marceau ile Gönül DönmezColin konuştu. Sayfa 7 Parkalinçle güvenli eylemler Parkalinç, eylemci muhalifler için üretilmiş bir kıyafet. Burak Delier’in bu çalışmasını 10. Uluslararası İstanbul Bienali’nde görebilirsiniz. Esra Açıkgöz Sayfa 3 Ateist dini törenle gömülüyor, Alevi kimliğini gizliyor, Ermeni ‘ye ‘gavur’ deniyor, uzun saçlı ve küpeli erkek “karı gibisin”diye aşağılanıyor, boşanan kadın alyansını çıkarmıyor, transeksüel taşlanıyor... Türban tartışmasına sıkıştırılan “Mahalle baskısı” nın alanı alabildiğine geniş. Hiçbir farklılık kabul görmediği gibi tehdit olarak algılanıyor, şiddetle cezalandırılıyor. Berat Günçıkan A Desen: Zeynep Özatalay yça Boran Gözcübaba Lisesi’nde, birinci sınıf öğrencisi. Okul giysilerinin de gizlemediği bir farklılığı var, punkçıya benzer saçları, cool bakışları… Bu yüzden de saçların örülmesinin ya da toplanmasının zorunlu tutulduğu okulunda, onca saçı açık öğrenci arasında önce o uyarılıyor. Kimi öğrenciler de ondan uzak duruyor, dersle ilgili sorularına bile aldığı yanıt, hızlı bir baş çevirme. Bir başka lise öğrencisi G. hip hop tarzı kıyafeti nedeniyle nereye gitse üzerine yapışan bakışlardan rahatsız oluyor. Evet, isteği farklı olduğunu göstermek, ama bu farklılığıyla alay edilmesine öfkeleniyor. 15 yaşındaki iki gencin farklılıkları, sadece kendisi gibi düşünen arkadaşları arasında normalleşiyor, öfke de yatışıyor. Ya da öfke bir başka “mahalle”ye yöneliyor, G. rockçılardan nefret ediyor. İki genç henüz farklıya tahammülsüzlüğün coğrafyasının ne kadar geniş olduğunun farkında değiller. Üniversiteyi ailelerinden başka bir şehirde okurlarsa, öğrenci oldukları için ev bulmakta zorlanacaklarını, merkeze uzak bir semtte sevgilileriyle aynı evde yaşayamayacaklarını, kendilerini ramazanda oruç tutmadıkları için 1987’de, Van’da öldürülen Şirin Tekin gibi bir sonun bekleyip beklemediğini bilmiyorlar. Ateistlerin her fırsatta yüzde 90’ının Müslüman olduğu hatırlatılan bu ülkede kendilerine ait bir mezarlıkları olmadığı gibi, başka gömülme biçimlerine izin verilmediği için cenaze namazı kılınarak Müslüman mezarlığında, üzerinde “Ruhuna Fatiha” yazan taşların altında yatacak olmaktan duydukları iç huzursuzluğunun da farkında değiller. Bir gün bir komşularının kendilerinden kuşkuya kapılıp “bunlar terörist” diye polise ihbar edebileceğini de düşünmüyorlar… Peki, sosyolog ve siyaset bilimcisi Prof. Şerif Mardin’in röportajlarında yeni hükümeti ve türbanı esas alarak hatırlattığı “mahalle baskısı” bu iki genci ve ileride yaşamaları ihtimal olan baskıları içeriyor mu? Mardin’in kavramı genel bir sosyal baskıyı anlatsa da, röportajlardan sonra başlayan tartışmada kavramın içine, sağcı, solcu, dindar “mahalle”lerin hem kendi içlerinde, hem de diğer mahallelere uyguladığı baskı da sığdırıldı. Ya bu mahalle baskısının en mağdurları? Kimler bu baskı yüzünden kimliklerini gizlemek zorunda kalıyor ya da sürekli tedirgin, huzursuz, sürekli kendileriyle hesaplaşarak yaşıyor? Ateist, dul, Ermeni, etnik ayrımcılık nedeniyle ilişkileri engellenmek istenen bir çift, ev bulmakta zorlanan öğrenci, komşularının ihbarıyla yakalanan muhalif, Alevi, transeksüel yaşadıkları baskıları anlatıyorlar… Devamı 4. sayfada Bu mahallede yaşamak zor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle