22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 9 29/3/07 15:55 Page 1 PAZAR EKİ 9 CMYK 1 NİSAN 2007 / SAYI 1097 9 PAZAR SÖYLEŞİLERİ Bir çeviri dergisi Ataol Behramoğlu Çeviri emeğine ve çevirmene özel ve ayrı bir sevgi duyduğumu yine bu sütunda daha önce de yazmıştım. Babamın kitaplığında bulup okuduğum, onun özenle ve sevgiyle ciltlettiği çeviri kitapları şu anda da gözlerimin önünde, kimileri zaten kitaplığımdadır. O çevirmenleri şimdi tek tek anımsamam olanaksız. Fakat onlarsız Anatole France’ın, Gorki’nin, Zola’nın, Puşkin’in, Emile Ludvig ya da Bernardin de SaintPierre’in adını duyamazdım… Çevirmenlere, çeviri emeğine borcumuz sonsuzdur. Son zamanlarda bu alanda olmadık dolaplar çevrilirken (önceki yıllarda yapılmış çeviriler ve özellikle de klasikler çoğu kez sahte çevirmen adları altında “tıpkı basım”lar yaparken), bir yandan da çevirmenler örgütleniyor, çeviri emeğinin değeri toplumumuzda daha anlaşılır oluyor. İşte karşımda yeni bir çeviri dergisinin ilk sayısı duruyor şimdi: ç.n. 1 (çeviri edebiyatı) ç.n. “çevirmenin notu”nun ilk harfleri. O ç.n.’nun ardında da ne emekler olduğu ayrı bir konudur… Gerçek bir çevirmen, sadece bir aktarıcı değil, aynı zamanda bir yaratıcı, yanı sıra da araştırıcıdır… Kimi kez tek bir sözcüğün ardında, sözlük sözlük dolaşır durursunuz. Bir özel isim, bir konu, bir kavram, ilginizi çeker ya da okurun bir açıklama bekleyeceğini düşünür, kolları sıvarsınız… Güç, ama yine de nasıl güzel, nasıl öğretici bir çalışmadır bu… Hemşire, kız kardeşten daha fazlası Şule Köktürk azen 24 saat aralıksız 50 hastaya bakan, ayakta durmaktan bacaklarında varisler oluşan, evinde çocuğu hastayken hasta başına koşan, hasta, hekim ve yönetim tarafından sıklıkla hor görülen, düşük maaşla çalışan hemşireler... Yasalarının 1954’ten kalma olması da ne kadar gözardı edildiklerini kanıtlıyor. Şimdi bütün bu sorunlarını tartışmak için Antalya’da toplanıyorlar. TÜKENMİŞLİK SENDROMU Sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromu da en çabuk ve en sık yoğun bakımda görülüyor. Sendromun yaşanma süresi beş yıl. “Çünkü” diyor Alkaya “Bulunduğunuz ortam kapalı. Hastalar konuşmuyorlar, sadece yatağa bağımlılar. Bir de bir sürü teknolojik aletin yarattığı gürültü… Tükenmişlik için bundan elverişli bir ortam olur mu? Aslında bu tükenmişliği fark edemiyorsunuz da, ancak ilerlediği zaman psikolojik desteğe ihtiyaç duyuyorsunuz”. SORUNLARIMIZ ? Avrupa’da yoğun bakım hemşiresinin haftalık çalışma saati 36. Bu rakam Türkiye’de, özel hastanelerde 60’a çıkabiliyor. ? Tüm hastanelerde, genel bir hemşire yetersizliği var. Bu nedenle bazı yerlerde 1520 kişilik yoğun bakımda gece nöbetine bir hemşire kalıyor. ? Çalışma saatlerimiz düzensiz. ? Şiddetli ağrı, varis ve enfeksiyon başlıca sağlık sorunumuz. ? Görev yetki ve sorumluluklarımız tam olarak belli değil. ? Nitelikli eleman az. B Özlem Alkaya, Besey Ören, Meral Madenoğlu Kıvanç. 424 üyeli Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği’nin (YBHD) 68 nisan tarihleri arasında düzenlediği YBHD 3. Ulusal Kongresi’nde ne yapılması gerektiğini de tartışacaklar. Derneğin Başkanı Yard. Doç. Dr. Meral Madenoğlu Kıvanç. Besey Ören muhasip üye, Özlem Alkaya ise kongre sekreteri. Kongre öncesi üçüyle konuşuyoruz. Alkaya merkezi İstanbul’da olan Her türlü derneğe, Anadolu’dan da çok başvuru olduğunu aksaklıktan onlar söylüyor. Çünkü onların sorumlu tutuluyor. sorunları daha fazla ve Onlarsa başta yorucu. “İstanbul’daki çalışanlara göre çok eski statüleri pek çok teknolojik aletlerle sorunla başa çalışıyorlar, bazen malzeme çıkmaya bulamıyorlar” diyor Alkaya “Ayrıca eğitim ihtiyaçları da çalışıyorlar. Hele de karşılanmıyor. Bu kongre yoğun bakım onlarla buluşmak için çok hemşireleri… Şimdi iyi bir fırsat olacak”. Peki, en öncelikli sorun sorunlarını hangisi? Besey Ören, tartışacak ve statülerinin ve haklarının taleplerini 1954 tarihli yasayla belirlendiğini anımsatıyor, sıralayacaklar... üstelik eğitimde bir hayli yol Yani, artık alınmışken. “Hekimin susmayacak ve yetkisi var tedaviyi planlıyor ve uyguluyor ama susturmayacaklar! hemşirenin yetkisi olmadığı halde bazı uygulamaları yapmak zorunda kaldığı için sorun oluyor” diyor. 1990’lı yılların başında bir yasa hazırlanmış, Meclis Sağlık Komisyonu’ndan da geçmiş, ama hâlâ çıkmamış. Ören ve diğer yoğun bakım hemşirelerinin beklentisi Meclis’in yasayı bir an önce onaylaması. Özlem Alkaya yetkileri olmamasına rağmen zan altında kalmalarına vurgu yapıyor. Hekimin ‘order’a (yatan hasta tedavisinintakibinin düzenlendiği tabela) bize sözlü olarak yap dediği ilacı yazıyoruz, hastaya da uyguluyoruz” diyor, “Sözlü order alındı kaydı tutuyoruz ama, sorun çıktığı zaman hekim ‘ben bunu söylemedim’ diyebiliyor”. Ören yoğun bakım hemşireliğinin bir “ceza” gibi kullanıldığına değiniyor, oysa uzmanlık dalı olduğunu, özel eğitim alınması gerektiğini anlatıyor. (www.ybhd.org.tr) Bir sorun da yardımcı sağlık personeli olarak görülmeleri… Erkekler de var çalışan, onların da isimleri yok, yani hemşire sayılmıyorlar. Alkaya, yalnızca ambulans ve acil bölümlerde çalıştırılmak üzere mezun olan acil tıp teknisyenlerinin de yoğun bakım dahil her bölümde çalıştırıldığını, ama onların da hemşire olarak görülmediğini anlatıyor. Meral Madenoğlu Kıvanç ise eski yasada hemşireliğin kadın mesleği olarak görüldüğünü hatırlatıyor, “Bizim okullarımızdan erkekler de hemşire olarak mezun oldular, ama kadro alamadılar. Oysa yoğun bakımda ameliyathanelerde güç, güvenlik, açısından erkek hemşirelere de ihtiyaç duyuluyor” diyor. Besey Ören sağlık memuru yetiştiren okulda hemşirelik müfredatının uygulandığını, ama mezunlara hemşire statüsünün tanınmadığını söylüyor. Hırs mı, aşk mı? Aylin Kotil ahar doğada olduğu gibi insanın içinde de birçok duygunun yeşermesine ve yeniden doğmasına neden oluyor. Doğanın uyanışı ile birlikte içimizdeki duygular kıpırdamaya başlıyor ve sebepsiz mutluluklar yaşıyoruz. Aşk ve sevgi belki de insanın içinde barındırdığı en güzel duygu. Onu insan yapan, onu şefkatli kılan, ona hoşgörüyü ve en önemlisi de sabrı öğreten en güzel duygu. Ancak günümüzde bir insanın omzuna baş koymaktan çok daha önemli duyguların olduğu düşüncesi yaygın artık toplumumuzda. Geçenlerde ünlü bir işadamının gazeteye verdiği röportajı okudum. Çalışıyorken orgazm oluyorum demiş! İçimden ona acımadım desem yalan olur. Eşi bu satırları okuduğunda ne düşünmüştür, diye aklımdan geçirmeyi bıraktım bir kenara. Bana göre kendi durumu endişe vericiydi. Çalışmak, hayatının tek hedefi olmuştu. Kendine ve çocuklarına yetecek kadar parası olduğu halde hâlâ günde 16 saat çalışıyor ve tek hobisinin bu olduğunu anlatıyordu mutlulukla! Sevdiği ile bir su kenarında çay içmekten ya da onun hayatında olmasındaki mutluluktan ise hiç bahsetmiyordu. Maddi kazançlar ve hırslar artık hayatımıza hâkim olmuş durumda. Bu durumda birçok değerimizi SüleymanNazmiye Demirel. yitirdiğimiz gibi bizi insan yapan güzellikleri de ıskalayabiliyoruz. Para kazanmaya kodlanmış robotlar gibi, para kazanmanın ve itibar kazanmanın derdine düşüyoruz. Yeni dünya düzeninde güç, her türlü insani olgunun üzerinde yerini alarak bizi kendine esir etmekte. Sonra bir başka yazı okuyorum gazetelerden. Süleyman Demirel, eşi rahatsız olduğu için gece davetlerini geri çeviriyormuş. Sadece gündüz davetlerine katılıp gece eşiyle birlikte oluyormuş. Düşünün bir, onun kadar hırslı bir politikacı (hırslı çünkü sayısız gidip gelmeleri yapamazdı hırsı olmasaydı), üstelik bunca yıldan sonra, vakti gelmiş olsa bile kenarda kalmışlığın psikolojisi ile bile akşamları hasta olan eşini yalnız bırakmıyor. Olması gereken bu diyebilirsiniz. Ama sorarım size günümüzde bunu kaç kişi yapardı? Hasta olmasına gerek yok, kaçımız gece uyuyan eşimizin üstü açılmışsa onu örtecek kadar ona şefkat duyuyoruz? Ya da duyuluyoruz? Birbirimiz için ne kadar endişelenip, birbirimizi mutlu etmek için ne kadar çaba sarf ediyoruz? Ya da günlük rutin içersinde ne kadar aklımıza geliyorlar? Şüphesiz ki hayat bir denge, değerler ve hırslar arasında gidip gelen. Bu dengeyi kuranlar ise her geçen gün azalmakta... Sonuçta hayatımızı noktalarken kaç para kazandığımızdan çok kaç paralık yaşadığımız yanımızda kâr kalmakta. İyi pazarlar. aylin@kotilsarigul.com Daha önce da yazdığım gibi, çeviri alanındaki emeklerimi, şairliğimin, yazarlığımın dışında saymadım hiç. Yıllar içinde çevirdiğim yazarları, şairleri yeniden okurken, onları yazan aynı zamanda benmişim gibi duyumsuyorum… Ve bence bu bir aldanış ya da avuntu değil, hiç değil. Bir yazar ya da şairi, ana dilimde konuşturuyorsam, seslerimiz birbirine karışıyor, ikimiz aynı anda konuşuyoruz demektir… ç.n.’nun, bu çok güzel bir kâğıda özenle basılmış derginin sayfaları şiir çevirileriyle açılıyor. Almanca, Rusça, İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Fince, Farsça, Yunanca, Arapça ve İspanyolcadan çevrilmiş şiirler, şiirler… Ülkemizde şiir çevirisinin özellikle son yıllarda (tıpkı şiirin kendisi gibi) fazlaca kolaya alındığı konusunda kaygılıyım… Yeni çeviri dergimizdeki şiir çevirileri, hem seçilen şairler, hem çevirmenler bakımından, hem de derginin yayın yönetmeninin, şiir çevirisine (babası, değerli şair dostum Erdoğan Alkan gibi) çok emek vermiş Tozan Alkan oluşuyla, bu kaygımı giderici nitelikte… Şiir severlere, birçoğu asıllarıyla karşılıklı olarak basılmış bu çevirileri tek tek, tadını çıkararak okumalarını hararetle salık veririm… Şiir çevirilerini, tanınmış şiir çevirmenlerimizin kendi çevirmenlik deneyimlerine ilişkin yazıları, dünya edebiyatından öykü ve mektup çevirileri, bizden ve başka ülkelerden şair ve yazarların yine ağırlıkla çeviri konusunda denemeleri ve Tozan Alkan’ın bizim şairlerimizden İngilizceye çevirileri izliyor. ç.n.’nun (yoksa ç.n’nin mi demeliyim?), gönül ferahlığıyla, dopdolu, dört dörtlük bir edebiyat dergisi olduğunu söyleyebilirim… (Yazışma adresi: tozanalkan@yahoo.com) Yazıyı, Nelly Sachs’tan (Oruç Aruoba’nın dilimize çevirdiği) dizelerle bitirelim: “Bir kuş uçmaya girişince Başlar özlem saatı bütün tozun Ölümün terk ettiği (…..) Sevdiğim, özlemi senin tozunun Esiyor hışırdayarak yüreğimde” ataolb@cumhuriyet.com.tr B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle