22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 5 29/3/07 15:33 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 1 NİSAN 2007 / SAYI 1097 5 Begüm Naz Bayırbaş, Ogeday Celep, Feridun Arda Kara, Ceren Sevinç, Sedat Aybars Nazlıca… Mayıs ayında yapılacak Uluslararası Felsefe Olimpiyatları’nda Türkiye’yi onlar temsil edecekler… Aralarından geleceğin felsefecisi çıkar mı, bilmiyoruz, ama felsefe bugün için onların insanları anlama, hoşgörü geliştirme yolları. Politika mı? Elbette o konuda da, özellikle de politikacılar F. ARDA KARA * İnsan hiçbir zaman sorunsuz olmayacak, dolayısıyla toplum da. Görece acı çekenler, görece mutlu olanlar hep olacak. Bireyin her zaman o an için en büyük sorunu, yaşadığı mutsuzluktur. Çok rahat yaşayan bir bireyin ufak bir sorunu onu üzebilir. Çok zor koşullarda yaşayan bireyin elde ettiği küçük bir şey, daha rahat yaşayan öbür bireyin, çok büyük şeylerle edinebileceği mutluluğun aynısını yaşamasına yol açar. Dolayısıyla kontrastlar her zaman olur, zaten bu da diyalektik doğadır. İnsanın kendini yönlendirmesi bile zorken genele yapılan çağrılar anlamsız kalabilir. Bu noktada “hangi adalet”, “kime göre adalet” sorusu karşımıza çıkıyor. Savaşları ele aldığımızda da herkesin kendince haklı olduğuna inandığını görebiliyoruz. * Özel Amerikan Robert Lisesi Fotoğraflar: Hıdır Durman hakkında söyleyecekleri var… İlk soru “Hayatın anlamı nedir?” BEGÜM NAZ BAYIRBAŞ * Felsefenin politik alana müdahalesi var. Komünizmde olduğu gibi. Tarihte nazizm gibi yanlış yorumlanmış felsefi öğretilerle yola çıkılan olumsuz örnekler de var, fakat sağlam temeller üzerine doğru yorumlanmış felsefi öğretilerin politikacılara ve dolayısıyla da topluma çok yararlı olacağına inanıyorum. Geçen sene “Ütopyalar”ı okurken keşke Türkiye filozoflar tarafından yönetilseydi demiştim. * VKV Özel Koç Lisesi S. AYBARS NAZLICA * Ekonomik eşitlik olmadığı için, düşünsel eşitlik de yok. Kadın erkek eşitliği de yok. “Haydi Kızlar Okula” diye bir kampanya var. Bir eşitsizlik var ki, “Haydi Erkekler Okula” denilmesine gerek kalmıyor. Güneydoğu’da insanlar aç. İstanbul’da da entelektüel kesimin yanı sıra, hem yoksul hem eğitimsiz ve zengin, ama eğitimsiz bir kesim var. Yani eşitlikten bahsedemeyiz. * Kabataş Erkek Lisesi CEREN SEVİNÇ * Günümüzü en net gören filozof bence Marks. Çünkü görüşleri hâlâ geçerli ve adım adım ilerliyor. Örneğin kapitalizmin sonuçları... Özel Mef Lisesi OGEDAY CELEP * Politika felsefesinin normatif bir özelliği var. Doğru olanı söylüyor ve ütopyalarla uğraşmak zorunda kalıyor. Türkiye’de siyasi ortamda toplumsal olarak hoşgörü eksikliğimiz var. Farklılıklar kabul edilmeli, eşitsizlikler ortadan kaldırılmalı. Çok fazla manifesto yazılabilen, alt kültürler ve grupların sesini duyurabilmesinin olası olduğu bir çağdayız, ancak bu sesleri değerlendiren, dikkate alan yok. Bireysel felsefeler, kolayca bazı yerlere çekilebiliyor. Bireyin, kendisine, topluma ve sisteme verdiği savaş, para kazanmak için çırpınması… Asıl ilgimi çeken savaş bu. İnsanlar sürekli, tez ve antitezler arasında savaş veriyor, önemli olansa bu savaştan bir gelişim çıkarmak. Özel Saint Joseph Fransız Lisesi Esra Açıkgöz / Deniz Yavaşoğulları 1. Sayfanın devamı Sizin de Arda gibi bir çıkış sorunuz var mıydı? O. Celep: Çıkış noktam toplum ve ahlakla ilgili sorulardı. S. A. Nazlıca: Benimki tanrıyla ilgiliydi, sonraları “Hayatın anlamı nedir”i sorgulamaya başladım. B. N. Bayırbaş: Yola, toplum ve birey ilişkisi üzerine sorularla çıktım. C. Sevinç: Benim çıkış sorum da, “Hayatın anlamı nedir”. Felsefe olimpiyatlarında 398 öğrenci arasından ilk 10’a girdiniz. Neyi daha iyi açıkladınız sizce, artınız neydi? O. Celep: Şansım düşüncelerimi yaşadıklarımdan çıkartmaya özen göstermem, benden farklı olanların hayatlarını da gözlemleyerek düşüncelerimi somutlaştırmam, olabilir. S. A. Nazlıca: Okulda yatılı olduğumdan sürekli insanlarla birlikteyim, bu yüzden insanların nasıl düşündüğünü, yaşadığını gözlemleme şansım oldu, belki neden budur... F. A. Kara: Gözlem yeteneğimin yanında, kolay ikna edilemeyen bir insan olmam da sorgulamamı sağlayan bir etmen. B. N. Bayırbaş: Bir olayı incelerken herkesin gördüğünü değil de arada kalanları görebilmek, satır aralarını okuyabilmek. C. Sevinç: Bunu sadece bir nedene bağlayamam. Okuduğum her kitabın, yaşadığım her olayın etkisi olmuştur ve belki de sınav için verilen zamanı diğerlerinden daha iyi kullanmışımdır. Peki arkadaşlarınız ve aileniz felsefeye ilginizi nasıl karşılıyorlar? O. Celep: Arkadaşlarım felsefeyle ilgili aktivitelere katılmam için beni itekliyorlar, ama ailemdekiler kitap okuduğumu gördüklerinde, “Sen fen öğrencisisin, neden felsefe okuyorsun?” diyorlar. Kendilerine göre endişeleri var, geleceğimi kurtarayım, üniversiteye gideyim, istiyorlar. S. A. Nazlıca: Arkadaşlarım benimle çok dalga geçiyor, bir şey söylediğimde “Gene mi felsefe yapıyorsun” diyorlar, ama bir sorun olduğunda hep bana fikir danışıyorlar. Ailem ise daha çok pragmatik açıdan yaklaşıyor, “Bu bilgiler işine yaramayacak, ÖSS’ye çalış” diyorlar. Yine de felsefeyle uğraşmam, çok okumam, onların da hoşuna gidiyor. F. A. Kara: Öğretmenlerim de arkadaşlarım da beni felsefeyle ilgili etkinliklere yönlendirdiler. Böylece, derslerde edebi inceleme yaparken çok derine inip konuyu saptırmamın da önünü kesiyorlar! B. N. Bayırbaş: Annem kitap okurken ya da bir şey yazarken görünce “Bugün çok az ders çalıştın” diyor. Gerçi, olimpiyatın da etkisiyle daha hoşgörülü oldular. Arkadaş çevrem açı sından çok şanslıyım, ama onlardan laf gelmese de bazen ben kendimden rahatsız oluyorum. “Çok mu felsefe yapıyorum, derine inerken karşımdakini çok mu yoruyorum” diye düşünüyorum. C. Sevinç: Ailem ve arkadaşlarım başka ilde olduğundan tepkilerini pek öğrenemiyorum. Sınıf arkadaşlarımla da bu konularda konuşmuyorum, konuşabileceğim birileri olduğunu da düşünmüyorum. Gelecekte felsefe hayatınızda nerede duracak? O. Celep: Yurtdışında biyoloji ve tıp eğitimi almak için başvurularda bulundum. Felsefi ilgimden de bahsettim. Bilimfelsefe ya da biyolojifelsefe arasında sentez yapabilirim. S. A. Nazlıca: Fikrim değişmezse, seneye tıp ya da psikiyatri okuyacağım. Her ikisinde de felsefenin yardımı olacaktır. F. A. Kara: Kabul edildiğim Stanford Üniversitesi’nde bilgisayar eğitimi alacağım. Felsefe bu alanda işime yarar mı bilmiyorum, ama çok da umurumda değil. Felsefenin yaşama vereceklerimde değil, yaşamdan alacaklarımda yararı olacağını düşünüyorum. B. N. Bayırbaş: Ben hukuk okuyacağım, ama felsefe hep hayatımda olacak. C. Sevinç: İlla onla ilgili bir iş yapmak zorunda değilim. Felsefeyle ilgilenmeye devam etmem için, belli kalıplardan uzakla şarak düşünmemi sağlamış olması bile yeterli. Felsefe kendime çizdiğim yolda, bana yardımcı oluyor. Felsefe bugün hayatınızı nasıl etkiliyor, yönlendiriyor? O. Celep: Felsefe insanları anlamamı ve onlara bir şeyler vermemi sağlıyor. Yaşıtlarımın arasından çıkmama, hayat deneyimleri benden ileride olan insanların algısına çıkabilmeme yardımcı oldu. Aynı zamanda hoşgörüyü, farklı düşüncelere katlanabilmeyi öğretti. S. A. Nazlıca: Belli kalıpları kırmayı, bize öğretilen dogmaları kabul etmemeyi, yorumlama ve sentez becerisi kazandırdı. Tabii ki hoşgörü ve insanın kendisiyle düşüncesini ayırt etmeyi de öğretti. F. A. Kara: Bunlara ek olarak bana bir de hayattan tatmin olma ve huzura erişme olanağı verdi. Hepimiz, hayatı doğru yaşama konusunda biraz mükemmeliyetçiyizdir. İşte felsefe bir anlamda hayatın da kullanım kılavuzu. Bunlar somut değil ancak, en azından bir şeyleri kaçırmadığınızı anlıyorsunuz. “Yuvarlanıp gidiyorum” demenin yanında bir de “Şöyle durabilirim” demek var. Felsefe, bizim yuvarlanıp gitmeme şansımız. B. N. Bayırbaş: Felsefe öğrenenler, “Bu oluyor, ama bu da olabilirmiş” diyorlar. Bu da hümanist bakış açısı kazandırıyor. İnsanların içlerinde ya da toplumla yaşadıkları çatışmalar felsefeyle kazandıkları hoşgörü sayesinde son buluyor. Bu sorgulamayla kendini gerçekleştirmeye daha da yakınlaşan birey, topluma da daha yararlı oluyor. Kendinizi yakın hissettiğiniz bir filozof ya da felsefi öğreti var mı? O. Celep: Ne kadar filozof olarak sayamasak da Jaen Genet’i kendime yakın hissediyorum. Eserleriyle, deneyimiyle hayatın felsefesini çıkarmaya çalışmış. Öğreti olarak mistisizme ilgi duyuyorum. En çok Budizmle ilgiliyim. Rahatlatıcı ve insanı anlamak, affedebilmek açısından da önemli bir felsefe. S. A. Nazlıca: Nietzsche ve Marks. Bir de çok analitik düşünse de Ludwig Wittgenstein’ı seviyorum. F. A. Kara: İlle de sempati duymak gerekmiyor, her felsefi öğretiden bir şey alma taraftarıyım. B. N. Bayırbaş: Varoluşçuluğun sorumluluk ve özgürlük anlayışı, yani insanı kendi özgürlüğünden dolayı, savaştan sorumlu tutması ve hayatı ne kadar ciddiye almamız gerektiğini sorgulaması beni etkiliyor ve düşündürüyor. C. Sevinç: Birebir doğrudur, dediğim bir filozof yok. Felsefe de mutlak doğru olmadığı için, sorular peşinde dolanır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle