Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 10 29/3/07 15:37 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 SOFRA 1 NİSAN 2007 / SAYI 1097 Aylin Öney Tan Bir kitap hikâyesi ster istemez önce sayfa sayısına baktım. Tam 2056 sayfaydı. Eski püskü kitabın cildi dağılacak gibi duruyordu. İlk otuz küsur sayfa zaten çoktan yok olmuştu. Özgün cildin üzerine ikinci bir cilt yapılmıştı.Yazar ve kitap adı, basım yılı, yayınevi bilgileri kaybolan sayfalar ile yitip gitmişti. Sayfa üstlerinde “Household Management/Ev İdaresi” yazısı bulunuyordu. İngiliz asilzade evlerini çekip çeviren kâhyalar için hazırlanmış gibiydi. İçinde her türlü mutfak ve ev idaresi bilgisi yanı sıra dört bine yakın tarif yer alıyordu. Bu eski kitap geçen sene bana, onu değerlendirebileceğimi düşünen son sahibi tarafından verilmişti. Zaman zaman kitabın sayfalarını çevirdiysem de hiçbir zaman hakkını verebilecek kadar ilgilenemedim. Günün birinde İngiliz mutfağı ve tarihi konusunda bir yazı yazmak gerekti ve koca kitap kütüphaneden çalışma masasına indi. Bir süre sonra yazılması gereken yazı unutulmuş, kitap içinde bir hafiyelik macerası başlamıştı. Artık kitabın gelmişini geçmişini öğrenmeden duramayacaktım. Kitabın tarzından 18. yüzyılda basıldığı tahmin edilebiliyordu. Arka sayfalarda yer alan reklamlar basım tarihi açısından bir ipucu verebilirdi. En azından reklamı yapılan ürünlerin ilk üretim tarihlerinin izi sürülebilirdi. Dikkatli bir taramayla aradığım ipucunu bulmuştum. Bir çamaşırhane binasının fotoğrafının altında 1902 yılında restorasyon geçirdiği notu düşülmüş İ Yumurta Salatası (Egg Salad) Kitapta bazı bölümler adeta hiç kullanılmamış, az yerde ise mutfak lekeleri var. Sadece üç tarifin yanına işaret konulmuş, bir sayfa ise Fransızca bir gazete parçasıyla işaretlenmiş. İşaretli olanlar içinde en kolayı olan bu tarif Nevruz, Paskalya, Pesah gibi bol yumurtalı bahar bayramları için en uygun olanı. 6 katı haşlanmış yumurta, 1 yemek kaşığı kapari, 1,5 dolu yemek kaşığı incecik kıyılmış maydanoz, 2 dolu tü. İngilizlerin her onarımı kayıt alma geleneği sayesinde basım tarihi konusunda somut ilk kanıtımı bulmuştum. Ancak ne yazık ki başka bilgi çıkmıyordu. Umutsuzca sayfaları karıştırırken sıkıcı bulduğum için sürekli atladığım bir bölüm dikkatimi çekti. Kitabın sonundaki “Legal Memoranda” bölümünde ödenecek vergiler, yasal yükümlülükler anlatılıyordu. İnatçı bir okumayla, 1906 yılı sonunda ödenmesi gerekli bir vergi için gelecek zaman kipi kullanıldığını fark ettim. Artık elimdeki kitabın19021906 tarihleri arasında basıldığına emin olabilirdim. İçimden bir ses kitabın 1861 yılında Isabella Beeton tarafından yazılan meşhur kitap olabiFüreya ve Nezihe Araz Konya Mevlana Türbesi Müzesi’nin avlusunda. En sağda annesi Hakkiye Hanım. (Fotoğraf: Ara Güler) leceğini söylüyordu, ama tarihler çakışmıyordu, sayfa sayısı da tutmuyordu. Bunun üzericuğunu doğurduktan hemen sonra vefat etmiş talihsiz bir kanım’ın çeyizindendi. Bütün bunlar beni hayal meyal hatırladıne Bayan Beeton’un acıklı hikâyesine daldım. Basıldığı andan itidındı. Çocuklarından ikisini bebekken kaybetmiş olan Isabella’nın ğım bir çocukluk anısına götürdü. Alanya’da annem, babam ve baren İngiliz ev kadınlarının, kâhyaların ve hizmetlilerin değişkalan iki oğlu kendilerini himaye eden komşu kadını anneleri büyük teyzem Tante Inge ile bir moteldeydik. Çiçekler içindemez kılavuzu olan, zamanla milyonlarca kadının rehberi haline zannederek büyüyeceklerdi. Yazdığı “Mrs. Beeton’s Household ki bahçeye açılan odalardan birinde gümüş saçlı bir kadın kalıgelen kitabın yazarı Mrs. Beeton sanıldığının aksine çocuklar, Management” kitabı, Kraliçe Viktorya dönemi İngiliz kadınının yordu. Müthiş zarif ve etkileyici olan güzel gözlü kadına haytorunlar yetiştirmiş, görmüş geçirmiş bir nine değildi. Kısacık simgesi haline gelmiş, her kızın çeyizine girmiş, ne yazık ki kenran olmuş, bızdık boyuma bakmadan gidip kendisiyle arkadaş hayatına çok şey sığdırmayı başarmış, 28 yaşında dördüncü çodisi kitabın 2. baskısını bile görememişti. Basımevi sahibi kocaolmak istediğimi söylemiştim. Sonra annemlerle dost olmuş, bir sı genç karısının ölümünden sonra dağılmış, dara düşünce kitasüre görüşmüşlerdi. Gümüş saçlı “arkadaş”ın kızının yaptığı sebın yayın haklarını satmıştı. Artık sıra sonraki baskıların izini sürramik kuşlar kısa sürede evi kaplamıştı. Seramikler Füreya Koyemek kaşığı krema, 1 dolu yemek kaşığı mayonez, bir meye gelmişti. Kitap her baskıda türlü değişikliklere uğramış, ral’ındı. Gümüş saçlı, bana şeker veren “arkadaş”ım ise Hakiki dilim kızarmış ekmek ve birkaç marul yaprağı. böylece eklentilerle benim elimdeki 2056 sayfalık hale gelmişkiye Hanım’ın ta kendisiydi. Yumurtaları enine kalınca dilimleyin. Marul yapraklarını ti. İngiltere’deki sahafların web sitelerinde yapılan sıkı bir araDeğerli Ayda Arel’e beni bu serüvenin son halkası olarak seçyıkayıp süzün. Kremayı iyice çatalla çırpın ve bir tutam madan sonra elimdeki kitabın Bayan Beeton’un meşhur kitabıtiği için minnettarım. Hakkiye Koral’ın çeyiz kitabı basımından maydanozla birlikte mayoneze karıştırın. Servis tabağının nın 1906 baskısı olduğu kesinleşmişti. tam yüzyıl sonra bana nasip oldu. Umarım bu hikâyeli kitaptan dibine ekmek dilimlerini yerleştirin. Üzerini ince kıyılmış Kitabın bana nasıl geldiği ise ayrı bir hikâyeydi. Son sahibi dedaha nice yazılar çıkar, tarifleri Büyükada’da ilk kullanıldığı Şamarul ile kaplayın. Mayonezli karışımın yarısını üzerine ğerli sanat tarihçimiz Ayda Arel kütüphanesini seyreltmeye kakir Paşa Köşkü’nün yakınındaki evimizde kalabalık sofralarda yayın. Yumurta dilimlerini yerleştirin. Tuz ve biber ekin. rar verdiğinde kendisine eski komşuları Füreya Koral tarafınpaylaşılır. Belki de kızım Ulya, ileride kitabın hikâyesini anlatırKalan mayonez ve yumurta dilimleri ile işlemi tekrarlayın. dan verilen kitabı bana ayırmıştı. Seramik sanatçımız Füreya Koken, sofrasını anneannesinin evindeki seramik kuşlarla süsler, Kalan maydanoz ve kaparilerle süsleyin. ral ise kitabı annesi Hakkiye Hanım’dan devralmıştı. Kitap, Şabu kitaptan yemeklerle donatır. kir Paşa’nın kızı, Orgeneral Emin Koral’ın zevcesi Hakkiye Haaylinoneytan@yahoo.com ALIŞVERİŞ Boyner’de bahar Bu sezon Boyner’de ne yok ki... Büzgülü karpuz kollu büyük tunikler, dar kesim altlar, geometrik desenli elbiseler, ultra mini şortlar, kısa kollu yuvarlak dantel yakalı ürünler, şifon elbise, tunik ve etekler, parmak arası sandallar, platformlu sandaletler, çeşit çeşit babetler, marine temalı tişörtler, bakır aksesuvarlar... Boyner her şeyiyle bu sezonun modasını müşterilere sunuyor. Kom’dan erkeklere büyük rahatlık Kom iç giyim erkek koleksiyonu için bu sene ilk defa yumuşak belli boxerlar üretti. Klasik modallycrakoton kumaştan üretilen çamaşırlar ter çekiyor, yumuşak belli olmasından dolayı da rahat kullanılıyor. Roberto Bravo yine sıra dışı Roberto Bravo, İstanbul Uluslararası Takı ve Mücevher Fuarı’nda, “Diamond Koleksiyonu”nu tanıttı. Brezilyalı tasarımcılar tarafından hazırlanan koleksiyonda vahşi hayvan formlarındaki küpeler, yüzükler ve kolyeler var. Sanayi mektepleri Evvelki gün şehrimize geldiğini yazdığımız Belçikalı maarif mütehassısı mösyö Omer Buyse, dünden itibaren şehrimizdeki mektepleri ziyarete başlamıştır. Mösyö Buyse dün Galatasaray Lisesi ile sanayi mektebini gezmiş ve dünden itibaren hükümet hesabına Galatasaray Lisesi'nde misafir edilmiştir. Aslında mühendis olan yeni maarif mütehassısı, Belçika sanayi tedrisatında mühim ıslahat vücuda getirmiştir... Mösyö Buyse liselerden bazılarıyla ticaret mektebini ve diğer maarif müesseselerini ziyaret edecek ve bunlarda yapılması lazım gelen ıslahat hakkında Maarif Vekâleti’ne bir rapor verecektir. Aldığımız habere göre mösyö Buyse, Galatasaray Lisesi hakkında memnuniyet beyan etmiştir. Dün kendisiyle görüşen bir muharririmize, memleketimize büyük bir memnuniyetle geldiğini söyleyerek demiştir ki; “İstiklal Harbi’nden sonra Türkiye’nin ilmi, ictimai, ticari ve sınai sahada inkişaf etmek (gelişmek) hususunda atmış olduğu kati adımlar, Belçika'da büyük bir alaka uyandırmıştır. Bu sebeple memleketinize gelmekle üzerime mevdu (emanet edilmiş) olan bir vazifeyi yerine getirdikten başka bu husustaki şahsi arzularımı da tatmin etmiş oluyorum... Türkiye’de ne yapacağımızı size şimdilik söylemek mümkün değildir. Bu hususta ancak Ankara’dan dönüşümden sonra görüşebiliriz. Yalnız size şimdilik Belçika’daki sanayi tedrisatının gayesinden bahsedebilirim. Belçika’da sanayi tedrisatı pek vâsidir (boldur). Bu tedrisattan maksat fenne aşina amele ve işçi yetiştirmektir. Sanayi erbabı ancak bu tarzda yetiştirilmiş ameleye sahip olmak sayesinde muvaffakiyetlerini temin edebilir. Amelenin sanayinin son terakkiyatını (ilerlemelerini) takip edebilmeleri de ancak bu suretle mümkündür. Memleketimiz bir sanayi memleketidir. Fakat mevadı ibtidaiyyenin (hammaddenin) hemen cümlesi hariçten getirtilmektedir. Halbuki Türkiye aynı vaziyette değildir. Memleketinizin sanayi serveti pek vâsidir. Türk gençleri bu menbadan (kaynaktan) istifade edebilecek bir kabiliyette bulunmalıdırlar. İşte sanayi tedrisatının esası budur. Yalnız iyi tahsil görmüş mütehassıs mühendislere sahip olmak yetmez. Aynı zamanda fenne âşina ameleye de sahip olmak lazımdır. Sanayi her şeyden evvel buna muhtaçtır.” 10 Nisan 1927 Pazar Sarafin’e iki uluslararası madalya Doluca’nın Sarafin projesi kapsamında üretilen Sarafin Merlot ve Sarafin Chardonnay, Fransa’da gerçekleştirilen, dünyanın en prestijli şarap yarışmalarından olan Vinalies Internationales 2007'de iki madalya kazandı. Böylelikle Sarafin Chardonnay, 14. madalyasına kavuştu. Sarafin Merlot ise 3. madalyasını aldı. Niş lezzetler ve Doluca’nın uyumu 15 Mart14 Nisan 2007 tarihleri arasında yemek, şarap ve müzik, Niş Restaurant’ta bir araya geliyor. Bu etkinlikte yemek mönüleriyle en uyumlu şekilde eşleştirilen Doluca DLC, Sarafin ve Karma serisi şaraplarının keyfi de yaşanabilecek. Küresel serinlik! Hatemoğlu, spor giyim markası html’de 2007 İlkbaharYaz Sezonu’nu açtı. Rengârenk tişörtler, vücudu saran bodyler, keten ve mevsime özgü pamuklu gömlekler, jean ve kanvas pantolon serisi ile yazlık montlar, html’nin alternatifleri arasında. Rahatlığa önem verenler, çok sıcak geçeceği söylenen 2007 yazında, html serinliğini yaşayacaklar!