22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 1 1/2/07 14:07 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1089 / 4 ŞUBAT 2007 Ömer Uluç, Lucy, yaratıkları ve hayatı “DönemlerDönüşümler”, Ömer Uluç’un 37 yıldır yaptığı eserlerden bir seçki. Uluç’un “Ben Kimim” sorusuna yanıtını da gösteriyor. Bir şeylere yetişme telaşını ve zamanla olan derdini de. “Başarısızlık ve başarı önemli değil, mesele devam etmekte” diyor. Esra Açıkgöz Sayfa 2 Kırmızı Kuş Doğuda Kocaeli, batıda Tekirdağ, kuzey ve güneyde denizle sonlanıyor İstanbul. Ancak kimilerine göre, bu sınırlar içinde yaşamak İstanbullu olmaya yetmiyor. Başbakan Erdoğan, kentte yaşamayı “hak” etmeyenler geri yollansın, “vize uygulansın” istiyor. Gidecekler belli, göçle gelenler, yoksullar. Oysa İstanbulluluk herhangi bir semte sıkıştırılamayacak kadar geniş ve değişken. İstanbul da... Fotoğraf: Hıdır Durman İstanbul seyirden ibaret... Esra Açıkgöz / Ali Deniz Uslu / Deniz Yavaşoğulları İ stanbul, 280 01’ ve 290 55’ doğu boylamlarıyla 410 33’ ve 400 28’ kuzey enlemleri arasındaki, toplam 5.512 km2’lik alanı ile Türkiye topraklarının yüzde 9.7’sini kapsıyor. Türkiye gündeminin ise neredeyse hepsini. İstanbul kimi için Boğaz’ı izlemek, kimi için vapur keyfi yapmak, Eminönü’nde balıkekmek yemek, kimi için Taksim’deki renklilik, kimi için Kadıköy’deki hareketlilik, kimi için yoksulluk, kimi için zenginlik, kimi için şans, kimi için itilmek demek... Hakkında en çok kitap yazılan, en çok göç alan kent. Araştırmalar gösteriyor ki, en çok, Sıvas, Kastamonu, Giresun, Ordu, Trabzon, Samsun, Tokat, Malatya, Sinop, Erzurumluların gözü var İstanbul’da. Geliş sebepleri arasında, ekonomik nedenler kadar, merkezde olma duygusu, İstanbul hülyası da etkili. Kimi çok seviyor, kimi kabullenemiyor, kendini misafir, hatta yabancı hissediyor, kimi onun için yaşam tarzını değiştiriyor... İstanbullu olmak ne demek, peki? İşte kafaları, dolayısıyla yanıtları karıştıran, onlarca yıllık, ama eskimeyen soru. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eski bir öneriyi tazelemesi, “vize uygulansın” teklifi, bu soruyu yeniden gündeme taşıdı. Başbakan’ın bahanesi, İstanbul’un nüfus yoğunluğu. Bu yoğunluğun nedeni, göçle gelip kendine “varoş”larda yer bulanlar. Oysa, kent de, İstanbulluluk kimliği de çok hızlı değişiyor. Bu değişimin ardından kalanlar ise sorular... Kim İstanbullu? İstanbul’un sahiplerini kim, neye göre belirleyecek? İstanbullu bilincine sahip olmak, İstanbul'u anlamak ve kullanmak için yeterli mi? Yanıtlar, nerede durduğunuza ve nereden geldiğinize göre değişiyor. Hatta dinlenilen şarkıların, yemek yenilen mekânların bile etkisi var. İstanbul büyük bir metropol, çok kültürlü, dinli ve dilli. Yani ne Nişantaşı'nda ya da Etiler'de yaşamak İstanbullu olmak için yetiyor, ne de denizi görmemek İstanbullu olunmadığını gösteriyor. Aslında genel kanı, İstanbullu olmak için İstanbul’da yaşamanın yettiği ve tek bir İstanbullu kimliğinden söz edilemeyeceği… İstanbul’u çekici yapan da bu, ancak bu çok renklilik giderek yok oluyor. Azınlık nüfusu yanlış politikalarla eksilen İstanbul şimdi tek tipleşiyor, “kendi” gibi olmayanı dışlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “İstanbullu Olma Bilinci” araştırması, İstanbul’da yaşayanların kenti nasıl gördükleri hakkında ipucu veriyor. İstanbul’un 27 metropol ilçesinde görüşülen 2 bin 300 kişiden yalnızca yüzde 33.9’u “Nerelisin” sorusuna İstanbulluyum yanıtını veriyor, kendini İstanbullu hissedenlerin oranı ise yüzde 44. Görüşülenlerin yüzde 26’sı kendisini İstanbul’da kiracı, yüzde 17.3’ü misafir, yüzde 7.7’si ise yabancı olarak görse de, yüzde 48’i İstanbul’u “Kimsenin vazgeçemeyeceği bir şehir” olarak tanımlıyor. İstanbul yüzde 70'inin hayat tarzını değiştirmiş, yüzde 53’ü ise memleketine gittiğinde İstanbul’u özlüyor. Geri dönmek isteyenlerin oranı ise üçte bir. Onların memnuniyetsizliklerinin nedenleri belli: Ekonomik, sosyal ve kültürel olarak şehirle bütünleşememek. Oysa İstanbullu olmanın ilk yolu, İstanbul’u sahiplenmekten geçiyor. Bunun için de kentin olanaklarından eşit yararlanabilmek gerekiyor. Kısacası İstanbul, parası olan için cennet, olmayan için cehennem... Devamı 67. sayfalarda Kötü çocukların meseleleri... Albemuth, Düzensiz, Çamur, Gölge Fanzin... Şiirde, edebiyatta hatta çizgi romanda sistemin dışında yayın yapıyorlar. Hepsinin bir itirazı, bu itirazı paylaştıkları okurları var. Onlara fotokopi makinesi kadar yakınlar. Candeğer Muradoğlu Sayfa 5 Suçlu bulundu: İnternet kafe! Hrant Dink’i 17 yaşında bir genç öldürünce, suçluyu siyasal ve sosyal yapıda aramaktan vazgeçildi. Şiddet internet kafelerde öğreniliyordu! Oysa sanal oyunların kahramanları gündelik hayattakinden farklı değil... Mutlu Binark Sayfa 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle