Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EYLÜL 2006 / SAYI 1067 5 Toplumun istekleri... Yrd. Doç. Dr. Mazhar Bağlı Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Uzun yıllardır töre cinayetleriyle ilgili çalışıyorsunuz. Bu konudaki araştırmalar ne kadar bilimsel? Akademik araştırmalar yeterli değil, var olanlar da yöntem ve disiplin açısından sağlıklı bir biçimde ele alınamıyor. Sadece hukuk ekseninde ele alınmasında ısrar edilmesi konunun özünü ıskalamamıza neden oluyor. Bu, tamamen sosyolojik ve antropolojik bir konu. Neden böyle düşünüyorsunuz? Bölge insanları, birey olarak toplumda bir statü edinebilmiş değil. Daha çok bağlı oldukları aile, aşiret veya topluluğun onlara atfettiği veya vermiş olduğu statü ile kişiliklerini var ediyorlar. Birey kendisi için değil, toplum için hayatını anlamlandırıyor, toplumun istekleri için töre cinayeti işliyor. Toplum ise kendisini, uzun süreden beri var eden bu tür geleneklerle her seferinde yeniden kuruyor ve devam ettiriyor. Bu toplumun sahip olduğu modernleşme dışı bir söylem ve modernleşmede kendisini var edecek bir söyleme dönüştürebilmiş değil. Peki bu insanlar için "namussuzluk"un tanımı ne? Namus ile haysiyet aynı anlamda, toplumda bireyler için statü ve roller üreten metafizik bir söylem. Bireyleri ikna edecek bir gerekçe göstermeden bu söylemden vazgeçirmek kolay olmayacak. Sadece hukuk temelli yaklaşımlarla arpa boyu yol alınamayacağı açık. Sizce töre cinayetlerinin önlenmesinin yolu ne? Sadece hukuk temelli yaklaşımlarla arpa boyu yol alınamayacağı açık. British Council’ın projesi konuyu gelenek, eğitim ve hukuk ekseninde ele alıyordu, çok yüklü bir bütçe ile yürütülmesine rağmen, fiyaskoyla sonuçlandı. Çünkü sosyolojiyi kendisine yöntemsel bir alt yapı olarak görmedi. Konu için yürütülen reklam kampanyası da sonuç vermedi, çünkü halkın hangi kitle iletişim araçlarından, nasıl ve ne konuda etkilendiği bilinmiyordu. Önce ezberleri bozmalıyız Kamer Başkanı Nebahat Akkoç: Töre cinayetleriyle ilgili son yıllardaki durum ne? Sanıyorum "Namus adına işlenen cinayetler" demeyi tercih ettiğimiz yargısız infazlardan bahsediyorsunuz. Bir kavram kargaşası yaşıyoruz. Bu cinayetler hep vardı, alışılmıştı, kabul görmüştü, ceza indirimi uygulanıyordu. Cinayetler yine var, ama gizli kalmıyor, kısmen ezberler bozuldu, ancak kalıcı çözüm çalışmaları yapılmadı. Son yıllarda kadın intiharlarındaki artışı nasıl değerlendiriyorsunuz? 2004'te kadın intiharlarından bir kısmının cinayet olduğuna dair bilgiler edinmiş ve bunu duyurmuştuk. Kadınlar intihara zorlanıyor ya da cinayetlere intihar süsü veriliyor. Bütün intiharları böyle değerlendirmek mümkün değil, bu çok dikkatli konuşulması, çalışılması gereken bir mesele. Rasgele ve sürekli vurgulamanın neye mal olduğunu bilmiyoruz. Konunun uzmanlarca araştırılıp konuşulmasından yanayım. Aile meclisinde, kadınların konumu ne? Herkes bir annenin kızının ölümüne nasıl razı olduğunu anlamaya çalışıyor... Aile meclisi her zaman çok geniş olmuyor. Bazen sadece baba ve ağabeyler karar verebiliyor. Annelerin de aynı kurallar çerçevesinde yaşadıklarını ve başka bir yaşam tarzı bilmediklerinin altını çizmek lazım. Doğrudur, anneler bazen kararları onaylamak, bazen de sessiz kalmak zorunda kalıyor, farklı bir davranış beklememiz çok zor. Zaten kızlarının yargılandığı durum nedeniyle suçlanıyorlar. Davranışları ne olursa olsun yas tuttuklarından eminim. Size namus cinayetinden kaçan, kaç kadın başvurdu? 2003'ten beri 115 kadın. İsteklerine göre ya yeni bir yaşam kurmalarına destek olmaya ya da aile ile görüşüp kendi çevrele rinde yaşamalarına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Peki aileleriyle yapılan konuşma, alınan kararı değiştiriyor mu? Bu cinayetlerin tümünü çözme gibi bir gücümüz yok, ama eğer ailelerle görüşmek mümkün olursa yararlı olabiliyor. Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı "Töre ve Namus Cinayetleri Raporu"na göre, töre cinayetleri en çok Marmara ve Ege'de işleniyor. Namus adına işlenen cinayetlerin sadece Doğu’da, hatta sadece Kürt orijinli olduğunu söylemek büyük bir yanlış, önyargı ve ayrımcılık. Bunu "bölgeler arası eşitsizlik" ile açıklamak lazım. Kadına yönelik şiddet dünyanın her tarafında yaşanıyor, ancak kadın ların yargısız infazı geri kalmış bölgelerde daha sık görülüyor. Yani bu cinayetlerden bölgedeki yoksulluğa, eğitimsizliğe, çatışmalı durumun devam etmesine sebep olan herkes sorumlu, başta da politikalar. Neler yapılmalı? Önce işlenen her cinayet nedeniyle kendimizi sorumlu hissetmemiz, acı çekmemiz, utanmamız, ezberlerimizi bozmamız lazım. Nüfus cüzdanları olmadığından, zorla ve küçük yaşta evlendirildiklerinden, büyük çoğunluğu okur yazar olmadıklarından, dilden kaynaklı iletişimsizlik nedeniyle kadın haklarını öğrenemediklerinden bahsetmiş ve bunlarla baş edebilmek için yöntemler önermiştik. İlgili resmi kurumların bunları duyması ve harekete geçmesi gerekirken, bir gelişme olmadı. Akranlarımız ölmesin diye... Damla Kayayerli üşra Batman'da yaşayan genç bir kızdı. Daha on beşindeydi. Bir ay önce ikindi vakti boynuna geçirdiği iple intihar etti. Okulunda başarılı bir öğrenciydi. Notları çok iyiydi, takdir belgesi almıştı. Müziği çok seviyor, gitar kursuna gidiyordu. Kim bilir ne hayalleri vardı? O hayallerini de yanında alıp götürdü. Büşra'yı tanıyanlar ondan çok konuşan, aktif, sevimli ve cıvıl cıvıl bir genç kızdı diye söz ediyorlar. Ama artık onlara anımsamak yetmiyor, akranlarının ölümüne sessiz kalmak istemiyorlar. Bunun için kısıtlı imkanlarıyla, kafa kafaya verip bir proje hazırladılar, "Goncaların Solgun Yüzlerine Bir Umut". 1 Eylül'de yaşama geçen olan proje hakkında Batman Gençlik ve Kültür Evi il asistanı ve proje sorumlusu Zeki Özhan ile konuşuyoruz. Batman Gençlik ve Kültür Evi’nde ne gibi faaliyetler yapılıyor ? Bugüne kadar çevre sağlığı, okuma yazma kursu, aile planlaması, dört bin kitaplı kütüphane için çalıştık. Avrupa Birliği’ne haziran ayında sunduğumuz "Sound of Batman" proje kapsamında enstrüman Server alacağız ve gençlerin faydalanmasını sağlayacağız. Ayrıca İngilizce, ÖSS’ye hazırlık, gitar, bağlama, bilgisayarlı muhasebe ve tiyatro gibi kurslar da sağlıyoruz. "Goncaların Solgun Yüzlerine Bir Umut" projesi nasıl doğdu? "Hayata Artı" projesi kapsamında intihar olaylarını konu alan bir proje bu. Yaptık, çünkü elimizi taşın altına koymamız gerektiğini düşündük. Batman’ın son yıllarda yoğun göç alması, işsizlik, eğitimsizlik, küçük yaşta evlendirme gibi travmatik sonuçları olan sorunlara yol açıyor. Bu durumu giderecek toplumsal dayanışma mekanizmalarının da yeterince kurulamadığı şehirde "Psikolojik Danışma Merkezleri" önemli bir işleve sahip kurumlar olarak öne çıkıyor. Ancak Batman’a göçmüş aileler tarafından bu merkezler yeterince bilinmiyor. Proje, merkezlerden uzmanların da katılımıyla Batman’ın göç sonrası kurulmuş yoksul mahallelerinde Zeki "Psikolojik Danışma Merkezleri"ni B Batman’da son yıllarda artış gösteren kadın intiharlarının önüne geçilemiyor. Kimisi on beşi, kimisi yirmi beşinde, kimisi evli, kimisi bekâr. İntiharı bir çözüm olarak görüyor ya da intihara sürükleniyor… Bu drama seyirci kalmak istemeyen Batmanlı gençler, Batman Gençlik ve Kültür Evi’nde bir araya gelip intiharları önlemeye çalışıyorlar. Projelerinin ismi "Goncaların Solgun Yüzlerine Bir Umut". Batmanlı gençler ne düşünüyor? Server Ulusoy (18/ Üniversiteye hazırlanıyor, Hacettepe ya da Boğaziçi üniversitesinin MütercimTercümanlık bölümünü kazanmak istiyor): "Batman çok hızlı gelişen bir kent ve bu hıza ayak uydurmak gerçekten zor. Gençler koşar adımla ilerlemeye çalışıyorlar, ama buna paralel olarak eğitimin, aile yapısının hatta çoğu zaman insanların düşünce yapısının değişmesi gerekiyor. Bu o kadar hızlı olmuyor, gençler kendilerini çıkmazda buluyorlar ve o ruh halinde tek çözüm intihar olarak görünüyor. Bir arkadaşım okulda ilaç içerek intihara kalkışmıştı. Ben lise son sınıftaydım, o ise daha birinci sınıftaydı. Şimdi çok iyi. Aramızda bir çalışma başlattık. Onu yeni arkadaşlarla tanıştırdık. Biraz gezdik eğlendik. Batman’daki az olan sosyal ortamı kullanıp ona eskiyi unutturduk. Halen psikolojik tedavi görüyor. Gençlik evine gelmesini istiyorum, ama ailesi nasıl bir tepki gösterir bilemediğimiz için şu an bekliyoruz. Zamanı gelince onu da buraya getireceğiz. Emine Dayan (18/ KPSS kursuna katılıyor, üniversitede danışmanlık ve rehberlik okumak istiyor) :"Kızlar düşüncelerini serbestçe ailelerine söyleyemedikleri için karamsar bir yapıya sahip oluyor ve çözümü intihar etmekte buluyorlar. Bu projenin gençlere faydalı olacağını düşünüyorum. Dilşah Özhan ( 20 / Sağlık Meslek Lisesi Hemşirelik Bölümü mezunu): Batman’da kızların sosyal yaşama katılımı son derece kısıtlı. Örneğin bir kafede oturmak büyük cesaret ister. Bunu imkânsız bir şey olarak gören çok arkadaşım var. Kendilerini baskı altında hissediyor, bunalıma girip intihar ediyorlar. Aileleri kurtulanlara hastaneden taburcu olduklarında tekrar baskı kuruyor. Çünkü toplum tarafından dışlanma endişesi duyuyorlar. Hastanede tanık olduğum bir olayda intihara kalkışan bir kızın erkek arkadaşı vardı. Aile bunu öğrenince kıza baskı yapmış, o da tarım ilacı içerek intihara kalkışmıştı. Kurtarıldı, ama taburcu olduktan birkaç gün sonra öldü! Bu projeden umutluyum. Kamu ve yerel yönetimin desteklerinin de verimi artıracak. eposta: damlamiha@hotmail.com tanıtacak faaliyetlerde bulunuyor. Genç kızlar başta olmak üzere halkın bu merkezlerden yararlanmasını sağlamayı amaçlıyor. Peki, kadınları nasıl tespit edeceksiniz ? Mevcut oluşumlar içinde kaydı tutulanları, bunlar arasında da daha önce intihar girişimde bulunanları belirleyeceğiz. Proje kapsamında ne gibi faaliyetler yapılacak? Her ay bir mahallede psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarının katılımıyla bilgilendirme çalışmalarını yapacağız. Broşür, poster, afiş ve materyaller hazırlayarak bunları mahallelere dağıtacağız. Mahalle halkını sinema, tiyatro, müzik şöleni ya da geziler gibi ortak bir sosyal etkinlikte buluşturmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda isterlerse bünyemizde bulunan diğer kurslarımıza da katılmalarını sağlayacağız. Sizce Batman’daki intiharların nedeni ne? Erkek on beş yaşından sonra özgür oluyor, istediği saatte eve gelebiliyor ve evden ayrılabiliyor ama kız öyle değil. Sosyal bir yaşantısı hiç yok ve genellikle görücü usulüyle evlendiriliyor. Duygusal tatmini sağlayacak mekanlara ulaşamadığı için içinde birçok sorun biriktiriyor, travmalar yaşıyor. Bunun sonucunda intihar gerçekleşiyor diye düşünüyorum. Ama en önemlisi ailesini eleştiremediği için intiharı özeleştiri sayarak aileyi intiharla cezalandırmaya çalışıyor. Böylelikle ailelerin acı çekeceğini düşünüyor. Bence intiharların sebebi bu! Dilşah CUMHURİYET 09 CMYK