Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 2006 / SAYI 1055 3 ve 50 m. yüksekliğiyle devasa bir görünüme bürünen Halikarnas Mozolesi, Artemis Tapınağı’yla birlikte Anadolu’nun çıkardığı iki harikadan biri oldu. Yüzlerce yıl Halikarnas’ı bir inci gibi süsleyen ve ihtişamını sürdüren mozole, savaşlar ve afetlerle yıprandı ve zamana yenik düştü. Kalıntıları, Bodrum Kalesi’nde kullanıldı. Tarihe meydan okuyan önemli parçaları ise Osmanlı padişahı Abdülmecit zamanında çalındı ve bir savaş gemisiyle İngiltere’ye götürüldü. Mozolenin bugün British Museum’da sergileniyor. Mozolenin kaçırılmasına yönelik ilk tepki kendisi de sürgün olan Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dan geldi. Balıkçı, İngiliz kraliyet ailesine mektup yazarak mozoleyi geri istedi. Yanıt oldukça sinir bozucuydu: “Onu sizin adınıza biz koruyoruz”. Yıllar sonra başlatılan kampanya, sadece mozoleyi kapsamıyor, Türkiye’den çeşitli yollarla yurtdışına çıkarılarak Avrupa’daki müzelerde sergilenen tarihi eserlerin tümü geri isteniyor. Av. Remzi Kazmaz, geçen yıl Antik Halikarnasos Bodrum belgeseli hazırlayarak bu kampanyanın ilk adımlarından birini attı. Belgesel İngiliz BBC ve Alman ZDF televizyonlarında gösterildi. Bodrum Kaymakamlığı ve belediyesinin ilçeyi açık hava müzesine çevirme kararı aldığını anımsatan Kaymaz, tarihi eserler geri alınabilirse, bölgenin sit alanı ilan edilebileceğini söylüyor. Bunun karşılığı, Bodrum’daki çarpık yapılaşmayı önlemek ve ilçeyi bir turizm cenneti yapmak. Toplanan 110 bin imzaya rağmen harekete geçmeyen hükümeti de eleştiriyor Kazmaz. Bir sonraki adım ise hukuk mücadelesi. Sınır Tanımayan Avukatlar ile birlikte Bodrumlu 30 avukat mozolenin iadesi için İngiltere’deki yerel mahkemelerden karar aldırıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracak. Kaymaz önlerinde bir yolun daha olduğunu söylüyor, o da kendi hazırladıkları dosyayı AİHM’ye göndermek. “Bu eserlerin gerçek sahibi Anadolu ve onun topraklarında hüküm sürmüş medeniyetlerdir. Hırsızlama yoluyla tarihi değerlerimize el koymak suçtur. Bu suç bugün de işleniyor” diyor Kaymaz: “Kararın olumlu veya olumsuz olması önemli değil. Uluslararası kamuoyuyla birlikte eninde sonunda mozolenin ve diğer eserlerin iadesini sağlayacağız.” Halikarnas Mozolesi için 110 bin imza toplandı... Mozoleyi geri istiyoruz! Alper Turgut D ünyanın yedi harikasından biri olan 24 yüzyıllık Halikarnas Mozolesi’nin (Halikarnasos Mausolleum) çalınarak götürüldüğü İngiltere’den Bodrum’a (Halikarnas) dönmesi için 19 ay önce başlatılan kampanya büyüyor. Bodrum Belediyesi, Bodrum Sanatçılar Platformu ve Alternatif Sinema’nın öncülüğünde başlatılan kampanyada şu ana dek 110 bin imza toplandı. Av. Remzi Kazmaz, “Sürgündeki mozolenin vatanına dönmesi için Türkiye dışında Avrupa’nın bazı ülkeleri ve Avustralya’da da imza kampanyası sürüyor. Tanzanya ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülke emperyalist devletlerden eserlerini geri aldı. Hükümet teminat verirse hem mozole hem de yurtdışına kaçırılan diğer eserler iade edilebilir” diyor. Mozole (anıtmezar) kelimesini ortaya çıkaran anıtın öyküsü kendisiyle yaşıt bir aşka dayanıyor. Karya uygarlığının başkenti Bodrum’da, Kral Mausolos ( M.Ö 377354) anıtmezarın (mozole) inşası bitmeden öldü. Ancak çok sevdiği karısı, aynı zamanda kız kardeşi Artemisia sadakatle inşaatı sürdürdü. Ancak Artemisia da mezar tamamlanamadan öldü. İki âşığın birlikte gömüldükleri anıtmezar, devrin en ünlü mimarlarının elbirliğiyle çalıştığı ve sanatçıların heykellerle süslediği göz kamaştırıcı bir esere dönüştü. 60x80 metre boyutu Mozoleden arta kalanlar... EDİTÖR’DEN Çocuklara yalan söylemek zordur. Onlar sesin rengini tanır, cümlenin akışkanlığını, gözün çıplaklığını... En becerikli yalanlar bile, çocuk zihninin süzgecine takılır. Sözcüklerin gücüne de itibar etmez çocuklar, onlar için esas olan davranışlardır. Ancak davranışları sözcüklerini lekelemeyenlere güvenirler. Bütün anne babalar bilir bunu, eğitimciler de... Kendisinden yalan söylenmemesi istenen çocuk, hastalanıp da iğne vurulması gerektiğinde “canın acımayacak” diyen annesinin gözlerine büyük bir düş kırıklığıyla bakar, çünkü hem canı acımıştır hem de annesine duyduğu güvenden bir parça kopup gitmiştir. Eşitliğin bir erdem olduğu öğütlenen bir çocuk, evin babasına ayrılan baş koltuk kendisine yasaklanınca, gerçek erdemin “güç” olduğunu düşünür. Neyi varsa kardeşleri ve arkadaşlarıyla paylaşması beklenen çocuk, eksilen eşyaları için azarlanınca kandırıldığına, aslında almanın onaylandığına inanır... Çocuklar ve gençler için esas duygu “güven”dir. Güven duymak kadar, güven vermenin de önemli olduğunu erken keşfeder çocuk. Bilir ki arkadaş satmak, sırları ifşa etmek, kendisinden daha güçlülerin gözüne girebilmek için “yaramaz”ları ihbar etmek omurganın bükülmesidir. Muhbirlik ise insanın hem kendi vicdanında hem de diğerlerinin gözünde tamir edilmez, kolay kolay yama tutmaz bir kişilik çukuru açılması halidir... Bu yüzden çocuk ya da genç düşüncelerine katılmadığı insanlarla düşünceleriyle “savaşmak” yerine, onları düşünceyi suç sayan iktidarlara ihbar eden yetişkinler karşısında kendisini çaresiz, savunmasız hisseder. Tıpkı, çocukların öldürüldüğü olaylardan sonra Diyarbakır’a giden Boğaziçili ve ODTÜ’lü öğrenciler gibi. Eşitliğin, paylaşımın, özgür düşüncenin, barışın önündeki engellerin kaldırılmasında ittifak halinde olmasını bekledikleri öğretim üyesi tarafından, üstelik kendilerine ait olmayan bir metne dayanarak “vatan haini” ilan edilen, suçlu gösterilen öğrencilerin düş kırıklığını hissedebiliyor musunuz? Yetişkinlerle aralarındaki “güven” köprüsü yıkılan çocuklar yalnızlaşırlar... Bu yalnızlığı en güçlü hissettikleri anlardan biri de ÖSS sınavları... Yıllardır yakınılan bu sınav sisteminin uygulanmasında, sorumluluklarını “vatan haini” aramak için kullanan öğretim üyelerinin hiç mi suçu yok? Esra Açıkgöz’ün röportajında sinirleri gerilmiş, bir haftanın daha geçmesini bekleyen, geleceğini üç saate bağlamış bir buçuk milyon genç anlatılıyor... İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu/ Mustafa Doğan (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 03 CMYK