02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 PAZARIN PENCERESİNDEN 7 MAYIS 2006 / SAYI 1050 Mayıs böcekleri Selçuk Erez u yerlerde yazın yaklaştığı, geceleri göldeki kurbağa seslerinin buraya kadar gelmesinden, rüzgâr esmediğinde sivrisineklerin gün doğana dek vınlamalarından belli olur. Böyle bir gecede Herval’in uykusu kaçtı. Kalktı, pencereden baktı; ay yeryüzüne dokunacak gibi yakın gözüküyordu, hava çiçek kokuyordu, ağaç kokuyordu. “Böyle güzel bir gecede uyumak günahtır!” dedi ve başka zaman yaptığı gibi mutfağa gidip ayran ya da kefir içmek yerine blucinini giyip dışarı çıktı. Göl kenarına vardığında su, ayna gibi parlıyor ve biri yüzüyordu. Bu saatte kim böyle suya atlar ve yüzerdi? Biraz sonra gözlerine inanamadı: Yüzen, o civarın en güzel kızı Nadine idi. Nadine, çıplaktı. Nadine birinin yaklaştığını fark etti, kıyıya yüzüp çalıların arasındaki bornozunu üstüne aldı ve “Orda kim var?” diye seslendi. Benim, Herval! Allah iyiliğini versin! Sen de mi uyuyamadın? Evet, belki de seni burda bulacağım içime doğdu da ondan uyandım. Nadine, Herval’in kız arkadaşıydı. Ay, göl, hava ne güzel değil mi? Bugün güneş birkaç saat geç doğsa ne iyi olur! Bu güzel dekor kolay bulunmaz. Ciddi bir aşk ilanı ve evlenme teklifi için bu ortamdan iyisini bulamam.. Bütün bunları bana mı söylüyorsun? Aşka ilanına peki ama evlenmede biraz yavaşla! Neden? B Fotoğraf: VEDAT ARIK Kampusta kadın olmak Esra Açıkgöz iz bu satırları okurken, Boğaziçi Üniversitesi kadın öğrencilerin katıldığı bir foruma ev sahipliği yapıyor: Üniversiteli Kadınlar Forumu. 130 üniversiteli kadın, kampusta ve sosyal hayatta toplumsal cinsiyet, kadınların kampusları kullanması, üniversitede cinsel taciz, ders dilindeki cinsiyetçilik, yurtlardaki kadınerkek eşitsizliği ve kadın öğrencileri ilgilendiren daha pek çok konuyu tartışıyor. Hollanda Konsolosluğu, Sabancı ve Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği forumda Erciyes, Dicle, ODTÜ, Hacettepe, Ankara, Ege Dokuz Eylül, Sabancı, Boğaziçi, MSGSÜ, İTÜ, İÜ, Bilkent, İstanbul, Bilgi, Bahçeşehir, Yeditepe, Uludağ, Süleyman Demirel, Kocaeli gibi 20 üniversiteden öğrenci var. Amaçları, forumu gelenekselleştirmek ve üniversiteli kadınlar iletişim ağı oluşturmak. “Kadınların karar mekanizmalarına ne kadar dahil oldukları zaten büyük bir soru işareti, ama üniversiteli kadınların varlığı bile şimdiye kadar tartışılmamış bir konu. Forumla bunu yapıyoruz” diyorlar. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisi Şebnem Keniş, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü yüksek lisans öğrencisi ve araştırma görevlisi Özlem Aslan ve Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü öğrencisi Münevver Kınalı forumun düzenleyicilerinden. Biz de onlarla üniversitede kadın olmak, forum ve yapmak istedikleri üzerine konuştuk... Onlar kendilerine “üniversiteli kadın” diyor, herkese de bunu dedirtmeye çalışıyorlar. Kimi Boğaziçi’nde, kimi Sabancı’da, Dicle’de, Erciyes Üniversitesi’nde okuyor. Üniversiteyi erkeklerle aralarındaki eşitsizliği “bilgi sahibi” olarak kapatabilecekleri, özgürlükçü bir yer olarak düşlemişler, ama öyle olmamış. Bu defa eşitsizlik, ders dilindeki cinsiyetçilik, yurtlardaki ayrımcılık, kampusu kullanma alanlarındaki farklılık olarak çıkmış karşılarına. Cinsel taciz ve şiddet de. İşte anlattıkları... Ö. Aslan: Sabancı da, Boğaziçi Üniversitesi de kampus okulları. Öğrenciler ihtiyaçlarını kampusta karşılıyor, orada yaşıyorlar. İçinde revirler, rehberlik merkezleri var, ancak cinsellikle ilgili başvurulacak merkezler yok. Bu özel üniversiteler için de böyle. Kadınların ve erkeklerin bu konuda sadece arkadaşlarıyla değil, daha uzman kişilerle konuşma şansı olmalı. Üniversitelerde yaşanan cinsel taciz de önemli bir sorun. Sen beni yeterince tanımıyorsun... Sonra pişman olursun! Senin ne güzel bir kadın olduğunu iyi biliyorum: Bu yeter! Ben aslında oldukça huysuzum! Sonra.. insan biriyle sadece güzel olduğundan evlenmeye kalkar mı? Ressam Maigritte’i bilir misin? Hani Dali gibi deli resimler yapan şu Belçikalı mı? Evet, eşi Georgette ile sadece ve sadece gözleri güzel diye evlenmişti. Oysa bence senin sadece gözlerin değil, bedenin ve bacakların da güzel! Annemi, babamı tanımıyorsun henüz.. Onların ölmüş olduğunu söylememiş miydin? Peki, ben seni yeterince biliyor muyum? Bizim mahalleye git. Tahkikat yap, muhtara sor! Bu ısrar Nadine’i etkiledi: Peki ne zaman evlenmek istiyorsun? Hemen şimdi.. Böyle sağlık muayenesinden geçmeden, gün almadan evlenilir mi? Bir doktor biliyorum. Sana “isterik” raporu verecek; hemen evleneceğiz! Sonra adım çıkar.. Öyleyse benim için verir o raporu.. Öyleyse peşin söyleyeyim. Ben hemen çocuk istemem! Benim acelem var! Hayat kısa, öyle yıllarca bekleyemem çocuklarımı sevmek için! Belki de haklısın! Nadine ile Herval uzun uzadıya öpüştüler.. Kurbağaların vıyaklamaları, göle yakın ovalardaki tukan kuşlarının ve kekliklerin tıkırdamaları, iki gencin hemen orada başlayan ve gün doğana dek süren sevişmeleri sırasında duyulabilecekleri bastırdı.. Arada sırada kızın oğlana “Romeom” dediği, oğlanın da “Julietim” diye karşılık verdiği işitilebilirdi. Sabah köylerinden yola çıkıp oradan geçenler iki gencin birbirlerine sarılmış, oldukça tuhaf bir durumda can vermiş olduklarını gördüler. Sevişirken üstlerine lav yağmış Pompeili çiftleri andırıyorlardı. Çok bilmiş köylülerden biri söylendi: Bunlar hep böyle yaparlar! Nasıl? Acmopolynema hervali ve Ephemera nadinae, yaklaşık 24 saat yaşayan böceklerdir: Zoolojide “Ephmeral” yani “ömrükısa” yaratıklar olarak bilinirler.. Bu zaman içinde çiftleşir, yumurtlar ve hemen ölür zavallılar! S Üniversitede kadın olmak sizin için ne ifade ediyor? Şebnem Keniş (19): Üniversiteye ilişkin büyük tahayyüllerim vardı. Sonuçta, İstanbul’daydım, Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmıştım... Daha eşitlikçi, özgürlükçüdür diye düşünüyordum, ama biraz sorgulayınca öyle olmadığını gördüm. Mesela matematik dersinde, hoca bir formülü anlatırken hep “Adam diyor ki”, “Adam şöyle yapıyor” diyor. Sonra kampusta bile sandığınız kadar rahat dolaşamıyorsunuz. Bunları çözmeye çalışan yapıları fark edince, çözümün bir parçası olmak için Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’ne (bükak) katıldım. Özlem Aslan (24): Üniversiteye gelmeden önce buradaki kadınla ilgili kafamızda, özgürleşmiş, erkeklerle eşit olabilecek kadın tanımı vardı. Çünkü üniversite bilgi, bilgi de iktidar demekti ve bizim de erkeklerle aramızdaki eşitsizliği bilgi üzerinden kapatmak gibi bir derdimiz vardı. Amacımız, iktidardan pay almak değil, iktidarın kendisini sorunsallaştırıp daha özgürlükçü bir ilişkiye geçebilmekti. Ancak geldiğimizde gördük ki, burası da son derece erkek egemen bir yer. Ya o söylemin içine eklemleneceksiniz ya da onu eleştireceksiniz, stratejiler geliştireceksiniz. Bunları tek başına çözebilmek zor. O yüzden de bükak'a katıldım. Akademik toplumsal cinsiyet çalışması yapmaktan öte, yaşamımızı değiştirecek, dönüştürecek şeyler bulmak istiyoruz. M. Kınalı (23): Benim hikâyem de benzer, çünkü sorunlar aynı. Derslerde toplumsal cinsiyet nedir, toplumsal cinsiyet rol leri nelerdir, bunlar nasıl yansır gibi konularla tanıştım. Konuşmak yetmedi, üniversitede bu konuyla ilgili bir kulüp, “Cins Kulüp” olduğunu öğrenince katıldım. Bu kulüplerde erkek öğrenci de var mı? Ö. Aslan: 25 üyemizin hepsi kadın, ancak bu bizden değil, erkeklerin önyargılarından kaynaklanıyor. İlk zamanlar biriki erkek geldi, sonra ortadan kayboldular. Ş. Keniş: Erkeklerin bakışı biraz sorunlu ya da bizi “sorun” olarak görüyorlar. Bahçede masa açtığımızda, iki erkek panolara bakıp, “Hım kadın araştırma kulübü, bize kadın mı araştırıyorlar?” deyip gittiler. M. Kınalı: Bizim 3040 üyemiz arasında erkekler de var. Peki düşüncelerinizi ne kadar kabul ettirebildiniz? Ö. Aslan: Öğrencilerin bize yaklaşımını üçe ayırabiliriz. bükak’ı hayatında hiçbir yere koymayan, kendi içinde dalga geçen, dışlayıcı bir politika izleyenler; daha toleranslı, ama ilgisizler ve aktif olarak çalışmasa da sempatisi olanlar. Toplumsal cinsiyet hayatımızı çok belirlediği halde, dar bir çevrede tartışılıyor. Amacımız, bunu mümkün olduğu kadar genişe yaymak, kampus içinde ciddi bir gündem olmasını sağlamak. Forum da bunu amaçlıyor... Ö. Aslan: Evet... Bu çalışmanın bütün dünyayı değiştirmeyeceğini biliyoruz, ancak üniversitelerde neler olduğunu, nelerle, nasıl baş ettiğimizi görmek için önemli bir adım. İstanbul’da daha iyi durumdayız diye düşünüyorum ve Anadolu’yu çok merak ediyorum. NOTLARINIZI KİMDEN ALIRSINIZ? Forumdaki tartışma konularınızdan biri de kampuslar. Siz kampusları ne kadar kullanabiliyorsunuz? Ö. Aslan: Kampusta dolaşamıyoruz diye bir şey yok, ama kullanım alanımız az. Erkeklerin alanı her zaman daha geniş, aralarında konuşulmadan doğan garip bir ittifak var, norm olan onlar. Diğer bir sorun da, kadınlar çok güzel makale hazırlarlar, ödev varsa kadınlar mutlaka yapmıştır. Ancak derste tartışma yapılıyorsa, erkekler aktiftir. Bu bireylere bağlı değil, sistematik bir şey. Yaptığımız bir ankette “Notlarınızı kimden alırsınız?” diye sormuştuk, en çok verilen yanıt kadın arkadaşlardı. Görünmez bir emek kullanımı da var. Ş. Keniş: Diğer yandan yurtlarda bile eşitsizlik var. Kadın yurtlarında 12'de yoklama alınır. O saatten sonra gelenler ve çıkanlar imza atarlar. Erkek yurdunda tüm girişçıkışlar serbesttir. Türkiye’de kadın akademisyen sayısı daha fazla. Kadın hocaların cinsiyetçilik konusunda tavrı ne? Ö. Aslan: Bu, o kadının toplumsal cinsiyetle, feminizmle nasıl ilişki kurduğuyla çok alakalı. Bizim hocalarımız daha duyarlılar, ancak akademisyenlerin ortamı da çok erkek egemen. Onlar da yakınıyor. Cinsiyetçilik özel üniversitede hafifliyor mu? M. Kınalı: Biraz... Mesela bizim yurtlar karma ve girişleri kontrol eden bir mekanizma yok. CİNSEL TACİZ YÖNERGESİ... Cinsel taciz ne kadar konuşuluyor? Ö. Aslan: Bu o kadar görünmez ki, boyutlarını bilmiyoruz. İnsanlar, arkalarında yeterince sağlam duracak yapılar olmadığını düşündüğünden bunu dile getirmiyor, onunla kişisel başa çıkma stratejileri üretiyorlar. Bizde Etik Kurulu var, bu konularla o ilgileniyor, ancak çoğu öğrenci bu kurulu ve görevini bilmiyor. Sadece biriki başvuru olmuş. Oysa sorunun bu kadar az olmadığı kesin. Başvuruların sonuçlarını bilmiyoruz. Bu biraz da üniversitelerin prestiji ile alakalandırıldığından çok duyurulmak istenmiyor. Oysa erkek öğrencilerin, özellikle de erkek hocaların tacizlerini duyuyoruz. Arada not tehdidi de oluyor. Bu taciz illa ağır bedensel bir şey olmak zorunda değil. M. Kınalı: Biz bu konuda cinsel taciz yönergesi hazırladık. Üniversite yönetimine sunduk, yanıt bekliyoruz. Sadece taciz değil, şiddet de üniversitelerdeki önemli bir sorun; sözle, hareketle şiddet uygulanıyor. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle