02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MAYIS 2006 / SAYI 1050 11 mek” anlamına gelen “haşşikka” kelimesinden kaynaklandığı sanılıyor. Latincesi Papaver somniferum Anatolicum adı ise “somnus/uyumak” ve “ferre/getirmek” fiillerinin bileşimi ile uyku verici özelliğini vurgularken, Anadolu’nun yerli bitkisi olduğunun coğrafi işaretini de veriyor. Afyon kentine adını veren ve zamanla “Afion” olarak değişen “opion” kelimesi ise Eski Yunanca “özsu, usare” anlamına geliyor. Haşhaş bitkisinin uyuşturucu özelliği belli ki en baştan beri keşfedilmiş. Zaten halk tababetinde her zaman önemli bir yeri olmuş, ağrıları sızıları dindirmekte kullanılmış. Tıbbın atası Hipokrat’ın reçetelerinde yer almış. Elbette binlerce yıldır bölgede en gözde tarım bitkisi olması bu efsunlu özelliğinde yatmıyor. Haşhaş bitkisi yörenin kıraç kırçıl toprağına, yarı kurak sert kara iklimine en uygun yerli ürün. Az su, bol güneş, sert kış bu nazlı görünüşlü, haşin tabiatlı çiçeği yıldırmıyor. Haşhaş, çok yönlü yararı olan ve ekolojik döngüyü tamamlayan bir bitki. En çok yağı için yetiştiriliyor. Haşhaş tohumunun sıkımından yararlı ve lezzetli bir yağ elde ediliyor. Tarih boyunca sofralarda kullanıldığı gibi aydınlatmadan boya yapımına kadar sayısız işe yaramış. Tohumun taşta ezilmesiyle yapılan macun gibi “sürtülmüş haşhaş” ise lokul, övme, bükme, pide, ağzı açık, katmer gibi hamur işlerine eşsiz bir tat veriyor. Bulgura, pilava, kebaba katılıyor. Baharda ise bitkinin yaprakları marul gibi tuza banılıp yeniyor, salatası yapılıyor. Haşhaşın faydaları bununla bitmiyor. Afyon kaymağının sırrı da haşhaş kapsülünde gizli. Haşhaş tohumları yağ için sıkıldıktan sonra kalan posası sıkıştırılıp bloklar halinde saklanıyor ve bu küspe hayvanların yemine katılıyor. Haşhaş küspesiyle beslenen mandaların sütünün tadı farklı, yağ oranı yüksek oluyor. Bu yüzden haşhaştan nasibini alan yörelerin kaymağının tadı bir başka oluyor. Doğanın mucizevi zinciri burada kesilmiyor, haşhaşın minik tohumunun gücü hayvanın etinin tadını da etkiliyor, Afyon’un meşhur sucuğuna, pastırmasına kadar uzanıyor. Bu özelliği ile haşhaş önemli bir tarım ürünü olmakla kalmıyor, hayvancılığı da ihya ediyor. Hayvanların kıymetli gübresi ise haşhaş tarlalarının bereketini artırmak için birebir bir kaynak oluşturuyor. Böylece tabiatın döngüsü tamamlanıyor. Haşhaştan gelen haşhaşa geri dönüyor. Yasaklardan sonra bölgeye yerleştirilmek istenen domates, biber, patlıcan gibi bol sulama isteyen ve anında satılmadığı takdirde köylü için ekonomik felakete dönüşen mevsimlik ürünler ile şeker pancarı gibi yeraltı sularının kökünü kurutan ekolojik intihar ürünleri ise hiçbir zaman çok yönlü emektar haşhaşın yerini tutamıyor. 70’lerde Amerika’nın bir işaretiyle köylü mağdur edildi, binlerce yıllık çiçeğin boynu büküldü. Bir havzanın sadece ekonomisiyle değil, tarihi ve ekolojisiyle oynandı, tarım, hayvancılık ve mutfak geleneği hiçe sayıldı. İşte size asırların lezzetini sofranıza getirecek bir tarif. Mutfakta haşhaşa daha çok yer verirsek belki bir nebze talebi arttırır, üretime destek çıkarız. [email protected] SOFRA MEKÂN Efsunlu afyon... Aylin Öney Tan fyon’un binlerce yıllık efsunlu çiçeği her bahar tarlaları basar, rüzgârda nazlı nazlı salınır. Beyaz, eflâtun afyon çiçeklerinin titrek hali sizi kandırmasın. Güzel çiçekli haşhaş bitkisi gerçekte dünyayı titretecek güce sahip. Gücü ise ne albenili çiçeğinde ne de boncuk gibi saçılan tohumunda gizli. İşin sırrı, çiçeğin kozasının cidarlarına saklanmış vaziyette. Haşhaş kozası çizildiğinde dokusundan damla damla afyon sakızı sızıyor. Bu sakız, yoğun olarak alka A değiştirebiliyor. Titrek çiçek bir anda kötülüklerin anası ilan ediliyor, milyonlarca yılın oluşturduğu ekosistem, asırlar ötesine uzanan gelenekler göz ardı ediliveriyor. Yetmişli yıllarda Afyon’un nazlı çiçeği de bundan nasibini aldı. Amerika’nın baskısıyla 12 Mart döneminde inanılmaz tavizler verildi, karşılığında kayda değer hiçbir yarar elde etmeden köylü ve doğa elden çıkarıldı. 1974 yılından itibaren kozaları çizilmeden toplanmak üzere tekrar izin verildi. 1980’de BolvadinAfyon alkaloit fabrika Haşgeşli Yufka Bu tarif tembel işi bir uydurma. Elbette açma hamurdan yapılanının yerini tutmaz ama en azından benzer bir lezzeti zahmetsiz sofranıza getirebilir. Peynirle çay yanına yiyebilirsiniz. Araya şeker ve tarçın serperek tatlısını da yapabilirsiniz. 3 yufka, 1 kâse sürtülmüş haşgeş (haşhaş ezmesi), 1 bardak tahin, 1 kâse ufalanmış ceviz, biraz haşhaş yağı. Haşhaş ezmesini tahinle karıştırarak sürülebilir bir kıvama getirin. Gerekirse biraz yağ ekleyebilirsiniz. Yufkaların içine bu karışımı sürüp ceviz serpin ve rulo halinde sarın. Yağlanmış fırın tepsisinde sarmal şeklinde kol böreği gibi yerleştirin. Yufkanın yüzünü yağlayın ve 200 dereceye ısıtılmış fırında yarım saat kırk dakika kadar pişirin. ürkiye’de piknikçilerin “kendin pişir, kendin ye” tarzı, şimdi yurtdışından yeni bir uygulamayla geliyor. Londra, New York ve Los Angeles gibi kentlerde beğeni toplayan Mongolian Barbeque’nün Türkiye’deki ilk şubesi Go Mongo, İstanbulSuadiye Park’ta yeni lezzetlerle tanışmak isteyenleri bekliyor. Yemeğini kendin pişir... T loit içeriyor ve işlendiğinde eroin elde ediliyor. Bitki olgunlaştıktan, çiçekler yapraklarını döktükten sonra tarlada yuvarlacık kafalar gibi ortaya çıkan bu kozalar, kafa yapan maddenin kaynağını oluşturuyor. Kafaları uyuşturan, ruhları efsunlanmış gibi teslim alan afyon sakızı, bu masum görünüşlü çiçeği dünyanın en tartışmalı bitkilerinden biri haline getiriyor. Uğrunda iktidarlar alaşağı ediliyor, ülkeler birbirlerine düşüyor. Yeni “cici” adıyla “globalleşme”, klasik deyimiyle “vahşi kapitalizm”, insanların, toprakların kaderlerini bir çırpıda sının açılmasıyla haşhaş üretiminin devamı için gerekçe yaratılabildiyse de üretim eski seviyesine hiçbir zaman ulaşamadı. TARİH VE EKOLOJİ Haşhaş bitkisinin Anadolu topraklarındaki varlığı milattan önce beş bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Sümer metinlerinde “hul gil” yani “neşe ve zevk bitkisi” olarak geçiyor. Haşhaş adının ise Hititçe “uyumak, sakinleş Alışılagelmiş restoranlardan farklı olarak konukların yemeklerini kendilerinin hazırladığı Go Mongo’da, açık büfede sergilenen et, sebze ve sos alternatiflerinden seçilen karışımlar özel bir sac üzerinde pişirilerek servis ediliyor. Açık büfede, tavuk, hindi, dana ve kuzu eti seçeneklerinin yanı sıra 25 çeşit sebze ve farklı lezzetler bulunuyor. Bu lezzetleri farklılaştırmak isteyenlere, 20 çeşit sos alternatifi sunuluyor. www.gomongo.com.tr Suadiye Plaj Yolu Sokak/Suadiye Park (216) 410 32 23 Cafe&Shop, sabah kahvaltınızı alışveriş keyfiyle birleştiriyor. Saat 10.0014.00 arasında brunch yaptıktan sonra, Hindistan’dan gelen eşya ve giysilerin satıldığı bölümde alışveriş yapabilirsiniz. Tel: 0216 347 93 62 Mustafa Türk’ün “Gecenin Üçünde” adlı resim sergisi Antik Cesterna’da sergileniyor. Sanatçı resimlerinde insanı, zaman ve mekânı aşan yalın simgelerle anlatıyor. Tel: 0212 638 58 58 Caz severleri pazar akşamı için güzel bir sürpriz bekliyor. “İstanbul Jazz Ensemble”, Türk kompozitörlerine ait özgün caz bestelerinden ve geleneksel müziğe ait eser ve ezgilerden yola çıkarak yapılmış besteleri seslendirecek. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki konser, saat 20.00’de başlayacak. Bilet fiyatları ise 15 YTL ve 12 YTL. Tel: 0212 232 98 30 Ada Balık Restaurant, farklı balık çeşitleri ve menüleri ile deniz mahsulü sevenlere hitap ediyor. 150 kişilik kapasiteli restaurantta, Van kahvaltısı da veriliyor. Tel: 0212 852 85 85 www.adabalik.net Milli fabrikalarımız icaret ve Sanayi Bankası’na devrolunan fabrikalarımız bankanın himmetiyle daha faal bir hale getirilmektedir. Yalnız Yıldız’daki çini fabrikasının, mevkii bakımından bir iktisadi kıymeti olmamasından dolayı faaliyetinden vazgeçilmiştir. Beykoz Deri Fabrikası en ziyade güşayiş (gelişme) gösteren fabrikadır. Bu fabrika son 5 ay zarfında faaliyetine hız vermiş ve eski istihsaline (üretimine) nisbetle umumi istihsali iki mislini aşmıştır. Fabrikaya yeni T Hereke Fabrikası... makineler ve yeni tesisat yapılmak suretiyle istihsalatın arttırılması da kararlaştırılmıştır. Fabrikadan, bankaya devredildiği zamanlarda yevmi (günlük) 375 kilo mamul deri istihsal edilebildiği halde, bu miktar şimdi üç mislini aşmıştır. Fabrika iki ayda 43 bin kundura yapmakla beraber, askeriye ile resmi bazı müesseselerin ihtiyaçlarını da tatmin etmektedir. Yakın zamanda gayet sağlam ve zarif kunduralar da imal edilmeye başlanacaktır. Bundan başka deri ihracatı da yapabilecek bir hale getirilecektir. Feshane ve Hereke fabrikaları ise başlıca yün istihsal eden fabrikalarımızdır. Bu fabrikalarımızda da mesai geceli gündüzlü devam etmektedir. Hereke Fabrikası, boş kalan tezgâhlarında ince mensucat, yazlık elbise kumaşları çıkartmakta ise de, bunun piyasayı tatmin edemeyeceği düşünülmüş, yeni ve asrî makineler ilavesi suretiyle halkın ihtiyacının tatmin edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu makineler hakkında tetkikat (incelemeler) yapılmaktadır. Hereke Fabrikası geçen sene 108 metro askeri kumaş ve 5300 metro da kostümlük kumaş imal etmiştir. Kadıköyü Bez Fabrikası da ıslah edilerek bu sene 600 bin metro bez istihsal edebilecek hale getirilmiştir. Diğer taraftan banka Anadolu’da 20 kadar şirketle ortaklık kurmuştur. Bunların içinde en mühimi, Uşak Şeker Fabrikası’dır. Fabrika Teşrinievvel (Ekim) nihayetinde tamamlanacak ve Teşrinisani (Kasım)’de şeker istihsaline başlanacaktır. Fabrikada yevmi 500 ton pancar işlenecek ve 50 ton şeker alınacaktır. Fabrikanın makineleri Hamburg’dan yola çıkarılmış ve ilk parti memleketimize gelmiştir. Şirket pancar ziraati için mühim miktarda tohum getirtmiştir. Zirai çalışmalara nezaret etmek üzere yakında Avrupa’dan bir mütehassıs getirtilecektir. Uşak Fabrikası’nda 600 amele (işçi) çalışmaktadır. Banka diğer taraftan Lehlilerle beraber İstanbul’da büyük bir çivi fabrikası tesisine (kurulmasına) de karar vermiş ve hatta teşebbüslere de başlamıştır. 18 Nisan 1926 1. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında, İstanbul Halkevi’nde, Unutturanlar, İşgal, Ekmek Davası, İki Eylül Direnişi, Roger ve Ben, Sağlık Haktır; Yeşilçam Sineması’nda ise Venezüella’nın Yükselişi, Kum Taneleri, Kan Kaybı, Duvarları Yıkmak, Iguazu Etkisi, İnsan Kaynakları filmleri gösterilecek. Tel: 0212 245 82 65 http://www.laborfest.sendika.org/index.shtml Akbank Kültür Sanat Merkezi’ndeki “Küller Küllere Bir de Yokluk”, gününü tiyatro ile renklendirmek isteyenler için saat 15.30’da sahneleniyor. Tam 12, öğrenci 6 YTL olan tiyatronun biletleri Biletix’te de satılıyor. Tel: 0212 252 35 0001 Hazırlayan: CANAN ONURAL [email protected] YANITLAR Haftanın kolayı Haftanın kolayı Haftanın zoru Haftanın zoru Yanıtlar sağ sütunda... CUMHURİYET 11 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle