Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART 2006 / SAYI 1042 Çölün ortasındaki Amerika... Y akın bir gelecekte Ortadoğu’da Hong Kong olmaya aday kent Dubai, tam anlamıyla bir karşıtlar ve ilkler şehri. Birleşik Arap Emirlikleri sınırları içinde yer alan ve paranın gücüyle çölü “vahaya” çeviren Dubai, ilk bakışta bir Avrupa ya da Amerika kentini anımsatıyor. Dubai’nin bu denli farklı bir görüntü çizmesinin altında ise elbette paranın gücü var. İsterseniz Dubai’yi şu satır başları ile özetleyelim: Bir tarafta 3 bin yıl öncesine giden tarih, diğer yanda Manhattan’a kafa tutan hatta daha görkemli gökdelenler. (Bu gökdelenlerin içinde lüks oteller, residanslar ve alışveriş merkezleri var.) Bir tarafı deniz, diğer tarafı çöl olan bir coğrafya... Tatlı su kaynakları olmadığı halde yeşilliklerle süslü bahçeler ve bu suyu denizden üreten bir (Desalination systems) sistem. DUBAİ, Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir tarafı deniz, bir tarafı çöl kenti. Aynı zamanda global ticaretin, turizmin ve çeşitli aktivitelerin de merkezi. Ortadoğu’nun bu mega kentinde farklı kültürler bir arada yaşıyor. NE ZAMAN GİDİLMELİ? Kasım ve mart aylarında... İsmet Aktekin NERELERE GİDİLMELİ? ? Çölde safari ? Dubai’de kayak (Mall Of Emirates, dünyada ilk suni karlı kapalı kayak pisti) ? Balonla şehir turu ? Çölde motorla gezinti (Dune Buggies) ? Dalma (Scuba Diving) ? Şehir turu (The Big Bus Company) ? Nad Al Sheba Hipodromu’nda at ve deve yarışları ? Dünyadaki tek 7 yıldızlı otel olan Burj Al Arab Oteli’nin üst katında yemek veya içki (rezervasyon şart) Bu arada otel fiyatları 250 dolardan başlıyor. ? Alışveriş için Mall Of Emirates GENEL BİLGİLER Nüfus: 1.1 Milyon Dil: Resmi dil Arapça. Ancak İngilizce de sıklıkla kullanılıyor. Ayrıca Hindi, Farisi ve Urdu yaygın olarak kullanılıyor. Para Birimi: Dirhem (1 USA Doları3.67 Dirhem) Vize: Gerekli Bahşiş: Yüzde 10 verilebilir. Su: Kent içinde musluk suyu içilebilir. İsteyenler şişe suyu da alabilir. Alkol: Serbest Hava: Yağmur çok az. Şubat’ta 22 derece, Temmuz da ise 40 derece (En sıcak ay). Her yerde klima mevcut. Değişik ülkelerden farklı dil, din ve kültüre sahip (İran, Sudan, Suriye, Hindistan, Irak, Çin, İngiliz, Avustralya...) gruplar. Değişik kültürlerden gelen bu insanlar olaysız, problemsiz bir yaşam biçimi benimsemişler ve suç oranları neredeyse sıfırlı değerlere inmiş. Kuşkusuz bu sorunsuz yaşamın perde arkasında da kişi başına düşen yıllık 19 bin dolarlık gelir var. İçki yasağının uygulanmaması ve giyim kuşam konusunda tanınan serbestlik de Dubai’nin Batılı ülkeler tarafından benimsenmesindeki en önemli nokta. Kent planlamasına gelince; geniş caddeleri, tıraşlı ve takım elbiseli taksi şoförleri ile trafiğe ve yayalara saygılı sürücüleri bir anda dikkat çekiyor. Elbette Dubai faizli ve faizsiz bankacılığın uyum içinde yan yana çalıştığı uluslararası şirketlere uygun koşullar sağlayan tam bir global ticaret merkezi. ken edindi. Yine bu tarihlerde Dubai, diğer altı emirlikle birlikte (Abu Dabi, Ajman, Fujairah, Ras Al Khaimah, Sharjah, Al Quwain) İngiliz sömürgesi olmayı kabul etti. Bu, bölgenin Avrupa'yla ticaretinin hızla artmasına yol açtı. İngilizler bölgeyi kendi sömürgesi olarak 1968’e kadar yönetti. 1968’de İngilizlerin çekilmesiyle Dubai, diğer altı emirlikle birleşerek 1971’de hepimizin bildiği Bir leşik Arap Emirlikleri adını aldı. Birliğin başına ise Seikh Rashid Bin Saeed Al Maktoum getirildi. Bugün dünya petrol rezervlerinin yüzde dokuzuna sahip bu küçük emirliğin yaptığı en akıllıca işlerden biri, petrol gelirlerini Dubai’nin ticaret, ekonomi, turizm alanlarında gelişmesine harcamak; sosyal ve yaşam standardını yükselterek Ortadoğu’da modern, güvenli ve çağdaş bir ülke yaratmak olmuş. Ailenin bugünkü yöneticisi Seikh Maktoum, dünyanın hayal gücünü zorlayan değişik ve mega projeleri son yıllarda başlattı ve bugün Dubai’nin neredeyse yarısı imar yarısı da şantiye halinde. İşte bu mega projelerin bazıları: Burj Dubai (Dünyanın en yüksek bina kompleksi), Palm Island, Dubai Marina, Dubai Waterfront ve elbette ki İstanbul’a kardeş gelecek olan Dubai Kuleleri... Her biri milyarlarca dolarlık bu projelere yabancılardan da büyük talep var. NEREDEN NEREYE? BİR TARİHÇE 18301890 yılları arasında Dubai, Maktoum ailesi tarafından yönetilen Basra Körfezi kıyısında balıkçılık ve inci avcılığının yapıldığı ufak bir kasabaydı. 1892’de yabancılara vergi indirimi tanınınca yörenin ticarette başarılı İran ve Hintli komşuları bölgeyi mes DUBAİ MARKAYSA NEDENİ SPOR Dubai bugün şüphesiz dünyaca ünlü bir “marka şehir”. Bu ilginç yerin markalaşmasının en önemli nedenlerinden biri, yıl boyunca organize edilen ve dünyanın en ünlü spor yıldızlarının oynadığı turnuvalar. Bunların da başında 17.si geçen ay gerçekleşen ve dünya Sharapova, Dubai’deki turnuvada... nın en çok kazanan sporcusu Tiger Woods’un kazandığı “Dubai Desert Classic Golf Turnuvası” geliyor. Amerika dışında yılda sadece birkaç kez oynayan bu golfçü, kentin markalaşması için büyük maddi ve manevi fedakârlıklara katlanarak getiriliyor. Bir hafta sonra Abu Dabi’de düzenlenen golf turnuvası ise dünyanın 75 ülkesine yapılan TV yayınlarıyla tanıtılıyor. Ayrıca Şubat ayı sonunda Dubai’de oynanan “Dubai Duty Free Tennis Championship” de dünyanın en önemli turnuvalarından biri. Katılan ünlü tenisçiler arasında ise Agassi, Federer, Williams kardeşler, Sharapova da var. Dünyanın en büyük para ödüllü at yarışı“Dubai World Cup”, hızlı deniz motorlarında “Dubai Power Boat Racing” ve daha pek çok uluslararası ünlü sporcuların katıldığı organizasyonlar... Canınız kayak yapmak isterse ona da çözüm var, “Mall Of The Emirates”e giderseniz, gördüklerinize inanamazsınız. Kapalı ve izole bu alanda 400 metre uzunluğundaki suni kar makinelerinin ürettiği karla kaplı pistte hem kayak hem de snowboard yapabilirsiniz. Dubai ayrıca kongre turizminde de çok önde. Neredeyse her hafta uluslararası büyük bir kongre oluyor. Zaten başka türlü bu şehirdeki ofis, otelleri ve residansları doldurmanın pek olanağı yok. iaktekin@ttnet.net.tr ‘Otel’... Korku sizi bekliyor Y Ali Deniz Uslu önetmen Eli Roth’u, 2002 yapımı ilk filmi “Cabin FeverDehşetin Gözleri” ile tanıdık. Dehşetin Gözleri’nde, insan eti yiyen bir ölümcül bakteriyle ilgili gazete haberini, genç tatilcilerin başına gelen dehşet verici bir hikâyeye dönüştürmüştü. Olumlu eleştiriler alan film, Roth’u korku sinemasının gelecek vaat eden yönetmenleri arasına sokmaya yetmişti. Cuma günü gösterime giren “HostelOtel” ise yine ger"Otel", Avrupa’nın çek bir olaydan esinlenmiş. Roth’un ortasında macera ilham aldığı konu son derece rahatarayan bir grup sızlık verici. Roth, yeni kuşak korku sinemasında sıkça kullanılan; haAmerikalı gencin yaletler, intikam almak için geri döbaşına gelen dehşet nen ölüler ya da uzaylı yaratıkların insanları yeterince korkutmadığının verici bir olayı farkında. Filmlerini hayattan hikâanlatıyor. Filmi çekici yelerle kurarken onlara doğa üstü kılan ise yönetmenin vasıflar yüklemeden, insanların karanlık tarihlerinde bir yolculuğa çıEli Roth, yapımcının karıyor. Zihinlerinde saklı kalan şidda Quentin deti, ihtirası ve kana susamış tatminTarantino olması. sizliklerini beyaz perdeye yansıtmak için çalışıyor. Bu yaklaşımı, şiddet filmlerini sanat filmi tadında seyirciye izletmeyi başaran Quentin Tarantino’nunda dikkatini çekmiş olacak ki, Tarantino bu filmin altına yapımcı olarak imzasını atmış. Roth ilk filminde ise yapımcı olarak bağımsız sinemanın duayeni David Lynch ile çalışmıştı. TAM ZAMANLI KORKU Eli Roth’un ikinci sinema filmi “Hostel” ilk bakışta Amerikan sinemasının gençliği hedef alan klişe korku filmleri tadında başlıyor. Macera ve seks arayan bir grup gencin Avrupa seyahatleri ve bilindik söylemleri başta kendini hissettirmeyen film, ilerledikçe seks turizminden, uluslararası organize suçlara, insan doğasının kontrol altına alınamayan şiddet arzusuna dönüşerek seyirciyi bambaşka bir dünyaya götürüyor. İşin en korkutucu yanı ise bu dünyanın bilim kurgu değil, gerçeklerden alıntılarla kurulu olması. Filmin kahramanları “Paxton” rolündeki Jay Hernandez ve “Josh” rolündeki Derek Richardson. Paxton ve Josh, Avrupa’yı keşifleri sırasında dost oldukları “Oli” Eythor Gudjonsson ile gençler arasında popüler bir seks mekânı olduğu söylenen küçük bir Slovak kasabasındaki bir pansiyona yönlendirilirler. Burada birbirinden çekici Doğu Avrupalı kadınlar vardır. İşin tuhaf tarafı onlarla ilişkiye girmek için zahmete girmezler. İçine düştükleri kâbus da yavaş yavaş kendini belli etmeye başlar. Bu kâbus insanın hâlâ dünyadaki en tehlikeli yaratık olduğunun kanıtı olacaktır. Korku filmlerinde dehşetin ortaya çıktığı alan çoğu zaman orman, sakin araziler ve karanlıkken, “otel”de olaylar Avrupa’nın ortasında, tipik bir Avrupa şehrinde geçiyor. Belki de bu seçim filmin çekiciliğini daha da arttırıyor. Yabancı bir ülkede dostlarınız ortadan kaybolunca kime güvenebileceğiniz sorusunu sormaktan kendinizi alamıyorsunuz? Göz göze geldiğiniz her insanın sizden bir çıkar beklediği veya sizi tehdit ettiği hissine kapılıyorsunuz. Filmin konusunun gerçeklik derecesine gelince, Roth’u bu filme yönlendiren Tayland’da cinayet işlemenin heyecanını yaşamak isteyenlere para karşılığı bu hizmeti veren bir kuruluşun varlığını öğren Filmde cinsellik ve şiddet öne çıkarken farklı bir dünyanın da kapısı aralanıyor. mesi. Gerisi ise biraz hayal gücü ile kendiliğinden geliyor. Eli Roth bu konuyu direkt olarak filme taşımanın tehlikelerini düşünerek zamanında bu belgesel filmden uzakta durmayı tercih etmiş. Teksas Katliamı’nın yapımcıları Mike Fleiss ve Chris Briggs, Amerikalı gençlerin maceraya atıldıkları bir film fikri ile gelince de işlemek istediği bu konu için uygun bir zemin bulmuş. Roth filminde hayranı olduğu Japon korku sinemasının idolü Takashi Miike’ye de küçük bir rol vermiş. Miike’nin kısa rolünde, filmin konusunu iki cümle ile bir tokat gibi izleyenlerin yüzüne vuruyor: İçeride tüm paranı alıyorlar... CUMHURİYET 09 CMYK