Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZAR EKİ 12 CMYK 12 5 KASIM 2006 / SAYI 1076 Blues mevsimi sürüyor Efes Pilsen Blues Festival 17. yaşını kutluyor. Bluesseverleri müziğe doyuracak festivalin bu yılki konukları Buckwheat Zydeco, Larry Garner&Band ve Michael Powers. Blues serüveni 9 Kasım’da Samsun’da başlıyor, Türkiye ve Kıbrıs’ta 19 farklı şehirde 22 konseri kapsıyor. Festivalin yurtdışı ayağında ise Rusya, Kazakistan ve Sırbistan var. Ali Deniz Uslu Iron Maiden’den nostaljik tınılar... H Larry Garner&Band eavy metal tarihinin Londra kökenli efsanesi Iron Maiden, 30 yıllık geçmişiyle birkaç kuşağın vazgeçemediği nadir gruplardan. 80’li yıllarda başlayan heavy metal fırtınasının öncüsü. Deri kıyafetler, uzun saçlı gitaristler, renkli taytlar ve deri çizme giymiş müzisyen imajlarının zihnimize kazınmasındaki en etkili isim. Iron Maiden geçen yıl yayımladığı konser albümü “Death On The Road” ile fanatiklerini mutlu etmeyi başardı. Yeni yayımlanan “A Matter Of Life And Death” ise, grubun 14. stüdyo albümü. Bu albüm Iron Maiden klasiklerinin bir karması gibi. Pek çok şarkı sizi geçmişe, özellikle de götüren tanıdık tınılara sahip. Albümde introlar kadar şarkılar da uzun. Her şarkı ortalama yedi dakika. “A Matter of Life and Death” ismini, İkinci Dünya Savaşı’nı konu alan Michael Powell imzalı İngiliz sinemasının başyapıtlarından “Matter of Life and Death”den alıyor. Albümün açılışı “Matter Of Life and Death”in en sıkı parçası “Different World” ile yapılıyor. “These Colours Don’t Run” ve “Brighter Than A Thousand Suns” yedi dakikayı aşan süreleri ile sizi yorucu, ama zevkli bir serüvene çıkarıyor. “The Pilgrim” hem müzikal yapısı hem sözleri ile Iron Maiden tadını sonuna kadar veren bir şarkı. Dinlerken şarkının kavuştu. 2002’de Katrina fırtınasından zarar görenler yararına düzenlenen yardım konserinde Lenny Kravitz ve Paul Simon gibi isimlerle aynı sahneyi paylaştı. Bu yıl mart ayında Rock&Roll Hall Of Fame töreninde New lues severlerin heyecanla beklediği Efes Pilsen Orleans Tribute içinde sahne alan sanatçı geçen yıl Blues Festival 9 Kasım 20 Aralık tarihleri yayımladığı “Jackpot!” albümünün ardından çıktığı arasında gerçekleşecek. Festivalin başlangıç dünya turnesini sürdürüyor ve şimdi de İstanbul’a noktası geçen yıl olduğu gibi yine Samsun. geliyor. Festivalin bir diğer konuğu Baton Rouge Festival bu yıl Buckwheat Zydeco, Larry Garner&Band tınılarını müziğine yansıtan New Orleans menşeili Larry ve modern blues dünyasının gözde isimlerinden Garner & Band da deneysel blues arayanlar için Michael Powers’ı ağırlayacak. Blues treni yolculuğuna kaçırılmaması gereken bir isim. Garner ayrıca 1988’de sırasıyla Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Kayseri, yayımladığı “Doghouse Blues” albümü ile The BB King Konya, Ankara, Eskişehir, Bursa, İstanbul, Edirne, “Lucille” ödülünün de sahibi. Tam bir performans Çanakkale, İzmir, Denizli, Antalya, Gaziantep ve adamı olan Garner, festivalin en renkli isimlerinden olmaya aday. 1992’de İngiltere’de gerçekleşen The Burnley Blues Festivali’ndeki başarısı ile İngiliz JSP adlı plak şirketinin dikkatini çeken Garner, “Larry Garner Double Dues” ve “Too Blues” adlı albümleriyle tanındı. 1995’te yayımlanan “You Need To Live A Little” ve 1996 tarihli “Baton Rouge” albümleri ise sanatçının en iyi yapıtlarından. 1997’de Almanya’da çıkan “Standing Room Only” albümü de onu Michael Powers (solda), Buckwheat Zydeco (üstte)... tanımak için yeterli. Festivalin son konuğu ise modern blues’un New York’lu temsilcisi Michael Powers. Mersin'de devam edecek. Son durak Adana. Festivalin Powers’ın melodilerinden daha çok blues ve gospel Rusya ve Kazakistan'daki konserlerinde ise Syl tadı almak mümkün. Akustik ve elektro gitar ağırlıklı Johnson, John Primer & The Real Deal Blues Band ve müzik yapan Michael Powers müziğe “RB ZigZags” Zora Young & Her Posse sahne alacak. grubunu kurarak başladı. Daha sonra “Boy From New Festivalin bu yılki konukları blues dinleyicisinin York City” adlı kült şarkılarıyla ünlenen Ad Libs’le yakından tanıdığı isimler. Organizasyonun ağır topu yoluna devam etti. Powers bu grupla, “Everly Güneybatı Louisiana’dan gelen Buckwheat Zydeco. Borthers”, “Kool 6 The Gang”, “The Box Tops” ve Blues’un anavatanı Louisiana’da keşfedilen “Zydeco” “Richie Havens”ın da aralarında olduğu blues ekibi ile tarzının sevilen temsilcisi Buckwheat, geleneksel ve bir de Kuzey Amerika turnesi gerçekleştirdi. Kısacası moderni sentezleyen yenilikçi yapısıyla bu kulvarın en Michael Powers, James Cotton, Chuck Berry, Johnny iyi temsilcilerinden. Akordeon ustası Buckwheat Winter, Robert Cray ve John Lee Hooker gibi isimlerle Zydeco Blues’un büyük kitlelere ulaşmasındaki aynı sahneyi paylaşmış gerçek bir müzik ustası. İşte tüm isimlerin başında geliyor. 1983’te yayımlanan “Turning bu isimleri Efes Pilsen Blues Festivali’nde izlemek Point” ile ilk Grammy adaylığını alan, 1985’te de Island mümkün. Bir de hatırlatma, festival biletlerinin satışı üç Records’ın sanatçısı olan Buckwheat, Ted Fox imzalı ilk hafta önce başladı. ? albümü “On A Night Like This” ile büyük şöhrete B Iron Maiden yeni albümü “A Matter Life and Death”de dinleyicileri 80’lerin ikinci yarısına götürürken tarzının da sınırlarını zorluyor. albümün en uzun parçası olmasını istiyorsunuz, ama maalesef beş dakika. Kapanış şarkısı ise, dokuz dakikadan uzun süren “The Legacy”. İlk üç dakikadaki akustik tınısına kapıldıktan sonra şarkı gerçek kimliği ile çıkıyor karşınıza. Albümde yer alan bir diğer sıkı parça “Out of the Shadows”, Bruce Dickinson’ın 1994’te yayımlanan “Balls to Picasso” albümündeki “Tears of the Dragon” isimli parçasını fazlasıyla anımsatıyor. Iron Maiden şarkı sözlerinde ise dünyevi olaylara fazla bulaşmadan epik anlatımını koruyor. 90'ları sarsarken günümüz heavy metal müziğinin temellerini atan Iron Maiden'ı 1998 yılındaki İstanbul konseriyle hatırlamak büyük keyif. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserde, Steve Harris’in sahneye Türk ulusal takım formasıyla çıkarak kendinden geçmiş kitleyi bir kez daha dalgalandırması da akıllardan silinmedi. Uzun sözün kısası Iron Maiden yeni albümü “A Matter Of Life And Death” ile günümüzde elektroniğe kayan metal müziğin karşısında serinkanlı İngiliz tavrıyla direnmeye devam ediyor. İngilizlerin kült haline dönüşen heavy metal dergisi “Kerrang”ın müzik yazarı Geoff Barton, Iron Maiden’ı 80’li yıllarda ilk kez “the new wave of British heavy metalyeni dalga İngiliz metali” ifadesiyle tanımlamıştı. O dalga belki eskisi gibi güçlü değil, ama hâlâ sert bir rüzgârı arkasında taşıyor. Onları yeniden İstanbul’da izlemek için ise heyecanlı bekleyiş sürüyor. ? Sahneyi kuran da toplayan da Sinan Aktaş, çünkü... O BİR RODİ... Deniz Yavaşoğulları üzik dünyasının sahne arkasında uçuşan isimler çoğu kez kafa karıştırıyor, anlamını öğrenene ya da anlam yükleyene kadar. Mesela tonmaister kelimesini ilk duyduğumda işi yapanın adını Tom, soyadını Maister sanmıştım. Bunun bir mesleği yapan kişiye verilen isim olduğunu öğrenmem tonmaister kelimesinin yaygınlaşmasıyla ve bu ismi birden fazla kişinin kullanamayacağının mantığını kurmamla oldu. Bugün müzik dünyasının sahne arkasında “rodi” ismi daha da yaygınlaştı. Kim bu rodi? Ne yapar, ne eder? Yanıtları almak için Bulutsuzluk Özlemi’nin rodisi Sinan Aktaş ile görüştük... Siz kimsiniz? Adımı biliyorsunuz, 26 yaşındayım. Yaklaşık 89 yıldır müziğin içindeyim. Son bir yıldır da Modern Müzik Akademisi’nde hızlandırmalı sertifika programındayım. Bu programda piyano dersi, gitar dersi ve müzikle ilgili birçok ders daha alıyorum. Aynı zamanda Bulutsuzluk Özlemi’nin rodiliğini yapıyorum. Rodi ne iş yapar? Rodiler elinde gereken şeylerin listesi, konser öncesi mekâna gider, sahneyi kurar. Konser günü eşyaları taşır, grup elemanları için yiyecek, içecek, havlu vs. temin eder, kulisi M hazırlar. Konser sırasında da herhangi bir sorun olursa müdahale eder. Nasıl? Örneğin sahnede çalarlarken gitar teli kopabiliyor... O gitar telini bulup takacak kişi rodidir. Sound’la ilgili de çok fazla sorun çıkabiliyor, öyle bir durumda grup elemanları rodilere sahneden işaret eder, onlar da gidip ne olup ne bittiğini öğrenir ve ses teknisyenine durumu anlatır. HEM PARA, HEM MÜZİK! Bu işi yapmaya nasıl başladınız, peki? Bulutsuzluk Özlemi’nin davulcusu Berke Özgü’yü Modern Sanat Akademisi’nden tanıyordum. Orada davul dersi veriyor. Geçen yaz Berke bana yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi, benim de o sırada paraya ihtiyacım vardı. Hem para kazanacağım bir iş, hem müzikle iç içe hem de Bulutsuzluk Özlemi’yle... İşte o zamandan beri bu işi yapıyorum. Parası nasıl? Güzel denebilir.Yani bir öğrenci için yeterince iyi. Niçin bu işi yapanlara “rodi” deniyor? Aslında pek bilmiyorum, ama rodeoların yardımcılarına da “rodi” denirmiş. Çırak anlamında... Bu yüzden olabilir. Yorucu bir iş mi rodilik? Aletleri de taşıdığımız için yorucu tabii. Özellikle turnelerde çok yorucu oluyor. Fotoğraf: Vedat Arık Grupla birlikte turnelere de gidiyor musunuz? Evet, mesela geçen gün Antalya’daydık. Gidemediniz diyelim, ne olur? Bir kereliğe mahsus başka birini bulurlar. Ben şu ana kadar sadece bir kez gidemedim ve başka birini buldular, fakat sorun çıkabiliyor. Ne tarz sorunlar? Konser gecikiyor en basitinden. Neden? Birlikte çalıştığınız elemanları tanıdıkça bu işi daha kolay ve daha çabuk halletmeye başlıyorsunuz, bu yüzden tanımadıkları ve onları tanımayan bir kişi ister istemez her şeyi daha yavaş hallediyor. Sizin için zor olmuyor mu, bir yandan rodilik, bir yandan okul? Tabii ki zor. Çok yorucu bir iş aslında. Hele ki okulla ve başka işlerle birlikte yürüttüğünde, ama benim okulum da işlerim de müzikle alakalı, bu yüzden zorluğu kadar faydası da var. Nasıl bir fayda bu? Mesela grup elemanları kendi aralarında müzik tartışmalarına giriyor veya müzikal konularla ilgili konuşuyorlar, ben de bilgileniyorum. Bazen konuştukları benim derslerde gördüğüm konular bile oluyor. Bu işi yapanların çoğu sizin gibi müzikle iç içe olan insanlar mı? Öyle, çünkü bu işi yapmak için az çok enstrümanlardan anlamak lazım. Gitar teli nasıl takılır, o gitar için hangi tel gerekir, davul nasıl kurulur vs. bunları bilmeyen işi de bilmiyor demektir. Bu yüzden hepsi müzikle iç içe, hatta birçoğunun kendi grubu da var. Siz de bir müzik grubunda çalıyor musunuz? Evet, bir grubum var. Gitar çalıyorum, şarkı söylüyorum, ama o işi de şimdilik para kazanmak için yaptığımdan dolayı daha çok popüler şarkılar cover’lıyoruz ve otellerde çalıyoruz. Gerçi benim kendi bestelerim de var. İlerde devam edecek misiniz rodiliğe? Aslına bakılırsa bu iş, müziği seven genç insanlar için iyi, bir müzik grubuyla takılmak güzel ve eğlenceli oluyor. Bu şekilde para kazanmak da güzel tabii, ama benim daha farklı hedeflerim var. Şimdilik iyi gidiyor, ama bu işi yıllar boyu devam ettirmeyi düşünmüyorum. ?