22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZAR EKİ 12 CMYK 12 Bu Zidane başka Zidane Dünyanın en “pahalı” futbolcusu Zinedine Zidane, kariyerini karşı takımın oyuncusuna “kafa” atarak ve kırmızı kart alarak tamamladı. Bu, iktidar, ezilme, spor centilmenliği, kimlik üzerine birçok tartışmayı alevlendirdi. Borga Kantürk, bu tartışmaları, “Zidane’ın İntikamı” yapıtıyla yeniden gündeme getiriyor, ama yapıtın Borga Kantürk.... (Fotoğraf: Vedat Arık) karakteri bir başka Zidane, Cemal Zidane. Nilüfer Zengin orga Kantürk’ün, Masa Projesi (20 Kasım’a kadar açık) kapsamında sergilenen “Zidane’ın İntikamı” yapıtı futbol, metalaşma ve nostalji temalarına farklı bir bakış getiriyor. İzleyiciye Cemal (Djamel) Zidane adlı pek tanınmamış, futbolu bırakmış başka bir Cezayirli futbolcunun hikâyesini hatırlatan Kantürk ve Masa Projesi’nin yaratıcısı Vahit Tuna’yla, Zidane’ı ve intikamı yeniden düşünmek üzerine konuştuk. “Zidane’ın İntikamı” başlığı nasıl çıktı? Borga Kantürk: İntikam her şekilde, hem sinemada hem kültürde çok popülistçe harcanabilecek kavram. Dövüş Kulübü filminde cin fikirlilikle kullanılan bir reklam unsuru mantığını kullanmak istedim. Orada David Fincher filmi vasat bir aksiyon filmi olarak tanıtıyor, ama filmi görünce insanı alaşağı edecek başka problematiklerle karşılaşıyorsunuz. “Zidane” ve “intikam” denince insanların aklına ilk olarak Zinedine Zidane’ın 9 Temmuz gecesi final maçında attığı kafa sonucu aldığı kırmızı kart geliyor. Sergide Zidane’ı ve basında “intikam öyküsü” olarak yer alan öyküsünü göreceklerini sanmalarını, ama geldiklerinde, ünlü olmayan ve futbolu bırakmış başka bir futbolcunun Cemal Zidane’ın öyküsünün içine dalmalarını istedim. Zidane’ın attığı kafanın efsane haline getirildi, hayranlık duygusu başka bir milliyetçi akımı başlattı. İşiniz biraz da buna itiraz mı? B. Kantürk: Zidane’ın o kafa atışını sahiplenme Avrupalıdan Doğuluya doğru yer değiştiriyor. Bu adamın Dünya Kupası’nda Altın Top ödülü alabilecek kadar iyi bir oyuncu olduğu alaşağı edilerek, attığı kafa sırf politik imge olarak kullanıldı. Eleştirdiğim, insanın kendi insancıl duyguları üzerinden bir şekilde spekülasyon yapılması ve bu spekülasyonla günümüz politikasında, yaşantısında medyatik unsurların yaratılması. Diğer Zidane’la nasıl karşılaştınız? B. Kantürk: Cemal Zidane’ı rastlantı sonucu, internette Zinedine Zidane’la ilgili bir şeyler ararken buldum. Cezayir millli takımında forvet oynamış ve 86 yılında Dünya Kupası’nda yer almış, o yıl takım kaptanı olmuş. Bildiğim tek şey, Cezayir milli takımının 86 Dünya Kupası’nda ilk turda aldığı puanı sağlayacak golü Cemal Zidane’ın attığı. Bu adamın hikâyesi, popülerleştirme ve metalaştırma vizyonu olmadığı için elden yitiyor. Futbol kapitalist metalaştırma ve milliyetçiliği görmek açısından iyi bir zemin mi? B. Kantürk: Binlerce kişi tribünleri garip bir empatik duyguyla dolduruyor. Nike reklam kampanyalarında şair ve ressam Eric Cantona’yı kullanıyor. Onu bayrak imge olarak seçip “güzel futbol” kelimesini gündeme getiriyor. Bağımsız küçük spor müsabakaları düzenleyip, sokakta yetişmiş çocuklardan kahramanlar yaratmaya çalışıyor. Endüstriyel futbolun özellikle pazarlamaya müdahalesi, AB üyesi ülkelerin milli nosyonlarını yitirerek tamamen çok pahalı takımlar kurarak futbolcuları ikon haline getirmesi üzerine bir eleştiri. B SOSYAL STATÜNÜN KALKTIĞI YER! Ne zaman saklı, bakir, tatlı bir hikâyeye dokunulsa, o artık bozulur. Bozulmamışların intikamından söz edilebilir mi? B. Kantürk: Asıl tematiğim sanatsal üretim içine yeniden romantizmi ve umudu taşımak. İçinde hem nostalji var, hem de futbolu bırakmış eski bir oyuncunun az duyulmuş hikâyesi. Belki bir iki kişinin o hikâyeye odaklanıp tekrar açıp okuması sağlanabilir. Romantik mesele de şu, futbolcunun yaşantısından sadece bir süreç sunuyor ve onu çok enformatik bir şeyin içine tam oturtamıyorsunuz. Sadece o futbolcuya dair metalaşma durumunu mizansen olarak yaratıp, sergi biterken o mizansenin de alaşağı olacağını göreceğiz. Zidane’ın attığı kafa intikam mıydı, yoksa o mağdur zavallı Cezayirli imgesi yeniden mi kuruldu? Vahit Tuna: Stadyumu bir arena olarak düşünmek lazım, futbol başlangıçta silahlı kalabalıkların birbirlerini kesip biçmesiyle başlıyor, önce oyuna, ardından da futbola dönüşüyor. Takım tutan insanların arasında sosyal statü ortadan kalkıyor. Futbolun arkasında milletleri, devletleri sürükleyen bir yapısı var. Zidane bence, Avrupa’nın iyice sınırlarının kalktığı dönemde, öteki ve varoş kimliğinin daha da dışlandığı bir atmosferde bilinçli yaptı bunu. Zidane’ın bu hareketi metalaştırıldı. Özellikle de Fransa bunu kullanılabilir meta haline getirdi, Zidane’a ödül verildi vs. Cemal Zidane üstünden Zidane’ı okuma bence işi ironik hale getiriyor. Dokunaklı olan şu öyleyse... Zidane’ın bilinçli olarak yaptığı hamle Cezayirli ve varoşta yaşayan bir genç için bir kahramanlık ifadesi oluyor. Oysa Zidane sistemle oynamayı öğrenmiş... B. Kantürk: Bu konuşmadan da bir sonuç çıkıyor. Cemal Zidane’la başladı söyleşi ama kaçınılmaz olarak yine gündemdeki Zidane’a döndük. Tel: 0212 292 36 70
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle