22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 MAYIS 2005 / SAYI 1001 Demokrasi Amerika'dan elmez... Sonunda olan oldu ve Suriye ABD'nin tehditlerini askeri ve istihbarat işbirliğini kopararak yanıtladı. Peki, Suriyeliler Amerika'ya nasıl bakıyor? Halk nelerden yakınıyor, ne istiyor? Özge Genç/ Şam S uriye'ye gelmek için seçtiğim dönem özelde Suriye, genelde de Ortadoğu siyasetinin en hareketli dönemine rastladı. Amerikan başkanı Bush ve Dışişleri Bakanı Condolece Rice'ın Suriye'ye tehditler yağdırdığı konuşmalan basına yansıdığı anda, Türkiye'deki ailemden ve arkadaşlarımdan gelen telefonların ardı arkası kesilmedi. Çoğu zaman, Suriye'nin kaderinin Irak gibi olacağını düşünenler tarafından, Türkiye'ye geri dönmem konusunda uyarılıyorum. Herkes Suriye'de neler olupbittiğini merak ediyor. Doğrusu günlük hayatta, Hıristiyan ve Müslüman cemaatin yan yana yaşadığı Şam'ın eski kentindeki evimin çevresinde, böylesine üst düzey bir tehditin yansımalan çok az hissediliyor. Eski şehrin dar sokaklarındaki turistik eşya satıcıları her sabah kilimleri, yastıldarı, antikaları, hediyelik eşyaları özenle dükkânlannın önlerine yerleşti rip, turist beklemeye koyulurken, yeni bir internet kafenin açılış hazırlıkları yapıhyor. Taze sıkılmış meyve suyu satan Ebu Isa muzları, çilekleri tezgâhına dizerken, Ermeni ayakkabıcı belki 30 senedir her gün aynı saatte açıyor dükkânını. Arap pop müziğini protesto eden, sadece unutulmaya yüz tutmuş jazz al bümleri ile eski Arap klasiklerini satan bir Şii'nin dükkânından, Bossa Nova ezgileri yayılıyor. Lübnan'ın Beka Vadisi'nde üretilen Ksara şaraplarının bulu nabileceği ender adreslerden biri olan bakkalın Hristiyan sahibi her zamanki gibi alışveriş torbasının içine bir avuç şeker atıyor. Mahallenin ilkokulundan gelen çocuk sesleri, ilk ders öncesi okunan andar, kilise çanları, ezan sesleri, radyolannı "Gençlik'in Sesi"ne ayarlamış esnaf, tamirciler, manavlar, sedef kakmactlar, dokumacılar... Etrafa yayılan falafel, humus, pide, şavurma (döner) kokuları... Dükkân sahipleri arasında sabahın erken saaderinde başlayan çay muhabbederi... Herkes gülümsüyor, herkes birbirini selamlıyor... bir araya gelsek, onlara rejim hakkında ne düşündüklerini sorduğumuzda yanıdamakta oldukça isteksiz davranıyorlar. Bir kafedeysek, konuşmak için masayı bir an bile yalnız bırakmayan garsonların ayrılmalarını beklediğimiz oluyor. Korkular hep aynı, muhabara... AMERİKA SENİİSTEMİYORUZ Arada konuşabildiklerimizden edindiginiz izlenim ise, Esad rejiminin sevip sevmedikleri bir yana, hepsinin ortak birleştiği nokta Amerika'nın ülkelerinin işine burnunu sokmaması. Amerika'nın Suriye'ye yönelik tehditlerinin küstahça olduğunu söyleyen Suriyeli Dürzi bir arkadaşını "Kim istiyor onlardan bizi korumasını" diye söylenıyor arada. "Ne düşünüyorlar merak ediyorum, bizim burada sersefil, modern hayattan çok uzakta, çadırlarda yaşadığımızı mı?" diyor başka bir Hıristiyan Suriyeli. Bu kişi, kilisenin bir aktivitesiyle Fransa'da kısa süreliğine bir aile yanında kalmış. Ev sahibi, kendisine ışığı nasıl yakması, kumandayı nasıl kullanması gerektiğini anlatmış uzun uzun... Suriyeli gençler dünyanın bırçok yerindeki yaşıtları gibi Amerika'ya karşı büyük tepki duyuyorlar. Şam'daki Starbucks'ı andıran kafeler zinciri Inhouse Cafe'de yan masamızda oturan kızlı erkekli gruptakilerle kaynaşıp, Suriye'de olup bitenler hakkında konuştuğumuz birgün, "Amerikan tehdiderini Suriyeli YA MUHABARA'DANSA... Herkes bana aynı şeyi soruyor: Suriye'de neler oluyor? Halk bu rejimi destekliyor mu? Insanlar mudu mu? 30 yıllık Baas Partisi lideri Hafız Esad'ın oğlu Başar tarafından yönetilen, Baas Partisi ve askeriyenin ileri gelenlerinin tekelinde, kişisel özgürlüklerin sınırlandırıldığı, antidemokratik ve baskıcı bir rejim söz konusu olan. Halkın ne düşündüğünü tam olarak bilmek çok zor doğrusu. Bunu anlayabilmek için, aralanndan birkaçının gerçek düşüncesini belirtmekten çekinmeyeceğini umarak, çok fazla insanla konuşmak gerekiyor. Yabancıların ajan, çevredeki Suriyelilerın ise muhabara (devletin istihbarat örgütü) olabileceği endişesini hissetmeyen bir Suriyeli olduğunu sanmıyorum. Biz yabancılar, Suriyeli arkadaşlarımızla ne zaman halkın destekleyebileceğini düşünmek çok saçma" demişti biri. Onlar, Amerika'nın Irak'taki ve Israil'in Filistin topraklarındaki varlığı düşünülünce, Surıye'yi Lübnan'da işgalcı bir güç olarak tanımlayan Amerikan baskısını hem saçma hem de komik buluyor. GorüJen o ki, Amerika gibi bir yabancı gücün ülkelerini "Şer Ekseni" ilan edip, sürekli olarak tehdit etmesi, bu gençlerin ulusal duygularını güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Ortadoğu'yu bir çelişki yumağına çeviren Amerika'nın sert tutumu onların Amerika'ya ve Batı'ya karşı en az tavizi vermek için uğraşan başkanlarına olan desteğini de arttırıyor Farklı yerlerde karşılaştığım siyaset konuşmaya yatkın gençler arasında ise, Suriye'deki durumun iç karartıcı yanları kendini daha çok hissettiriyor. Fikirlerini açıkça dile getirenler arasında, dış baskının Başar Esad hükümetinin otoriter politikalarına karşı tek çözüm olabileceğini söyleyen ve gelecekleri için umutlarını yitirmiş olanlar çoğunlukta. Bir kısmı gerçekten Amerika'nın gunün birinde Suriye'ye karşı askeri güç kullanacağına inanıyor ve korkuyor. Bir kısmı yurtdışına çıkmanın yollarını arıyor. Gazetecilik okuyan Sünni bir genç, bir defasmda, Amerika'mn ohsı birsaldırısı durumunda kendisıni eve kapatıp hiçbir karşı harekette bulunmayacağını, çünkü bu "kokuşmuş" düzendcn onları sadece Amerika'nın çıkartabıleceğini, aksi halde ebediyen "koyun gibi" yaşamaya mahkum olacaklarını söylemişti. OSMAN BAHADIR bahadirosmanOhotmait.com «ı s * ' &D yıl önce namını aknak istidadını (yeteneğini) kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir, millet denmez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka mürebbilere, muallimlere muhtaçtır. Onlardır ki, bir heyeti ictimaiyeyi (sosyal topluluğu) hakiki millet haline koyarlar. Bizim milletimiz elbette dünyanın takdiratına liyakat kesbetmiş(layık olmuş) bir heyeti ictimaiyedir. Fakat onu layık olduğu şerefli mertebeye isal edecek (ulaştıracak) sizlersiniz. Millet, memleket, cumhuriyet sizden yüksek hizmeder beklemektedir. Siz faaliyete geçtikten sonradır ki, milletin azami istidadı (yeteneği) faaliyete geçmiş olacaktır." Gazi Paşa hazretleri Erkek Muallim Mektebi'nin defterine atideki hatırayı kayıt buyurmuşlardır; "İzmir Muallim Mektebi'nde memnuniyet verici feyz eseri gördüm. Bu müessesenin memleketin çok muhtaç olduğu muallimleri yetiştirmekte muvaffak olacağına, müdüriyetin, bütün heyeti talimiyenin(öğretim heyetinin) liyakat ve sıhhatleri vaat vermektedir." UEkiml925 ŞAM BAHARI'NA NE OLDU? ABD Başkanı George W. Bush'un Irak işgali sırasında Iran ve Kuzey Kore ile birlikte "Şer Ekseni" ilan ettiği Suriye'nin, dışarıda askeri varlığını tamamıyla Lübnan'dan çekmesı bekleniyor. Amerika, tüm bunların yanı sıra, Suriye'den Lübnan'daki Israil'e karşı savaşan Hizbullah'ı desteklemekten vazgeçmesini, Irak ile olan sınırını kontrol altına alması ve Amerikan birlikleriyle savaşmak üzere Irak'a akın eden isyancıların bu sınırdan geçmesine izin vermemesini istiyor. Amerikan istihbaratı, Suriye'nin kimyasal ve biyolojik silahlara ve balistik misillere sahip olduğundan şüphelenıyor. Hatta Irak'ta bulunamayan meşhur "Kitle Imha Silahları"nın Suriye'de olabileceğini savunanlar bile var Washington'da. Bunun yanı sıra, Amerika, demokratik seçimle başa geçecek bir hükümetin söz konusu olduğu bir rejim değişikliği için bastırıyor. Içeriye bakıldığında, Suriye yönetiminin demokratikleşme, bireysel özgürlüklerler ve sivil haklar konusunda çok fazla yol kat ettiği söylenemez. Suriye hapıshanelerinde tespit edilebilen, 300500 bin arası siyasi hükümlü bulunduğu söyleniyor. Baba Hafız Esad'ın ölümünden sonra başkanlık koltuğuna oturan Avrupa'da eğıtım görmüş oğlu Başar Esad, daha özgür bir toplum umudu taşıyan birçok Suriyeli tarafından "Şam Bahan" olarak adlandırılmıştı. Fakat, beklentilerin birçoğu hâlâ gerçekleşmedi. Suriyeliler, bir sonraki adım olarak, Başar Esad'dan demokrasi ve özgürlükler alanında yeni reformlar bekliyor. Ayrıca, Amerika'nın değil, kendi demokrasilerini istiyorlar. • Gazi Paşa İzmir Muallim Mektebi'nde ...Reisicumhur hazretleri, muallim (öğretmen) Kemal Emin Bey'in nutkuna cevaben, şiddetle ve defalarca alkışlanan atideki nutku irad buyurmuşlardır; "Beyefendinin söylediği samimi sözlerden çok mütehassis oldum(duygulandım). Bilhassa memnuniyet sebebi telakki ettiğim nokta şudur ki; bize mazinin felaketli noktalarını belki uyanmamızı kuvvetlendirmek için bir defa daha hatırlatmıştır. Hakikaten mazide bu milleti insanhktan geri bırakan, bütün âlemin adeta insanhk haricinde telakkisine sebebiyet veren birtakım müesseseler ve manialar (engeller) vardı. Fakat millet onların hepsini bertaraf etti ve ne kadar çürük ve bimana (anlamsız) olduğunu da isbat iktidarını gösterdi. Bu salonda bu kıymetli toplantıyı tertip edenlere çok teşekkür edeceğim. Çünkü ıstikbalin kıymetli muallimlerinin huzurunda pek derin bir zevk ve saadet duymaktayım. Muallimliğin ehemmiyeti hakkında fazla söz söylemeye hiç liizum görmem. Zira siz onu bcnden daha iyi bilirsiniz. Yalnız bir ciheti hep beraber tekrar edelim. Milletleri kurtaranlar yalnız vc ancak muallimlerdir.(çok sürekli alkışlar). Muallimden, mürebbiden (eğitimciden) mahrum bir millet henüz millet Türkiye'de ilk betonarme köprü Cumhuriyet idaresi memleketin bayındırlığı için azami bir gayret sarfeylemektedir. Iddia edebiliriz ki, bu kadar dar bir bütçe ve bu kadar çok ihtiyaç karşısında bundan fazla hatta bu kadar bile iş görmenin imkânı yoktur. Ve hiçbir memleket, vesaitin(araçlann) azlığı ve ihtiyacın çokluğu dikkate alınınca imar işlerinde bizler kadar çalışamamaktadır. Vatanın her köşesi ve devlet idaresinin her şubesi, imara, faaliyete, paraya muhtaçtır. Ne tarafa baksanız Saltanat devrelerinin bıraktığı yokluğu ve harabiyeyi görürsünüz. Mektep yok, resmi daireler için bina yok, yol yok, köprü yok, demiryolu yok, donanma yok, deniz ticareti filosu yok, liman yok, para yok, mütehassıs(uzman) yok, hülasa yok, yok, yok... Işte genç cumhuriyet, bütün bu yokluklardan varlık çıkarmakla meşguldür. Bu cümleden olarak Ödemiş ile Adakide arasında ve Menderes nehri üzerinde 75 metro uzunluğunda üç gözlü büyük bir şose köprüsü yapılmıştır. Bu köprü, Türkiye'de vücuda getirilen ilk betonarme köprüdür. Inşası için 70 bin lira sarfedilmiştir. Köprünün geçici açılışı için yakında Nafıa Vekâleti Ödemiş'e bir heyet gönderecektir. Nafıa Vekâleti'ni, o bölge nakliye araçlarının Menderes'ten gelip geçişini böyle muazzam bir köprü ile temine muvaffakiyetinden dolayı tebrik ve takdir ederiz. 15 Ekim 1925
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle