02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 MAYIS 2005 / SAYI 1001 Yara hep oradaydı! Bir yanda geleneksel ahlakın kol kırılır yen içinde kalır mantığı, diğer yanda küresel iletişimin sınır tanımayan çerçevesizliği... Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Oğretim Görevlisi Nazlı Ökten, kadın programları ile tartışmaların ikiyüzlülüğünü yazdı. Nazlı Ökten " oe Bousquet (18971950) I. Diinya Savaşı'nda yaralandığında 20 yaşındaydı. Bu olay, onu hayatının sonuna kadar felçli bırakacaktı; kendisini şiire adadı. Bu yara, bu olay Bousquet'nin tüm sayfalarına kuşkusuz dadanacaktı ama o, olayı bir şeye, bir zamana, bir insana ait saymadı. Bousquet'den farklı bıçimlerde de olsa sık sık alıntılanan iinlü bir cümle var: "Yaram benden önce de vardı, ben sadece ona can vermek için varım". Kadınlara ayrılan akşamüstü kuşağının Marko Paşa programlarında feryat figan eden kadınların yaraları, onlar doğmadan önce vardı, maalesef onların çocuklarında da olacak. Bu programların yayından kaldırılması derin bir nefes almayla karşılanıyor çoğumuz tarafından. Oh be, şükür nihayet bitti. Öyle mi? Sorunu çözmektense, kamusal dilin ahlaki ve estetik ortaklıklarını sorgulayıp dönüştürmektense, sorunun kaynağı olarak gördüğü yeri kesip atan zihniyeti biz nereden tanıyoruz? Bir meseleyi gerçek anlamda düşünmek, onu iliklerinize kadar hİSgetmek an! amınageldiğinden.soyludüşünceler çoğukez bayağılığın uzağında durmayı tercih eder gibidirler. Kirli olanı inkâr etmek öldürücüdür oysa. Bu programlar, ev içiyle özdeş ve ona hapis kadınların, annelerin, kızkardeşlerin, karıların, kaçılıp uzaklaşılması, sıyrılıp özgürleşilmesi gereken dünyaları, kötü bir ruhu çağırır gibi çağırıp arındırmak istediğimız zihinlerimizi çamura bular. Bu dünyanın çamurundan kurtulmak öyle kolay mı? Hafta sonları bir görev gibi koşulan Hollywood filmlerimn estetize ve sterılize dünyasını kurmak öyle kolay mı sokaklarda? Kadının Sesi türü, kadınların sorunlarına ağırlık verdiği söylenen, aslında kadını aile içiyle tanımlayıp ailenin çözülme sürecinde yaşadığı anomi hallerinden bir gösteri çıkaran bu programlar, neden televizyondaki diğer "bayağılıklardan" daha fazla dokundu kanımıza? Neden oldukları cinayetler mi cevap? ü halde erkek arkadaşları, biraz kısa bir eteği, açümış bir başörtüyü, kaçak bir sinema seansını, çalışma arzusunu da ortadan kaldırmak gerekecek. Bunların çok daha azı için bile dayak yiyor, işkence görüyor, eziliyor kadınlar dünyanm çok yerinde ve Türkiye'de. Bugün, yaşadığımız modernlik öncesi diye tanımlanan geleneksel biçimlerle, modernlik sonrası olarak adlandırılan normatif gönderme taşımayan biçimlerin tuhaf bir kaynaşması olduğu için rahatsız edici. Üzerinde tartışılmış ortak bir kamusal normun yokluğu (hiç kurulamamış da olsa, kurulan yok olmuş da olsa) tartışmayı sürekli iki kutup arasında çekiş «?".: % ıvV m* W\ ü ^ 'N İWU YAY \ ÖĞRFfJDİ • : GÖ7YASIAR1NA BOĞUIDU "'4. 10 J: lın programiannı Kadın programlarının kaldırılması, şiddete karşı en kolay, en basit yoldu... Kadın susturuldu! Kolaj: Giilay Tunç OEPREI ' I 'IKIIIA k.irı»trf|i rln.ıv«ll>< rjı ; ıl' >()ı .ırtlırı.l. ı^ıylı fjrf,ııı IN CtlC KAUMA RtiKl VAN 'Kadının S e ^ kana bulanl jtı i'i y<r,nııl.ıkı IM|'M l.ıt.ıtınd. İurımdalga tiriyor. Bir yanda geleneksel ahlakın kol kırılır yen içinde kalır mantığı, diğer yanda küresel iletişimin sınır tanımayan çerçevesizliği. Aile kurumu, şiddeti hep sakladı, örttü, meşrulaştırdı: Şimdi küreselleşirken yayılmadık, sömürgeleştirmedik yer, alan bırakmayan piyasanın dağıttığı kurumlardan biri de odur ve kadınlarla çocukların bu çözülmeyle özgürleşmeleri hayal edilirken bu özgürleşmenin toplumsal çerçevesi oluşmadığı yerlerde sadece kaderlerine terk edilmiş durumdadırlar. Evet kadınlarla çocuklar aynı cümlede, evet, aynı kaderde; çünkü çoğu kez adamlar çekip gittiğinde onların geçim yükünii de kadınlara bırakarak gidiyorlar. Çocuklarını terk etmek hâlâ bir anne için daha utanç verici, bir baba için olduğundan, ama elbette o da oluyor. ŞİDDETİN DİLİ... Kepaze, bayağı, iğrenç, rezil... Evet, aile kurumu, artık barındırdığı çirkinliklerin tümünü hapsedemez hale gelip dışarı taşırınca tüm bu sıfatları hak eden bir olaylar dizisiyle karşı karşıya kalıyoruz. Emeğinin üzerinde hak sahibi olmayan, kendine sahip çıkma hakkı olmayan, hak arayacak yeri olmayan sadece kadınlar değil, erkekler de. Ama en ezilmiş erkeğin bile ezebileceği bir kadın, en ezilmiş kadmın bile ezebileceği bir çocuk vardır bir yerlerde. Adorno, Minima Moralia: Sakatlanmış Yaşamlardan Yansımalar adını taşıyan aforızmalar ^ahcserinde tahakkümün, üzerine kurulu olduğu şiddeti tahakküm altındakilere havale ettiğini söyler. Yen içinde kalmayı reddeden kırık kolun etten fırlamış görüntüsü, mıdemizi bulandırıyor haklısınız. Ama yara orada, yüzyıllardır. Bu şiddetin dili, programda teşhir edilen kurbanlar kadar, bu programların görsel dilindedir de kuşkusuz. Sunucumuz olabilecek en sağlam estetik teçhizatla donanmıştır. Katılanların durumu onun için çok üzücü, çok yıkıcıdır. Olup bitenlere inanamamaktadır. Telefonlar, sesini duyurmak isteyen kadınlar tarafından kitlenirken, deterjan, şampuan, kozmetik, bebek bezi reklamları kanalın gelirlerini çoğalttıkça çoğaltıcaktır. Ama artık yetmiştir, parsayı topladık, tezgâhı kapatıyoruz, kadının sesini kısın, zaten başımıza ağrılar girmişti. Ne olursa olsun susturulan kadının sesidır. Gidecek yeri olmayan, hak arayacak merci olmayan, örgüdenecek bilinci olmayan yurttaşlar, ayak altında dolanıp ortalığı kirletmesinler artık. Mahkemesinden, polisinden, hastanesinden, sosyal yardım kurumundan çare bulamayan, arayamayan bir toplumun yurttaşları, kadınları, sahip oldukları bu ender görünürlük biçimini de kaybedebilirler, ne çıkar. Türkiye'de olup bitenler karşısmda örgütsüzlükten, gerçek bir hak arayışının, muhalefet kültürünün yokluğundan, olup biteni değiştirme, iyiye götürme inancının eksikliğinden şikâyet etmek için "biz böyleyiz işte, adam olmayız" diyoruz... Acaba diyorum ben mi yanlış hatırlıyorum, siyasi ınançları nedeniyle, okudukları kitap, gazete, yazdıkları yazı, söyledıkleri söz nedeniyle yıllarca hapsedilmiş, işkence görmüş olanlann hikâyelerini, ha 35* berlerini görerek, dinleyerek büyümüş, susturulmuş, tehdit edilmiş, kafasına kafasına vurulmuş bir kuşaktan gelmiyor muyum? Sorgulayan, düşünen, hayal eden, itiraz eden bir kuşak gözümün önünde budanmadı mı? Bir toplum olarak bir arada yaşamanın koşullarından biri olan siyasetin, en kirli, en ilişilmez şey haline getirildiği ilk dönemde mesele ideolojik olarak tanımlanırdı, ama şimdi artık anahtar kelimeler rüşvet, yozlaşma. Türkiye'de bu süreçler siyasi "zor"la yaşandı, Batılı toplumlarda daha incelikli yollarla, ama sonuçta siyaset öldü ve yerine konacak bir şeyı bırakın, cesedini kaldıracak cemaat bile bulunamıyor. Gözleri aydın olsun! Biçim ve içerikleri gözden geçirilmek yerine yayından kaldırılan programlara gelince: bazı Kaflcas halklarının eski âdetlerine göre kadmlar, iki kabile arasında savaşı engellemek isterlerse karşı olduklarını göstermek için elbiselerini yırtıp göğüslerini açarlarmış. Bunu kadınların yıkıma uğrama tehlikesi altındaki bir toplumu koruma refleksine benzetebiliriz. Türkiye'de kadınların çığlıkları herkesi rahatsız ettiğinde, konuşan kadını öldüren adamı değil, kadını susturmak hepimize daha kolay geldi herhalde. • Kadın programları ve gerçekler... Aylin Kotü G ünlük hayatımızda tartıştığımız, fikir alışverişinde bulunduğumuz, yerdiğimiz televizyon programlarmdan biri maalesef şiddetle sonuçlandı. Sonuç olarak da kanallar bu programları yayından kaldırdı. Oysa bu programları yayından kaldırmak köklü bir çözüm olmaktan çok uzak. Esas üstünde durulması gereken son zamanlarda dizilerden tutun haberlere kadar televizyon programlarının içeriği ve işleyiş şekilleri. Televizyon, bugünün koşullarındaki ülkemizde maalesef birinci eğitsel araç. Doğuda bir çok ilçemıze, köyümüze okul yapılmazken, televizyon buralara ulaşabilmekte. Televizyon aynı zamanda o yöredeki birçok insanm da bir nevi beslenme kaynağı. Bugün televizyonlarımızı açtığımızda mafya dizileri, magazinleşmiş ve ciddiyetini kaybetmiş, haber değeri olmayan haber programları, sürekli ya aşırı eğlencenin ya da şiddetin gösterildiği programlar izlemekteyiz. Çocuk dizilerinde bile bir karmaşa hâkim. Dizideki rolünde daha ilkokula bUe gitmeyen çocukların sırf izleyiciye süslü göstermek amacıyla fazla bilmiş halleri, örnek ve özendirici olmakta. Geçen yıl TGRT'de İnci Ertuğrul'un sunduğu "Sizin Sesiniz" programı halen yayında... Ne zamana kadar? Belli değil... yayını biten bir dizide sürekh anlaşamayan ve kavga eden anne baba üzerinde dönen diziler seyrettik. Aile yapısının Avrupa ülkelerine göre hâlâ önemli olduğu ülkemizde bile bu dizi maalesef çok seyredilenler arasmdaydı. Televizyoncular samimilerse amaçları, konuları işlerken geniş kitlelere giden mesajların şekli olmalı. Tabii ki hep ciddi programlar izlemeyeceğiz. Ancak çok seyredilsin kaygısıyla da toplumda yaşanan kültür erozyonu körüklenmemeli. Son yayından kaldırılan kadın programları aslında maalesef bir Türkiye gerçeğini ortaya koyuyordu. Dövülen, şiddete maruz kalan kadınlarm ilk gün yüzüne çıkışıydı bu programlar. Amaç iyi olsa da, izlensin kaygısıyla yapılan program süslemeleri, olayları bu noktalara getirdi. Televizyon işiyle uğraşan herkesin üstünde ciddi bir sorumluluk var. Bugün Türkiye'de "Haydi kızlar okula" kampanyası yapılmakta. Okula gidemeyen kızlar televizyon seyretmekte ve televizyon birçok yerde en büyük eğitim aracı olarak yerini almakta. Görsel medyadakiler eğer samimi ise sadece bu kadın programlarını kaldırmakla kalmamalı. Hatta belki onlar devam etmeli, çünkü toplumun büyük bir yarasıdır orada işlenen konular. Ancak dizilerden haberlere, eğlence programlarından çocuk programlarına içerik ve işleyiş değişmelidir. Eğitim üçlü bir sacayağı: Aile, okul, toplum. Toplumdaki eğitimde de en büyük payı bugün görsel medya almaktadır. Sadece "Baba beni okula gönder" kampanyası yetmez, ayaklardan biri eksik kalır. Eğik duran sacın üstüne de bir şey koyamayız. 0 [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle