22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 MAYIS 2005 / SAYI 999 Öfke ile sevgi arasında iki genç kız... Volkan Aran Finli yönetmen Pirjo Honkasalo 25 yıldır belgesel film çekiyor. Son filmi "Melankolinin Üç Odası"nın çıkış noktası, On Emir'deki "Komşunla ilgili yalancı tanıklık yapmayacaksın". P erihan Mağden'in "îki Genç Kızın Romanı"ndan üç yıl sonra, romandan farklılaşmış senaryosuyla "îki Genç Kız" filmi geldi sinemalara. Kutluğ Ataman yaptığının bir gençlik filmi, daha doğrusu gençlik üzerine bir film olduğunu hcr fırsatta söylese de "görscl ağırlıklı yazılı basın" hem filmi, hem filmin kahramanlarını popüler kültürün daha önceden adreslenmiş sınıflarına yerleştiriverdi. Genç kızlardan Handan'a "lolita", iki genç kızın ilişkisine de lezbiyen ilişki tanımını yapıştırdı. Behiye'nin öfkesi, muhalifliği ve isyankârlığı ise filmin Kutluğ Ataman'la yapılan röportajlarda yer bulan yönü olarak kaldı. Her şeyin, kendi baktığı pencereden doğru ve tam olarak tanımlanması isteğiyle yanıp tutuşan popüler ve hâkim kültür, aklını kendine yabancı bir kavram üzerine yormaktansa, bilinen bir kelimeye eşleme kolaycılığına düştü. Böylece yeni tanımlara, karmaşıklığa mahal verilmedi, her şey basit ve anlaşılır oldu. Hayat o denli basit olmasa da yetişkınlerin hayatı genellikle böyle. Oysa genç kızlar ya da genç erkekler hayatın bu karmaşıklığını, çok yönlülüğünü, anlaşılması giiç ilişkiler yumağını yetişkinler kadar kabullenemiyor, sorusuz, sorgusuz karşılayamıyorlar. Gençleri tahammülsüz hale getiren ve öfkelendiren de bu sınıflamalar, sınırlamalarla dolu dünya. însanı sınırlamaya, özgürlüğü kısıtlamaya çalışan bir topluma gençliğin sesini duyurmak için yapılmış bir film bile zoraki kalıplara sokulduğuna göre, Behiye'nin öfkesinin pek çok haklı yanı var. Haklı olsa da bu öfke, bu daimi muhaliflik hali, Behiye'nin kendi hayatını kurmasına yetecek mi? Dışta kalmışhğın, çoğunlukça anlaşılamamanın, çoğunluğu sevmeyişin öfkesiyle kendi özgürlüğünü yaşamaya çalışan genç kızlar, genç erkekler öfkelerine bir yön verebilecekler mi? Öfke duyulmalı mı, yoksa bir hastalık gibi saklanıp, geçinceye dek tedavisine mi girişilmeli? Bize öfkenin kötü olduğu öğretildi çoğunlukla. Atasözlerinde öfkeyle kalkan zararla oturdu hep ve keskin sirke küpüne zarar verdi! Kutluğ Ataman öfkenin gücüne, yaranna inandığını ve Melankolinin Üç Odası Aslı Selçuk G insanın, öfkelendiği zaman bir şeyleri değiştirmeye çalışacağını söylüyor. Daha ileriye götürüp öfkesiz sanatçı olmaz diyor. Ama öfke tek başına yetmiyor hayatı değiştirmeye. Behiye, Handan'ı böylesine sevmese, bu denli büyük bir tutkuyla bağlanmasa, yeni bir hayat kurmak için bir yol bulamayabilirdi. O yüzden Handan'ı kitaptaki kadar edilgen bırakmamış Ataman. Onun Behiye'ye verecek çok şeyi olduğunu düşünmüş. însanı bir şeyleri değiştirmeye iten şey, düzene karşı duyduğu öfkeyle birlikte, özlediğine, istediğine duyduğu sevgi. "Öyle parçalandım ki ömrümde sevgiyle öfke arasında / Sevgimi öfke vurdu / Öfkemi sevgi kaçırdı / tçim parçalandı arada"... "Sevgili Gençlik" şiirinde böyle yazan Can Yücel "öfkeli misiniz?" sorusuna şu yanıtı veriyordu: "Benim şiirimde de, siyasetimde de hâkim iki unsur var. Bu iki unsurun çelişkisi ve sentezi, bana yaşama gücü veriyor. Olup bitene ve olup bitenin sorumlularına karşı öfke; olması gerekene, olabileceğe ve onu getirecek olan büyük emekçi ve aydın kitlelerine sevgi... Öfke ve sevgi arasında çırpınan bir çelişkinin içinde yaşıyorum ben. Şiirlerimle de, siyasamla da, bana enerji, akıl ve yaşama sevinci veren şey, öfkeyle sevincin çelişkisi." Öfke, sevgiyi barındmyorsa ve bu ikisi birlikte sığabiliyorsa insanın içine, öfkeyi bu denli kötülemek niye öyleyse? Yanıt yine Can Yücel'den: Kuzu gibi olun diyorlar/ Büyüyüp ortaya çıkınca/ Koyun gibi gütmek için sizi... Oysa öfke sistem tarafında olunca, sokaklara taşsa ve kendi adaletini uygulamaya girişse bile taviz veriliyor kolayhkla. Sistem, bireysel öfkeyi ya da kendine muhalif olanı cezalandırırken, sokağa taşmış, hedefini yitirmiş, baskıcı, sistem yanlısı öfkeye prim veriyor. Ama bu öfke Behiye'nin öfkesi değil. Onun gibi kendi bireyselliğini yaşamak, kendini ifade etme ihtiyacından, kısıtlanmışhktan kaynaklanan bir öfke değil. Bu tam tersine, Behiye'nin ağabeyi Tufan'ın öfkesi gibi, bireyselliği yaşamak değil yaşatmamak için; kendini ifade etme ihtiyacından değil "başkasının" kendini ifade etmesini engelleme isteğinden doğmuş bir öfke. Kısıtlanmaktan kurtarmıyor, kısıtlamak istiyor. Bu öfke; Tufan'ın, sonu şiddet olan, şiddet dışında kendini ifade edecek bir alan, bir yaratıcılık keşfedemeyen öfkesi. O yüzden insanlar sonu kavga, şiddet, nefret olan bir öfkeyi kolayca algılıyorlar da, sevgiyle karışmış, "gelgit"lerdeki bir öfkenin peşinden gitmiyorlar, eskisi gibi. Acaba bu yüzden mi son zamanlann en çok satan kitabı, gücünü sevgiden alan öfkesi ve isyanıyla "Ince Memed" değil de Hitler'in "Kavgam"ı? • eçen günlerde, Avrupa BirliğiRusya görüşmeleri öncesinde Brüksel'de, Avrupa Komisyonu binasında bir film gösterildi. Bu, Finli kadın yönetmen Pirjo Honkasalo'nun "Melankolinin Üç Odası" adlı, bu yıl yaptığı belgeseldi. Honkasalo geçen ay, Selanik'teki master class'ında belgeseliyle ilgili ilginç açıklamalar yaptı: "25 yıldır konulu ve belgesel film çekiyorum. Belgesellerim eğitici ya da bilimsel verilerle dolu değil. Sonunda çözüm de getirmem, izleyicinin yorumuna bı rakırım. Ileti taşıyan bir bitirişi etik bulmam. tlk kez bu filmimde taraf oldum, doğrudan politika yaptım. Insan soyu yaşamını nasıl sürdürür, tarihini nasıl biçimlendirir, isteklerini nasıl betimler sürekli bilmek istemişimdir. Insanhğını hep geliştirmek, ileri götürmek isteyen insanoğlu hâlâ beni şaşırtıyor, hayrete düşürüyor. Kanında sanki iri boynuzlu bir geyik gibi yolunu şaşırıp kente girmek, bedenini bir mezarhğın sivri uçlu parmaklıklarında parçalayarak öldürmek dürtüsü dolaşıyor. Böyle olmamalı. Avrupa, erdemli öfkeleriyle yüzleşecek, erdem arayan insanlarla dolu. Bu erdemli öfkeleri yanıtsız kalınca bir yansıma gibi onlara aynı şiddette dönüyor. Yaşam bir yargılama salonu değil, adalet çoğunluk etkili olmuyor, yaşamın kendisi daha etkili. Yaşam bir kaosun içinden yükselip havaya uçarak şekilleniyor, sonra yeniden kavisler çizerek dibe çekilip yeni bir kaosun içine iniyor. Düşmanın ikonlarmdan sıyrılmak öfkeyle bağdaşan erdemi kabul etmek demektir. Erdem, çoğunluk mantık ve us dışıdır. Bir anlamda nefret etme yükümlülüğünden nedensiz birkurtuluştur". HAYALET KENT GROZNİ... "Melankolinin Üç Odası"nın çıkış noktası, On Emir'deki "komşunla ilgili yalancı tanıklık yapmayacaksın". tlk bölüm, 9 yıl önce Kronstadt adasında Başkan Putin'in özel koruyuculuğu altında kurulan Krons tadt Askeri Akademisi'nde geçiyor. Çarlık Rusyası'nın askeri geleneklerini yeniden canlandırmayı amaçlayan bu okulda, Rusya Federasyonu'nun her yerinden, Çeçenistan'dan da gelen, yaşlan 914 arasında değişen yetim çocukların zorlu eğitimlerini izliyoruz. Ekim 2002'de okul çekimlerine başlayan yönetmenle ekibi Çeçen ayaklanmacılarm Moskovadaki Dubrovka Tiyatrosu baskınıyla okulda atmosferin tümüyle değiştiğini, çekimleri sürdürmenin olanaksızlaştığını vurguluyor. Tam bir hayalet kente dönüşmüş Grozni'de geçen ikinci bölümde Hadizhat Gataeva adlı Çeçen kadını görüyoruz. Deşilmiş kentte, biriki parça ekmek, bir bardak suyla hasta yatağında üç çocuğuyla bir başına kalmış Çeçen kadından çocuklarını insan yüreğinin dayanamayacağı bir şekilde ayırıp Grozni dışma çıkarmasmı izliyoruz. Anneleri babaları Rus askerlerce öldürülen 63 yetime Inguşya sığınma kampında annelik yapan Hadizhat da 6 yaşındayken Grozni'deki Rus Çocuklar Evi'ne bırakılmış. Grozni'nin tehlikelerini bilerek, yapımcısı Kristiina Pervilâ'yı sesçi olarak yanında götüren Honkasalo buradaki inanılmaz, insanlık dışı görüntüleri dijital kamera ile saptamış. Üçüncü bölüm, Çeçenistan sınırına 4 kilometre uzaklıktaki Inguşya'nm Dağıstan bölgesindeki sığınmacı kampmdaki öksüz çocukları gösteriyor. 63 öksüzün yeni bir yaşama başlayabilecekleri ise kuşkulu bir soru işareti. Gataeva'nın ailesine yıllarca yardım eden Alman yardım kurumu Kapanamur da 2005'in sonunda yardımı keseceklerini bildirmiş. 2003'ün sonbaharmda çarpışmalar Inguşya'ya sıçrayınca ekip çekimi durdurmak zorunda kalmış, çünkü herhangi birisinin kameraya yüzünü göstermesi çok riskli hale gelmiş. Melankolinin Üç Odası'nda politikayı, siyaseti giderek kirli bulmasına karşın bu çalışmasmda taraf olduğunu yadsımıyor P. Honkasalo: "Bu özel film 60'ların politik filmlerinden değil, ama izleyiciye politik sonuçlar sunuyor. Belgeselimle sonunda Finlandiya halkı da Çeçenistan'da tam neler olduğunu gördü". Selanik'te Onur Ödülü alan Pirjo Honkasalo, 10 yıl konulu film yaptıktan sonra bu işin yönetmenin gücünü kısıtladığını ayrımsamış. Belgeseller için bir kamerayla bir kişinin yettiğini gören Honkasalo görüntü yönetmenliğini de üstlenmiş. Konulu film yönetmeninin Oyuncuların sorunlarıyla pek ilgilenmediğini, belgeselcininse yaşamının sonuna dek gerçek oyunculannı sırtında taşıdığını söylüyor. Dijital çekimlere ilişkin düşüncelerini şöyle özetliyor: "Dijital görüntüler sanattan arınma gibi geliyor bana. Evet, dijitalle uzun çekimler yapıp alabildiğine malzeme ediniyorsunuz, ama ben seçerek, özel bir biçimde saptıyorum görüntülerimi. Kameranın vizöründen baktığım zaman hemen filmimin içinde neyin olup olmayacağını anlıyorum. Kendimi bu yönde yetiştirdim, karşımda cinayet bile işlense eğer filmimde yeri yoksa çekmem. Salt Grozni'de, o da kaçınılmaz olarak yaşamsal nedenlerden ötürü dijital kamera kullandım." YANLIŞ BİR ŞEY YAPIYORSAN... Belgeselin günümüzde yaşamı anlamaktan, derinden kavramaktan vazgeçtiğini düşünen Honkasalo, bu türün öznel olduğunu, çâlışmalarında müzik, ışık kullandığını, dogma ilkeleriyle çekmenin daha çok ahlakçı ve kışkırtıcı olduğunu söylüyor: "Film çekmek olağanüstü karmaşık bir olaydır, çalışırken içe dönük olmanız gerekir, içgüdülerinizle davranmalısmız. Rusya'da 'Tanjuska ve 7 Şeytan'ı çekerken yaşlı bir kadın yanıma yaklaşıp eğer yanlış bir şey yapıyorsan cehenneme git dedi, bence özellikle bir belgeselciye verilecek en iyi öğüttü bu. Hem konulu hem belgesel filmde, bu sonsuz karmaşada kendi içsel özelinizi yaratabilmelisiniz." •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle