22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ŞUBAT 2005 / SAYI 987 15 Çantanızda biber gazı var mı? ÎEsra Açıkgöz G azetelerin üçüncü sayfaları her gün yaşanan taciz, tecavüz ya da kapkaç haberiyle dolu. Üstelik artık ne sabahın, ne evimizin bahçesinin koruyuculuğu var. Acaba arkamızdan gelen ayak seslerinden korkmadan, karşıdan gelenlerin hareketlerini takip etmeden yürümenin bir yolu yok mu? Bu kaygı, insanları özellikle de kadınları kendilerini savunma yollan aramaya itiyor. Bulunan çarelerden biri de biber gazı ya da şok aleti gibi savunma araçları. Özellikle Karaköy ve Kadıköy'deki dükkânların çoğu bu savunma araçlarını satıyor. Peki bunlar ne kadar etkili? Sorunun yanıtını bu malzemeleri satan dükkân sahipleriyle ve kullanmak zorunda kalan bir üniversite öğrencisiyle konuştuk. Ahmet Çamlıca ve Ali Uğur Demircioğlu. Konuşurken ilginç olaylara da tanık olduk. 5055 yaşlarındaki bir kadının bulunduğumuz dükkâna gelip silah sorması gibi... Pazarda telefonunu çaldırınca kendini korumak için silah almaya karar vermiş. Dükkân sahibinin biber gazı ya da elektro şak aleti önerisine rağmen silah almakta kararlı. "Biraz korkutucu değil mi, bunu kullanabilir misiniz?" diye sorduğumuzda da, "Kullanınm, tabii ne olacak. Hiç olmadı çıkarır havaya ateş ederim birkaç el" diyecek kadar rahat. KARŞIDAKİNİ CAYDIRMAK İÇİN Ali Uğur Derriircioğlu, dört yıldır kamp, dağcılık ve askeri malzeme satıyor. Kadınların son zamanlarda savunma araçlarına ilgisinin arttığını doğruluyor. Müşterileriniz, bu aletleri alma nedenlerini ne olarak açıklıyor? Insanlar yaşamadan gelmiyor, Aslında erkeklerin ilgisi daha fazla. Mesela, adam sitenin bekçisi, şok aleti, biber gazı alıyor. Bir bakıma silahlanmayı da önlüyor. Insanlar, kendilerini savunmak için karşısındakini caydırabilecek bir savunma aracı istiyor. Bu eski zihniyette silahtı, bıçaktı. Şimdi biber gazı, şok aleti oldu. Günde kaç kişi geliyor? Belli olmuyor. Bu kapkaçla, tecavüzle ilgiü çıkan haberlerin yoğunluğuna bağlı. Gönül ister ki, hiç gerek olmasın. Benim de kız kardeşim, kız arkadaşım, annem var. Onlar da kullanıyorlar. Ben de kullanıyorum. Hatta iç çamaşırlarda para koymak için yapılan iç cüzdanlar vardır ya, onlardan bile kullanıyorum. Bunlar ne kadar etkili? Şok aleti öldürücü değil. Elektrik vererek, kasların gerilmesini sağlıyor. Bu sistemi çantaya, arabaların koluna uyguladılar. Biber gazı ise 15 dakika geçici körlük yapıyor. Ya kuru sıkı tabancalara ilgi nasıl? Özellikle dizi çekimlerinde kullanmak için alıyorlar. Kadınlardan ilgi gelmiyor, çünkü çok ağır ve çantada taşımaları zor. Özellikle son yıllarda artan talebin nedeni ne sizce? Bence her şey ekonomiyle alakalı. Iş yok, insanların artık kaybedecek şeyleri, alım gücü yok, yoksulluk artıyor. Ceza sistemindeki boşluklar da bu olayları engelleyemiyor. Bir de özellikle Kadıköy açısından söylemek gerekirse, bankamatiklerin banka dışlarına yerleştirilmele1"inin büyük etkisi var kapkaç, gasp olaylarında. Zaten Kadıköy'de bu olayların en yaygın yaşandığı yerler, bankamatik yanları. Insanlar artık "şak şak" diye paranın sesini duyuyorlar. Bir de gasp, kolay para demek. Kimileri bunu mafya dizilerinin artmasına bağlıyor. Ama bence alakası yok. Önceden de Baba, Sicilyalı gibi mafya filmlerı vardı. Şimdi de Kurtlar Vadisi var. Ama kimse benden gelip de "Polat Alemdar'in silahını istiyorum" diye silah almıyor. GENELDE KAPKAÇI YAŞAYANLAR Kadıköy'deki "Komando Askeri Marketi"nin sahibi Ahmet Çamlıca bu ürünlerden almak için her gün mutlaka birkaç kadının geldiğini söylüyor, "Belirli bir mesafe gerektirdiği için spreye daha çok talep var. Çünkü şok aleti temas gerektiriyor" diyor. Çamhca'ya göre, talebin nedeni son dönemde artan kapkaç olayları. Bunun altında ise işsizlik yatıyor. Bu araçları alanlar daha çok 1830 yaş ortalamasındaki, giyim kuşamlarıyla dikkat çcken ve geç saatlerde dışarıda olan ınsanlar, "Ya tanıdıklarının başından kap kaç geçmiş ya da kendileri yaşamış kişiler geliyor çoğunlukla. Kimileri de haberlerden etkilendikleri için almak istiyorlar." Kendisi de biber gazı taşıyor, ailesi de. Hatta polislerin bile biber gazı almaya geldiklerini anlatıyor ve "Silah, cop kullanmaktansa biber gazını tcrcih ediyorlar. Bu ürünlen sadece kadınlar değil, erkekler de alıyor" diyor. • Kendilerini korumanın yolunu arayan kadınlar, çareyi biber gazı ve şok alederinde buluyor. Biber gazı: 20 YTL. Şok aleti: 35 YTL. MELİKE ÇAKIR Üniversite öğrencisi yaşında Biber gazı almaya nasıl karar verdiniz? Iki senedir biber gazı taşıyorum. Eve dönüş yolu karanlık ve ıssız. 15 dakikalık da yürüyüş mesafesi var. Kapkaç olaylarına ve kadın olarak gün içerisin » m de çok karşılaştığımız sözle ya da elle tacize karşı kendimj korumak için aldım. Açıkçası evime giderken, dışarıda dolanırken korkuyorum. Insanlara güvenemiyorsunuz. "Kendimi nasıl korurum?" diye düşünüyordum. Çözümü biber gazı almakta buldum. Niye biber gazı? Vücut yapımdan da anlaşılacağı gibi çok güçlü bir insan değilim. Karate falan da bilmiyorum. Karşımdakini etkisiz hale getirecek bir şey olmahydı. Bel ki saçma gelecek, ama onu taşıdığımda kendimi güvende hissediyorum. En azından kendimi koruyabilecek bir şeye sahibim diye düşünüyorum. Hiç kullandınız ını? Evet. 2 sene önce akşam saat 10 gibi eve giderken yürüdüğüm o ıssız yolda, karşımdan gelen iki kişiye... Karşımdan geliyorlardı. Yaklaştıkça aralarında yer açıp beni ortadan geçmeye zorladılar. Tavırları gerçekten ürkütücüydü. Busırada bir yandan da sözle taciz ediyorlar dı. Sonunda elle de taciz edecek vaziyete geldiğimizde, cebimden biber gazını çıkarıp sıktım. Geri çekildiler. Bende kaçarak uzaklaştım. Evet, ama bu onları daha da kızdırabilirdi... Bir süre görme bozukluğu yapıyor, bir de paniklemişlerdi. Gerçi hâlâ küfür ediyorlardı, ama hareket edemediler. Sonuçta bu her laf atana kullandığun bir şey değil. Şimdi biber gazım bitti mesela, yeniden almam gerek, ama bir türlü alamadım. Akşamları eve dönerken her akşam alacağım deyip, sabah unutuyorum. Gerçekten işe yarıyor mu? Tabii polisin sıktıkları kadar etkili değil ama... Zaten psikolojik olarak da etkileniyor karşıdaki. Suratına bilmediği bir şey sıkdıyor. Haliyle panikliyor, geri çeküiyor. Bu sürede size kaçmak için firsat tanıyor. Sonuçta kesin bir çözüm değil, orada iki kişi yerine 10 kişi olsa bir işe yaramayacak. > •Dilek •Karagöz Dyuncak gibi... A h' Evladım, biz zamanında bu parayla ev alırdık Şimdi değeri yok ama bizim zamammızda 10 milyon büyük paraydı. O zamanlar kuruşlarla besaplantrdı her şey. Hepimiz zaman zaman böyle sözler duymuşuzdur. Kendilerine yetişemeyenlerin sadece koleksiyonlarını süsleyen kuruş ve liralarla ahşveriş yapabilenler için şimdilerde nostalji canlanıyor. Yeni yılla hayatımıza yeniden giren kuruşların, gündelik yaşamımıza tam olarak yerleştiğini söyleyemesek de giderek yaygınlaşıyor. Peki YTL hayatımızı nasıl etkiliyor? Yeni liralarımıza alışabildik mi? Dahası altı sıfırı tasfiye edilmiş yeni paramızdan neler bekliyoruz? YTL ile hayatımızda neler değişti? Bu soruları konunun uzmanlanna ve kullanıcılarıyla konuştuk. YTL'li günlere geçeli neredeyse iki ay oluyor... Vitrinlerde hâlâ iki paralı etiketler var. Kimisi alışmış yeni liradan alışveriş yapmaya, kimisinin kafası hâlâ karışık... Kandırılma korkusu yaşayanlar da az değil... tsmini saklı tutan, Ziraat Bankası'nın şube müdürlerinden biri ise YTL ile Türk Lirası'na olan güvenin tazeleneceğini düşünüyor. "Yeni Lira ile rakamlardan kurtulduk. însanlar bundan böyle düşük rakamlarla kendini güvende hissedecek. Türk Lirası'na olan güven tazelenecek ve lira yatırım aracı olarak kullanılacak" diyor. Bankacıya göre insanlar hâlâ YTL'den korkuyor. Bugüne kadar sahte parayla hiç karşılaşmamış. Şu an piyasada kâğıt para yüzde 80 oranındaymış, yani sıkıntı yaşanmıyormuş. NEKADARSAALİŞTE... YTL'yi, işi ekonomi olanlara konuştuktan sonra bir de kullanıcılarına sorduk. Beşiktaş esnafından Erhan Şenol değişen hiçbir şey olmadığı görüşünde. "Sadece adı değişti. Sıfırları atmanın bir anlamı yok. Göz boyama. YTL'nin ekonomiye bir katkısı olacağını düşünmüyorum. Bence para daha çok değersizleşti. Artık 100 milyon tek bir kağıt parçası. Ben, 60 kuruşa ekmek aldığımı hatırlıyorum. Şimdi ekmek 30 kuruş." Eyüp Akyürek de esnaf olarak kendilerinin sorun yaşamadığını, çünkü yazar kasalarında tutarın hem Türk Lirası hem de YTL şeklinde yazıldığını söylüyor." YTL'ye geçişle yazar kasaların beynı de değişti. Bu yüzden biz çok fazla sorun yaşamıyoruz ama müşterilerimiz, özellikle kandırılma kaygısı taşıdıkları için eski para istiyorlar ve TL'yi YTL'ye Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Güngör Uras, YTL ile değişen bir şey olmadığını söylüyor. Uras, "Yeni lirayla bir şey değişmedi. Zaten henüz yeterince yayılmadı. Istanbul'da yaşadığım halde benim bile şu an cebimde YTL yok. Kaldı ki Kars'taki vatandaşın nasıl haberi olsun?" diyor. Türk Lirası'ndan altı sıfır atılmasının iyi olduğunu düşünen Dr. Uras "Paradan sıfır atüması zaten gerekliydi. Şu anda hangi ülkede milyon ya da milyar var?" Uras'a piyasada esnafın fiyatlan yuvarladığını söyleyerek şikâyetçi olan insanları hatırlattığımızda bu durumun normal olduğunu söylüyor. "Bu konuya müdahale edemezsiniz. Çünkü serbest piyasa ekonomisi hâkim. Simitçi önceden simidi 300 binden 400 bine çıkarırken bize soruyor muydu? Burada da aynı şey söz konusu" diye cevaplıyor. çevirmekte güçlük çekiyorlar. Para üstü verirken bozuk para konusunda sıkıntı çekiyoruz. O zaman müşteriye izah ediyoruz. 10 tane 5 kuruşla bir sakız alabilirsin gibi." Kredi kartı kullanan bir müşterisiyle yaşadığı problemi anlatan Akyürek, "17 milyon 530 bin lırayı, 17 lira 53 kuruş yerine, 1 mılyar53O milyon olarak algılayan bir müşterimiz önce fırçayı attı sonra da durumu açıklayınca geldi, özür diledi" diyor. Istanbul Üniversitesi îktisat Bölümü mezunu Emrah Üçer ise, "Benim için hiçbir şey değişmedi" diyor. "Benceolurnlu veyaolumsuz hiçbir etkisi yok YTL'nin. Abartıldığı gibi değil yanı. YTL yavaş yavaş yaygınlaşıyor ama Iktisadi anlamda da sosyal anlamda da hiçbir etki taşımıyor. Yeni liralar tıpkı oyuncakgibi." Bir başkası ısrarla ismini saklıyor, neden diye sorduğumuzda da, "aptalhğım ortaya çıksın istcmiyorum" diyor. Çünkü bankamatiklerde para çekerken kezlerce yanlış rakam yazmış, hâlâ da yazıyormuş. Bozuk parayla alışveriş yaparken esnafa avucunu uzatıp "ne kadarsa al işte," diyormuş...© Etiket fıyatının Jyanına altı sıfır 'eklemek Jyetiyor, ama •kuruşlar hâlâ •kafa •karıştırıyor... k «Fotoğraf: ÎSERKAN ÎŞENTÜRK v i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle