01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 KASIM 2005 / SAYI 1024 Müziği, dansı, giyimi, maçoluktan uzak söylemiyle her iki cinse de hitap etmesi pek de tesadüf değildi. Şöhretinin yolu Türkiye'nin kabuk değiştirdiği yılllarla çakıştı. Bir sevildi, bir yerildi ama rolünü hiç değiştirmedi. Ne siyasete bulaştı ne de şov programı yaptı. Samimi ama mesafeli, çılgın ama kırılgan, alaturka ama yenilikçiydi. Şimdi herkes hemfikir: O biricik starımız. ACAYİP' BİR 13 YIL Özlem Altunok 1. sayfanın devamı Artık Sezen Aksu destekçisi, Ahmet San menajeri, medya ise takipçisiydi. Kıvrak dansını beğenmeyen müziğine, pop müzikle yetinmeyen Müzeyyen Senar'la yaptığı düete tav oluyordu. O ise "Samimiyete kim karşı durabilir ki?" diyerek starlığın tadını nahifçe çıkarmaya çalışıyordu. Aynı yıl, dil öğrenmek ve dünyaya açılmak için Amerika'ya yerleşti. Bir Türkiye ziyaretinde, canlı yayında "çişim geldi" demesi, nahifliğini pek de bozmadı. Yaptığı bu küçük şımarıklığın hoş görülmesini bekledi, gelin görün ki, bütün medya onu terbiyesiz ilan etti. O da sessizce Amerika'ya döndü. 1995'te New York'ta Ahmet Ertegün'ün de ortağı olduğu Atlantik Records'la bir sözleşme imzaladı. Artık herkes ondan bir tngilızce albüm bekliyordu. 1997'de Ingilizce albüm yerine yine yerli bir albüm, "Ölürüm Sana" geldi. Yurtdışında verdiği konserlerle dünyada da sesini duyurmaya başladı. Dünyanın önemli müzik şirketlerinden Polygram, "Şımank" single'ını piyasaya sürdü ve albüm Fransa müzik listelerinde üç, Belçika'da ise bir numaraya yükseldi. Bunun sonucunda "Tarkan" adlı toplama bir albüm yayımlandı. BusayedeNorveç, Portekız, Rusya, Japonya gibi ülkelerde tanuıdı. World Music Awards'tan " Yılın En Çok Satan Ortadoğulu Şarkıcısı Ödülü"nü aldı. Bunlar, "Türk Tatlısı", "Boğaz'ın yakışıklısı" gibi benzetmelerle anılan Tarkan'ın amacına ulaştığrnı gösteriyordu, çünkü ısrarla hep "bizden, içerden tınılarla" müzik yapmak ıstediğini söylüyor, bu yüzden lngilizce albümü geciktiriyordu. Tüm bu gelişmeler olurken albüm tanıtımı çaTarkan, lışmaları için Türkiye'ye geliyor, bir dızi konserden sonra yeniden Amerika'ya dönüyordu. Kimseyi konserlerindeki kendine rakip görmüyor, daha doğrusu özellikle coşkulu kitle için Mustara Sandal'la yapılan karşılaştırmalara yanıt bile vermiyordu. "Sadece içimden gelen sesi din"İnsanlar liyorum, kendim gibi davranıyorum. Bunu yapkonserlerime masam, bazılarının istediği Tarkan olsam, beni yola getirdiklerini düşünürler. O zaman kendime saymaruz kaldıkları gımı yitiririm" diyordu. Tarkan yola gelmedi ama, yasakların, askerliğini yapmadığı için vatandaşlıktan çıkarılması gündeme geldiğinde "vatan haini", "asker baskıların kaçağı'" ilan edildi. O, yine sessiz ve sakin, Amerika'dakı sözleşmesine bağlı olarak askerliğini tecil isyanıyla ettirmek ıstediğini söyledi. 16 ay sonra, Ocak geliyorlar. 2000'de hem depremzedeler yararına bir konser vermek hem de bedelli askerlik yapmak üzere TürSanırım kiye'ye döndü. 2001 Haziran'ında ise Amerika'da şarkılarım onlara erkek arkadaşlarıyla çektirdiği, şantaj için kullanılan fotoğraflarla medyanın malzemesi oldu. Siikubunların netini yine bozmadı. Şantajcılara ve fotoğrafları patlamasını yayımlayan televizyon kanalına dava açtı ve sadece "Hayatımdan ben sorumluyum" dedi. yaşatıypr" diyor. Artık Ahmet San'sız, Sezen Aksu'suz ve sağ gösterip sol vuran medyayla ilerliyordu. Sezen Aksu'yu hep "kraliçem" diye ansa da, bu ayrılık zamanında da, öncesinde de, kendi besteleri ve çabasıyla ayakta durabileceğini söylemekten geri durmadı. 2001'in son aylannda da, Nazan Öncel bestelerıyle donanmış "Karma" ve 2003'teki "Dudu" albümleriyle en sevilen pop sanatçısı olmayı sürdürdü. Tarkan'ı 13 yıl boyunca vazgeçilmez kılan sebepleri, konuya öncelikle star kavramını masaya yatırarak, yani Tarkan'ın Türkiye popüler kültürünün birleştirici ortak bir aynası olup olmadığını anlamakla başlayabilıriz. Çünkü Tarkan aynı zamanda kadın erkek ilişkileri, cinsellik, beden üzerinden pek çok konunun tartışıldığı, toplumsal değerlerin esnemeye başTarkan böylece bir yandan maço erkek modelini kontürlerken bir yandan da onlardan uzaklaşıyordu. Maçolukla arasına mesafe koyduğu zamanları "Çoğu Türk genci gibi, bir dönem ben de kendimi ansızın bir maço adayı gibi buldum, ödüm patladı. Bununla sıkı bir biçimde mücadele ettim. Bu tuzağa düşmek istemedim. Içimdeki Tarkan, erkek egemen bir toplumun üyesi olmamı engelledi" sözleriyle hem kendisine hem de bizlere hatırlatıyordu. Bu mücadelesi şarkılarına da yansıyor, bir yandan "Ben ağlarım ikimizin yerine", "Dön bebeğim", "Hata bende", "Işte kuzu kuzu geldim, kapandım dizlerine" gibi sözlerle incinebilir, kırılgan, duygusal, bir yandan da "Sınırsız ol, yasaksız ol, seviş benimle", "Kır zincirlerini" gibi şarkılarıyla şehvetli ve tutkulu bir erkeğin dilinden aktarıyordu. Sevgililerinin arkasından açık açık gözyaşı döküyor, "Beni ben yapıyor, eğitiyor ve kadını tanımama yardımcı oluyorlar" diyordu. Üzerine oturan, renkli ve bol aksesuvarlı kıyafetleri, verdiği erotik pozlar, seksi dansları da maçoluğunu kırmak yolundaki çabalarını gösteriyordu... ERKEK MADONNA... Adına imaj, strateji, popüler bir model diyelim ya da demeyelim, tüm bu sarf edilenler en çok erkekleri rahatsız etti. Dolayısıyla bu alışılmadık erkek modelinin, cinsel tercihlerini tamşmak kaçınılmaz oldu. Tarkan, "Türkiye'nin erkek Madonna'sı olmak istiyorum" diyedursun, medya onu Boy George ve George Michael'la ilişkilendiriyor, her röportajda cinsel kimliğinin sağlaması yapılıyordu. O ise bu durumu, "Erkeklerin kadınlara sundukları her şeyi yerle bir ediyorum, gay olduğum söylentilerini o yüzden çıkarıyorlar. Yaşadığım her şey beni ilgilendirir. Unutmayın, bir gün özel hayatın dokunulmazlığına hepiniz ihtiyaç duyabilirsiniz" diyordu. Sonuçta bu single albüme kadar, 4 yıl boyunca sesi sedası çıkmayan Tarkan'ın adını ve sesini son dönemde de ancak çeşıtli reklam ve konser dizilerinde gördük, duyduk. Konserleri yine tıklım tıklım, şarkıları herkesin dilindeydi. Çünkü o, bilerek ya da bilmeyerek şarkılarıyla, giyimiyle, tavrıyla kendisi değiştikçe karşısındakileri de değiştiriyordu. Yani Tarkan'ın tngilizce albüm hayali tutsa da, tutmasa da, her iki cins için de cazip bu androjen, tabu yıkan kimliğin starlık yolculuğunun en azından ülke sınırları içinde kısa süreceğini düşünmek güç...# ladığı bir döneme paralel olarak serpildi. Özgeçmişine baktığımızda Almanya'da doğup, 14 yaşına kadar orada yaşaması, starlık merdivenini tırmandığı 20'li yaşlarının başında Amerika'ya yerleşmesi onu Türkiye'yle, yani doğuyla mesafeli kılsa da, oryantal havası, musikiye düşkünlüğüyle batıdan da uzaklaştırıyordu Her fırsatta çılgın, serseri olduğunu, erotik klipler çekmek ıstediğini söylüyor, scksı övüyor, sadece kadınları değil, erkekleri de kışkırtıyordu. Konserlerinde "Başörtüsünü çıkarıp sallayarak dans eden, haykıran, çıkışta arabanın peşinden ağlaya ağlaya koşan kadınlar, vantuz dudaklarını arabaya yapıştıran erkekler" gördüğünü şaşırarak anlatıyordu. Şaşkınlığının açıklaması yine kendisinden geliyordu: "însanlar konserlerime maruz kaldıkları yasakların, baskıların isyanıyla geliyorlar. Sanırım şarkılarım bunların patlamasını yaşatıyor onlara." •r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle