22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6KASIM2005/SAYI1024 Robbie VVillia geri döndü Ingilizlerin ele avuca sığmayan başarılı müzisyeni Robbie Williams, iki yıldır üzerinde çalıştığı "Intensive Care" albümünü yayımladı. Albümünden çıkan ilk parça "Tripping", Williams'a göre küçük bir gangster operası. Ali Deniz Uslu D oksanlı yıllarda başlayan "boys band" geleneği popiiler müzikte bir dönüm noktasıydı. Amerika'da, "News Kids On The Block" ile başlayan furyanın Avrupa ayağını Robbie Williams'lı "Take That" oluşturuyordu. "Take That", grubunun diğer elemanları ise her biri başarılı solo çalışmalar yapmış olan Gary Barlow, Howard Donald, Mark Owen ve Jason Orange'tı. Hatta geçtiğimiz aylarda bu isimler bir belgesel çekimi için bir araya dahi geldiler. Ama onların arasında hiç kuşkusuz Robbie Williams en önemli başarıyi elde etti. îngiltere'nin küçük bir şehrinde 13 Şubat 1974'te dünyaya gelen'müzisyen, annesinin gazetede gördüğü bir ilan sayesinde kendini solist elemelerinde buldu. îşte "Take That" böyle başladı. Döneme damgasını vuran grup, gençleri çılgına çeviren üç hit albüme imza attı. Elbette Williams'ın sempatik kimliği ve müzikal yeteneğinin buradaki rolü tartışılmazdı. Ama "Take That" ile yollannı 1995 yılmda ayırdı. Grup, arkasında gözü yaşlı gençler bırakarak dağıldı. tşi sıkı tutan plak şirketi böyle bir olasılığa karşı gardını almıştı. Genç müzisyen önceleri belki önemsememişti ama sözleşmesinde solo çahşmalarını önleyen bir madde vardı. Büyük bir hukuk savaşının ar dından haklarına kavuşan Williams, "BMG" müzik ile sözleşmesinin bittiğini ve artık farklı bir müzık şirketi ile yola devam edeceğini açıkladı. George Micheal parçası "Freedom" ilk single çalışması oldu ve listelere 2 numaradan girdi. Kariyerindeki çıkışı, îngiltere'nin bir diğer öncü grubu Oasis'in desteğiyle sürdürdü. Hatta Noel Gallagher onun için şarkılar yazmaya dahi başladı. tkinci single "Old Beforel Die" oldu. KATE MOSS'A DESTEK... Tabii şöhret Robbie'ye yeni arkadaşlar bulmuştu. Bu arkadaşlar alkol ve uyuşturucuydu. Burada şunu hatırlatmakta fayda var; Robbie, geçtiğimiz haftalarda kokain kullanırken çekilen fotoğrafları basına yansıyan manken Kate Moss'a sahip çıkıp, onu eleştirenlere yaylım atcşi açmıştı. Hatta daha ileri giderek Moss'a sövenlerle birçok kokain partisinde beraber olduğunu, onların ne kadar ikiyüzlü insanlar olduklarını söylemişti. Bu konuda önümüzdeki günler neler getirecek, hepimiz göreceğiz. En iyisi biz kaldığımız yerc, Robbie'nin 1997 yılında rehabilite olup, kendi tabiri ile "temiz" bir şekilde yeni bir hayata başlamasından devam edelim. Aynı senenin yılbaşı dönemi için çıkardığı "Angels" tüm dünyada büyük ilgi gördü. " Millennium" parçası dünyanın en iyileri arasındaydı. Artık Robbie Williams milyonlarca hayranı olan bir pop starıydı. 2000'li yıllarda "Sing When You're Winnig" en çok satılan albümler arasındaki yerini aldı. Beşinci albüm Escapology'nin başansının ardından 2003 yılında 80 milyon dolargibi dudak uçuklatan bir ücretle "EMI" ile devam kararı aldı. "Escapology" yalnızca Avrupa'da bir milyonun üstüne satmıştı. Son on yılın müzik listelerinin her birine bir şarkı sokma yı başaran Williams, unutulmaz klasikleri cover'lamadaki başarısıyla da tanınmış bir isim. Ayrıca Kylie Minoque ve Nicole Kidman ile yaptığı düetlerle müzik kanalarında sıkça boy göstermişti. Yeni albüm "Intensive Care" ise iki senelik bir çalışmasının ürünü. Ona bu albümde şarkı sözlerinde Stephen Duffy eşlik etmiş. "Intensive Care" albümü elcştirmenlere göre Williams için bir dönüm noktası, aynı zamanda "The Smiths" ve "New Order" tarzı bir havada. Albüm şarkılarına ise sanatçının farklı ruh halleri yansımış. "Make Me Pure" ve "Please Don't Die" bunun en iyi örnekleri. AJbümden çıkan ilk parça, "Tripping" müzik kanallarının değişmez şarkısı. Williams bu albümde de her zamanki gibi yere sağlam basmış. Farklı pazarlama politikaları izleyen plak firmasının albüm başarısında önemli rol oynaması doğal. Müzikal açıdan ise fazlasıyla dinlenilebilir bir albüm "IntensiveCare". Bu arada Willams'ın îngiltere'den başlayıp Ispanya, îrlanda, Hollanda, Italya, Avusturya, Belçika ve Macaristan'a uzanan bir konser turnesine çıktığını da söylemeden geçmeyelim. • Piyano, tek basına bir orkestra! Esra Başıbüyük K lasik müzik dinler misiniz? Hayatımızda ne kadar yer alıyor? Klasik müzik yapan beş sanatçımızın ismini bir çırpıda söyleyebilir misiniz, peki? îşte bir isim daha, piyanist Gülden Teztel. Enstrümanını "özel" olarak tanımlıyor, ama onun esiri olmamaya da kararlı. Hayatın tüm renklerini tanımaya çabalıyor, tıpkı kulağını diğer bütün müziklere açması gibi... Bir de triosu var, adı "Trio'le"... Teztel'le piyanoyu ve müziği konuştuk. Konservatuvar sonrası Amerika'ya gitmişsiniz. Neydi en belirgin sistem farkı? Kaynak zenginliği. Amerika'ya giderken konservatuvar Kadıköy'e taşınmıştı ve yetersizdi. Amerika'dakı konservatuvarda ise 180 Stanvvay piyano vardı. Bu, bizim için çok büyük bir lüks. îmkânların sunuluşu, kütüphanesi, CD koleksiyonu, her aradığını bulabilmen, bu tür kaynaklar şok ediciydi. Türkiye'de neden klasik müzik bu kadar arkaya atılıyor? Doğrudan gerekçesi bu mudur bilmiyorunı, ama çok az insanı ügilcndiriyor. Bütün dünyada da böyle, ama Türkiye'de daha fazla. Dolayısıyla bazı şeyleri yapmak çok daha zor. Klasik müzikte biraz daha belli bir kültür birikimi gerektiriyor. însanların kendıle rini yabancı hissettiği bir tür. Elbette bu kadar basite indirgenemez, ama iyi piyanist olmanın ilk üç şartı nedir? Çok uzun cevabı olan bir soru. Bir kere teknik olarak bakıldığında kulağın ve ritim duygusunun olması, müziğin hissedilmesi gerek ama çok dallanıp budaklanır ve açıkta kalır hiç girmeyelim. Peki şöyle sorayım. Çok disiplinli bir iş olduğu su götürmez. Bir piyanistteki "disiplin" kavramı neyi içerir? En önemlisi çok düzenli çalışmak şart! Çok nankör, hemen sana küsebilir. Dolayısıyla hiçbir zaman bırakmayıp tatlı tutman gereken bir iş. Hiç bıkmadan sürekli çalışmak gerek. Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Konsevatuvarda da hocahk yaptığım için her gün düzenli çalışamıyorum. Ama bu herkes için değişen bir zamanlama. îlerledikçe bir sürü şeyi daha rahat yapabiliyorsun. Ve akıl da çok önemli. Çaldığın şeyi doğru biçimde düşünüp üzerinde kafa yorduğun zaman, çok fazla hamallığını yapmana gerek kalmıyor. Son senelerde klasik müzikle farklı müzikler bir araya getirliyor. Bu tarz çalışmalar için neler düşünüvorsun? Ben müzikleri ayırmaya taraftar değilim. Sadece klasik müzik dinliyor, sadece klasik müzikle ilgileniyorum dediğin zaman dünyada yapılan farklı, birçok güzel müzikten kendini mahrum bırakıyorsun. Cazı çok seviyorum ve ve iyi bir dinleyici olduğuma inanıyorum. Cazı dinliyor olmamın kendi çaldığım eserlerde ritim anlayışıma çok artıları olduğuna inanıyorum. O biraz insanın elinde olan bir şey. Müzikte kendimi sadece klasik müzikle kısıtlamadığım gibi hayatta da yaşanacak çok güzel şeyler var. Dolayısıyla zamanınızı doğru biçimde bölünce bir sıkmtı yaşamıyorsunuz. Bu biraz seçimin asknda. KONSERLER SÜRECEK... Projeleriniz ve akademisyenlik devam edecek galiba... tstanbul Üniversitesi'ndekadroluyum. Bir tane triom var. Üçdört senedir Levent Bölükbaşı ve Ayşegül Kirmanoğlu ile çalıyoruz. "Trio'le" adımız. O benim için çok özel bir oluşum. Üçümüzde değişik koşuşturmalardan fırlayıp tamamen kurtarılmış bölge şeklinde çalışıyoruz. Bakış açılarımız paralel ve birlikte çalmaktan zevk alıyoruz. Onlarla düzenli konserlerimiz oldu, seneye de olacak. Peki bu kadar yoğunluğun yanında bir müzisyen Aycan Teztel'le evlisiniz. İki müzisyenin hayatı nasıldır? Aycan caz çalıp yönetiyor, ama o da klasik müzik öğretiyor. Konservatuvarda trombon hocası. Aycan benim hayatımdaki en değişmez, en güvendiğim eleştirmenimdir. SAHNE, İNSANLAR, HEYECAN... Gülden Teztel "Trio'le" adlı oda müziği grubunun ve İstanbul Modern Müzik Topluluğu'nun üyesi. Akademisyen. Sağ ve sol ellerin piyano önündeki uyumunu, senelerin birikimine bağlıyor. Kahramanları, ruhlarıyla çalan müzisyenler... Eğer piyano tek bir kelimeyle tanımlanacaksa Tezel'in yanıtı "terapi". Kahramanlarınız var mı? Bir caz piyanisti var, Gonzalo Rubalcaba. Onun piyanodan çıkarttığı sesi çok seviyorum. Nedir peki onun tarzında sizi etkileyen? Ruhuyla çalan bir müzisyen. Kontrollü ve çok sağlam bir ses çıkartabiliyor. Bizim sanatçılarımızda da çok sevdiğim ve saygı duyduğum yanlar var, ama genç nesilden Özgür Aydın'ın çalışı çok hoşuma gidiyor. Piyanonun tek kelime karşılığı ne olurdu? Terapi! Çünkü bu kadar stresin içinde, piyano çalmaya başladığın zaman hiçbir şey düşünmüyorsun, beynin tamamen bir yere kanalize oluyor. Piyano çok yalnız bir enstrüman gibi, belki o ses sıkalasında, kendine yetme durumdan dolayı. Çalarken bu yalnızlık hissi pozitif mi, yoksa daha dramatik mi geçer sanatçıya? Çoğu insan yalnız hıssetmez. Çünkü tek basına çalındığında yeterli bir enstrüman. Tek basına bir orkestra! Benim bütün eğitimim solo piyano üzerine, sonrasında resitaller de verdim. Kişisel olarak diğer enstrümanlarla birlikte çalmayı oda müziğini, o paylaşımı çok seviyorum. Konserler de işimizin en tatmin edici yanı sanırım. Sahne, insanlar, heyecan... Peki bu kadar yoğun geçen zaman sonrası, enstrümanınız sizi esir alıyor mu? t BİR MÜZİSYENLE EVLİ OLMAK... İyi bir müzisyen, eleştiri konusunda acımasız mıdır? Çok gerçekçidir! Onun yargısına ve müzisyen kimliğine o kadar çok güveniyorum ki hangi konserde kiminle çalarsam çalayım, konser sonrasında hemen yanına gidip ilk sormak istediğim insandır. Birlikte yaşayıp, bir evlıliği paylaşırken aynı zamanda müziğide böyle paylaşabilmek çok özel bir durum. Bir konseri dinlerken bile aynı yerlerde heyecanlanıyor olabilmek çok güzel. Hayatı çok kolaylaştırıyor müzisyen bir eşe sahip olmak. Çünkü duygusal iniş ve çıkışlarımı anlayabiliyor. • esrabasibuyuk@hotmail.com SOL VE SAĞ ELİN AHENGİ Bir enstrüman çalnıak çok zor, ama sanki piyano daha bir zor. Neden bu enstrümanı seçtiniz? Çok küçük yaşta annemlerin yönlendirmesiyle başladım. Piyano çok özel bir enstrüman. Kendi içinde bir orkestra gibi. Kemanda, viyolensel de tek ses çalarsınız, ama piyanoyla hem melodi hem armoni çalabilirsiniz, çok keyifli bir enstrüman. Bu sağ ve sol elin hiç birbirine karışmadan ahengi, çok karışık geliyor uzaktan! O çok otomatik olan bir şey, senelerce çalınca vücudun öğreniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle