22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 27 KASIM 2005 / SAYI 1027 Ü Ü BÜYÜKBABAM PICASSO Pablo Picasso, çizimleri, baskıları, seramikleri, heykel ve resimleriyle 4 ay boyunca Sakıp Sabancı Müzesi'nin konuğu. Bunu sağlayanların başında da torunu Bernard RuizPicasso geliyor. İşte onun gözünden, Akdenizli, hayat dolu, sevecen, üretken ve paylaşımcı Picasso... Özlem Altunok ernard RuizPicasso. Pablo Picasso'nun torunu. 46 yaşında. tlla benzetrnek gerckırse çene, ağız ve alnını dedesinden aldığını söyleyebiliriz Ama o zaten çocukluğundan beri Picasso'nun pek de uzağına düşmemış, hatta bugün ailede Ispanya ıle bağları en güçlü kişi o. Dedesi için dc "O, îspanya'da doğdu, daha yukarıda değil" dıyor. Bir de "Keşke herkes hayatı onun gibı paylaşımcı ve üretken yaşayabilse"... Bernard RuizPicasso, bir torun olmanın ötesinde, Sakıp Sabancı Muzesi'ndeki "Picasso Istanbul'da" sergisinin organızatörü ve küratörlerinden birı olarak Istanbul'daydı. îspanya'daki Malaga Picasso Müzesi'nın yönetim kurulu başkanı da olan Bernard RuizPicasso'yla sergi salonunda, tesadüf o ki, tspanya haritasının karşısına denk gelen bir yerde konuştuk. Bu büyük Picasso sergisinin hetn Türkiye hem de sizin için önemi ne? Bu topraklardakı sanat tarihının zenginliklerini, köklerini hepimiz biliyoruz. Sanat, bugünkü dünyada gelişmek için önemli bir araç. Türkiye de bugünkü konumunda modern sanata bir giriş yapmak zorundaydı. Sergiyi Türkiye'nin modern sanatla tanışması açısından önemli buluyorum, zamanlamasının da yerinde olduğunu düşünüyorum. Tüm bu gelişmelere katkıda bulunmaktan biz de çok memnunıız. B SONSUZ KEŞİF... "Picasso tstanbul'da" sergisini, diğer Picasso sergilerinden ayıran özellikler var mı? Her sergı başlı başına bir bütündür. Buradakı eserler de bu sergiye özel. Mesela buradaki iki duvar halısı ve pek çok seramik, başka yerlerde ender sergilediğimiz eserler. Sebebi de Türkiye'de figüratif sanattan çok, böyle bir geleneğin oturmuş olması. Sergide aile koleksiyonundan ilk kez sergilenen birçok eser var. Bu, buraya özel bir sürpriz tni, yoksa halihazırda hâlâ sergilenmemiş Picasso eserleri var mı? Sergideki 135 eserin çerçevesini kronolojik düzenleme oluşturuyor. Ilk kez sergilenen işler de bu anlamda, bir bütünü tamamladıkları için burada yer alıyor. Sanat eseri, ait olduğu zamana, yapıldığı yere, sergilendiği ortama ve bütüne göre anlamını, görünümü de değiştirir. Sanatın sihri de buradadır. Ben, kendimi buradaki eserleri ilk kez görüyormuşum gibi hissediyorum. Bu yüzden de daha önce sergilenip sergilenmediğini çok önemsemiyorum. Picasso gibi üne ve yeteneğe sahip sanatçıların bir özelliğı de bu; keşfedilecek çok yönleri var. Hem eserleri sayıca çok, hem de o eserlere her seferınde farklı gözle bakabıliyorsunuz. Hatta bütün hayatını bu işe adamış insanlar bile, her sergide yeni şeyler f ark edebiliyorlar Malaga Picasso Müzesi'nin yönetim kurulu başkanısınız. Ayrıca sergi organizatörlüğü ve sanat kitapları editörlüğü yapıyorsunuz... Sonuçta ortada bir aile şirketi var. Ben de diğerleri gibi, bu şirketin bir parçasıyım. I lepımız, hem maddi hem de manevi anlamda, elimızdekilerin değerinin farkındayız. Pablo Picasso'nun torunu olduğum için kendimi şanslı buluyor, yüklediği sorumluluklarla beraber tadını çıkarmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bir seçimle karşı karşıya kalnıadık, varis lerı olarak yapılması gerekenleri yapıyoruz. Sanatla ilgilenmenizde dedenizin etkisi nedir? Kültürel alanda işler yapmamda, böyle bir ailede büyümüş olmanın etkili olmadığını söylersem yalan olur. Mühendislik yerine sanatla ilgileniyor olmamın ailemlc elbcttc bir ilişkisi var. Bir yayınevi sahibi ol Savaşçı Başı. Boisgeloup, 1933, özel koleksiyon. Fotoğraf: Eric Baudouin. mamın sebebi de, dedem de dahil pek çok sanat çının yapıtlarını insanlara ulaştırmak, yeni sanatçıların ortaya çıkmasını sağlamak. Herkesin kafasında bir Picasso imgesi var. Bir biiyükbaba olarak, 13 yıllık tanışıklığınızda Picasso'nun sizdeki imgesi ne? Picasso îspanya'da doğdu, daha yukarıda değil. Yani güneyli, Latin karakterli birisiydi. Hayatının büyük bir kısmını Ispanya dışında geçirdiğı halde, onda Akdenız kültürünün etkilerini görürdünüz. Mutlu, şen bir insandı. Tabii keyfi yerinde olduğu zamanlar... Keyfi yerinde olmadığındaysa çok korkunç olabilıyordu. Bana ve genelde çocuklara karşı iyi davranırdı. Tabii ki çocuktum vc her çocuk gibi dedemi severdını. Ama ona duyulan hayranlığın, pozıtifliğin de farkındaydım ve bu olumlu tavırlardan da etkileniyordum. Büyükanneniz Olga Kokhlova Rus, Picasso tspanyol, annenizse Fransız. Siz kendinizi nereye ait hissediyorsunuz? Buyükannemi ben doğmadan önce kaybettiğim ıçın tanıma fırsatım olmadı. Rusya'yla da öyle bir bağımız yoktu. Ispanya'yla ılışkimi koparmasam da, kendimi Fransız, hatta Parisli hissediyorum. Yine de ailede tspanya'yla ilişkisini en yoğun sürdüren benim. Ispanyolca konuşuvorum, orada bir evim var, zaten bildiğinız gibi Malaga'dakı Picasso Müzesi'nin de yönetim kurulu başkanıyım. HAYATI RESİMLERİNİN İÇİNDE Picasso deyince akla ilk gelenlerden biri de kadınlar... Siz onu 13 yaşına kadar izlemişsiniz, sizce kadınlarla nasıl bir ilişkisi vardı? Sonuçta sanatçılar egosantrık insanlardır. Picasso da her şeyden çok sanatıyla ilgileniyordu, birlikte olduğu kadınları bu durum mutsuz etmiş olabilir. Ama yine de hayatı paylaşmayı, dolu dolu yaşamayı bilirdi. Hepimizin bildiği bir Picasso sözii; "Bitmiş olsa da, olmasa da tablolarım günlüğümün sayfalarıdır". Siz o günlüğün sayfalarını en iyi okuyanlardan biri olabilir misiniz? Belki de... Öyle görmek için çabalıyorum. Sanatı ve hayatı arasındaki bağlantıyı kurarak eserlcrine bir bütün gibi, yani günlüğünü okur gibi bakmaya çalışıyorum. Çünkü onun hayatı her zaman resimlerinin içinde olmuş. Gözleriniz bu günlüğün sayfalarından en çok hangilerine takılıyor? Tabii, ailenin bir parçası olarak babamın babaannemin kucağında olduğu ya da hâlâ ve kuzenlerimın bulunduğu resimlere bakmaktan özel bir tat alıyorum. Ama herkesçe bilinen kübist resimlerinden önce, kübizmin temellerini attığı işlerini incelemekten de büyük haz duyuyorum. Onun eserleri bugünün hızlı ve karmaşık dünyasını sizce nasıl karşılıyor? Picasso'nun sanat tarıhiyle bağının ne kadar büyük olduğunu hıçbir zaman unutmamak lazım. Yakın geçmışje, tarihle, eski kültürlerle bağı çok güçluydü. Yaşanmışlıklarla dişkısini koparmadan günümüze uyarlamayı başardı. Tarih tekerrürden ibaret olduğu için de eserleriyle her zaman güncelliğini koruyacak bir yaklaşım ortaya koydu. Bir de sanatını yaratırken hiçbir zaman adı konmuş bir amacı olmadı. Çeşidiliğinin bir sebebi de bu. Ayrıca sağlıkJı bir yaşam geçirdi, gü/.el yerlerde yaşadı, sevdilderiyle bir aradaydı. Anı dolu dolu yaşardı. Mesela bir sepet meyve gö rür, yerden aldığı gibi resmini yapar, sonra da etrafındaki çocuklara, bize hediye ederdi. Bence anı yaşadığı ve o an içinden ne geliyorsa, onu yaptığı için de güncelliğini koruyor. Bu bir seri gibi... Birşeyi alıyor, yapıyor ve veriyor. Hem özel hem de sanat hayatında paylaşımeı ve üretken bir yaşam sürmüş biri. Keşke hayat, herkes için böyle olabilse...#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle