26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9 EKlM 2005 / SAYI1020 EKŞİSÖZLÜKVAKIASL. Yüz yüze olmak güzel TT" T fuk Türk, bilgisayar mühendisi. Ozel bir 1 i televizyon kanalında, yazılım geliştirme V . ^ uzmanı olarak çalışıyor. Bilgisayarla ilişkisini, işle sınırlı tutmak niyetinde, çünkü teknolojinin fazlasının bağımlılık yaptığını duşünüyor. Bilgisayarı ilk kez 1994'te dergilerde görmüş, internetle de 1997'de tanışmış. Internette ilk ne yaptınız? Açıkçası başlangıçta çok önem vermemiştim. Çünkü o zamanlar internete bağlanmak gerçekten zordu, yaygın da değildi. Bol bol sevdiğim muzik gruplarının resimlerini indirdim. Bir de büyük bir cesaret gösterip alışveriş yapmıştım. Ama satın aldığım albümler Türkiye'de postada kayboldular. Yani teknoloji oraya kadarmış! sonbet etmedınız mı? Ettim, ama çok sıkıcı geldi. Ekran başında oturup karşı tarafın yazmasını beklemek bana anlamsız geüyordu. Kiminle konuştuğunu bilememek de ,. ^^^Hk ^^^^B t ^ Ne götürüyor? Komik gelebilir belki, ama eskiden 2 ya da 3 haneli sayılan makine kullanmadan çok rahat çarpardım. Şimdi yapamıyorum. Peki başka ne tür tembellikler oldu? Karşı masada çalışan iş arkadaşınızla msn'de mi yazışıyorsunuz? İş arkadaşlarımın çoğuyla msn'de yazıştığımız doğru. Çünkü pek çok şeyi buradan yapmak bize avantaj sağlıyor. Hatta elektronik posta devri bitiyor diyebiliriz. Ama yine de ben itinayla lat atmayı seçiyorum. Peki yemek siparişini ya da alışverişi internetten yaptığınız oluyor mu? 1 B undan 6 yıl önce, bir yazılımcının sevgilisine armağan olarak kurduğu ekşisözlük/kutsal bilgi kaynağı, popülaritenin sınandığı, insanların yazarı olmak için "kapısında" beklediği, nick'lerinin satışa çıktığı bir camia. Bu yeraltı örgütünün artık bir dergisi var; ekşi. Aziz Kedi, ekşisözlük yazarı ve ekşi dergisinin genel yayın yönetmeni. tnternetle tanışmanız nasıl oldu? Ankara Atatürk Orman Çiftliği'nde gördüm ilk kez... Şaka tabii. Ağabeyim yetişemeyince moderasyon ekibi kuruldu. Şu anda gönüllü çalışan 9 moderatör var. Demokrasiyle sözlük gibi aykırı bir yeri idare edemezsin. Neden? Çünkü nick'in ardındaki gizli ego denilen şey açığa çıkıyor. Gerçekten ikinci bir kimlik bu. Nick'in ardına geçıp ne istersen söylüyorsun. Yanlma mı oluyor? Olmaması mümkün değil. Ama bence yarılma herkeste var. Bu ortamda, kafandaki karakteri yaratıyorsun ve onu savunmaya bu işlerle ilgiliydi o kurdu. Yıl da 1997'diydi sanırım. Ekşisözlük'Ie nasıl tanıştınız? Bir arkadaşmı Mehpare Çelik'le ilgili maddeyi okurken, beni de yanına çağırdı. Yerlere yattık gülmekten. O zaman giriş yapmak kolaydı, yazar olmak için böyle kapılarda sürünmüyordun. Ben de girdim. O tarihde2001'di. Kurallar nasıl gelişti? Her zaman olduğu gibi ihtiyaçtan doğdu. Örneğin adamlar küfür etmeye başladılar, bunun önüne geçilmeye çalışıldı, sözlük formatı belirlendi vs. Ardından SSG tek başına başlıyorsun. Onun için bu kadar talep var. Insanlar kendinden memnun değil, orada var oluyor. Örneğin benim yarattığım karakter tamamen ben değil, ama benden apayrı da değil. Benden daha az kaygısı var, daha açık sözlü, belki de daha gözü pek.., Daha az siiper egonun tahakkümü altında yani... Aynen öyle ve bu yeni kimliklerle yeni bir takım oluşturuyorlar. Ama bunun dışında, orada biriyle tanışmadan önce onun profilini okuyorsun, hangi müziği sever, ne okur... Sonra ilişki kuruyorsun. Orada da seçicilik var yani. Ne kadar zaman geçiriyorsunuz bilgisayar başında? Günde ortalama 6 saat. Ama ben bilgisayarı açıp kapatmayı üç senede öğrenmiş ayrıksı bir örneğim. Oyle içli dışlı bir ilişkimiz olmadı. Gerçek hayatta ve orada ilişkide olduğum insanlara ayrı ayrı mesai harcıyorum. Yüz yüze olduklarımdan daha çok konuşup bir şeyler paylaştıklarım da var. Ama nörd/ inek tabir edılen tiplerden değilim. Nasıl tipler onlar? Adam maymuna dönmüş... Şakası bir yana, adamlar başka bir dünyada vaşıyor. Internet koptu gitti artık. Pizzanı söylüyorsun, gazeteni okuyorsun, seks yapıyorsun, oradan yatağına süzülüyorsun... Ekşisözlükte yaratılan dil ve bakış açısı nereden çıktı? Tabii ben sözlük temsilcisı değilim, baştan söyleyeyim. Ama bana göre o dil Ahmet Ydmaz'dan çıktı O birikimden Cem Yılmaz, Şahan, Engin Günaydın ve sözlük çıktı bence. Yapıbozumcu, dalgacı bir dil. Kökeni edebiyattan değil, Tahtakale'den gelen, yani tam anlamıyla sokağın dili. Gençlik kendini ifade edecek mecrayı buralarda mı buldu sizce? Büyük bir kendini anlatma ihtiyacı olduğu kesin. Gençlerin konuşmadığı yanılgısı, kendini bir yerlere koyup oradan söz söyleme iktidarını elinde tutan bazı kişilere ait. Gençler konuşunca da beğenmiyorlar. Ama sözlük'te herkes bas bas bağırarak kendi derdini anlatıyor. Bir de sözünü ettiğim otoriteler, belki de bugüne kadar aslında gençlerin onları beğenmediğinin farkında bile değildi. Bir tür geri bildirim merkezi yani... Tabii. Sokakta kamerayla dolaşıp insanlara fikir sorunca herkes her şeyi beğendiğini söylüyor. Bu sözlük yazarları için de geçerli olabiür. Bence bütün o ünlüler, program arasında bile bakıyorlardır sözlüğe. tabii... YÂRATMAK GÜZEL... JL A U Karşındakinin kim olduğu önemli ^^^^m mi? Sözünü söylüyor nasıl olsa... ^^^B Sözünü söylese de bunu nasıl ^^^^B söylediği önemli. Konuştuğun kişiyle ^^^^H aranda etkileşim olmalı. Onu görmen ^^IPİ lazım, yüzünü, mimiklerini... Telefon WKT da aynı denilebilir belki, ama en RnTKı"*' azından orada ses var. Üstelik burası ^Jjjj^j insanlarla çok kolay dalga geçilebilecek bir ortam. lnternet aşkı yaşamadınız sanırım... Aman kalsın O konuda hep muhalıf oldum zaten. O yıllarda, iş arkadaşlarım ve diğer çevrem içinde bunu yaşayan çok kişi vardı. Bilgisayarlara dönersek şu anda hayatınızda kaç bilgisayar var? Biri işyerinde, diğeri evde iki. Bilgisayarı kendisiyle aldatıyorum. Azmış... Peki bilgisayarsız kendinizi eksik hissedivor musunuz? tlk yıllarda oluyordu, şimdi kesinlikle oyle bir durum yok. Ben bilgisayarda yaptığım işi seviyorum daha çok. Program yazmak, ortaya bir şey koymak çok güzel. Ama insanlara yararlı olma çabasının bizden de bir şeyler gotürdüğü kesin... Alışverişi, marketten yapıyorum. Ama telefon veya elektronik eşya alacaksam interneti kullanıyorum. Yemek siparişini hiç tercih etmiyorum. Yemek gelene kadar soğuyor ve porsiyonları küçük. O kadar para vereceğime, gidip güzelce karnımı doyururum. tşiniz bu olmasma karşın, kablolar içinde yaşamayı çok sevmiyorsunuz sanırım... . Teknoloji iyi bir şey, ama yine de fazla kaptırmamak lazım. Ne olur fazla kaptırırsak? Fazlasının zararı bağımlılık olsa gerek. Bugün internet üzerinde bulunmayan bir şey yok. Yemek siparişi, giyim ya da aklınıza ne gelirse... Bu sürecin önüne geçilemez belki, ama ben yüz yüze ilişküeri tercih ediyorum. Bir devrimin öyküsü... F inlandiya'da 1970 yılında dünyaya gelen Linus, 68 kuşağmdan, iki çiçek çocuğunun, çocuğudur. Anne babasının, çiçek çocuğu olma halleri nedeniyle, ilk beşiği çamaşır sepeti olur. Bir yıl sonra kız kardeşi Sara dünyaya gelir. Anne Anna Torvalds, Fin Haber Ajansı'nın dış haberler editörü, baba Nils Torvalds, Nicke adıyla tanınan bir televizyon muhabiridir. Linus'un hayatındaki gazeteciler bununla sınırlı değildir, kız kardeşi de bu mesleği seçer. Linus, genel olarak içine kapanık, sokağa çıkmayı sevmeyen bir çocuktur. Helsinğiştirme konusunda ünlü", bilgisayar başındayken rahatsız edilince sinirlenen biri olarak tanımlar kendini. 16 yaşına geldiğinde büyükbabasını kaybeder, ona miras olarak bilgisayar kalır. Daha önce de anne babası boşanmıştır... Pencereleri ışık sızdırmasın diye siyah perdelerle örtülü, küçük odasında yatağa elli santim uzaklıktaki bilgisayarıyla mudu zamanlar geçiren Linus için annesi, "Onu karanlık bir dolapta bilgisayarıyla baş başa bırakıp arada sırada makarna vererek mudu edebilirsiniz" der. Linus liseyi de bilgisayar başmda geçirir. Linus'un bu süreçte kızlarla kurduğu yegâne ilişki, verdiği özel matematik dersleri Linus Torvalds, Microsoft'un tekelini kırmaya hazırlanan Linux'un yaratıcısı. O tüm olan biteni "Eğlenmek için yaptım" diye açıklıyor. Biyografisinin adı da bu yüzden "Yalnızca Eğlenmek îçin"... yük bir coşkuya kapılmasına neden olur ve bu coşku hiç bitmez. Unix, çiçek çocuklarının da içinde bulunduğu teknik ekibin yarattığı bir işletim sistemidir. "Unix bedelsiz olmalı" felsefesi, sınırsız aşkın, devrimin, otoriteye kafa tutmanın bir sonucudur. Linus, büyük bir borcun altma girerek aldığı bilgisayarının başında, 21 yaşının tamamma yakınını geçirir ve henüz 22 yaşını doldurmadan Linux'un çekirdeğini yaratarak kalkar. Bu çekirdeği internette arkadaşlarıyla paylaşmasıyla, bir patlama yaşanır. Konudan anlayanlar onun hakkında konuşmaya başlarlar, ama bu başarısından, hatta, bilgisayarının borcunu ödemek için internet arkadaşlarının para topladığından, ailesinin uzunca bir süre haberi olmaz. Linus'un hayatındaki değişiklik bununla sınırlı kalmaz. ÇİÇEK ÇOCUKLARIN İZİNDE... Asistan olarak derse girmeye başladığı yıl, öğrencilere ev ödevi olarak, kendisine elektronik mektup göndermelerini ister. Ders nodarı ve kısa yazıların arasında, Tove adındaki öğrendden çıkma teklifi gelir. Linus kendisiyle sanal âlemde ilişki kuran ilk kadın olan Tove'nin hayatına getirdiği değişikliği, "Büyükbabamın programlarını yazmaya başladığım tarihten itibaren ilk kez 2 hafta bilgisayardan uzak kaldım" diye anlatır. Kendisinin aksine oldukça hareketli olan Tove, 6 kez Finlandiya karate şampiyonu olmuştur. Kısa sürede evlenirler. Artık daha çok tanınmaktadır. Ailesinin durumun tam olarak farkına varması ise, büyük bir toplantıya konuşmacı olarak çağrılmasıyla olur. Tove ve Linus Torvalds, 3 çocuklanyla birlikte ABD'de, Silikon Vadisi'nde yaşıyorlar. Linus, kendi tabiriyle politikadan uzak biri olmasına karşın, dünyanın geleceğini ilgilendiren bir devrime önayak oldu. Bugün Linux, yazılım devi Microsoft'a kafa tutuyor. Linus Torvalds'ın gazeteci David Diamond'la birlikte kaleme aldığı otobiyografisi "Yalnızca Eğlenmek İçin" Bilgi Yayınları'ndan çıktı. • ki Üniversitesi'nde istatistik profesörü olan dedesi Waldemar Törnqvist onun en yakın arkadaşıdır. Linus, dedesinin bazıhesaplar yapmak için kullandığı bilgisayarı Commodore VIC20 ile 11 yaşında tanışır. Dedesinin kucağında, onun programlarını bilgisayara girmeye başlaması ömrünün geri kalanını da belirleyecektir. Linus, zamanla programlar yazarak, ekrandaki grafik adamları yürütmeye başlar. Linus, ergenliğini de bilgisayar başında geçirir. Ama onun bundan yana bir sıkıntısı yoktur, çünkü çok eğlenmektedir. Babası basketbolla ilgilenmesini, annesi ise güzel kızlarla flört etmesini ister, ancak başarılı olamazlar. Linus, dalgın, "boyut de olur. Bu dönemi "Evet, kesinlikle o sıkıcı bilgisayar delilerinden biriydim. Bu, kafayı teknolojiye takmış bir hödük olmanın seksi kabul edildiği dönemlerden önceydi. Ben hem bilgisayar delisi, hem de utangaçtım" diye anımsar. Helsinki Üniversitesi'nde doğal olarak bilgisayar bölümünü seçer. Okulda onunla aynı seçimi yapan sadece bir kişi daha vardır, Lars Wirzenius. Linus'un üniversite yaşamı da farklı değildir. Odası, siyah perdeler, bilgisayarı ve yatağından ibarettir. Yaşamının dönüm noktası bir kitap olur; "lşletim Sistemleri: Tasarım ve Uygulama". Andrew Tanenbaum'un bu kitabı ve Unix işletim sistemi, bü • 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle