Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 2005 / SAYI 980 Kadınlar da aldatır Kadınların yaklaşık yüzde 22'si kocalarını aldatıyor. Evlilikte yaşanan kaçamak ilişkiler insanın aklını başından alabilir, ama yaşamı zehir de edebilir. Aşağıda yasak aşkların ardında yatan dürtüleri ve bu süreç içinde yaşanan çılgınlıkları Esther Matthews takma adıyla dile getiren bir kadının öyküsü yer alıyor: endiliğinden oluverdi diyebilirsiniz, ama bu tür şeyler siz buna izin vermedikçe öyle kendiliğinden olmuyor. Bu ilişkiye girmeden önceki yaşantım hiç de beklediğim gibi olmamıştı. 40 yaşını devirmiş bir kadın olarak yaşamım tam bir fiyaskoydu. Çocukları peşlerinden koşulmayı artık gerektirmeyecek yaşa gelmiş tiim anneler gibi, ben de evde "önemsiz" işlerle uğraşmaktan başka bir şey yapmayan bir kadındım. Oysa, yaşamımın en verimli döneminde olmam gerekiyordu. lyi de, ne yapmam gerektiğini ve nasıl bir atağa geçeceğimi bilemi K yordum. îlişki, yaşamımın ansızın gizemli bir çehreye bürunmesi anlamına geliyordu. Coşku, sevgi, sevecenlik, dostluk ve cinselliğin hep birlikte yaşandığı, kaçamak anlar ve gizli telefon sohbetleriyle bezeli dolu dolu bir yaşam demekti bu. Yapılması gereken işler askıya alınacak, arttırılan ufacık zaman dilimleri tıpkı yeniyetme yıllarında olduğu gibi gizli kapaklı bir koşuşturmayla geçecekti. GİZLİLİK ESASTIR Bu tür bir ilişki sevgiliyle aranızda hemen aldatmanın gizliliğine dayalı bir bağın oluşmasına neden olur. Onunla be ALDATAN ÜNLÜLER Prenses Diana: James Hevvitt ıle ilışkısiyle ilgili olarak, "Ona tapıyordum. Ona aşıktım," diyordu. Söylentilere bakılırsa, Prens Charles bu ilişkiye göz yummuştu. Son günlerde su yüzüne çıkan gizli video kayıtlan prensesle sarayın koruma görevlisi Barry Mannake'yle de bir ilişki yaşadıklannı ortaya koydu. llışkinin ortaya çıkması üzerine görevinden uzaklaştınlan Mannake iki yıl sonra bir motosiklet kazasında can verdi. Diana onun için, "Yaşamım boyunca tanıdığım en müthiş erkek" diyordu. Joan Bakevvell: Eskı bir yayıncı ve gazeteci olan Bakevvell ünlü oyun yazan Harold Pinter ıle yaşadığı ilişkiyi "The Centre of the Bed / Yatağın Ortası" adlı anı kıtabında en PaulaYates:Üç çocuğunun da babası olan Bob Geldof ıle evliyken rock yıldızı Michael Hutchence ile 1995 yılında bir ilişkiye girdi. Bir yıl sonra bu ilışkiden bir kızı olunca, on yıllık kocası Geldof'u boşadı. Yates'ın şarkıcı Terence Trent D'Arby ile de yasak bir ilişki yaşadığı söyleniyor. Camilla Parker Bowles: Prens Charles ile 1970 yılında tanıştı. 1973'te Andrew Parker Bowles ile evlenmeden önce bir süre onunla birlikte oldu. Dostluklan Charles evlendikten sonra da sürdü. Telefon görüşmelerinin kaydedildiği bantlann 1992'de ortaya çıkmasıyla patlak veren "Camillagate" skandalı olayın kamuya yansımasına neden oldu. Camilla 1995'te eşinden boşandı ve Diana'nın 1997'de ölümünden sonra halk arasında Charles'ın dostu rolünü üstlendı. ince aynntılanyla dıle getırdi. Altmışlann başlannda fihzlenen ve yedı yıl süren bu yasak ilişki Pınter'in "Aldatma" adlı oyununa da konu oldu. deninizi ve yalanlannızı paylaşırsınız. îkinizi birleştiren hırsızlara özgü bir onur ve eşinizin sarsılan güvenidir. Gizliniz saklınız olmadan davrandığınız tek kişi sevgilidir. Öyle olunca, ben de bu ilişkiyi gizli tutma yoluna gittim. Bunu yalnızca kocamdan değil, evliliklerini güzelce sürdüren ve kırsal kesimdeki tutsak yaşamlarını benimle paylaşan kadın arkadaşlanmdan da gizledim. Kusursuz evlilik kurumunun önde gelen üyelerinden olan bu kadınlara düzenli olarak bir otel odasında kendisiyle konuştuğumda hiç uykuya dalmayan bir adamla buluştuğumu asla söyleyemezdim. Dostlarım kilo verme uğruna aç biilaç ortalıkta dolanırlarken, ben rormıımu yaşadığım onca gerilim ve cinsellığe borçlu olmama karşın Atkins rejünıni göklere çıkanyordum. Yüzumdeki ışıltının ikinci baharımda yaşadığım tutkulardan kaynaklandığını, boylesi bir duygunun yaşlanmayı engeUeyici her tur güzellik ürününden çok daha etkili olduğunu onlara söyleyemezdim. Kısa bir süre once yayımlanan bir rapor da aldatmanın kadınların genlerin den gelen bir özellik olduğunu, tıpkı göz rengi ya da meme kanserine yakalanma riski gibi, bunda da DNA'nın parmağı olduğunu ortaya koyuyordu. Bu sonuı, benim gibi, kocalarını aldatan tüm becc riksiz kadınlara rahat bir soluk aldırtabı lir. "Guy's and Thomas's Hastanesi" ta rafından yayımlanan rapora göre, eşlerini aldattıklarını itiraf eden ve yüzde 22 'lik bir dilim oluşturan kadmlar artık kendilerini suçlamaktan vazgeçebilirler. Zira, bu duruma engel olmak elimizde değil. Aldatma, tıpkı önceden programlanmış bir mikrodalga fırın gibi, bedenimıze programlanmış bir şey. KONUŞAMIYORDUM... îşin aslında, kendimi bir türlü gemleyemediğim ve bitirmeye de yanaşmadığım, bu bir yıllık serüveni başlatan şey kocamla konuşmanın bir işkenceye dönüşmesiydi. Ne zaman onunla konuşmaya yeltensem, çıkıp bir telefon kulübesinden onu aramanın çok daha yararlı olacağı duygusuna kapılıyordum. Sanki karşımda hep bir duvar vardı. Ancak bu tavrım kocamın beni çekici bulmamasından filan değildi. Beni dinlememesi ve yatakta cilveleşirken uykuya dalması bir yana, beni çekici bulduğunu ve tanıdığı en ilginç ve eğlenceli kadın olduğumu arada sırada itiraf ettiği de olurdu. Ona göre harika bir anne, konuksever bir ev hanımı, zeki bir yazar ve alımlı bir dişiydim. Doğal olarak ilişki sonunda her ikimizin de görmezden gelemeyeceği bir noktaya geldi. Evlilik cinselliğin olmadığı bir tür fahişelik değilmiş gibi, kocam, " Arnan Tanrım, meğer bir fahişeyle evliymişim de haberim yokmuş. Bari para ka zansan da, harcamaktan vazgeçsen," diye bas bas bağırıyordu. Her neyse, belki de bile bile olayın özünü kaçırmıştı. Çünkü, ben bu ilişkinin bana verdiği mutluluğun karşılığında üstüne para vermeye bile hazırdım. Şimdi de bu ilişkinın bedelini duyduğum suçluluk ve utançla ödüyorum. BENCİLLİK DEĞİL, GEN... Sevgilimin gözünde birilerinin annesi, ya da karısı değildim; ona göre ben hiç tanımadığı ve Salome gibi üzerinden attığı her tülle yeni bir gerçeğı ortaya döken buyüleyıci bir kadındım. Ona söylediğim her şeye, sonradan kendisini sınavdan geçirecekmişim gibi, kulak kesilıp dinlerdi. Bu arada, herkesin yıllardır tadını çıkarttığını öne sürdüğü cinselliğin de keyfine varıyordum. Dürüst olmak gerekırse, yalnızca hoş bir sohbet uğruna böyle bir ilişkiye girilmesi düşünülemez. Bir psikoterapist arkadaşım, "Peki, ne yapmayı düs,unüyorsun? Neden susup bunu oylece sürdürmeyi ve evliliğini ayakta tutmayı denemiyorsun?" dediğinde bunun kurallara aykırı bir davranış Edvvina Currie: Eski Sağlık Bakanı "Günceler" adlı anı kitabıyla 19871992 yıllan arasında John Major ile yaşadığı ilişkiyi gün yüzüne çıkannca yer yennden oynadı. İlişki 1984'te, Currie'nin Muhafazakâr parti üyesı olduğu ' sıralarda başladı. Major bu ilişki için, "Yaşamımın en yüz kızartıcı olayı," diyordu. Currie 1994'te yayımladığı "A Parliamentary Affair" adlı kitabında bu olayın perde arkasında geçenleri anlatıyordu. olacağını düşünmüştüm, ama ansızın kendime gelmiştim. Haklıydı. Ne istediğimi bılmiyordum. Çoğumuz artık ne istediğimizi bilmiyorduk, ama ne istemediğimizi ve neleri yitirmekten kaçındığımızı çok iyi biliyorduk. Hâlâ evliyim ve anlayışlı kocam bana elinden geldiğince destek olmaya çalışıyor Bu durumun onu ne denli zorladığının bilincindeyim. Sabahları başınızı gazeteden kaldırıp neler olup bittiğini görme zahmetine katlanmaz ve huzurunuzu bozmazsanız, böyle şeylerin yaşanabileceğıni biliyor. Aynı durumun kendi başına gelebileceğini de. Evüni terk edip, sevgilımle yaşamımda yepyeni bir sayfa açabilirdim. Ama sonunda kalmayı yeğledim. tnsan bir şeylerin ayırdına varınca duyguları da ansızın değişebiliyor. Yine de bir gun karşınıza bıri çıkarsa ve ona gönlünüzü ya da bedeninizı kaptırırsanız, bunda düşkırıldığına uğramış, mutsuz, bencil, hain ve yalnızlık çeken bir kişilikten çok, ufacık bir aldatma geninin parmağı olduğunu hatırlayın. The Observer'dan çeviren: RÎTA URGAN Kadınların eşlerini ya da sevgililerini aldatmalarının genetik olduğu iddia ediliyor. PAZARIN PENCERESİNDEN AB YENİ YIL Selçuk Erez 2005 yılına "41 yıllık rüyamızı gerçekleştirmiş ve Avrupa'ya biraz daha yaklaşmış" olarak girmekteymişiz. 2005 "taranma" yılı olacak, sonra da kaç yıl süreceği pek kesin olmayan bir "mevzuatın karşılaştırılması" evresine adım atmış olacağız. Bu devrede, tüm yasalarımız, tüzüklerimiz vb Avrupa Birliğinde yürürlükte olanlarla tek tek karşılaştırılacak ve bizimkiler ergeç, onlarınkine uydurulacaktır. "Avrupa'ya yaklaşmak" bir şeylerden uzaklaşmak anlamına gelmeli! Uzaklaşmakta olduğumuz nedir? Asya mı, Amerika mı? AB'de ve ABD'de yürürlükte bulunan anane ve kuralları incelediğimizde AB'ye yaklaşmakta olduğumuz için nispeten şanslı olduğumuz açıkça görünür: Eğer Avrupa yerine ABD'ye uyuma kalksaydık onlarda geçerli olan Çin Yeni Yılı'nı, Hazreti Patrik (St. Patrick) gününü, Thanksgiving (yani Eyvallah) gününü, Halloween (yani Cadılar) gününü, Groundhog (Köstebek) gününü de kutlamamız gerekecekti. 1950'lerden, ABD'ye uyum göstermeye uğraştığımız günlerden artakalmış olan Anneler günü, Babalar günü, Aşıklar günü gibi günler yetmiyormuş gibi bir de bu kadar yeni "gün"ü, bunca vecibesiyle yüklenmeğe belimiz dayanamazdı. Ancak, Avrupa'ya yaklaşmamız doğal olarak bu kıtada yürürlükte bulunan bazı özel günlerin, bilhassa Yılbaşının kurallarının da kabulünü gerektirecektir. Bunlann başında îskoçyalıların "Hogmanay" bayramlan gelir: Romalıların hedonistik kış festivali Saturnalia ile Vikinglerin Yule kutlamalarının bir karışımı olan bu Hogmanay'ın nasıl kutlanması gerektiğini belirten tüzük, Dışişlerinde çevrilip önce ilgili komisyona, sonra da kamuoyuna aktardacaktır. Deniz Baykal'ın, bu tüzüğün tercüme hatası olmayan bir örneğini elde etmek için Algan Hacaloğlu'nu Glasgow'a göndereceği söylenmektedir. Hogmanay, yeni yılda yapılan fener alaylarıyla ve kent meydanlarında yakılan ateşlerle kutlanır. Shedand adalannda bu gün herkes Viking kıyafetine bürünür ve bir Viking gemisi yakılır. Bu kutlamalarda "Aud lang Syne" şarkısı soylenir: Bu yıla maalesef yetiştirilememiş olan kutlama tüzüğünün, 2005 'e geçiş için hazırlanması ve "Aud Lang Syne"ın mehter takımımıza uyarlanması için bütün gerekenlerin yapılacağı öğrenilmiştir. Iskandinavyalılar'ın AB'ye girişimizi destekledikleri gözönüne alınarak kurulacak AB v Bakanlığının programında, yeni yılda gidilecek "Smargasbords " yemek tariflerinin ve içilecek "glogg" içkileriyle ilgili tüzüklerin tercümeleri ön planda yer alacaktır. Özelleştirilmiş Tekel fabrikalarından birinde "Harmandalı" markasıyla yerli glogg'un üretileceği de öğrenilmiştir. Fransız kamuooyunun katılımımızı hafife alma durumları devam ettikçe yeni yıl kudamaları sırasında çiğ midye ile baharatlı sosisten oluşan "Huitres aux Crepinette" ve krem soslu, konyaklı yengeç yemeği yani "Homard Henri Duvernis" tarif ve tüzüklerinin tercümesi konusunun yavaştan alınacağı öğrenilmiştir. Görüldüğü gibi AB'ye yaklaşmakla, milletçe daha hafif bir Yeni Yıl kutlama yükünü sırtlamış olmaktayız; bu nedenle bizi o altından kalkamayacağımız ABD kutlamalarından kurtarmış olan Sayın Verheugen'e, Balkanende'ye ve onlan çok desteklemiş olan Sayın Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'a teşek* kür eder, yeni yıllarının iyi geçmesini dileriz.#