16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hande Yener, pop müzlkte geçen yıl en ünlenen şarkıcı. Yoksulluktan şöhrete uzanan bir öyküsü var. Tezgâhtarlık, evlilik, annellk... Şarkı sözlerinde en çok aşkı vurguluyor, ama o "firar" etmeye hazır... Karar vermiş, blr sonrakî albümü daha "Batılı" olacak... ona çok yakışıyor Deniz Durukan Kırmızı H ande Yener, pop müzikte öne çıkan istmlerden. Sezen Aksu ve Ajda Pekkan'ın vokalistliğini yaparak müziğe başlayan Yener'i ilk kez 2000 yılında "Senden îbaret" adlı albümüyle tanımıştık. 2002'de "Sen Yoluna Ben Yoluma"yı çıkardı. Yener, son albümü " Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor" ve nakaratında "Kırmızı sana çok yakışıyor" dediği şarkı ile 2004 'te de adından sıkça söz ettirdi. Özellikle entelektuel kesimin de kendisini dinlemesi istediği yolundaki sözlerikendine göre yanlış anlaşılmış olsa da dikkat çekti. Yener, bu albümle istediği yaygınlaşmayı başardığını düşunüyor. On yedi yaşında evlüik, hemen ardından çocuk, geçim sıkıntısı, bir mağazada tezgâhtarlık, hepsinin ötesinde, içindeki şarkı söyleme isteği ve dizginleyemediği hırsı... Sonunda, otuzlu yaşlarda gelen şöhret. Üstelik son albümüyle de güzel şeyler söyleyen bir Hande Yener var karşımızda. O, "Ya kalıyor ya gidiyorsun, ağırlık yok dünyada" diyor. Madem ağırlık yok, biz de sözlerimizle tartıyoruz onu. Bir şarkınızda "Bedenim senin oldu, ruhum hep benimdi" diyorsunuz. Eski Tiirk filmlerinde sık rastladığıtnız bir söylem bu. Sizce gerçek teslimiyet nedir? Buna bütün olarak bakmak gerekir. Birinden biri eksik olunca, anlamı kalmaz. Aslında orada her şeyiyle teslim olmak isteyen biri var. Aslında ruhen de ona ait olmak istiyor. Şarkılarımın tümünde "bir daha görüşmeyelim," anlayışı var. Bu, ikili ilişkilerdeyaşanan olumsuzlukların sonucu. Aynlınca ister istemez sevgilinize kızgınlık duyarsmız ya; öyle bir §ey... Bu şarkının sözleri Alper Narman ve Fettah Can'a ait. Yani söz yazarı kadın değil. Erkekler bedenlerini kolay veriyorlar. Ancak âşık olmaları, bir kadına ruhen teslim olmaları o kadar kolay değil. Kadınlar ruhen teslim olmaya daha yatkınlar aslında. Artık birçok erkek, bedensel doyuma çok kolay ulaştıkları için, duygusal şeyler aramaya başladı. Kadının bedenini vermesi kolay bir şey mi sizce? Hiç kolay değil aslında. Kendi adtma söylüyorum; kadının bedenini vermesi, ancak ruhen o kişiyle bir şeyler yakaladıktan sonra olur. Ama, "beni en fazla bu kadar elde edebilirsin" diye bir ifade de var şarkıda. Bir şeyler istediğin gibi gitmiyorsa, doğal olarak uzaklaşırsın. "Mahkum ettiremezsin beni aşktan se bep, firar serbest" diyorsunuz ya, bugün, aşk için adanma çok da geçerli değil, sonucu çıkıyor. Serbest mi artık aşkta firar? Biraz serbest işte. Bu insanın kendine güvenmesiyle, tek başına ayakta durmasıyla ilgili bir şey. Sanıyorum ki hepimizin kredileri bitiyor. Artık paylaşacağım şeyleri birine öğretmeyi değil, öğrenmiş olan biriyle ilişki yaşamayı istiyorum. Belli bir yaştan sonra huzur istiyorsunuz. Doğal olarak firar etmek daha kolay. Yani insan yaşlandıkça kendine daha mı çok şans tanıyor? Öyle denebilir. Önceden aşka bakışım, ilişkiden beklentilerim farklıydı. Her çılgınlığı göze alabilirdim. Şimdi mantıklı, sakin bir ilişki istiyorum. Belki her beden bunu hissetmez, herkesin bir limiti var. DEJENERASYON AZALDI Aşk böyle önceden ayarlanabilir bir şey mi? Aslında değil. Belli olmaz, atağa da geçebilirim. Ancak dediğim gibi, sorunlu ilişkilerle uğraşmak istemiyorum. Böyle bir ilişkide ele geçirilmek istemem. Sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek zor değil mi? Özellikle aşkın da tüketildiği bir dönemde... Beş yıl önce daha zordu. Şu anda herkes iyi, tutarlı bir ilişki arıyor. Dejenerasyon eskiye oranla azaldı. Çoğu kişi iyi bir ilişki istiyor, olmuyorsa da yalnızlığı tercih ediyor. Yalnız kalmak, başka şeyleri keşfetmek, nefes almak, aşkın olmadığı zamanlar aşkı özlemek... Bunlar da çok güzel! "Aşk kadın ruhundan anlamıyor" diyorsunuz albümde. Aşk çok mu kaba, çok mu sert kadınlar için? Değil. Tam tersine çok yumuşak. Aşk kuş gibidir, uçmak ister. Bir taraf uçarken, diğer taraf da uçmak ister. Denge olmak zorunda. Tersi olduğunda yere çakılıyorsun. Fedakârlık tek taraflı olursa, işte o zaman "aşk kadın ruhundan anlamıyor" diyorum. Uzun süredir pop müziğin içersine arabesk, fantezi tarzında şarkılar girmişti. Son dönemlerde, özellikle bu yıl arabesk sızıntısı biraz kırıldt. Pop müziğin rengini taşıyan besteler yapılmaya başlandı. Özellikle sizin bu son çalışmanızda yoğun olarak Batılı ritimler var. Batı müziğini seviyorum. Şarkılarımı da bu ritimler üzerinde kurmaya çalışıyorum. Aslında baştan beri çizgim buydu, ama bu ça lışmayla daha çok vurguladım. Dünya müziğini takip ettim. O tınıları burada uygulamaya çalıştım. Bir sonraki albümde Batı tınılannı daha da keskinleştirmek istiyorum. Şarkılarınızın yorumunda Sezen Aksu etkisi hissettim. Yıllarca Sezen Aksu'ya ve Ajda Pekkan'a vokal yaptım. Dolayısıyla taklit etmedim ama, onların duygularını almış olabilirim. Şimdüik rahatsız değilim bu durumdan. Albümde beğendiğim şarkılar var, ama "Acı Veriyor" adlı şarkınızı sevmedim... Hüzünlu ve acılı bir şarkı, ondandır. Ben çok neşeli bir insanım, ama yaşamda acı şeyler de var. Acıyı da severim. "Bende mazoşistlik var" demiştiniz bir röportajda. Evet, reyting alan şeylerin içinde acı, vahşet var. Elbette bunu desteklemiyorurn, bu yüzden yapmadık bu şarkıyı. O ruh halindeydik, onun yansımasıydı. SEZEN AKSU OLMASA... Sezen Aksu'ya vokalistlik yaptığınız dönemde evliydiniz. Hiçbir yerde şarkı söylemezken, bir deneyiminiz yokken, nasıl bir anda Aksu'nun vokalisti olup çıktınız? Çocukluğundan beri şarkı soylemek isteyen, eline saç fırçası alıp şarkı söyleyen biriydim. Konservatuvara gitmek istedim, ama ailem desteklemedi. O yüzden Aksu'ya vokal yaparak kendimı onaylatmak istedim. Eşim, Aksu'yla birlikte çalışacağım için şarkı söylememe izin verdi. Eğer doğrudan kulüplerde çıkıp soylemek isteseydim, olmazdı bu iş. Çocuğunuz var mıydı o zaman? Vardı... Zor olmadı mı? Zaten mağazada çalışıyordum, annem bakıyordu. Değişen bir şey olmadı. Sadece iş değiştirmiş oldum. Sonra eşinizden ayrıldınız... Çok kuçük yaşta evlenmenin getirdiği bir sonuç. Kişilik olarak, kendi kararlarını verebilen biriyim. Bu da sürekli çatışmaya neden oluyordu. • Eyvah, bu gece ne giyeceğim? Fatma Ovacık er kadının tepkisi özel bir gece olduğunda aynıdır: "Eyvah ben ne giyeceğim?" Dolaplar kanştırılır, arkadaşlar aranır, ama özel bir kıyafet bulunamaz. Mecburen mağazalar gezilir, makul fiyatlı ve geceye uygun bir kıyafet satın alınır. Aynı bu günlerde yaşandığı gibi... Iş sadece kıyafetle de bitmiyor. Ayakkabı, çanta diğer aksesuvarlar... Hatta yeni kıyafetlere yakışacak yeni makyaj malzemeleri bile gerekir. Bu kesinlikle kadınca bir durum. Hiçbir erkeğin "eyvah bu gece ne giyeceğim?" krizi yaşadığını sanmıyorum. Biz kadınlar özel geceler H de kendimizi özel hissetmek için yeni bir şeylere ihtiyaç duyuyoruz. Psikolojik bir durum olduğunu bile bile her seferinde yeniden aynı telaşı yaşıyoruz. Birkaç ip ucu böyle durumlarda işinize yarayabilir. Kendinize yaratacağuıız tarz ile daha özel hissedebilir, farklı gözükebilirsiniz. Artık kokteyler için öyle bankacı takım elbiselerine gerek yok. Eğer gün içinde giydiğiniz kıyafeti değiştirme imkâmnız yoksa, ceketin içine allı pullu bir buluz veya şifon, uçuşan bir tunik akşam üzeri havanızı değiştirebilir. Saten gömlekler de hem gün içinde hem gece giyebileceğiniz kıyafetler. Dolabınızda bulundurmakta fayda var. Değişik bir kıyafet düşünürseniz, tafta etekler imdadınıza yetişebilir. Büzgülü kabarık olan tüm etekler özel durumlarda aynı görevi görebilir. Eğer gerçekten güzel bacaklannız varsa, şık bir mini elbise giyebilirsiniz. Bu durumu hareketlendirmek için desenli çoraplara ihtiyacınız olacak. Özel geceler için farklı desenleri olan (mesela minik Çaşlı veya dantelli) çorapları bir kenarda tutmakta fayda var. Özel gecelerde ne giyeceğini Eşinizin şirketinin yemebilememek daha çok kadınlara ğinde biraz daha özenli olait bir durum, "Giyecek bir manız gerekir. Çok tanımakıyafetim" yok demek de... dığınız insanlarla olacağınız için kendinizi rahat hissede ceğiniz bir kıyafeti tercih etmelisiniz. Hem sıkıcı bir gece hem sıkıntılı bir kıyafet gecenin sonunda kesin kavga çıkarır. Ceketpantolon takımlan şık bir büstiyer ile, düz siyah gösterişsiz bir elbiseyi taşlı bir broş ile tercih edebilirsiniz. Eşinizle uyum içinde olmak isterseniz, onun kravatı ile uyumlu bir şal kullanabilirsiniz. Çift olma durumunu dışavuran bu giyim son günlerde çok moda. Gelelim balolara... Genelde balolardan kaçış olmaz. Mutlaka yeni bir şeyler almak zorunda kalabilirsiniz. Yalan yanlış kıyafet tamamlamaya çalışmak yerine, keyfinize göre şık bir kıyafet edinin (Böylece bir sonraki özel gecede ne giyeceğinizi düşünmezsiniz). Artık abiye kıyafetler eskilerden çok farklı. Gerek renk, gerek model olarak aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Mor, sezonun en çok kullanılan rengi. Diğer renkler ise yeşil ve pembe. Kabarık etekli, tüller içinde bir elbiseden, abiye bir pantoloneteğe, hatta şık tulumlara rastlamak mumkün. Farklı olmak adına, kollara takılan çiçekli aksesuvarlar hoşunuza gidebilir. Ama kıyafetinizin temel noktasının kaliteli ve rahat ayakkabılar olduğunu unutmayın. iyi eğlenceler... • [email protected] Cumhuriyet DERGİ* îmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına îlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Baskı: Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/lstanbul îdare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 Istanbul. (0212) 512 05 05 Cumhuriyet Reklam (0212)512 41 19/512 48 30 512 47 78 * Cumhuriyet Gazetesi'mn parasız pazar ekidır Yerel siireli yayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle