16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

\ , • • * * MUSTAFA UĞURLU ı Mutedi dalgalıyım . Tedbirli bir oyuncu Mustafa Uğurlu, ama tutkulu da. Kendini oynayarak tanıyor. "Ağır Roman"da kahraman olamayacağını, "Bir Dilim Aşk"ta romantik olduğunu fark etmiş. Ama hâlâ gizli travmaları var, dans edememek de bunlardan biri... Özlem Altunok 1. Sayfanın devamı Bu dikkatli adımlarınızda sizin kadar, babanızın da tnemur olmasının etkisi var mı? Evet, babam da sağlık memuruydu. Belki daha tedbirli davranmanın karakteristik özelliğini ondan almışımdır. Maceracı tarafımı törpüler bir halim var. Mesela abim, (Ahmet Uğurlu) tiyatroya karşı daha coşkulu, daha ataktır. DT'den istifa edip kendi tiyatrosunu kurmuştu. Ben daha mutedil dalgalı seyrediyorum, daha tedbirliyim. Sinemayı sevdiniz mi? îlginç. Sevdim. Neresinden anlatsam bilemiyorum. Kalıcı olma özelliğinden kaynaklanan bir büyüsü var. Kamerayı seyirci gibi gördüğüm için çok yadırgamadım, ama kısıtlandığımı, o kısıtlı zaman ve mekân içerisinde kendimi ifade etmenin farklı bir disiplini olması gerektiğini hissettirdi. Sinema daha çok yüzünüzle ifade etme olanağının sunulduğu bir alan, ayrı bir cazibesi var. Ağır Roman'la başlayan bu süreçte birden yoğunlaşan teklifler ne hissettirdi size? Egonuzla ilgili kismı çok kısa süren bir tatmin. Televizyonda görünmek can sıkıcı bir olay. Genelde vannızı yoğunuzu tükettiğiniz bir alan haline geliyor ve kendi inisiyatüinizden çıkan, başka bir mecraya doğru gidiyorsunuz. Yaratılan bir kahramanla, seyredenlerin yönlendirdiği bir platform içinde buluyorsunuz kendinizi ve o kahraman üzerinde hak iddia etmeye başlıyorlar. Ben oyuncunun seyirciyle yüz göz olmaması, yüzlerinin eskitilmemesi gerektiğine inanıyorum. Kahraman yaratmak ya da olmak, hem oyuncunun kolayı seçmesi, hem de seyircinin idol arayışıyla ilgili bir durum mu? Maalesef bizde, kötü adamlarla özdeşleşmek çok önde. Ben hiç iyi karakterlerle özdeşleşen birini görmedim. Bu da, kapalı ve baskı toplumunda yaşamamızdan kaynaklanıyor, kişisel olarak başarı elde edemeyen, önü tıkalı insanların olmasından kaynaklanıyor. Ağır Roman'daki Reis rolii, bu sanal kahramanların ilklerinden biri olmaya adaydı. Kötülüğün estetiğini yaratmanın payı ne bu başarıda? Karakterin kanlı canlı, yaşayan biri olmasını sağlamak lazun. O insanın kötülüğü, kendine has duygular içerisinde doğru olduğuna inanmanızdan kaynaklanmalı. Bizim toplumumuzda da gözünüzü biraz açtığınız zaman bunları görmeniz çok mümkün. Bu, oynayan kişinin özelliğine, ıçindeki duyguları o karakterle ne kadar özdeşleştirebileceğine de bağlı. Kendi içinizdeki kötüyü de çtkarıyorsunuz o anda. Içimizdeki bazı kötülükleri de karakterlere yerleştirince dışarıda daha mülayim bir insan oluyoruz. En çok ne var içinizde? Mesela son zamanlarda romantik biri olduğumu keşfettim. Ben hep gerçekçi olduğumu savunurdum. Ritüele, romantizme zaman ayıramadığımdan ya da yoğunlaşamadığımdan o tarafımın çok eksik kaldığını hissettim. Her şey anlamsız değilmiş ya da bazı şeyleri ritüel haline getirmek çok hoşmuş. Diziyle de denk geldi bu süreç, orada bunları aksettirmek beni farklı bir rahatlığa kavuşturdu, diyebilirim. O zaman insanın içindeki boşluklar doluyor mu? Doluyor tabii. Ama hâlâ herhangi bir yerde dans edemiyorum. Bu en büyük boşluk, en kızdığım taraflarımdan biri. Çaba gösteriyorum, ama yapamıyorum. Yok. Işte bunlar çok gizli travmalar. ŞEYTANITÖRPÜLÜYORUM Yüzünüzün karanlık olduğunu düşünüyor musunuz? Bu yüzü birebir kullanmak çok kolay, ben zorlanmak istiyorum. Kötü adam olarak ilah da olabilirdim. Pohpohladılar ve bana öyle bir yön çizmeye çalıştılar. Popüler olup sonra yok olma kaygısıyla ya da yükümü tutup ra hat yaşama derdiyle var olmak istemiyorum. Bu periyodu yüksek tutmak için inişli çıkışlı farkh karakterler oynayarak hem kendimi tatmin etmek hem de bunları seyirciyle paylaşmak istiyorum. Ayrıca kendi kafamdaki rolleri ya da duygulan oynamanın ötesinde şaşırtıcı, yepyeni rollerle, duygularla çalışmak isterim. Zaman zaman yatarken bile farklı duygulan oynamaya çalışırım. Mesela... îlginç gelecek... Karanlıkta kapının açılışında, oradaki görünmeyen bir yüzü nasıl oynanm ya da o yüzü gördüğüm andaki tepkim nasıl olur gibi şeyler... tstanbul'da yaşamak, bu tedbirli halinizi sarsmıyor mu? Farklı yerlerde yaşadığım için kolay adapte olabilme şansına sahibim. Istanbul zor olduğu kadar zengin, insanı heyecanlandıran, vuran bir kent. Hem çarpıyor hem de heyecan veriyor. Bir kere parasal açıdan yaşamanız kolay değil. Son 2 yıl, dışarı çıkmadım diyebilirim, evdeyim. Ama bu bana zor gelmiyor, kabuğuma çekilince her şeyi halledebiliyorum. Burada her an şeytana uyabilirmiş korkusu yaşıyor musunuz? Kesinlikle. Ama şeytan zaten içimizde. Yaşanılan, o hayat denen süre içinde kendizi ıslah etme yolunda çabalıyorsunuz, kendinizdeki değişimleri gördüğünüzde hoşunuza giden tarafları tutup şeytanı törpülediğiniz sürece pek sorun kalmıyor. Musta Uğurlı kendisini bil şaşırtaca' roUerı duyguları bürünme.' istiyoı Abim Ahmet Uğurlu B irbirine benzeyen iki kardeş, ikisi de oyuncu ve başarılı. Ama Ahmet Uğurlu'nun oyunculuğa önce başlaması ve iki yüzün benzerliği, her ikisini de tek bir kişi, yani Ahmet Uğurlu yaptı pek çok izleyici için. Mustafa Uğurlu, bu duruma bile olumlu tarafından bakıyor. "Benim ya da onun kötü oynaması, ayırt edilmemizi sağlardı, ama birbirimize hep olumlu sözlerle benzetildik" diyor. ' Nasıl bir aileydi sizinki? Çok zevkli ve komik bir aileydik. 5 kardeş bir arada büyüdük. Başımızda komik bir de babanemiz vardı. Biraz "Sürahi Nine"ye benzerdi. Her gün kavga gürültü olurdu, ama o kadar da güldüğümüz, eğlendiğimiz bir çocukluk dönemiydi. Bir evden iki tiyatrocu nasıl çıktı, nasıl yöneldiniz tiyatroya? Sonradan düşününce daha iyi anlamlandırıyor insan. Ailede sanatla, tiyatroyla Ügilenen bir sürü insan vardı. Halamın oğlu sinemayla, tiyatroyla uğraşırdı, dayımın oğlu, büyük abim de... Hepsi etkiledi, ama benim için en büyük etki Ahmet Uğurlu'dur. Tiyatroya başladığı dönemde hep onu izlerdim, katkılarını da göz ardı edemem, DT'ye giri§ sınavlarına beni o hazırladı. Önumde bir örnek olunca kendimi keşfetmenin yollarını daha kısa sürede halletmiş oldum. Yolunuzu açan biri gibi görünüyor Ahmet Uğurlu, ama bir taraftan da istemeden yolunuzu kapayan olmuş sanki. Yaş farkının az olması ve benzemeniz size tek insanmışsımz gibi davranılmasına yol açmış... 0,20 yıl önce televizyonda ünlendiği için halkımızın çoğunluğu bizi tek adam gibi gördü, görüyor. Bundan pek rahatsız olmuyorum, ama belli bir süreden sonra Mustafa olarak fark edilmek istiyorum. Bu çabayı da en çok tiyatroda ve sinemada önemsiyorum. Özellikle TV seyircisinin değer yargdarına fazla müdahale etme şansım yok, nasıl istiyorlarsa öyle görüyorlar sonuçta. Ortak bir projede yer aldınız mı? Ya da insanlar sizi bir araya getirmeyi hiç düşünmedi mi? Asknda 7778'lerde Bursa DT'de üç oyunda beraber oynamıştık. Ben bu tür isteklerimi zaman zaman yapımcılara duyurmuştum. Pek ciddiye almadılar ki, gündeme gelmedi. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle