Katalog

5 EYLÜL 2004 / SAYI 963 TELEVOLE BİR "OYUN"MUŞ! tpek Ozbey lelevole. Hazırlayanları ve katılanları birer teşhirciye, seyirciyi ise röntgenciye dönüştüren programın adı. Kimileri "ahlaki çökü§"ün nedeni olarak gördü, kimileri "popüler kültür" tarihinin başlangıcl.,Eleş,tiriler programların yayın sureleriniri uzamasını, sayılannın artmasını engelleyemedi ve programda 10. yılını doldurdu. Hem de tam "televolelik" bir kutlamayla, yani kavgalar ve tartışmalarla... Televole'nin Genel Koordinatörü Can Tanrıyar'la programını konuştuk. . O bütün bir röportaj boyunca " masum" tahtından inmek istemedi... tşte Tannyar'ın "Televole"ye dair söyledikleri: Ozel hayatın gizliliğine inandınız tnı hiç? Her zaman inanıyorum. Biz gizli kamera kullanmıyoruz ki. Bu bir oyun gibi. 12 milyonluk Istanbul'da kimseyi yakalama şansına sahip değiliz. Mesela Çubuklu 29'da biz sizi çekemeyiz, çünkü orada değiliz. Ama biliniyor ki Reina ya da Laila'da varız. Bu bir anlaşma mı? Resmi bir anlaşma değil ama " Al gulüm ver gülüm" gibi bir şey. O zaman neden "bu bizim hayatımız, çekmeyin" çığlıklarını duyuyoruz? Bu oyunun bir parçası. Ciddiye almıyoruz. Görüntülenmek istenmeyen insan oralara gelmez. Mesela bizi görünce itiş kakış kapıdan çıkanlar var. Bu aslında bizim işimize geliyor. Can Tanrıyar'ın karşısında durmak "ünlü" hayatın sonu olur diye bir söylenti var, bu doğru mu? Öyle bir gücüm olduğunu kabul etmiyorum. Sadece, o kişinin reytingi düştüğünde programdan çıkarıyorum. Elinizde bir kaset vardır diye mi çekiniyorlar acaba? Mümkün değil, ben zihniyeti içersinde değiÜnî.Glamam da. Ama "Televole kültüru11 aıyeıbir şey yarattınız... Yok öyle bir şey, o sanal bir şey. Yani o kadar sosyolojik değerlendirme, yazıçizi sanal bir şey için mi? Başarılı olduğumuz için sevmiyorlar. Sizin başarınızı bir sosyolog neden çekemesin ki? Onlar da prim yapıyorlar. "Televoleşöyle böyle" demek de bir yazma imkânı... Hiç hırsınıza yenik düştünüz mü? Düştüğümü düşünmüyorum. Ama eğer elinize çok çok şöhretli birinin özel bir haberi gelirse gazetecilik damannız ağır basabilir. Tabii bizim ahlak kriterlerımız var, mesela bizde üstü çıplak kadın görüntüsü uzaktan dahi olsa yer almaz. Sizce ahlak ne? Bir gecede 28 şampanya patlatanlar, ceket yakanlar bizde yer almaz. Bunlar haber bültenlerine konu oldu. Ama nedense biz günah keçisi seçildik. Peki MÎT Müsteşarı gerçekten "Televole bu milleti komünist yapar" diye bir açıklama yaptı mı? Ben MİT Müsteşarı'nı aradım." Böyle bir konu yok. Bizim şikâyetimiz haber bültenlerinin yanlış bir seyirde gitmesi" dedi. Haberlerin bizden etkilendiğini kabul ediyorum. Kurgu tekniğimizden etkilendiler, içeriğimizden değil. Sizin için ahlak ne demiştim... Ben ahlak kurallannı bu program içinde tek başına koyacak durumda değilim. "Bizim kurallarımız" var. Mesela? Ben RTÜK yetkililerine "Bizim progra Seyretsek de seyretmesek de 10 yıldır Türkiye'nin bir "eğlence" programı var: Televole. Ünlüler, ünlü olma meraklıları bu programda her halleriyle boy gösteriyor. Kolay harcanan para teşhiri, kolay para kazanmaya kışkırtıyor. Programcı Can Tanrıyar kendini savunuyor, sosyologlar suçluyor... mı nasıl görüyorsunuz" diye sordum. Çok mantıklı karşıladığımız bir şey söylediler: "Eğer bir kadın her hafta bir sevgili değiştiriyorsa ve bunu siz veriyorsanız, genç kızlar normal yaşantı böyle diye düşünebilir". Biz de bu tür insanları ya da playboyları programdan çıkardık. Bu insanlar dostunuz mu, malzemeniz mi? Bu hafta bana gelen bir kasette, Ibrahim Tathses "Bir oğlan çocuğu istiyorum" demiş. Aradım "Bu haberi koymayacağım. Oğlunuz daha ufak. Babam beni sevmiyor mu diye düşünebilir" dedim. Bana hak verdi. Sizenebundan? Ben bu insanlarla sabahlara kadar birlikteyim, hayatlarmı paylaşıyorum. Peki ya onlara kızdığınızda? Biz her insana prim vermeyiz Mesela, "Askerdeki kocasını aldatan kadın" bizim için kötü bir kadındır. Ona iyi gözle bakmamız mümkün değildir. Buna hakkınız yok ki. Peki, bunu ekrana nasıl yansıtıyorsunuz? Onunla ilgıli her haberde "Askerdeki kocasını aldatan kadın" diyoruz. Her insana eşit mesafede duramıyorsunuz o zaman... Asla. Bu haksızlık olur zaten.Bu anlamda ayrımcılıktan yanayım. Topluma düzgün mesajlar veren insanlarla, diğerlerini bir tutamayız. Sadece ünlüler değil, işadamlarının 1617 yaşındaki kızları da programınızda. Onların ne işi var orada ? Bu magazin dünyasında yer alan insanlarda bir hastalık. Kendini bir hafta görmediler mi, bunahma girenler var. Seyirci nasıl etkileniyor sizce? Çünkü zengin bir hayat sunuyor, kolay hayatın ipuçlarını veriyorsunuz? Bu dunyanın her yerinde böyle. Hergün Reina'nın, Laila'nın önünde ne kavgalar oluyor... Ama bunlan vermiyoruz. Oraların primini düşürmemek için vermiyor olabilir misiniz? Ne ilgimiz olabilir? £ sizin ekmek kapınız gibi... Hayır. Kavgayı, idiği, kopukluğu özendirmemek için yapmıyoruz. Üniversite yıllarında arkadaşlarınıza namaz kıldırıyormuşsunuz. Hâlâ dindarım. Ben hiç değişmedim. Üniversitedeki kadar dindar nusınız? Yok değil ama "Maalesef değil". Bu işleri bırakmak istiyorum açıkçası. Sakin yaşamak, yazı yazmak, kitap okumak istiyorum. Dine daha yakın olmak, namazımı kılmak istiyorum. Şimdi de ahlâki erozyonun sorumlularından biri olarak görülüyorsunuz. Ben kendimi öyle görmüyorum. Magazin dünyasındaki insanların da yanlış yaptığını gördüğümde hemen aranm, uyanrım. Sizi maddi anlamda nereye taşıdı Televole? Ben şanslı bir ailenin çocuğuyum. Zengin bir ailem vardı, benim hayatımı çok da değiştirmedi... • Can Tannyar Televole Programının Genel Koordinatörü. KOLAY PARA... Prof.Dr. Nilüfer Narlı Sosyolog 10 yıl içinde bir Televole kültürünün oluştuğunu söyleyebilirim. Fakat 2001 ekonomik kriziyle'birçok insan işini kaybedince ya da göreceli olarak gelirinde düşme olunca savurgan para harcayan insanların hayatlarını takip etmekten zevk almak, onlara öykünmek yerine onlara eleştirel bakdmaya başlandı. Bu programlarda genelde çok rahat para harcayan insanların hayatlarını görüyoruz. Her şeyi kolay ve hızlı tüketiyorlar. Türkiye'de gelir dağıhmında en alttaki yüzde 20 gelirin yüzde 5'ini, en üstteki yüzde 20 ise yüzde 56'sını alıyor. Çok rahat para harcayanları görünce sadece alt gelir grubu değil, orta sınıf da kendilerini yoksul ve yoksun hissediyor. Elindeki araçların çok sınırlı olduğunu düşünen ve amaçlarına nasıl ulaşacağını bilemeyen kişiler ruhsal sıkıntı yaşıyor. Amaçlarına ulaşmak için her türlü gayrimeşru rolü deneyeceğini düşunüyor. Bu insanlar uzerinde moral ikilemleri yaratıyor. Artık birçok insan için okumanın bir değeri yok. "Nasıl koşe donebilirim, daha hızlı nasıl zengin olabilirim"diye duşünülüyor. Televole kültüründe tuketim toplumu yaratmaya yonelik politik ekonomi de var. Ayrıca kayıtdışı bir para var ve insanların bunu harcaması gerekiyor. Televole'nin 10. yıl kutlaması... AHLAKI YOZLAŞMA Prof. Dr. Emre Kongar Sosyolog levole kültürü" sayesinde icra ettikleri "sanattan" kazandıkları ücretleri, Türkiye, dünyada Soğuk Savaş dö bu kültürun önde gelen "karakterleneminin bitmesiyle başlayan "küre ri" olarak sürekli arttırdılar. Yani olaselleşme" döneminde, hem "hortum yin bir de "maddi" yönü var. Sayıları cularla" hem de "popüler kültürun son derece artan televizyon kanallan egemenliğiyle" tanıştı. Siyasal yağma da "televole modelini" benimseyeve "popülerkültür" çizgisindeki top rek, kentlileşememiş geniş kitlelere hımsal yozlaşma, bu dönemde el ele bunu "özlenen bir yaşam biçimi" olagelişti. Aslında "popüler kültür" ken rak aktardılar. di başına iyi ya da kötü bir şey değilSonuç olarak Türkiye'nin büyük dir; toplumsal etkileri, nasıl kullanıl bir dönüşüm geçirdiği dönemde ordığına göre değişir. Türkiye'de "po taya çıkan kültürel ve ahlâki yozlaşpüler kültür", "televole kultürü" di manın göstergesi olan "televole kulye nitelenen, seviyesizliğin ve ahlak türü" döndü ve bu kez toplumun ozsızlığın göstergesi olarak gelişti. Ne lemlerini etkileyerek, bu ahlâki ve redeyse her gün eş değiştirerek gün kültürel yozlaşmayı pekiştiren bir işdemi belirleyen sözde sanatçılar," te lev yapmaya başladı.