Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Dünyanın ünlü finans şirketlerinin başı "cinsel taciz" suçlamasıyla dava açan kadın çalışanlarıyla dertte. Şirketler milyon dolarlık davalarla uğraşırken tacizin nerede başlayıp nerede bittiği de tartışılıyor... Bu tartışmacılardan biri "Kusursuz Aşk" kitabının yazarı Gregory Dart. Ona göre 30 yıllık bir geçmişe sahip taciz, modern, yani kentli kalabalıkların işi ve kimliğini arayan kentlinin "karşılıksız aşk"ı... Bunun köklerini kitle kültüründe aramalı ve suçu her şeye sahip olmayı körükleyen medyaya yüklemeli... Taciz tacizc Berat Günçıkan W all Street cinsel taciz iddialan ve tazminatları ile sarsılıyor bugünlerde. Özelleştirme konusunda Türkiye'ninakılhocalarından, finans şirketi Merrill Lynch debunlardanbiri Çalışanlarmdan Stephanie Vilalba şirket aleyhine 7.5 milyon dolarhk tazminat davası aç tı. Nedeni şirketin erkek çahşanlarına müşterilerini striptiz kulüplerine götürmelerineizinvermesiydi. Ayrıcakadınlara daha az ücret ve prim veriliyordu. Ista Jodie Foster'in bir hayranı oyuncunun ilgisini çekmek için Reagan'a suikast düzenJemişti! tistikler finans şirketlerindeki cinsel tacizde Amerika ve Ingiltere'yi ilk sıralara yerleştiriyor. Tacize uğrayan cesur davranırsa milyon dolarlık tazminat davasını kazanıyor, çoğu kez de şirket dava uzamadan anlaşma yoluna gidiyor. Taciz, yeni birkelime. Sınırlanbelirsiz, cinsiyet tanımıyor. Tacizci bir sevgili de olabilir, hiç tammadığınız biri de. Size telefonlar edebilir, email bombardımanına tutabilir ya da hiç beklemediğiniz zamanlarda karşınıza çıkabilir... lyi de taciz ne, tacizci kim? îngiliz araştırmacı, University CollageLondon'da romantik edebiyat üzerine dersler veren Gregory Dart'ın başı bir toplantıda tanıştığı Lucy ile derde girince bu sorulara yanıt ararken buldu. Lucy'i Londra'ya davet etmiş, daha ilk gün Lucy aşktan söz edince, apar topar gitmesini istemişti. Çünkü Dark'ın aklından aşk falan geçmiyordu. Lucy onu " kötü bir oyun " kurmakla suçlayıp, email ve mesaj bombardımanına tuttu. Dark düşünmeyebaşladı: Acaba, birbirimize gösterdiğimiz ilgi hangi noktadan sonra gerçekten rahatsız edici olmaya başlıyordu? Dart bu soruyabulduğu yanıtı, Ayşe Öztek'in çevirisiyle, Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanan "KarfilıksızAşk/Kovalamak ve Kovalanmak Üzerine" adlı kitabında okurla paylaştı. Kendini kütüphaneye kapatmış, bir yığın kitap karıştırmış ve şu sonuca varmıştı: Bir kişinin bir başkasının özlük haklanna, istenmeyen ve korkutan bir biçimde iletişim ve yaklaşma yöntemleri izleyerek tecavüz etmesi tacizdi. 1970'lerin sonuna kadar ne kamuoyu ne de yetkililer tacizi dikkatealmıştı.üstelikkurbanların tacizciyle işbirliği içinde olduğu düşünülüyordu. Ta ki John Lennon ve Jodie Foster'ın başına gelenlere hayranı tarafından öldürülmüş, Foster için bir suikast düzenlenmişti. 90'h yülara gelindiğinde taciz, kurbanın hiçbir sorumluluk taşımadığı, rasgele oluşan bir şiddet biçimi olarak algılanmaya başlandı. Amerika'da her yıl 200 bindenfazla tacizci, kurbanının peşine takılıyordu. Tacizcilerin yüzde 9O'ı erkek, kurbanların yüzde 80'inden fazlası kadındı. Tacızciler arasında kadınlar da vardı elbette ve sayıları giderek artıyordu. Tipik tacizci bir yabancı değil, kurbanın eskı sevgılisı ya da tesadüfen tanıştığı biriydi. Büyük olasılıkla sosyal ortamlarda iletişim kurma becerisi yoktu, bir tacizci olmadan önce ya bir ayrılık, ya bir ölüm yaşamıştı, hayalleri boşa çıkmıştı, kendini daha iyi şeylere layık görüyordu... Dart bütünbunlararasında.izleyerek taciz edenleri incelemeyi kendine işedindi... Öldüren Cazibe filmi bir tacizi anlatıyordu... Bu kez tacizci bir kadındı ve... kıp biryargıya vardığı için suçluyor. Bu düşüşlerden biri Dante'nin Beatrice'e olan aşkmın altında da taciz aranması." Stalkers and their Victims Tacizci ve Onun Kurbanlan" adlı kitabın yazarları "O dönemdeki Batı toplumunda, bir erkeğin, karşısındaki kadının gerçekleriyle hiç alakası olmayan projeksiyon ve fantezileriyle yarattığı otıstik bir aşk, ideal aşk olarak kabul edilirdi" diyorlar ve bu Dark'ı "Dantenamına" kızdırıyor "Dante bir sapık, bir tacizci mıydi" diye sorup, araştınyor. Vardığı sonııç bu düşüncenın "modern bir yargı" olduğu. "Modern çağda karşılıklılık ilkesine öylesine bel bağlanmıştır ki bugün tek taraflı görünen her aşk modeli veya seven ile sevilen arasında duygular açısından fazlaca dengesizlik bulunan ilişkiler ister istemez anor ÖLDÜREN CAZİBE Dart'a göre şimdilerde sibertaciz popülerdi, email ya da web aracılığıyla tacizlerin oranı yükseliyordu, siberalanın kendileri ile yazıştıkları kişiler arasında bir tür tampon bölge yarattığını sanan çoğu insan internette kendileri hakkında gereğinden fazla bilgi veriyor, yanıldığmı ancak tacizci telefon numarasını ya da ev adresini elde edip de harekete geçince anhyordu... Eh, taciz çoğalarak ete kemiğe bürününce Hollywood da işe el atmış, Julia Roberts'ın oynadığı "Yatağımdaki Düşman" ile Gleen Close'un oynadığı "Öldüren Cazibe" perdede boy göstermişti. Ancak her iki filmde de taciz mantıksız ve patolojik davranış olarak tanımlanıyordu ve kurbanlar başlarına gelenden sorumlu tutulmuyordu. Taciz üzerine bu kadar kafa patlatırken Darkneden kitabının adını "Karşılıksız Aşk" koydu peki? Çünkü yazar modern insanı, tarihe bugünün penceresinden ba mal kabul ediliyor" diyor. Bununla kalmıyor Dark, tacizcilerin eı geller karşısındaki sabırsızlığına, kendilı riyle arzu nesnesi arasındaki mesafeyi yıl mak istemelerine, modern iletişim araçl; nnın sağladığı anında yakınlık kurma vı adinin çekiciliğine vurgu yaparak medyı yı tahrikçilikle suçluyor. Medyanın zengi ve ünlü kişilere yakın olduğumuz izlenin vererek bizleri tahrik ettiğini, Biri Bi: Gözetliyor (Big Brother) ve Pop Star git programların sadeceyarışmacıların ünl olmaarzulannızalimceistismaretmekl kalmayıp izleyiciyi de parmaklarında oj nattıklarını düşünüyor. Çünkü seyirci b programların yarışmacıları ile sunuculaı ile kendisi arasında şeffaf ve demokrati bir ilişki olduğuna inandırılıyor. " Yapa samimiyet" olarak tanımladığı bu d u a mun röntgencilik ve taciz içerdığini ayr zamanda da sahtekâr olduğunu düşünl yor Dart ve okuru televizyonların gerçeg taklit etme yeteneğinin giderek daha d artmasına karşı uyanık olmaya çağırıyor. ÖDÜL YA DA CEZA... "Bilişım toplumu, giderek artan bir d« recede, başkalannın hayatlan üzerinde iç güdüsel olarak, büyük haklara sahip oldu ğumuz duygusunu yaratıyor " diyor " Bize o insanları yakından tanıdığımız hissir veriyor. Bir bakıma daha endişe verici bi şey de, bu tür programların bizim o insan lar üzerinde doğuştan gelen hayali bi mülkiyet hakkına sahip olduğumuz ve on ları tanıma hakkımız olduğu kanısını üre tipbüyütrneleri.Herkeseerişebilmehak kımız olması gerektiğini düşünür olduk" Dart'ın bu son cümlelerini pratikt doğrulayanlar elbette kadınlar. Yazaı çevresinde aynldığı eşi ya da sevgilısi tara fından taciz edilmeyen bir kadın göreme diğinden dem vuruyor, tabii okur da.. Ancak Dart okuru yine rahat bırakmıyoı Taciz mi, karşılıksız aşk mı? Evren 21 yaşında bir avukat. Yaşadığının bir taciz mi, karşılıksız bir aşk mı olduğuna karar veremiyor. îşte Evren'in anlattıkları: "Yücel'le üniversite ydlarmda tanışmıştım. llişkimiz sürerken bir başka erkeği daha sevdim. Ne yapacağıma henüz karar vermemişken durumu öğrendi ve diğer erkeğe gidip onun sevgilisi olduğumu söyledi. Ben de onu terkettim, ama o peşimi bırakmadı. Hiçbir zaman yanıma gelip birşey söylemedi, ama hep peşimdeydi. En olmadık zamanlarda karşılaşıyorduk. Sadece seyrediyor, ne yanıma geliyor, ne de bir şey söyluyordu. Okul bitip de başka bir şehre taşındığımda, bu takibin de biteceğini düşündüm. Ama bitmedi, yine karşıma çıktı. Artık kendimden kuşkuya kapılmaya başlamıştım, bu o muydu, ona çok benzeyen biri miydi, yoksa hayal mi görüyordum. Işyerimin kapısının önünde, evimin sokağında, sinemada, günümü nerelerde geçiriyorsam, orajarda hep karşıma çıktı. Korkuyordum, çünkü duygularını, ne yapabileceğini kestiremiyordum. Beni öldürmek istiyor, bunun için de fırsat gözlüyor olabilirdi. Ama o bakmakla yetiniyordu. Onun varlığına kendimi alıştırmaya çalışırken, ani karşıma çıkışlarıyla allak bullak oluyor, yine korkuya kapılıyordum. Sonra bir gün kaybolup gitti. Bu olayın üzerinden beş yıl geçti. Hâlâ ona haksızlık yaptığımı, çok acı verdiğimi düşünüyorum, suçluluk duygumu engelleyemıyorum..."