17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 HAZİRAN 2004 / SAYI 953 Babasının kızı Sofia S ofia Coppola'nın çocukluğuna dair hatırladığı anılar babası Francis Ford Coppola'nın film setlerinden ibaret. " Apocalpse Now/Kıyamet" filminin çekimlerindehenüzsekizyaşındaolanCoppola, "Alevleriniçinden çıkan helikopterleri hatırlıyorum. Herkes bunun bir kâbus olduğunu düşünür belki ama ben çok eğlenceli olduğunu düşünmüştüm" diyor. Halböyleyken, büyüdüğü zaman film dünyasından uzak kalması düşünülemezdi herhalde. Nitekim 33 yaşındaki yönetmen/senarist/oyuncu ikinci filmi "Lost In Translation/ Bir Konuşabilse"ile"EnIyiYönetmen" ve"En lyi Senaryo" dallannda Oscar adayı oldu ve "EnîyiSenaryo"dahndaödülünüaldı. Coppola ailesi genlerinde sinemacı ruhu taşıyor. Sophia Coppola'nın 39 yaşındaki ağabeyi Roman Coppola, görsel efekt teknisyen liği, müzik klipi yönetmenliğı yapıyor. Nicolas Cage'in de Sofia Coppola'nın kuzeni olması bir tesadüf değil. Sofia Coppola liseyi bitirdikten sonra akademiye girip resim okuyor. O sırada Francis SOFİA COPPOLA'nın yönettiği "Bir Konuşabilse/ Lost In Translation" gösterimde. Filmi en iyi senaryo, en iyi yönetmen dallannda Oscar'a aday gösterilen Coppola, babası Francis Ford Coppola için "O benim öğretmeninT diyor... Ford Coppola "Godfather3/Baba3" filminde oynamasını istiyor. Amatör oyunculuğu film eleştirmenlerince aşağılamalara maruz kalıyor. Francis Ford Coppola "O sadece bir çocuktu, ona böyle saldırmalarının sebebi bendim. Aslında amaçları benimle uğraşmaktı. O filmde sadece ben istediğim için oynamıştı" diyor. Sofia bütünbu eleştirilereragmen ilk tecrübesinin harika olduğunu, sinemayla uğraşmaya bu filmden sonra karar verdiğini söylüyor. Okulunu bitirdikten sonra fotoğrafçılık yapmaya başlıyor. Fotoğrafları Amerika'da çok satan dergilerde basılıyor. Aynı zamanda bir arkadaşıyla hâlâ var olan "Milk Fed" adında bir moda tasarım butiği açıyor. "Birsürüfarklı işdenedim. Kendimi moda tasarımcısı olarak görmüyorum. Çok eğlenceli ve beni tatmin eden bir iş. Yönetmenlikten uzunca bir süre kaçınmamın sebebi arkamdaki büyük gölgeydi" diyor... 2000yılında "Virgin Suicides/Masumiyetin întiharı" ile ilk yönetmenlik sınavını veriyor. Sinema çevrelerinde büyük beğeniyle karşılanan film, Coppola için yeni bir dönemin başlangıcı oluyor. 1999 yılında "Being John Malkovich/John Malkovich Olmak" filminin yönetmeni ve aynı zamanda bir sürü müzik klibinin yönetmenliğini yapan Spike Jonze ile evleniyor. Babası o günlerde şöyle söylüyor; "Zavallıçocuk...Hertaraft an baskı altında. .Benim ismimin baskısı yetmiyormuş gibi, bir de gidip Spike gibi bir herifle evlendi" diyor... Çift 2003 yılında boşanıyor... Lost In Translation Tokyo'da geçiyor. Roman tik bir komedi olan f ilmin başrol oyuncusu ise Bill Murray. Sofia Coppola ile film üzerine yapılmış söyleşi şöyle; Yönetmenin ikinci filmi hep daha zor olur derler. Oyle tniydi? Insanların bana "Dikkat et, ikinci filmler hep kötü olur" dediğıni ve bu yüzden gerildiğimi biliyorum. Fakat her zaman orijinal bir senaryo yazmak istemiştim. Tokyo'da bir şeyler yapmak fikri de hep aklımdaydı ve sonunda ne pahasına olursa olsun istediğimiyapabildim.. .Zor kısım işe başlamaktı sadece. NedenTokyo? Daha önce Tokyo'da bulunmuştum.Orada gördüğüm fotoğrafları daha önce görme \ ^ Sofia Coppola., miş, dinlediğim müzikleri daha önce hiç dinlememiştim. Çok farklı ve eğlenceli bir yer. Filmimde bu hissi vermek istedim. Bir deAmerikah olarak Tokyo'da hiçbirişareti anlamıyorsun ve iletişim kuramıyorsun. Yolunu bulman çok zor. Bütün bunlar da işi kendiliğinden komediye çeviriyor. Filmdeki komedi öğelerinin Japonları rahatsız edeceğini düşündünüz mü? \ layır, çünkü orada yaşayan arkadaşlanm var, set ekibinin tamamı Japondu ve orada olduğun süre boyunca bazı şeylerle dalga geçebilirsin, bu çok normal. Tıpkı ben ve JaponarkadaşlarımınoradakişaşkınAmerıkalılarla dalga geçmesi gibi... tlk filminizden edindiğiniz deneyim bu filmde sizi nasıl etkiledi ? Çekim boyunca öyle anlar oluyor ki, bu işi yapamayacağmızı, filmin aslabitmeyeceğini düşünüp korkunç bir umutsuzluğa kapılıyorsunuz. O anlarda kendime şöyle dedım;" Ben bu iş bir kez daha yapmıştım ve o zamanda böyle düşünüyordum ama sonundabecerdim..." Spike Jonze ile birbirinize tavsiyelerde bulunuyor musunuz? Aklımızda ki fikirler hakkında konuşuyoruz tabii ki fakat ben çok inatçı olduğum için bu konuşmalar hiç keyifli olmuyor... Pekiyababanız? Tabiı ki... O benim öğretmenim gibi. Bir problem çıktığında, beni rahatlatacak tek kişi odur. Her şeye çözüm bulabilir. Ger* çekten istediğin bir şeyin mutlaka gerçek olacağını söyler. Başlangıçta hiç paran, desteğin yoksa dahi, o işi gerçekten istiyorsan başarabileceğini söyler Bu bana güven verir hep. O, film montajı konusunda mükemmeldir. Bu konuda ondan her zaman yardım alırım. Bundan sonraki projeler neler? Yeniden yazmaya başlayacağım. Hep erteliyorum... Francis Ford Coppola ile beraber bir film yapmayı düşündünüz mü? Babama bunu zaman zaman şakayla kanşık söylüyorum. Kardeşlerın bir arada yönetmenlik yapmalarıbukadartutmuşken, neden bir babakız olmasın diyorum. Beni hiç cıddiye almıyor... tyi ki de almıyor... Böylebir şeyi kabul etse, elim ayağıma dolaşırdı herhalde. Onun asla kabul etmeyeceğini bildiğim için bu kadar rahat konuşuyorum. Düşünsenize onunla aynı filmi yönettiğim zaman benim fonksiyonum ne olur sizce? Bu gerçekten komık... îmkânsız bir şey.# DANS FESTİVALİ İstanbul Dans'a gidiş... F ransız Kültür Merkezi ve AFAA'nin işbirliğiyle çağdaş Türk dansınm Türkiye'de ve yurtdışında daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla bir dans festivali gerçekleştiriliyor. Türk ve Fransız sanatçıların katıldığı bu ortak projenin ilk ayağı 'İstanbul Dans Gidiş', 110 Temmuz tarihleri arasında Istanbul'da olacak. Sekizi Türk, altısı Fransız yapımı 14 çağdaş koreografik oyuna ek olarak Fransız sanatçılar tarafindan verilecek 3 vrorkshop, söyleşi ve toplantılar da festival kapsamındaki etkinlikler arasında. 'istanbul Dans Gidiş'e katılacak dansçılar Özlem Alkış, Naz Erayda, Nadi Güler, Mustafa Kaplan, Emre Koyuncuoğlu, Filiz Sızanlı, Aydın Teker, Tuğçe Tuna, Pep Guarrigez Marinez, Nuno Bizarro, Bruno Chevillon, Nicolas Floc'h, Emmanuelle Huyhn, Julie Nioche, Rachid Ouramdane, Christian Rizzo'nun oluşturduğu koreografik oyunlar izleyicileri Taksim civarında farklı mekânlarda bulunmaya yöneltiyor. Programa göre 'Structure Multifonctions' 1, 2 ve 8 Temmuz'da Fransız Kültür Merkezi'nde, 'Uzun Bir Yıl' 1 Temmuz'da Platform'da, 'Ölmeden Görmek' aynı gün Taksim Parki'nda ' / (bV ? Tpmrmi7'rlfl Çağdaş yaşamm yorulmaz destekçisi Güneş Umuttan Şimdi Doğar "Türkan Saylan Kitabı" Söyleşi: Mehmet Zaman Saçlıoğlu NEHİR SÖYLEŞt 546 s*vrA 25.000.000 n Taksim Sahnesi'nde, 'Rüyamda Gördüm' 3 ve 4 Temmuz'da Fransız Kültür Merkezi avlusunda, 'Sek Sek' 4 Temmuz'da Aziz Nesin Sahnesi'nde, 'A Vida Enorme' 5 ve 6 Temmuz'da Galatasaray Üniversitesi'nde, '3. Avenue De L'esperance' 6 ve 7 Temmuz'da Taksim Sahnesi'nde, 'Home Sweet Home' 6 Temmuz'da Narmanlı Han'da, 'Density' 7 ve 8 Temmuz'da Aziz Nesin Sahnesi'nde, 'Marking' 9 Temmuz'da Taksim Sahnesi'nde, 'Skull Cut' 9 ve 10 Temmuz'da Galatasaray Üniversitesi'nde, 'Numero' 10 Temmuz'da Aziz Nesin Sahnesi'nde, 'İstanbul By Naz' her gün tstiklal Caddesi çevresinde sunulacak. Projenin ikinci ayağı olan 'İstanbul Dans Dönüş' çerçevesinde ise 2005 yılı Nisan ayında Türk sanatçılar Fransa'ya davet edilecek. (Bilgi için Fransız Kültür Merkezi: 0 212 334 87 40) "Ben gençtim ama evlenmek için babama karşı nasıl kararlı bir tavır aldıysam, burada da çok kesin bir tavır koydum Müsteşar beye. 'Bakın'dedim, 'bentamamen bilimsel birçalışmayaptım, yapıyorum. Bu sorun iilkemizin önemli bir sorunudur. Lepra Derneği'ni kuruyoruz, dernek, bakanhk, üniversite el ele verirsek bu sorunu çozebdırız ve bu bir kazanç olur. Ama siz bana tepkı gösterip karşımda yer ahrsanız, ben sizinle bu mücadeleyiyapmak zorunda kalırım. Bu ise benim enerjimı tüketir; bu size de, var olan soruna da bir yarar getirmez.'" Hiçbir engel karşısında, doğru bildikleri, yararlı buldukları için savaşmaktan çekinmeyen bir eylemci kadın... Sadece yazdıkları, söylediklerı ile değil yaşamıyla da oğreten bir hoca... Tüm çocukları öz çocuğu gibi gören bir anne... Cüzzama karşı mücadelesiyle Gandhi Ödülü'ne layık görülmüş birbilim insanı... Nehir Söyleşi dizımizin yeni kitabında ya/ar Mehmet Zaman Saçlıoğlu soruyor, Türkan Saylan kendinı anlatıyor Neredeyse yetmış yıllık bu yaşamöyküsüyle içinU ısınacak, "umut var" dıyeceksinız, "güneş umuttan doğar..." www.iskulturyayinlarl.com.tr ' CekfCkpuanhnmn *+ kıuan TÜRKİYE^LBANKASI Kültür Yayınları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle