Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZIRAN 2004 / SAYI 953 KATHARINE HEPBURN Pantolonlu 29 Haziran Katharine Hepburn'ün ölümünün birinci yılı. Hepburn, sinemanın belki de ilk "kişilikli" kadınlarındandı. Sonraları pek çok kadını etkileyecek efsanesini yönetmenler ya da sevgilileri değil, kendisi yaratmıştı. Bu güçlü, sürekli pantolon giyen kadın, 27 sene kendisini Spencer Tracy'ye adadı... Şükran Yücel P hiladelpBia Hikâyesi, Yıhn Kadını veÂdem'in Kaburga Kemiği. Bu üç filmin başrol oyuncıısıı Katharine Hepburn denilince hepimizin aklına güçlü ve kişilik sahibi bir kadın gelir. Ona Hollywood'un kadın haklarmın bilincinde olan ilk feminist ikonu diyebiliriz. Daha üçüncü filminde ilk Oscar'ını almasına rağmen, film yönetmenleri onu her zaman birlikte çalıştlması zor ve aykırı bir kadın olarak görmüşlerdi. O başarısını biraz da yenilgiyi kabul etmeyen güçlü kişiliğine ve irade gücüne borçluydu. Elbette bu kadar güçlü bir ka Spencer TracyKatharine Hepburn aşkı 27 yıl sürdü... dayken basında "intihar" olarak yer alan ölümüydü. Katharine ve ailesi, Tom'un intihar ettiğini hiçbir zaman kabul etmediler. Yaşamının sonuna kadar ailesine çok bağlı yaşayan Katharine'in iki kız ve iki erkek kardeşi daha vardı. Katharine Hepburn, DranıaOkulu'nu 1928'debitirdiveBaltimore'dabiroyunda sahneye çıktıktan sonra New York'un yolunu tuttu. Son sınıftayken tanıştığı varlıklı Ogden Ludlovv Smith ona pek çok konuda yardımcı ve destek oldu. Katharine onunla evlenirken Mrs. Smith gibi sıradan bir adla anılmamak için adını değiştirmesini şart koştu. Luddy ona o denli büyük bir aşkla bağlıydı ki, yalnız soyadını değil hayatını da değiştirdi. Onun zirveye tırmanması için parasını harcamaktan çekinmedi. Katharine Hepburn ise o zamanlar sadece kendisine âşıktı ve şöhretli bir yıldız olmaktan başka bir hedefi yoktu. Zirveye tırmanırken Luddy ile yollarını ayırdı. Broadvvay'de birkaç oyunda önemsiz roller aldıktan sonra ilk çıkışını Lysistrata'nın bir uyarlaması olan ve bir Amazonu canlandırdığı "Savaşçının Kocası" adlı oyunla yaptı. Bu filmlerde canlandıracağı karakteri de belirledi: Mücadeleyi hiç bırakmayan güçlü ve feminist kadın. Bu oyunda ses getiren başarısından sonra Hollywood'a gitti ve George Cukor'un yönettiği" A Bill of DivorcementBoşanmanın Faturası" adlı filmde ilk kez kamera karşısına çıktı. tkinci filmi sinema tarihindeki önemli kadın yönetmenlerden biri olan Dorothy Arzner'ın yönettiği " Christopher Strong " du. Yönetmen de, başoyuncusu da pantolon giyen kadınlar dı veo zaman bu pek alışılmış hir şey de ğildi. Uçüncü filmi "MorningGlorySabah Zaferi" ile 1933'te ilk Oscar'ını kazandı. En çoksevdiği filmlerden bıri olan "KüçükKadınlar"da|o Vııovnadı. KÜSTAH, AYKIRI, FARKLI... Arkasına sinemadaki başarılannı alan Katharine Hepburn, Ne\v York'atiyatro yadöndü. Rolaldığı"Thel.akeGöl" adlı oyun tam bir fiyaskoyla sonnçlanınca Hollywood'a gitti. Katharine Hepburn, oynadığıHlmlerin ardındaki proje üreticisıydı. Hıkâyenın oluşması, senaryo yazımı, yönetmen ve oyııncu seçimi konusunda da etkindi. lsteklerini kabulettirebiliyordu. Ama Hepburn'le anlaşamayanların, onu küstah ve aykırı bulanların sayısı da çoktu. Hepburn birlikte çalışılması zor bir kadın izlenımi bırakıyordu. Bu nedenle "Yılın Kadını" filminin önhazırlıklarısırasında bu filmde mutlaka Spencer Tracy ile oynamak için ısrar ettiğinde, Tracy'nin bu fikre önce sıcak bakmadığını ve teklifi götüren Kanin'e "Biz onunla o kadar farklıyız ki" dediğini Hepburn'ün anılarında okuyoruz. Hatta şu sözler de Tracy'ninmiş: "Her zaman pantolon giyen, cinsiyeti belirsiz bir kadınlanasıl birlikte oynarını.'" Ilginç olan, Katharine'in diğersevgilileriylebirliktelikleri Katharine Hepburn 1947'de, McCarthy döncminde, ifade özgürlüğü için özgürlükçü bir konuşma yapmıştı... sırasındailkc^i Luddy'nindeailedcn biri gibi her yerdeonlarla birlikte görünmesi vekamerasıyla fotoğraflarını çekmesiydi. 1934'teboşanmişolmalannakaıs.ınLud dy, Katharine'in peşi sıra dolannıaktan hiç vazgeçmemişti, Spencer Tracy 1942'de Katharine'e"Luddy'ipeşindeniyesürıik leyip duruyorsun1 Onu kullanmaktan vazgeçmelisin" deyinceyekadar... AŞK İÇİN VAZGEÇMEK Hollyu'ood'u altüst eden Amerika'ya Karşı Faaliyetleri Soruştıırnıa Komitesi kurulup uzun süren McCarthy döneını başladığında Katharine Hepburn, tünı hayatı boyunca hiçbir organizasyona üye olmayan biri olarak kuşku çekmemişti. Ama 1947'deBaşkan Truman'ın önünde ifade özgürlüğü için oyuncular adma özgürlükçü bir konuşma yaptı veşimşekleri üstüneçektı.Gene de onun korkacak bir şcyı yoktu. Amerikan halkmın sevdiği bir simgeydi: "Birçok insan için Özgü rl ük Heykeli gibi birşeyim" diyordu. Katharine Hepburn 1952'de John Huston'ın yönettiği Humprey Bogart ile başrolü paylaştığı "Afrika Kraliçe si"ndemesleğinındoruklarından birini yaşadı. Ama "Yılın Kadını" sırasında âşık olduğu Spencer Tracy, oyıınculuk kariyerinden dahafazlaönem taşımaya başlamıştı. Spencer'ın is dının hayatının 27 yılını başka bir kadınla evli olan Spencer Tracy'ye adaması da ilginçti. SAVAŞÇININ KOCASI... Katharine Hepburn, 8 Kasım 1909'da Connecticut'ta kültürlü bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Annesi önde gelen ve aktif bir kadın hakları savunucusuydu. Doktor olan babası çocuklarına her zaman çok çalışmayı ve güçlü olmayı öğretti. Hayatındaki ilk trajedi iki buçuk yaş büyük ağabeyi Tom'un o, on dört yaşın tekleri ve talepleri öncelik taşıyordu, bu onun gibi "benmerkezci" birkadın için kolay değildi ama o "âşık"tı. Bir süre sonra kendini tümüyle ona adadı. 1962'de alkolizmden kaynaklanan rahatsızlığı artan Tracy'ye daha iyi bakabilmek için sinema kariyerine son verdi. Bu kararın öncesinde rol aldığı "Uzun Güniin Gecenin Içine Yolculuğu"/ "Long Day's Journey Into Night"ta unutulmaz ve çok etkıleyici bir anne portresi çizdi. Beş yıllık bir aradan sonra "Guess Who's Coming to DinnerBeklenmeyen Misalir"de o sırada çok hasta olan Spencer Tracy, yeğeni Katharine Houghton ve Sidney Poitier'le birlikte sinemaya görkemli bir dönüş yaptı ve bu filmle tkinci en iyi kadın oyuncıı Oscar'ını kazandı. Tracy'nin 1967 'de ölümünden sonra film çevirmeyetekrarhız verdi. 1969'daBroadway'de ünlü modacı Coco Chanel'in hayatından esinlenen Coco müzikalinde sahneye çıktı. 1981 'de Henry Fonda ile birlikte oynadığı yaşlı bir çiftin hayata tutunma mücadelesini anlatan "On Golden Pond Altın Göl"filmiyledördüncükezOscarödülünü kazandı. 12 kez Oscar'a aday olan ve bu ödiilü dört kez kazanan ilk oyuncuydu. Sinemadaki son roliinü "GraceQuigley"deoynadı. 29 Haziran 2003'teöldüğiinde 96 yaşindaydı. Onun iistüne pek çokkitapyazıldı. "Onemliolanhayattır" demişti, "Gezintiler, evler, aile. Doğum, acı ve sevinç, sonra da ölüm. Rol yapmak sadece yemeğin üstüne tatlıyı beklemektir".# Kitap, fotoğraf ve kazı... Nermin Bayçın vrupa, Anadolu ve Yakındoğu'nun çeşitli yerlerinde arkeoloji üzerine heyecanlı keşifler gerçekleştiren farklı ülkelerden bir grup araştırmacı, 1829 yılında Roma'da bir araya gelip uluslararası bir birlik kurarlar. Amaç, dağınık ve farklı kuruluşlaraltındayapılançalışmaları bir şemsiye altında toplamak, ortak bilgi havuzu oluşturmaktır. Bir ekol olarak öne çıkan kuruluş, 50 yıl sonra, Alman hükümetinin finansal destek vermesiyle, Alman Arkeoloji Enstitüsü adını alır. Geçmişi 175 yılöncesine dayanan, farklı imparatorluklar ve devlet biçimleri altında varlığını bugüne dek sürdürmüş bu uzun soluklu enstitü, Atina ve Kahire'nin ardından, 1929 yılında da, kuruluşunun en önemli ayaklarından biri olacak olan Istanbul'da bir şubesini açar. A alandadünyanın önde gelen kıırumlarından biri sayılıyor. Merkezi Berlin'de olan kuruluşun Anadolu'da bugüne dek doğrudan gerçekleştirdiği ya da desteklediği kazırestorasyon ve araştırma projelerinin sayısı 35. BizansIstanbul tarihi kent araştırmalarında önemli belgeleme ve koruma çalışmalarına da imza atan enstitünün ilk etkinlikleri arasında Bergama, Didyma, Milet ve Prienegibi antik dünyanın parlak merkezlerindeki kazılar yer almış. Enstitü, 1871'de Schliemann'ın, 1988'de Korfmann'ın başlattığı Troya'daki kazılarada uzun süre katkıdabulunmuş. Türk ve yabancı çeşidi üniversite, kişi vekuruluşlarla bilimsel alışveriş ve işbirliği içinde olan îstanbul Şubesi, bugiin Hasankeyf'deki Rizk Camisi ve Adana'da Helenistik bir dağ kalesi olan Karasis gibi birçok yerde ortak projeleriiretiyor. Son dönemlerdefarklı üniversitelerce yönetilen ancak desteklenmesine devam edilen Milet, Prieneve Didyma dışında, Hititlerin başkenti Hattuşa ve tarihin ilk anıtsal mimari ve hcykeltraşlık eserlerini ve ren Göbekli Tepe, enstitü adına sürdürülen kazılar arasında öne çıkan yerlerden birkaçı. Fotoğrafkitap Hnstitü'nün fotoğraf arşivindeorijinalvereprodiiksiyon, 140 bin fotoğraf bulunuyor. Yaklaşık 10 bin adeti cam negatif olan fotoğraflar, 1850'li yıllardan başlıyor. Türkiye'deki arkeolojik çalışmaların ya da keşif gezilerinin ilk dönemlerinden günümüze, oldukça zengin bir albüme sahip olan arşiv, îstanbul ve Anadolu'ya ilişkin tüm kazı, müze, folklor, topografi ve tarihi yapıları kapsıyor. Ayrıbirbölümdebellibirısı ve nem oranında özenle saklanan negatiilerarasında, Ortadoğu'nunenünlü fotoğraf çıları SebahJoaillierikilisi, Osmanlı Imparatorluğu'nda fotoğrafın ilk öncülerindenj. Robertson, Sultan Abdülaziz'ın resmi fotoğrafçısı A. Freres, liman.demiryolugibiimparatorluğun çeşitli çalışmalarını belgeleyen G. Berggren'in eserleri göze çarpıyor. Geçen haftalarda gerçekleştirdiği etkinliklerle 75. yılını kutlayan Alman Arkeoloji Ens* titüsü îstanbul Şubesi, Türkiye'nin aynı zamanda ilk yabancı arkeoloji enstitüsü olarak, tarihöncesi, klasik (YunanRoma), Bizans, Selçuk ve Osmanlı dönemlerine ilişkin keşif ve belgeleme çalışmalarının zenginliğiyle, bu KÜTÜPHANE Enstitü'nünkütüphanesi yaklaşık 55 bin kitap, 250 süreli ve 1400 civarmda da yayımı durmuş olan dergı, bülten gibi bilimsel yayınla Türkiye'nin en zengın arkeoloji kitaplığını oluşturuyor. i'anhöncesmden ()smanlf ya.Türkiye arkeolojisi üzerine 19. yüzyıldan beri yapılan vayınların çoğuna sahip olan kitaplıkta, mıtoloji ve din, eski Anadolu dılleri, Doğu dilleri ve kültürleri, antik I iloloji gibi konulara ilişkin çalışmaları bulınakdamüınkün. 1600'lereait birçok kilap.tarihselbelgeniteliğindeen değerli yapıtlar olarak öne çıkıyor. Çoğunda önemli graviirlerin işlendiği eserlerin bazıları Tavernier gibi ünlü gezgin ve aıaştırmacılara ait. 55 bln arkeoloji kitabı. Orljinal ve reprodüksfyon, 140 bin fotoğraf. Bütün bunlar Alman Arkeoloji Enstltüsü'nün demirbaşları. 75. yılını kutlayan enstitü, Bergama, Dldyma, Milet, Hasankeyf, Göbeklltepe