Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MAYIS 2004 / SAYI947 KAPAK 3 ni reva gördün" diyemiyor. Bozulan da oluyor arada sırada. Eh benim amacım da herkesin gönlünü almak değil açıkçası. Ticari kaygım yok, belki bu beni seyircimin gözünde 'sempatik' kılmıştır. Aidiyet duygusu 'sınırlarla' ilgili bir duygu değil, "konuştuğunuz dil sayısı ile doğru bağlantılı". Fakaaaat dilini çok iyi bilmeme rağmen Al«manya'dao aidiyet duygusu Türklerlevediğer yabancılarla' sınırlıkaldı. Burada sorun Türk lerden değil' Almanlardan' kaynaklanıyor. Yıllardır 'uyumdan' bahseden Almanlara sorun bakın Duvara Karşı, bir Alman filmi mi, yoksa bir Türk filmi mi? Ezici çoğunluğun vereceği cevabı söyleyeyim size: Türk filmidir. Siz burada yaşayan insanlar olarak Alman parası, Alman oyunculan, Alman tekniği ile hem de Almanca bir film yapın, Almanya adına ödül kazanın ve ftfminizeTürk filmi densin. Burada'uyum'ko• nusunda' Almanların' birsorunuolduğusugötürmez bir gerçek. Geri dönüş mü? îstanbul gerçekten gördüğüm en güzel kent. Fakat sakatlarını, çocuklu insanlarını ve yaşlılarını hiçe sayan bir kent. Kaldırımlarınhalinebakın. Şehrin dili çok açık: "Çocuk arabalılar, değnekli, bastonlu ve tekerlekli arabalılar! Kendinize başka mekân arayın!" HemTürkiye'deyaşayanlarhem de Almanlar hâlâ 'Almancıları' tanıyamadılar. Toplam 2 milyona ulaşanbu nüfus en az 10 standup'çı, sayısız profesyonelve amatör tiyatro grubu, ressam, heykeltıraş, müzisyen, futbolcu, avukat, hâkim, işadamı vs. yetiştirmiş bir 'azınlıktan' bahsediyoruz. Konumları itibanyla b u radaki Türklerartık < en alttakiler değiller. "HoM*v«rr«viHoıı'd«" oplloeaktlr. Almaıco vcrsfyvau Mort 2004 (e) 'KANAKMAN T<9< D« e N«chtf T<rke'(ARD Tegtsfhemtn: jist ab Mltt« Scpt sa Tow Kanokmftı 6Undta Almoo Stcc Tlipk turnctcrinc «kvom «*y»r Zümrüt Gülbay (hukuk profesörü) Biz yapamadık, siz yapın! 197O'de Ankara'da doğdu 1972 'de ailesiyle birlikte Almanya'ya göç etti. Berlin Üniversitesi 'nde hukuk eğitimi aldı. 24 yaşından beri avukat olarak çalışıyor. Uzmanhğını uluslararası hukuk üzerine yaptı. 26 yaşında doktor, 28 yaşında ise profesör unvanını aldı. Amerika'da California ve Georgetovvn üniversitelerinde hukuk dersleriverdi. Şu sıralar Berlin Anhalt Üniversitesi'nde ders veriyor, kitap yazıyor, çeşitli yardım projelerinin içinde yer alıyor. Üzerinde çalıştığı proje ise genç Türk kadınlarının eğitim ve geçim sorunlan üzerine. Hukuk profesörlüğüne giden yol benim için hiç de zor olmadı. Sağa sola bakmadan yolumu kolaylıkla buldum. Çok büyük zorluklar yaşadığımı söyleyemeyeceğim. Tam tersi okumak talebim, Türklerin zor koşullarda yaşadığını ve eğitimi geri plana attığını bilen Alman hocalarım tarafından desteklendi. Önyargılı davrananlar da olmadı değil, ama düşündüklerini bulamadıklarında hayal kınkhğına uğradılar. Türkiye'yipek iyi tanımıyorum ama benfakirbir ailenin çocuğuyum, annem ve babam işçi, 3 kız kardeşim var. Herhalde Türkiye'de buşartlarda üniversiteyibitirmekveakademisyenolmak zorolurdu. Buradaki Türk aileleri ne yazık kı eğitime çok önem vermiyor. Ozellikle Türk erkeklerinin yaklaşımı yüzünden birçok genç kız okuyamıyor. Bütün sorunlardabunabağlı olarak kötüleşiyor. Burada yabancı olmayı bir avantaj olarak görüyorum. Eğitimimı Almanya'da almış olsam da değişik kültürleri tanımışolmanınfaydasını görüyorum. Bu tip olanaklan avantaja çevirmek de çok önemli. Genç kuşağın Avrupa'daki başarısını, yaşadıkları yereuyumsağlamalarınabağlıyorum. Çalışan, çabalayan, emek veren insanlar her yerde tanınıyor. Almanlar da bunu değerlendiriyor. Türk aileleri de buradaki imkânlann farkına vardı, tecrübe edindiler. Kendilerinin kullanamadığı bazı fırsatları çocuklarınındeğerlendirmesiiçınçabagösteriyorlar. Muhsin Omurca (karikatürist, kabareci) ! Hâlâ Almancıları tanıyamadılar... 1979'da Ankara Üniversitesi Astronomi Bölümü'nü terk ederek Almanya'yayerleşti. 5 yıl sonra günlük tirajı 3 80 000 olan 'Südwest Presse'nin karikatürcüsü oldu, 'Süddeutsche Zeitung'da karikatüristliğe devam etti. 1985'te bir arkadaşıyla beraber Almanya'nın ilk Türk kabaresiKNOBIBONBONKABARE'yi Almancakurdu. 12yıllık beraberlikveyaklaşık2000 gösteriden sonra 'solo standup'çılığageçti. Ilk solo oyunu 'Bir Dazlağın îstanbul Anıları' ile 1998 Alman Kabare Ödülü'nü aldı. Şu sıralar dördüncü solo gösterisi TRaume/aJptrEUme (Avrupa'ya Damsız Girilmez) ileturneye çıkıyor. Iki kesim tarafından da ilgi görmemin püf noktası, iki tarafı da aynı oranda cendereye almamdayatıyor. Kimsesonradankalkıp "Onlara yüz kere vurdun, 200 kere öptün, bize tam tersi Azra Akın (manken) Türkiye'nin gülümseyen yüzü Aziza A (müzisyen) Oryantal bir protest... Asıl adı Alev Yıldırım olan Aziza A, 1971 Berlin doğumlu. Almanya'daçeşitli TV kanallarında yaptığı televizyon programları ve sahne performanslarından sonra 1997'de ilk albümü 'Es Ist Zeit'ı çıkardı. Birçok ülkeyi kapsayan turnesi sonrasında BBC tarafından 'New Eurapean' olarak tanıtıldı ve Zitty dergisinde ythn 100 önemli kişisinden biri seçildi. EXPO 2000 fuarınm açılış ve kapanış konserlerini verdi. Kutluğ Ataman'ın 'Lola+ Billidikid' adlı filminde kendi hayatını oynayan Aziza A, 1 999 yılında ZDF için çekilen 'Home Sweet Home' adlı filmde oyuncu olarak rol aldı. Yazar Feridun Zaimoğlu'nun tiyatroya uyarladığı 'Başörtüsü' adhoyunda yer aldı ve tiyatro grubuyla birlikte Avrupa turnesine çıktı. Türkiye'deki ük albümü ise 2001'de Doublemoon'dan çıkan 'Kendi Dünyam'dı. 'Oriental hiphop' tarzındaki albümü Türkiye'de fazla ilgi görmese de Avrupa'daki yıldızı hâlâ parlıyor. Azra Akın, bu çalışmada yer alanlardan bir noktada ayrılıyor, o Hollanda doğumlu. Yılı 1991. Hollanda'da öğretmenlik yapan anne ve babasıyla birlikte yaşıyor. LiseyiHollanda'dabitirdikten sonra 1998'de Türkiye'de katıldığı Elite Model Look yanşmasında birinci oldu. Ardından 2002 Türkiye Güzeli seçildi. Aynı yıl düzenlenen 'Miss World 2002'de 'Dünya Güzeli' seçildi. Ingiltere ve Almanya'da defilelere çıktı. Dört dil konuşuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hazırladığı 'Gülümsememiz Sizi Bekliyor' ana temasıyla hazırlanan tanıtım kampanyasındaTürkiye'nin yüzü oldu. îngiltere'deoyunculuk eğitimi almak istiyor. Cumhuriyetin yediveren gulu... Güneş Umuttan Şimdi Doğar ürkan Saylan Kitabı" Söyleşi: Mehmet Zaman Saçlıoğlu NEHİRSÖYLEŞİ 546sAvrA 25.000.000 u "Ben gençtim ama evlenmek için babama karşı nasıl kararlı bir tavır aldıysam, burada da çok kesin bir tavır koydum Müsteşar beye. 'Bakın'dedim, 'ben tamamen bilimsel bir çalışmayaptım, yapıyorum. Bu sorun ülkemizin önemli bir sorunudur. Lepra Derneği'ni kuruyoruz, dernek, bakanlık, üniversite el ele verirsek bu sorunu çözebiliriz ve bu bir kazanç olur. Ama siz bana tepkı gösterip karşımdayer alırsana, ben sizinle bu mücadeleyiyapmak zorunda kalırım. Bu ise benim enerjimi tüketir; bu size de, var olan soruna da biryarar getirmez.'" Hiçbirenge! karşısında, doğru bildiklerı, yararlı bulduklan için savaşmaktan çekinmeyen bir eylemci kadın... Sadece yazdıkları, söyledikleri ile değil yaşamıyla da öğreten bir hoca... Tüm çocukları öz çocuğu gibi gören bir anne... Cüzzama karşı mücadelesiyle Gandhi Ödülü'ne layık görülmüş bir bilim insanı... Nehir Söyleşi dizimizin yeni kitabında yazar Mehmet Zaman Saçlıoğlu soruyor, Tiirkan Saylan kendinı anlatıyor. Neredeyse yetmiş yıllık bu yaşamöyküsüyle içinız ısınacak, "umut var" diyeceksiniz, "güneş umuttan doğar..." Ozan Ceyhun (Avrupa Parlamentosu milletvekili) Köken değil, yetenek Avrupa Parlamentosu'na giren ilk Türk asıllı milletvekili. 1960 Adana doğumlu. îstanbuTda büyüdü. 1979'da Boğaziçi Lisesi'ndenmezun oldu. 80 darbesiyle birlikte Hacettepe Üniversitesi'ndeki Alman Filolojisi eğitimini bırakarak Avusturya'ya göçetti. 1982'denberivatandaşı olduğu Almanya'dayaşiyor. 1986'da Yeşiller'e katıldı, göç politikası ve Almanya'da yaşayan Türkler'in sorunlarıyla ilgilendi, çocıık yuvalarında eğitmenlik yaptı. 1999'da Avrupa Parlamentosu'na milletvekili olarak girdi, bir yıl sonra Alman Sosyal Denıokrat Partisi'negeçti; AP Türkiye ile Ilişkiler Komitesi'nde görevler üstlendi. Hâlâ Avrupa Parlamentosu parlamenteri Başladığım yıllarda koşullar bir Türk için kolay değildi. Bugün ise oldukça iyi bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Kendi ülkemin başbakanı hazırladığı konuşma metnini bana yollayıp, nasıl olduğunu sorup onayımı istiyorsa bu oradaki etkinliğimin göstergesidir. Tüm bu başarılara 3. kuşağın Avrupa'daki başarısı diyemeyiz. Kendimi 12 Eylül'ün Almanya'ya kazandırdığı biri olarak görüyorum. 3. kuşağın hem Türklere hem Almanlara yakın olmaları tüm sorunlara rağmen onları anlayışlı, yatkın insanlar yapıyor. AB ülkelerinde yaşayan Türkler orah oldular artık. Kökenlerini tartışmak yerine, becerilerini ortayakoyuyorlar. Polis, hakim, ressam... farklı alanlarda görevli birçok insan var artık. Türkiye'de olsaydım kendini sosyal demokrat sanan bir partideki insanların arasında mahvolurdum herhalde. Belki milletvekili bile olamazdım, çünkü sosyal demokrasiyi savunan bir parti görmüyorum, CHP'de Deniz Baykal'ın şakşakçılığını da yapmayacağıma göre... www iskulturyayinlari.com.tr iflUfîl fOkfOkpuan hcmen kaıan x+ TÜRKİYES^BANKASI Kültür Yayınları