Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21MART2004/SAYI939 SİNEMA 5 Şarlo: Önce sessiz şimdi dijitaL Bir karakter ve bir isim, yani Şarlo ve Charles Chaplin. Bugün dijital kopyalarıyla sinema tarihindeki yerini pekiştiren Şarlo'nun öyküsü ise diktatörlere ayak diremelerle dolu... Aslı Selçuk sorusunu, "Ben dünya vatandaşıyım, ulusçu değilim, çünkü ulusçuluksavaşlarıkışkırtır" diyeyanıtladı. KADINLARI, ÇOCUKLARI VE... "Sahne Işıkları"nda hem sevdiği hem de nefret ettiği Londra'sını anlattı. Çocuk luğunun yitirilmişlerine, annesi başta olmak üzere kadınlara adadı filmini. McCarthykomisyonu52'deChaplin'leailesini ülke dışına sürdü. Filmin ilk gösterimini böylece Londra'da yapan Chaplin, ABD'ye dönmek için göçmen vizesi alması gerektiğini öğrenince Isviçre'ye yerleşti. Yirmi yd sonra akademi, onu Onur Oscar'ıiçinçağırdı. Charles Chaplin yaşamı boyunca genç kadınlara olan düşkünlüğüyle, evlilik dışı çocuklarıyla, askerlik yapmamasıyla, 2. Dünya Savaşı'nda ikinci bir cephe kurmakla, Amerikan yurttaşı olmamakla, komünistliklesuçlandı. Püritenlerin ve tutucuların sürekli öfkesini çekti. 1975'te îngiltere ona "Sir" unvanını verdi, Beroard Shaw onun için " Sinemada gelmiş geçmiş en büyük dâhi" dedi. Dört dörtlük bir sanatçıydı, oyuncu, yönetmen,senarist,yapımcı,besteci olarak filmlerinin tüm evresiyle uğraştı. 88 ydlık ömründe izleyicinin ilgısini yitirmeden sessiz dönemden sesli döneme geçti. Bugün bu dijital çağın içinde de Şarlo, bir ölümsüz...• S ahneyeçıktığındabeşyaşındaydı. 1914'te ük kez kamera karşısma geçti. 1940'ta ilk sesli filmini çekti. Beyazperdenin ölümsüz ismi, efsanevi Şarlo'dan söz ediyoruz, tabii. "Altına Hücum" (1925), "Modern Zamanlar" (36)^ "Şarlo Diktatör" (40) ve "Sahne Işıklan" (52) filmlerinin Dolby Digital5.1 sesli, yenilenmiş kopyalarıyla günümüze de ulaştı. Iki diskli özel versiyonlar olarak çoğaltılan filmlerin dağıtımını Warner Bros'un Türkiye ayağı Tiglon şirketi yapıyor, ama biz şimdi Şarlo'nun örnek alınacak bir dersler bütünii olan yaşamöyküsünü anlatalım... Charles Spencer Chaplin, 1889'da Güney Londra'nm ünlü yazar Charles Dickens'ın romanlarında anlattığı yoksulluktaki bir kenar mahallede, kabare şarkıcısı bir çiftin çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesiyle babası Charles bir yaşındayken aynldılar. Annesiyle kalan Charles, daha bebekken her gece sahnenin arkasında ya uyur ya annesini beklerdi. Beş yaşındayken acı bir deneyim yaşadı: Şarkının ortasında sesi çatallaşan annesine, sahneye çıkıp yardım etmeye çalıştı. Bu hüzünlü olay annesinin sahne yaşamının sonuydu. Ardından babasını da yitiren Charles, üvey kardeşi Sydney'le Londra sokaklarında dans edip para toplayarak, sinir krizindekiçaresizannelerinebakmayaçabaladı. Anneleri akli dengesini tümüyleyitirince iki kardeş öksüzler yurduna gönderildi. Annesinin tanıdıklarınm desteğiyle Charles, Londra'daki değişik oyunlarda çocuk rollerine çıktı. On yedi yaşındayken ünlü Fred Karno topluluğuna katıldı. ŞARLO DİYEBtR KARAKTER... 1912'de ABD'ye turneye giden Chaplin, 1914'te "Making a Living"de Şarlo tiplemesinin ilk çizgilerini sergiledi. Yıldızı giderek parlıyor| J du. Mutual'la 150 bin doM larlıkbiranlaşmaimzaladı, haftada da on bin dolar alacaktı. "ŞarloCiöçmen" (1917) ve "Şarlo Yumurcak" (21) gibi sessiz sinemanın ölümsüz klasiklerinigerçekleştirdi. I. Dünya Savaşı'nda filmleri tüm dünyayı dolaştı. "Tüfekler Omuza" (1918) bir savaş parodisiydi. 1919'da kurduğu United Artists için çektiği "Altına Hücum"un öyküsünü 1846'daSierraNeva Sahne Işıklan da dağlarındakardan ötiirü yoksıın kalan göçmenlerin açlıktan ayakkabılarını, hayvanlarını, daha sonra da ölen arkadaşlarını yemelerinden yola çıkarak oluşturdu. Çocukluğundaamansızbiryoksullukyaşayan Şarlo, açlığı bir komedi öğesi olarak kullandı. ŞairElieFaure, "Şarlo, insanları açlık konusunda bile güldürebilen tek adamdır" demişti. Altına Hücum'daki iri bir tavuğa dönüşme, yamaçta asılı kalan kulübe sahnelerini hiçbir özel efekt kullanmaksızın, salt düş gücüyle gerçekleştirdi. 30'lardaki filmlerinde Amerika'yı kıstıranekonomikbunalım,işsizlik,yoksullıık, Yahudidiişmanhğıgibisorunları deşti. "Modern Zamanlar' onun tam an lamıyla ilk politik filmiydi, kapitalizmin toplumlardakiağırbaskısını, insanları robotlaştırmasını eleştiren bir çalışmaydı. Filmdeki patron kimliği ünlü işadamı HenryFord'açokbenziyordıı. DİKTATÖRLER ZAMANIND A... 193 8'de "Şarlo Diktatör "üçekeceğini kamuoyuna açıkladı. Hollyvvood'un stüdyoları bu projeye para yatırmadı. Çünkü Hitler, Mussolini ve Yahudileri taşlamalı bir yaklaşımla göstermek o yıllarda cesaret isteyen bir işti. Chaplin yapımı üstlendi. Adolf Hitler, dünyayı kasıp kavururken o da Hlmini çekti. Komedi totaliter bir rejime saldırmanın en iyi yollarından biridir. Şarlo filminde Nazilerin şiddetini, gözü dönükgaddarlığınıolduğunca " V sergiledi. Bu çalışmasıyla T sesli döneme de geçiş yap tı. Yıllar sonra Amerikan Film Enstitüsü filmi en iyi 100 komedi arasına koydu. Ikinci sesli filmi"BayVerdoux"da( 1947) Şarlo görüntüsünden çıktı, kadın kasabı Landru'dan esinlenerek yeni bir tip çizdi. "Sahne Işıkları"mysa yaşamının en güç dönemindegerçekleştirdi. 50lerin başında ABD'de soğuk savaş paranoyası doruktaydı. Amerika, başta idealize ettiği Chaplin'e sırtını dönerek onu komünistlikle suçladı. McCarthy'nin komisyonu Chaplin'i de sorgulamak istedi. Chaplin, hiçbir si"~ yasi parti ve örgüte katılmadığını, barışçı olduğunu açıkladı. Kırk yıl ABD'de yaşayan, servet kazanan Charles Chaplin, neden Amerikan yurttaşı olmadınız Modern Zamanlar... Şevki Akşit, Fethi Naci, Enver Gökçe, Şükran Kurdakul ve bir dergi 'Yeryüzü' çıktı ya... \rif Damar • artl 975'inçok soğuk birgünü Şevki Akşit'i Fethi Naci'yle birlikte toprağa verdik, son. suzluğa uğurladık. Naci'nin ağzından ogün "Şevki çözülseydi benim de hayatım kaymıştı!" sözleri dökülünceyekadarTKP'li olduğunu bilmiyordum. Naci bu konuda tek değil, sonraları Enver Aytekin'in, Kerim Korcan'ın, Dr. Müeyyet Boratav'ın kendi açıklamalarında Akşit'ebağlıTKP'liler olduğunu öğrendim. Belki daha başkaları da vardır. Şevki, Enver Gökçe, Tevfik Dilmen'in (itirafçı) sekreterliğinde vilayet komitesi üyesidir. Buna ek olarak gençlik kolu başkanlığını da yürütmektedir. tstanbul Yüksek Tahsil Derneği'nin Nâzım Hikmet'i kurtarma kampanyasını da Akşit yönetmiş, ünlü Çiçek Palas toplantısını da o gerçekleştirmiştir. AZÎZNESİN'EDAİR... Fethi Naci'yi tutuklanmadan yani 5 Aralık 1951'den önce tanımıyordum. Yeryüzü dergisinin 4. sayısınınhazırlanışına kadar Şaban Ormanlar'ın getirdiği iki yazıdan birini "Sepetteki Çürük Elmalara Dikkat" yazısını 3. sayıda yayımladık. Daha önceki çok uzundu, bu nedenle yayımlamadık. Bakın şimdi akhma geldi, Aziz Nesin'in Sultanahmet Cezaevi'nden Kemal Dayan'la ilettiği bir yazısını da çok uzun bulduğumuz için yayımlamamıştık. Toprağınayıldızlardüşsün. Ben Naci'nin açıklamasını ilk gördüğümde, yani okumadan önce Şevki Akşit'in olağanüstü direncine tanıklık edeceğini düşündüm ön Mi ce. Sonra okudum. Evet, Metin Özek'in yazdığı gibi: "Arif Damar tutuklamnca Fethi Naci daha yoğun emek verdi Yeryüzü'ne. Ben yazımda Yeryüzü'nün oluşma aşamasını ve4. sayıya kadar olanları anlatmaya çalıştım. Sansaryan Han'daki sorgumdan Harbiye Askeri Cezaevi'ne gelince rahmetli Nihat Tunalı benim düşündüğüm gibi/ Yeryüzü'nün çıkmaya devam ettiğini söyleyip 7. sayısını gösterince nasıl sevindiğimi anlatamam. Dışarda olan Şükran'ı, Naci'yi içimden coşkuyla kutladım. Gerçek devrimciler olumlu eylemlerini kişisel ün ya da sonra övünmek için yapmazlar, devrimci savaşıma katkıda bulunmanın mutluluğu yeterlidir. Yoksa devrim yolunda, daha güzel bir dünya için savaşan ya da kurtuluş savaşlarında yitip giden yüzbinlerce, bazen milyonlarca isimsiz savaşçılar ün filan beklemediler. Yüksek idealleri için verdiler canlarını. Şükran Kurdakul anılarında Yeryüzü dergisini anlatırken ne Naci'den ne de Metin Özek'ten söz ediyor. Ardından yayımladıkları Beraber Dersi'ni anlatırken adları anıyor. Bilindiği gibi ben içerde iki yıl sürecek tutukluğumu yaşıyordum. Yeryüzü'nden sonra Beraber'i çıkarmaları takdir edilecek çabalarıdır. Metin Özek Yeryüzü'nün TKP yayını olmadığını savlıyor. Şükran Kurdakul'uokuyalım: "Yeryüzü dergisinin hesabını, TKP üyesi olduğum savıyla tutuklandığım zaman da sordıılar bana. Partininorganımıydıgibilerdensıkıştırmalarla havaya kurşun sıkıyorlardı. Arif de, ben de, Zeki Baştımar da derginin parti ile ilgisi olmadığı yolunda ifade verdiğimiziçin,bukonudakisavesashakkındaki mütalaa da yer almadı." Evet Metin Ozek kardeşim. Bu böyle. Metin Özek'in yazısında beni üzen tek şey bun ca yıl, nerdey se yaşam boyu halktan yana bir aydın olarak benim yaşantıma tanık olmasına karşın dürüstlüğümden şüphe etmesidir. Eleştirilecektavırlarım.eksiklerim.yanlışlarım olabilir ama dürüsdüğümden bugüne kadar kimse kuşku duymamıştır. \ lele yakınımda olanlar, dostlarım, arkadaşlanm, "... Arif bilinçli olarak istemiş olmasabile.kendisinineleştirdiğitürden bazıanıkurguları olduğunu sanıyorum." Türkçesi ben doğru olmayan şeyler söylüyorum, Yapma Metin doktorlarm Hipokrat yemini varsa bizlerin de daha etik kuralları olan devrimci yeminimiz vardır. Bizler halktan yana aydın değil "aydınlannıışhalkız". DEVRÎMCt DÜŞLERİN PEŞtNDE Metin Şükran'ın kitabını ve de benim yazımıgereken dikkadeokumamış. Şükran'ın Fikirler'den sonra Istanbul'agelince "Yeni Fikirler" adıyla bir dergi çıkarma girişimi var. îşte o sırada birçok kimseyle bu arada kendisiyle de temas kurmuş olabilir. Ben bunları bilemem. Şükran da böyle ayrıntılara girmiyor. Ben yazımda açıkça olayı yazdım. Bana bu görev verildikten sonra biz iki TKP'li olarak kişisel ilişkilerimize dayanarak eylemlerde bulıınduk. Orneğin ben Kırşehir'deki eski dostunı N. llhan Berk'e "Yeryüzüsenden yardım bekliyor!" diye çağrıda bulundum, katkı istedim. llhan da bunu esirgemedi.lncesukardeşler benim daha yakın arkadaşlarım. Onların desenleri süsledi dergiyi. Yalnız Yeryüzü yazısını kesinlikle Orhan Peker yazdı. Belleğimin gücünü kimse yadsıyamaz. Metin'e göre o zaman benim Abidin Dino ile Dr. Hulusi Dosdoğru ile temaslarım da uydurma oluyor. Hayır Metin asıl sen böbürleniyor, övünüyorsıın. Anket sorularını Dr'la birlikte düzenledık. Benim yaşamımda Yeryüzü olayı önemli de olsa küçük bir ayrıntıdır. Ben açlıktan, yoksulluktan çıktım. Daha 11 yaşımda tek başıma yaşam savaşına girdim. 1516'ımda devrimci düşün peşine düş tüm. Bunlar Dinamo, Mehmet Kemal gibi birçok yazara konu oldu. Ben benim koşullarımı yaşamamasına karşın savaşıma katılan arkadaşlarıma özveri gösteriyorlar, benim kavgama katdıyorlar diye sevdim.yerigelincekolladım. Benimiçin bu tavrım doğaldı, başka türlü davranamazdım. Yakın arkadaşlarım ve Şükran Kurdakul da buna tanıktır. Yeryüzü dergisiyle ilgilenirken Mahmutpaşa'da Şevki Akşit'leişportacılık yapıyor, çok iyi para kazanıyorduk. Orhan Kemal bile bir hapishane arkadaşıyla mekânımız Kürkçü Han'a geldi, aynıişiyapmakistediler. Orhan Kemal yetenekli bir romancıydı. Yıllar sonra îkbalKahvesi'nde Şevki ile bize " Beni aranıza almadınız!.." diye sitem etti. iyi oldu, ünlü bir romancı oldun demem üzerine" Aman boşver! Olduk da ne oldu!" diye yanıtladı. Sırası mı bilmiyorum. Orhan, benim parti ilişkimi biliyordu ve katılmak arzusundaydı. Bu isteğini ilettim. Romancı olarak kalmasının daha önemli olduğu söylendi bana. Düşünceme göre çok yerinde bir durumdu bu. Bu yazıyı yazmak beni her yönden çok yordu. Bundan sonra böyle şeyler yazmak istemiyoruz. Varsın Yeryüzü dergisinde benim hiçbir payım olmasın. Tiimünü adı geçen eski arkadaşlarım gerçekleştirmiş olsun. Bir önemli dergi 11 sayıda olsa çıkmış oldu ya. Bu bana yeter. Unutmadan Ressam adıyla yazan en eski dostum, yol göstericim Nuri lyem'indir. Kendisine sağlık dileklerimi saygılarımla iletirim. • 14 Mart 2004 tarihli Cumhuriyet Dergi'de, Metin Özek'in "Yeryüzü Dergisi" ileilgiliyazısında.teknikbir aksaklık sonucu iki satır silinmiştir. Düzeltir, özür dileriz." Bütün bu aşılması zor koşullar dergisi 11 sayi çıkardıktan sonra 'şimdilik!' diyerek yayını kesmemizeyol açtı.'Şimdilik'sözünütuttuğumuzu, bir yıl sonra yayınına giriştiğimiz 'Beraber'in öyküsünü Şükran kitabında anlatıyor. O konuda benim belleğimde kalanlarla onun söyledikleri birbiri ile tam örtüşmekteler..."