Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4MART2004/SAYI938 KAPAK 9 Tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu magazincilerin gözdesi olmaya itiraz ediyor... Beni işlerimle tanıyın... Nilüfer Zengin l.Sayfantndevatm ilede dedemin ciddi bir tekstil koleksiyonu vardı, annem anneannemin kıyafetlerini saklamıştı, özellikli parçalardı çok. Artdecotarzındakıyafetler vardı, onlar beni de Rıfat'ı da çok etkiledi. Ikimiz de aynı evde büyüdük. O farklı bir çılgınlık içine girdi, ben farklı bir havaya büründüm. Urart'tan, Hitıt'ten bu toprakların beslemiş olduğu her şeyden etkilendim ben. Osmanlı hikâyesi müzayedelerde falan moda olunca bizio çizgiye oturtmak insanların işine geldi. Onu da yapıyoruz tabii. 16.yy. Fransız etkilenmesi de olabilir, Osmanlı'dan da olabilir. Peki bütiin bu antikaların, evlerin dışında kimsiniz siz? Nerede okudunuz? Nereleri dekore ettiniz? Ilkokulu Yeniköy Ilkokulu'nda, orta ve liseyi High School'da okudum. Sussex Ünivesitesi Bilgisayar Bilimi bölümüne başladım ama iki sene sonra bıraktım. Ağır geldi, ben programcılık okumakistiyordum. Bunun üzerine.Control Data Institute'te sistem analizi ve bilgisayar programcılığını bitirdim. Daha sonra tatbiki bir okul olan Inchbald Schoolof Design'agirdim. Victorian Albert müzesinde okuldan daha çok vakit geçirdik. Derslerin bir kısmı National Gallery'de yapıldı. Bu süreçte sanat tarihi ve tasarıma çok yakınlaştım. Istanbul'a döndüğümde Hürriyet, bügiiş lem merkezi kurmuştu... O zaman bilgi işlem çok yeniydi, orada çalışmaya başladım. O dönem Metin'le flört etmeye başladık, evlenmeye karar verdik. Metin o sırada Londra'da bir yatırım yapryordu, oraya gitmemiz gerekiyordu, ben de Günaydın'ın Londra'daki bilgi işlem projesinde çalışmaya başladım. Türkiye'ye döndük sonra çünkü Metin Istan bul'da lokanta açtı, çocuğum oldu falan... Bir araçalışamadım... Sonra, mecburen lokantaylailgili çalışmak zorunda kaldım çünkü gece gündüz lokantadaydık. Şamdan'ı yaptım. Projelerde hep mimarlarla çalıştım. Mehmet Konuralp'lebirliktePlaza'yı, Abdurrahman Hancı'yla Etiler29'u yaptım. Dünya çapında bir mimar var, NigelCoates...Fütüristik alanın en iyilerinden biri... Onunla Independent'ta yazılara konu olan bir klüp yaptık, benim çıraklık dönemim di. Geçen y az, Vaniköy 29' u yap tım. Sonra yıkıldı orası. Çubuklu 29'u yaptım, sıfırdan, çöplük bir arazi üzerine... Antalya 29'u yaptık. Bu işlerde hep genç mimar arkadaşlarla çalıştım. Ben, Şahin Paksoy, Hasan Diker ve Tayfun Erdoğmuş, Ulus 29'u yaptık. Bizim Tepe'yi, Moda Kulubü'nü yaptım. Metin'in Londra'da açtığı Chintamani'yi yaparken artık profesyonelleşmiştik. Kızım büyüyüp, üniversiteye başladığında lokantacılığın dışında kendi işimi kurmaya karar verdim ve tasarım alanında çalışmaya başladım. A Ahşap, metal ve... Fadıllıoğlu'nun tasarımları, ilk bakışta Osmanlı dönemine ait ya da o dbnemin karakterini taşıyan parçalarla, batılı parçaların bir araya getirilişi gibi duruyor. Ancak bu birleşme, yüzeysel bir doğubatı sentezi olarak yansımıyor. Osmanlı'ya ait eşyaların etrafta doğallıklabulunduğubirevdebüyüyen Fadıllıoğlu'nun tasarımları neredeysekendiliğindenbir "Osmanlılık" hali içinde. Kullandığı malzemelerinin önemli bir kısmını Kapalıçarşı, Bombay ve Bangkok'tan ediniyor olması da bu etkiyi sürdürmek istediğinin bir göstergesi. Oteyandan, Batılı yaşama biçimlerinin, moda tabirle "globalleşen" batılı ruhun da hatırı sayılır bir etkisi var. Zeynep Fadıllıoğlu, tasarımları hakkmdaşöyle diyor: "Bizim tasarımlarımızınbelirginyanı renkve doku zenginliğinde ortaya çıkıyor. Hislere, duyulara hitap ediyoruz. Geleneklerden etkilenmiş çağdaş birçızgiyesahibız.Yöreselözelliklerimizikorurken.evrenbel olmaya da özengösteriyoruz.Tasarımda işlevsel olmayı, mekâna farklı işlevlerkazandırmayı.kullananın hayatını kolaylaştırmayı önemsiyoruz. Farklı bir ruh hali yaratıyoruz. Tasarladığımız şeyleri kullanacak ya da orada yaşayacak kişileri iyi tanıyıp, arzulannıbizim tasarım lisanımızla yorumluyoruz. Görüntümüz biraz mistik biraz büyülü. Işlerimizdeyalınlıkhâkim ancak, renk, doku ve tekstil zeıv gınliğinden mahrum değil. Jüri, "Hiçbir birim daha önce gördüğümüzbirşeyebenzemiyor" yorumunda bulundu ". m, çünkü karşımdaki insanı korkutacamıdüşündüm. Genç biriyle çıkmak zor mu sizce? Hayır... Sorun daha başka: ben biriyle ndevulaşıp,flörtedip beraber olamıyoım. Sanırım bu konuda bir fobim var. ma randevu, yemek ve bunun gibi foraliteler söz konusu olmadığı sürece her ıştan insanla beraber olabilirim. Filmi görmeyi düşünenlere ne söyleye•ksiniz? Filmi seyredenlerin yaşadığı için kendişanslı hissedeceğine ve moralinin yükleceğine eminim. Çok romantik olduğuı söyleyebilirim. Filmin yönetmeni Nan' Meyers ve Diane Keaton gibi iki ismin duğu bir projenin kötü olamayacağını ıranti ediyorum. Oooops! Çok mu büıkkonuştum acaba? • Derleyen: SELEN TOKCAN Nack Nicholson ve Diane Keaton "Aşkta Herşey Mümkiin"de... • Eğer gözlerimiz, bakışımızın, vücujmuzun hiçbir bölümüne erişmesine anak vermeyecek şekilde oluşmuş olydı, ya da kötücül bir düzen ellerimizi ylerin üzerinde gezdirmemizi sağlayıp icudumuza dokunmamızı engelleseydi 'a da sadece, bazı hayvanlar gibi, görsel anların kesişmesine olanak vermeyen ın gözlere sahip olsaydık bu kendini tnsıtmayacak olan, kendini hissetmeye• olan, tam olarak ten olmayan vücut, k r insan vücudu olmayacaktı. MauriceMerleauPonty • Uygun bir beden, duyarlığı yüksek : tavında bir haz aracıdır; ve bu haz, isr cinsel ister midesel haz isterse de sa;ce fiziksel egzersizden ve uygunluğun şhirinden alınan haz olsun, her türlü ızzı kapsar. Burada önemli olan şey be:nin performasından ziyadebu perforans sırasında bedenin aldığı duyumlarr. Bu duyumlar derin ve derinlemesine jşnut edici 'heyecan verici', 'büyüleyi', 'çıldırtıcı', 'mestedici' olmalıdır. Zygmunt Bauman • Tüketilen şeyler arasında diğer nes;'erden daha güzel, daha kıymetli, daha .siz tüm diğer nesneleri özetlemesine ığmen otomobilden bile daha fazla yan ılamlarla yüklü bir nesne vardır: Bu ;sneBEDEN'dir. Jean Baudrillard • Artık bir cesedin karşısında ne yapaığımızı bilemez hale geldik. MichelButor • Resim sanatında kadınlar erkeklerm çok değişik bir biçimde gösterilir ışinin erkekten başka olmasından gelen ır şey değildir bu 'ideal' seyircinin her ıman erkek olarak kabul edilmesinden, ıdın imgesinin onun gururunu okşaak amacıyla düzenlenmesindendir. Bujn böyle olduğundan kuşkunuz varsa ı deneyi yapın: Bu kitaptan geleneksel ır nü imgesi seçin. Kadını erkeğe dönüşırün. Kafanızda ya da resmin üstünde /nayarakyapabilirsinizbunu. Sonra da a değişikliğin yarattığı sarsıntıya bakın. ngede değil, kafanızda tasarladığınız •yircinin içinde yaratacağı sarsıntıya! JobnBerger Sergi 27 Mart'a kadar Milli Reasürans anat Galerisi'nde görülebilir. 02122301976 Zeynep Fadıllıoğlu'nun tasarımını üstlendiği mekânlar arasında Moda Kulübü, Vaniköy, Çubuklu, Antalya ve Ulus 79'lar da var. Fadıllıoğlu, işinin "zengin bir kadının kendini tatmin etmesi" gibi algılanmasından yakınıyor... malarına beş sene üst üste girdik. Bu beş senenin dördünde, dünyanın otuz üç tasarımcısmdan biri olarak kitaplarında yeraldık. Türkiye'de bir yığın iş yapmışsınız sessiz sedasız... Ingiltere'de hemen keşfetmişler sizi... Odüller, vs... Metin kıskandı beni. "30 senedir lokantacılıkyapıyorumhâlâmemleketimden bir ödül almadım, 8 senede adamlar hemen iyi bir şeyi fark ettiler" dedi. Insanlarzatenbirarayışiçindeler. "Bugüne kadar yaptıklarınızın hi çbiri daha önce görülmemiş şeyler" dediler bana tngiltere'de. Lokantacılıktan gelen bir ismimiz var, bu hem iyi bir şey hem kötü. Hakkınızda çıkan doğru şeyler, yanlış şeyler arasında kaynıyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Universitesi Iç Mimari Bölümü'nde bir konuşmaya çağırdıJar beni. Nelerdenetkilenerekbuişe girdi ğimi anlattım. Öğrencilere de onu gös termek istedim. Sadece saldırmak içın gelm iş bir ekip vardı... PARASIYLA TASARIMCI! Zengin bir kadın, kendini tatmin ediyor gibi mi? Aynen öyle." Yanınıza parayla, bir ressam, bir mimar tasarımcılar dldmız sonra da bir şey çıkmişoriaya" dediler... îngiltere gibi yerde sizi bir yere getirmezler. Didiklerler her şeyinizi... Bilgi Universitesi tasarım kıılturve yönetimibölümünde ders veriyorum. Değişik meslek gruplarından insanların işlerine başka bir boyut katmak, kendilerini geliştirmek için geldikleri bir program. Beni sosyetik, zengin, parasıyla tasarımcı geçinen kadın olarak görenlerin üstünde basının tavrının etkisi büyük diye düşünüyorum. Yaptığınız işlerle, kazandığınız başarılarla ilgilenilmedi mi hiç? Kimseilgilenmiyorki... Metin, Nişantaşı'ndaki Brasserie'yi açtıktan sonra belki bir parça ilgilendiler. Vatan'da The Times'ta hakkımda çıkan yazıyı yayımladılar. Senelerdir bir yığın yerde çıkıyorıım, kimse ilgilenmedi benimle burada. Chintamani, Londra'nın en iyi mekân tasarımı olan iiçüncü lokantası seçildi. Herkes kıyafetimle, ne giydiğimle nereye gittiğimle ilgileniyor. Dekorasyon dergileri bile fazla ilgi göstermedi. Odülleriniz deyip durdum hep... Neler bu ödüller, aynntılı anlatır mısınız ? Andrevv Martin W&A'de2002 Uluslararasıîç Tasarım ödülünüaldık. Buşu anda bu alanda verilen en büyük ödül. MimarSinan'dabuişinyalnızcabirbölümii sergilendi.Antikalar falan vardı içinde çünkü. Basın şöyle yaklaşıyor: Hani ben Andrew Martin'den kumaş alıyorum adam dabeni seçiyor... Bu çok basit bir düşünce. Bir firmanın sponsorluk yapmasının da önünü kesiyor. Bu adam beni seçmiyor, tam tersi beş senedir seçmedi. Bu adam kendi promosyonunu böyle bir şeyi destekleyerek yapıyor ama yarışmayıoyapmıyor. Bir yenilik arıyor Andrew Martin. The Times, "TasarımınOscar'ınıkazandı" diyor bizim için. Şüphe edenler için söylüyorum, The Times da palavradan bir şey yazmazherhalde. Herkes evini size dekore ettiremeyeceğine göre, bir mağaza açmayı, markalaşmayı düşündiinüz mü? Çok ciddi düşünüyorum. Cîençlere dönük kolay alımlı bir şey yapmak istiyorum fakat bizde çok pahalı bütün o süreç. Bizde bir usta yetişiyor, adam hemen zengin olmak istiyor. îtalya gibi doymuş bir memlekette bile malzemeyi ortaya çıkarma fiyatı daha uygun. Niyetim var ama düzene oturtamak ge Yaptığınızda işte bu kadar nasıl sivrildiniz? Sizi diğerlerinden ayıran nedir? 14 sene önce Çubuklu'yu yaparken duvar boyalarını bir ressamın yapması herkesin konuştuğu bir şeydi, badana diye tabir edilen şeyi başka bir bakış açısıyla gördüm ben... Tabii lokant a tasarı mında yeni bir şeyler yapabilmem, eşimin sadece bir lokantacı değil, bir gırişimci, bir şeyi sıfırdan ortaya çıkaran biri olmasına da bağlı. KONSEPT OLUŞTURM AK... Son yıllarda buna "konsept" oluşturmak deniyor galiba... Evet, bir anlamda konsept tasarımcısı Metin. Bu da bize birlikte çalışma şansı verdi... Standart bir şey bir yere kadar gider çünkü... 78 senedir tcırkın üstünde yer yaptık. Son 3 senedir de ciddi şekilde yurtdışına açıldık. Çünkü bu lüks bir iş, çok dar bir çevreye hitap ediyoruz... Türkiyeçoksallantılıbirmemleket. Maalesef, tam ortalık düzelecek derken yeniden bir sarsıntı yaşanıyor. Biz hedefimizi yurt dışına koyduk. Sizi yurtdışında ilk fark eden kim oldu? House&Garden dergisi. 7 sene önce evimin fotoğraflarını çekip, yayınladılar. Andrew Martin (îngiltere'nin en ünlü ve en çok sözü geçen tasarım dergisi) yarış rek...e r