17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 MART 2004 / SAYI 938 POLİTİKA 5 16 MART 1978 Bir 'dava'dan daha fazlası... Yedi öğrencinin öldüğü, 50'ye yakın öğrencinin yaralandığı, kimilerinin sakat kaldığı 16 Mart 1978'in üzerinden 26 yıl geçti. Hâlâ süren bir dava var. Bu, sadece bir avuç avukatın sürdürdüğü bir dava... Oysa 16 Mart yakın tarihin karanlıklarma da ışık tutabilecek bir katliam. Yeter ki, belgeler gizlenmesin, toplum da davayı sahiplensin. 16 Mart hem o günü yaşayanlar, hem de daha sonraki yılların öğrencileri için önemli bir tarih. Her yıl üniversite önünde anma yapılıyor... Ama şiddet bugün de eksilmiyor... ra delil yetersizliği nedeniyle Sıddık Polat dışmdaki sanıkların beraatine karar veriyor. Polat adam öldürmekten, bomba taşımaktan değil" Türkiyeahalisinibirbiri aleyhine silahlandırarak çatışmaya teşvik"tenyargılanıyor. Olaydabirgüvenlik görevlisinin bileyaralanmadığma dikkat çekilenkararda/'arzularınaulaşanmeçhulkişilerden" desözediliyor. Ancak, Askeri YargıtayhükmübozuyorvelOyılhapis cezasına çarptırılan Polat hapisteki dördüncü yılında delil yetersizliğinden beraat ediyor. Berat Günçıkan "Bomba"... Bu çığlık tam yirmi altı yıldır, belleğimizde. Çığlığı izleyen bomba sesi ise bir kuşağın, yani 78'liler'in tarihinin en karanlık sayfalarından birine kayıtlı. Katilleri neredeyse aklayan sonucuyla inciten bir dava, zamanaşımı, yeniden başvurmalar, engellemelervehâlâ süren dııruşmalar... Bu sürecin arkasında ise yedi üniversite öğrencisinin ölümü, elli kişinin yaralanmasıvar... Işte26yılöncesi,yani 16Mart 1978... 13.25 sıralannda gruplar halinde îstanbul Üniversitesi merkez binasmdan çıkan solcu öğrenciler şaşırıyorlar, çünkü daha düne kadar kendilerine belli bir mesafeye kadar da olsa barikat ören polisler yok. Daha doğrusu düııkü 40 polisin yerini bugün, sadece dokuzpolisalmış... Yanyana dizilip Vezneciler'e doğru yürüyüşe geçiyorlarki, işteo çığlık duyuluyor: Bonıba. Arkasından silah sesleri... Öğrenciler kendilerini toparlamaya çalışadursunlar, slogan sesleri yükseliyor. Beyazıt Meydanı'nda pusuya yatmış faşistler " Kahrolsun komünistler", "Beyazıt Meydanı komünistleremezarolacak" diyebağırıyorlar. Dediklerioluyor,Meydan,HaticeÖzen, Baki Ekiz, A.Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt ve Cemil Sönmez'e mezar oluyor. Elli kişi de yaralanıyor, birkaçı sakat kalıyor. Bir de 16 Mart'tan öncesi var ki, davanm seyrinde kilit noktası. 7 Mart'ta, Istanbul Emniyeti, ikinci müdürü Şükrü Balcı'nın imzasını taşıyan bir yazı bütün birimlere iletiliyor. Yazı ertesi gün, yani 8 Mart'ta Hukuk Fakültesi amfi l'de faşistlerin sol görü^lü öğrencilere saldıracaklannı bildiriyor. Bununla kalınmıyor, sol görüşlü öğrencilerin fakülteyegelmeleri halinde de iizerlerine dinamit atılacağı, faşistlerin öğrenci liderinin Özgür KoçolduğuvekararlarınBeyazıtMeydanı'ndaki Platin Kıraathanesi'nde alındığı da açıklanıyor. Dumşmalarda da hep bu sorunun yanıtı aranıyor, bu mektuba rağmen neden 16 Mart'ta önlem ahnnıadı? Yanıt.ashndakatliamın arkasında kimlerin olduğunun da işaretlerin i veriyor... 4.,,., 1,;..,,;.,., \r. 1U...V , .l;;«^l;«, r\ .::., lah sesleri durur durmaz ayağa fırlayıp Ordu Caddesi'nden aşağıya doğru kaçan üçdört kişiyi takip ediyor. Tam birkaç adım atmışken amiri, Kumkapı Toplum Zabıtasıkomiserlerinden.doksanlıyıllarda lstanbul Terörle Mücadcle Müdiirü olarak görev yapan Reşat Altay emir veriyor: Koşmayın.Gergin dinlemiyor, Denizli Talebe Yurdu'na kadar sürdürdüğü takibinden üç tabancayla dönüyor... BELANIZIBULDUNUZ! 16 Mart'tan 15 gün sonra lstanbul Valiliği'ne gönderilen Hülya Aksoy imzalı bir mektup katliamı yapanların Ülkü ()cakları lstanbul Şube Başkanı Mehmet Gül'ün kendilerinieğitimenstitüsünekaydettirme vaadinde bulunduğu Sıddık Polat, Ekrem Güvercin ve Erganili Ahmet olduğunu öne sürüyor. Aksoy, mektubuna adresini eklese de, mahkeme çağrı da bile bulunmuyor... Oysa, Aksoy unbildirdiği isimlerden Sıddık Polat'ı olay yerinden kaçarken gören bir tanık var. Polat'ın hemşerisi Muharrem Karakoç mahkemede bu ifadesini reddetse de, yalancı tanıklıkıan tutuklanıp konulduğu cezaevinde tehdit edildiğini gizlemiyor. Tehdit edenin ismini de açıklıyor: Sonraki yıllarda Bedrettin Dalan'm danışmanlığını da yapacak olan Eskişehir Ülkü ( )cakları Derneği Başkanı Recai Delibaş. lstanbul Cumhuriyet Savcı Yardımcısı o güne kadarolanları,ihbarlarıdikkatealıp,Emniyet 1. Şube Müdürlüğü'nden, Platin kahvesinde toplandığı solcu öğrencilere yöneliksaldırılarakarıştıklarısıkçadilegetirilen, aralarında Özgür Koç.OrhanÇakıroğlu ile Mehmet Gül'ün de yer aldığı 38 kişinin bulunup itadelerinin alınmasını istiyor. Savcı, katliamın hemen arkasından "belanızıbuldunuz' dıyebağıranHamdi Karakaya'nın da bulunup itadesinin alınmasını istediyse de yanıt verilmiyor. 1. Şube, savcıyı talebini sürekli yinelemek zorunda bırakıyor... Iddianame aynı yılın Aralık ayında hazırlanıyor. Davunın sanıkları, bombayı attığı saptanan Sıddık Polat, Mehmet Gül, Kazım Ayaydın, Ahmet Hamdi Paksoy, ^..u .„ r .ı *ı.. n ı ı t YENİTANIKLAR... Ankara Sıkıyönetim Askeri Savcılığı 12 Eylül'den sonra açtığı MHPdavasma, 16 Mart katliamını da katmak istiyor. Buna gerekçe olarak da partiile 16 Mart katliamının gerek rül, gerek fail yönünden ilintili olduğuna kanaat getiriliyor. Ancak, iki dava birleştirilmiyorve dava 1985'tehem bireysel hem toplumsal vicdanı karanlıktabırakaraksonuçlandırılıyor. Üç yıl sonra, yani 1988'de, 16Mart'ıyaşayanlar, katliamda yaralananlar, arkadaşlarını yitirenler bir araya geliyor. Amaç, ölenleri, yaralananları ve kendi geçmişlerini sahipsiz bırakmamak. Yeni tanıklara, yeni bilgilere ulaşmak istiyorlar ki, bu büyük hukuki yanlışlığı düzeltebilsinler. Kamuoyuna yaptıkları çağrıya yanıt dört yıl sonra geliyor. Mehmet Şakir tsot, abisi Zülküf ün 16 Mart'ın katillerinden biri ol duğunu açıklıyor Isot ailesınin verdiği bilgilerarasında, 15 Mart 1978günüevlerinebiri Mustafa Doğan üç polisin geldiği, "Bizhazırız","Topluhaldeyapacağız, arka kapıdan atılacak "," Arka kapıdan atmayalım"gibicümlelerkurduklarıdavar. Aile Zülküf'ün ya korkudan ya da "kahraman"olmaisteğinden bueylemekatıldığını düşünüyor. Zülküf katliamdan önce babasına,"BaşbuğTürkeş/in emri,acele gitmek zorundayım", katliamdan sonra da ablasına "vahşetti abla" demiş, katliam sırasında yanında kimlerin olduğunu anlatmış: Mustafa Doğan, Latif Aktı, Sıddık Polat... Abla Isot.kardeşindenduyduklan arasında, pek ortalıkta görülmeyen" albay"ı da ekliyor. Zülküf'ün sonu mıı^ 78'in Aralık ayında Elazığ'da, "kankarde şim" diye tammladığı Latii Aktı tarafından, bir kah vede ş akağından tek kurşıınla vurularaköldürülüyor. Başta Avukat Cem Alptekin ve Hilmi Hanta olmak üzerebir avuç insanın ısra^ nyla, 1995 'te yeni bir iddianamehazırlanıyor. Aktı ve Doğan hakkında kamu da vası açılıyor.. Ortaya bir tanık daha çıkıyor, katliam tarihinde Siyasi Şube Müdürlüğü'nde görev yapan Günayüslu.liadesindesoruştıırmanındesteklenmediğini, baskı gördüklerini anlatıyor, isim vermeden şubeyegelenmilletvekilleriolduğunu söylüyor. Dosyaya yeni isimler katılıyor.bombanınpolislerinönündeatıldığını söyleyen dönemin l.Şube Emniyet Amiri Sürcyya San.gorevliolduğu taburun komutanının TNT'leri MeralAbdullahÇatlıveOralÇelik'everdiğiniaçıklayan emekli astsubay C )ğuz Serçinlıoğlu... Astsubayın ifadesi üzerine avukatlar, Meral Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Haluk Kırcı, Yüzbaşı Vedat Öztürk, Yüzbaşı Mehmet AJi Çeviker ve 4 kişi hakkında Oımhurivet Savcıhğı'na suç dııyurusunda bulunuyorlar. Adları geçenleri, 16 Mart katliamını bilmek, tertibin içinde yer almakve katliam içingerckli bombalanteminetmeklesııçJuynrLır. Djvaya.Tevfik Ağansoy, Abdullah Çatlı, I lüseyin Kocadağ, Sedat Buc.ık, ALıattın Çakıcı, sonraki yıllarda DYPII ba^kanlığı yapan Celal Adaıı, cskı cumhurbaşkanlarından Kenan Evrcn, dönemin istihbaratçıları Mehmet Evmiir ile Koıkut Eken, dönemin başbakanı BülentEcevitve içişleriBakanı 1 Iasan Fehmi (î üneş de dahil ediliyor. Mahkeme kamuoyunun ılgısizliğine rağmen sürüyor, 2008'ekadar da sürecek. Avukat Cem Alptekin aslınm MÎT'te olduğunu söylediği belgeyi mahkemeye sunıınca hakkında dava açddı.Gizlibelgeyi açıklamak ve devlct kurumuna hakaret etmeklesuçlandı. Yargıtayındaonayladığı beraat kararınm mahkeme hâkimince dikkatealınnıaması üzerine dava avukatları duruşmaları protestokararı aldı. Bütün bu seyir içinde göz ardı edilmemesi gereken 16 Mart'ın, bir davadan daha fazlası olduğu... İnanmak istiyorum... HİLMİ HANTA, 16 Mart davasının yeniden açılmasınısağlayan avukatlardan biri. Hanta, katliama ve davaya ilişkin sorularımızı yanıtladı: 16 Mart'ın yakın tarihimiz içindeki yerisizcene? 16 Mart Katliamı'nın meydanageldiği süreç dikkate alındığında, 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye'nin önünde açılan yeni bir kapıyı görürsünüz. 16 Mart Katliamı, bu nedenle Türkiye'nin önü ne yeni siyasi sonuçlar getirmiş bir sürecin önemli bir parçasıdır. Bu mu, sizi davayı takip etmeye yöneltti? 16 Mart Katliamının aydınlatılması, bu sürecin deşifre edilmesini sağlayacaktı, bu aydınlatmanın bir yargılama içinde ve hukuk yoluyla sağlanması, kendi meşruiyetini kendi yaratmış olan 12 Eylül ile Türkiye'nin hesaplaşmasına da önemli bir katkıda bulunacaktı. da da engellemeler yaşandınıı? 16 Mart 1978 tarihinden 17 yıl sonra dava yeniden görülmeye başlandığında olayın canlı tanıklarına ve canlıtazehafızalara ulaşmak çok zor oldu. Ortaya çıkan yeni bilgi ve belgeler ışığında, bu bilgi ve belgeleri doğrulatmak için resmi makamlardan mahkeme kararı ile talep edilen yardunlar bu kurumlar tarafındansağlanmadı.Birkısımtanıklarısrarlı talebimizekarşın mahkemecedınlcnmek istenmedi. Hasan Fehmi Güneş gibi önemli tanıklar belgelere rağmen "bilgileriolmadığı"nıifadeettiler. 9yıllık ikinci yargılama sürecinde sürekli değişen mahkeme heyeti, dava dosyasına hâkim olup, gerekli delilleri, gerekli yaptırımlar uygulayarak toplama yoluna ıızaklaştı. Bu aşamada, müdahil taraf olarak duruşmalardan çekilme kararı verdik ve artık bu davanın duruşmalarına kaıılmıyoruz.Dava ise duru^madan duruşmaya atılaı ak devam ediyor. Sonra ne olacak? 16 Mart katliamının loplumıın hafızasında yerini aldığı inancmdayım. Bu davanın sonuçsuz kalması; toplum ve birey üzerinde önemli sonuçlar doğuracaktır. Yargılama süreci devam ettiği için herşeyin bıttiğini sanmıyorum. Ancak.yargılamadanbirsonuççıkmazisebu.toplumda yılgınlık ve adalete inançsızlığı peşi sıra getireceği gibi,demokrasi vehukuk içinde çözüm arayışını zaafa uğratacak ve alternatii oluşumlarakapı açacak. Ancak, ben, Yargının, bu davayı adil çözüme ulaştıracak bir vargısal faaliyeti halâ organize edebileceğine inanmak istiyo
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle