Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 SİNEMA 14 MART 2004 / SAYI938 Jack 67'lik efsane Nicholson Jack Nicholson 67'lîk, yaşayan bir efsane. Eskisi gibi değil; "Shining" gibi sıkı korku filmlerinde veya "EasyRider" gibi kült filmlerde yer almıyor. Bambaşka bir şeyyapıyor; artıkduygusalkomedilerde, belki de kariyerinin en unutulmaz performanslarını sergiliyor. Değişmesinden daha normal ne olabilirdi ki zaten? Kendısi neise,yaptığı iş deonunla paralel. " Artık eskiden olduğu gibi yaşayamayacağımı bi liyorum" diyor "Sadece enerjim olmadığı için değil, bütün zevklenm yıllar geçtikçe farklılaştığıiçin. Artık kadınlarıbaştançıkartmak, sabahlara kadar parti yapmak benim için hiç eğlenceli değil. Sakin olmak, evimde vakit geçirmek ve yalnız kalmak çok daha eğlenceli". Nicholson vizyona giren yeni filmi" Something's Gotta Give/Aşkta Herşey Mümkün"de, 30 yaşından büyük biriyle beraber olmayı reddeden "yaşına göre" çok havalı bekâr bir erkek. Bir hafta sonu çıtır kız arkadaşıyla kaçamak yaparken göğsüne saplanan ağrılar, kız arkadaşının doktor olan annesi Diane Keaton ile tanışmasına sebep oluyor. Keaton biraz "büyük" kaçsa da, zamanla olgun bir kadının da çok çekici olabileceğini anlıyor. Işte, 67 yaşının Jack Nicholson'u ve ağzından dökülenler: •Evlenmeyi düşünüyor musunuz ? Sanırım ben her zaman tek olacağım. Hayatımda bir kadının varlığına ihtiyaç duysam da, sadece kendimle ilgili o kadar geniş bir dünyam varki.hiçbir kadının bana tahammül edebileceğini sanmıyorum. Bu ikilemi hâlâ çözemedim. Sanırım ben yalnız bir adam olarak öleceğim. 6O'lı yılların başkaldıran ruhunu hâlâ taşıyor musunuz ? Evet. Başkalarının "normal" ve "doğru" tanımlarıyla kendimi asla sınırlamadım. Bu, perspektıfini kaybetmek ve deli bir adam gibi davranmak anlamına gelmiyor. Sadece kendi doğrularını bulmak ve başkalarının ne dediğini önemsememek demek. Ben "uyumlu" olmayı her zaman reddediyorum. Karşı cinse karşı "tam gaz ileri" tavrınız devam ediyor mu ? Hayır. Kovalamacavebaştan çıkartma oyunları oynayacak enerjim yok artık. Değiştim. Eskiden bir gecemi kadınsız geçirdiğimde kendimi rahatsız hissederdim ama artık beni heyecanlandıran flört dönemleri bile hiçbir keyif vermediği gibi, canımı sıkıyor. Bugünlerde tek başıma uyumak beni hiç rahatsız etmiyor, tam tersi özgürlük hissi veriyor. Son zamanlarda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Biraz yaşlandum, biraz sakinleştim. Kendimle ilgili fazla heyecanım kalmadı. Yetersizliklerimi çok daha iyi biliyorum. Fakat bu güvensizlik hissine minnettarım, çünkü korku seni dünyaya çıkartıp eksik Genç sevgilisinin kollarında kalp spazmı geciren, hayli geçkin bir adam, yani Jack Nicholson. Genç sevgflinin doktor annesi, yani Diana Keaton. İkilinin bir araya geldiği filmin ismi ise "Aşkta Herşey Mümkün". Gösterimde olan film, her yaştan kadın ve erkeğin hem duygularını kışkırtıyor, hem güldürüyor... liklerini gidermeye teşvik ediyor. Halkın sizi gerçekten tanıdığını düşünüyor musunuz? Hayır zannetmiyorum. En yakın arkadaşlarımın bile zaman zaman beni tanımadığını duşünüyorum. Kendime sakladığım sırlarım var ve onları paylaşmak istemiyorum. Sadece işimde ortaya çıkan karanhk bir tarafım var, yalnız canlandırdığım karakterlere yansıyor, bir tarafıyla ben, bir tarafıyla tamamen bir başkası olan karakterlere. Peki gerçek "Jack" nasıl biri ? Bütün bu zamandan sonra her şeyi mahvetmemi istemezsiniz herhalde değil mi? Son zamanlarda hep komedilerde rol alıyorsunuz... Bu işı artık, tam olarak ne yapmak istediğime karar verecek kadar uzun süredir yapıyorum. Fazla iddialı veya depresif filmler yapmak istemiyorum artık. Kara ^ rım bundan sonra komedilerde rol almak. J[ Hem insanların, hem de kendimin moralini yükseltecek projeler olarak görüyo « rum komedileri. Vekomedi yapmak ger ı çekten zor; Oscar Wilde'ın dediği gibi i "Olmekkolay.komedizordur"... * Geç yaşta aşkı bulmak gerçek hayatta » sizeneifade ediyor? ' Bütün arkadaşlarımla son zamanlarda en çok konuştuğumuz şey durum ne olursa olsun bir kez daha âşık olabilmek, bir kez daha o heyecanı yaşayabilmek için çok şeyden vazgeçebileceğimiz. Aşk öyle bir şey ki, kalbin kırıldığında ve bir daha aynı duruma düşmemeye kendi kendine söz verdiğinde bile, ansızın yoluna çıkan ve sana yaşadığın bütün acıları unutturabilen bir şey... Hele de bu bizim yaşlarda olursa, sanırım bu dünyanın en güzel hissi olur... Diane Keaton ileçalışmaknasıldı? Keaton harika bir insan. Bana çalışırken inanılmaz bir enerji verdi, çünkü o da tıpkı benım gibi, içinde eğlenmek ve çıldırmak için yanıp tutuşan birini taşıyor. Bunun yani sıra işi konusunda çok disiplinli biri. Yaratıcı fikirleri onu hep ilgiyle dinlememe sebep oluyor. Senaryodaki bütün rollerini çalışmaya başladığımız ilk gün ezberlemiş olarak geldi; ki bunu yapan birini daha önce hiç görmedim. Aşk için yaptığınız en uçuk şey neydi ? Birkaç hadisem oldu tabii...İnsanların camlarından atlamak, çatıda saklanmak falan gibi şeyler.. .Çok pahalı ya da çok değerli hediyeler almaktan her zaman çekin SERGİ/ÇIPLAK insana ait tek mekân: Beden Özlem Altunok I nsanın var oluşundan bugüne, duvar resimlerinden modern sanata kadar resmin konusu olan çıplak beden, artık sadece bedenin kendi sini göstermekten öte anlamlar taşıyor. Milli Reasürans Sanat Galerisi'ndeki 'Çıplak' sergisinin de amacı bu, 'nü' resimler sergilemekten çok, insanın kendi sine ait tek mekan olan bedenin yüklendiği anlamları sorgulamak. Sevişen bir çift, salt resimsel öğelerle kurulmuş yaratığımsıbirbeden,işkenceninizleri,imge ye dayalı bir figür, erotik bir kadın, obez bir çıplak, soğuk bir ceset... Şimdiye kadar gördüğümüz bedenlere ne kadar çıplak, ne kadar beden, ne kadar bir mekân olarak bakabildik, bakabi liyoruz? Bugün beden, bir yandan kültürel endüstrinin, reklam sanayiinin tüketim, bir yandan birtacizveteşhiralanı... Öteyandan cezaevlerindeki açlık grevlerinde karşı duruşun gösterilebileceği son yer... Fikret Mualla, Naile Akıncı, Nuri lyem, Saip Tuna, Ihsan Çemal Karaburçak, Hakkı Anlı, Avni Arbaş, Nejat Devrim, Nedim Günsür, Yüksel Arslan, Hamit Görele, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Leyla Gamsız, llhan Berk, Altan Adalı, Erol Akyavaş, Burhan Uygur, tsmaü Türemen, Ömer Uluç, Ergin Inan, Gihat Aral, Nevhiz, Zehra Aral, Fatma Tülin, Bedri Baykam, Mustafa Horasan, Temür Köran, Taner Geylan ve Selahattin Yıldırım... Her biri, 1945 sonrası Türk resminin değişik zamanlarına tarihlenen re simleriyle çıplağı tasvir ediyorlar. Serginin küratörü Levent Çalıkoğlu'na göre çıplak olma haliiki temel soruyu kıskırtıyor: Bu beden 'neden çıplak?' ve ona 'kim bakıyor?'. Galerinin duvanndaki metinler ise resimleri, sadece birer resim olmanın ötesine taşıyor. Metinler hem birbirini tamamlıyor ve itiyor, yapıtları hem tarif ediyor, hem de bedenin atölyedeki çıplak halinden iyice kurtulup başka serüvenlere açıldığıru gösteriyor... Çalıkoğlu sergiyi aynı zamanda 'mini birhazırlıksergisi' olarak görüyor. Çünkü çıplak kavramı üzerinden başka alanları yan yana getirip ilişkilendirmek söz konusu. Ne de olsa artık her kavram içerdiğinden daha fazlasını yükleniyor. "ÇIPLAK" METİNLER... Sergiyi destekleyen metinleri de şöyle özetlemek mümkün: • Düşünce bir beden olmadan varolabilirmi? JeanFrançois Lyotard • Elbette cinsiyet artık yaşamın gizi değildir, çünkü insanlar eziyet çekmeden ya da mahkum edilmeden cinsel tercihlerinin en azından belli genel biçimlerini sergileyebiliyorlar. Ama sanınm insanlar, gene de, cinsel arzunun, en derinlerindeki kimliklerinin ne olduğunu açığa çıkarabileceğini düşünüyorlar ya da düşünmeleri isteniyor. Cinsellik sır değil; ama hâlâ bir belirti, bireyselliğimizin en gizli yanının bir dışavurumu. Mıchel Foucault Naile Akıncı (1923), Nü... • Kadın bedeni üzerindeki tabu, her zaman büyü alanının üzerinde dolaşan tabudur. Kadın tam anlamıyla 'okkült'tür, yani 'gizli olandır'. Bu tekinsiz anlamlar yer değiştirilemez, yalnızca bastırdabilir, ta ki, yeniden patlayıp kültürel bilinçüstüne çıkana kadar. Politik eşitlik, ancak politik koşullar çerçevesinde başarılıolacaktır. Camılle Paglıa Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde "nü" sergisi var, ama bu "nü"ler, çıplaklıktan öteyi, bir tüketim nesnesi, bir teşhir alanı ya da karşı Burhan Uygur, (19401992), Yıkanan Kadınlar duruşun ifadesi olarak çıplak bedeni işaret ediyorlar. Fikret Mualla, Nuri İyem, Yüksel Arslan, Naile Akıncı, Fatma Tüiin, İlhan Berk ve diğerlerinin çıplaklarına, çıplaklığa dair metinler eşlik ediyor...